Farkındalık zordur. Bir anda kalıp orada farkında olmak zordur, hele ki günümüz dünyasında.
Peki farkındalık içerisinde olmak zorunda mıyız? Farkındalık ile yaşamasak neyi kaçırırız, neyi kaybederiz veya neyi yanlış yaparız?
Farkındalık, dengeli yaşamımızın anahtarlarının en önemlilerinden biri belki de en önemlisidir.
Farkındalık kendimizi merkezleme, denge de tutma tekniğidir ve hepimizde bu yetenek mevcuttur. Sadece keşfedilmeye bekler.
Hayatımızda farkındalıkla yapmadığımız her hamle çoğunlukla bizi başarısızlığa, mutsuzluğa götürecektir. Bilinçsizce hareket ettiğini gösterecektir ve her bilinçsizce yaptığın olumsuz sonuçlar doğuran olay senin farkındalığa yaklaşmana hizmet edecektir.
Farkındalık ne geçmişte ne de gelecekte gerçekleşir. Farkındalık şu anda gerçekleşir.
Önemli olan şu anda yaşamaktır. Geçmiş bitmiş ve geride kalmıştır. Geçmişi değiştiremezsin.
Geçmişi tekrar yaşamak, sürekli geçmişe gitmek orada takılmak elindeki şimdiki anı da kaybetmene sebep olur. Tek gerçek olan şu anı kaybetmene geçmişinde takılı kalman sebep olduğu gibi gelecek ile ilgili planların ve endişelere sahip olmanda sebep olacaktır.
Yaşadığımız ana tanık olmak farkındalıktır. Bu farkındalık, geçmiş de takılı kalıp aynı zamanda gelecek kaygılarımızdan özgürleşmemize hizmet eder. Bu farkındalık seni merkezler ve dengeler.
Tanık olmak pasif bir eylemdi aslında. Düşünmek ise aktif bir eylemdir. Düşünmek ya geçmişle ilgili bir eylem ya da gelecek ile ilgili bir eylemdir. Düşündüğümüz an şimdi de değilizdir. Sadece tanık olarak farkında olabiliriz.
Farkındalık çok çabalamayla olacak bir şey değil, aksine sadece serbest bırakarak ve rahatlayarak ulaşıla bilinecek bir durumdur. Sakin olarak, dingin olarak ve sessiz olarak elde edilebilir. Beden ve zihnimizin gevşemesi ile sağlanabilir. Çünkü bende ve zihin birbirinden ayrı değildir.
Gevşemeye zihinde başlamak beden de gevşemeye başlamaktan daha kolaydır.
Beden de gevşemeye başlamak daha çok çaba gerektirir. Doğu kültüründe meditasyon asla bedensel gevşeme ile başlamaz.
Yani bedenimizde kabaca iki türlü gerginlikten bahsedebiliriz. Birincisi bedensel gerginlik ikincisi ise zihinsel gerginlik. Bu iki gerginliğin gevşemesine izin vermek bizi farkındalığa götürecektir.
Derin uyku durumunda ve meditasyon birbirine benzer fakat farklı tarafları da vardır.
Benzere tarafı her ikisinde de düşünme yoktur. Farkı ise uykuda farkındalık ortadan kalkar ama meditasyonda devam eder.
Farkındalık zihni, düşünceleri durdurmaya çalışmak değildir. Sadece onlara tanıklık etmektir farkındalık. Düşünceleri yargılamadan, sorgulamadan sadece izlemek onların akıp geçmesini izlemektir. Onları bir yere ulaştırmaya çabasında olmadan sadece izlemek.
Tekrar geçmiş konusuna dönelim. Neden geçmişte çoğu zaman yaşıyoruz ? Neden geçmişte takılı kalıyoruz? Bunun birkaç sebebi var ama en önemlisi zihnimiz aslında geçmişimizin toplamında ibaret olması ve hatıralarımızın olması. Kimi hatıralarımız çok mutlu anlarımızı kimi hatıralarımız ise üzüntülü anlarımızı içerir. Hayal ettiklerin, yapmadıklarını, arzularını ve isteklerini içerir. Geçmişte takılı kalırsak zihnimiz gelecekte geçmişimizi tekrar tekrar yaşamak isteyecektir. İşte farkındalıkla bu döngüyü kırabiliriz bu da sadece yargısız izlemekle olur.
İzlemek bizi sonunda eyleme götürmelidir. İzlersen tamamen sessiz ve dinginsindir.
İzlersen mevcut durumun ne olduğunu görürsün ve bunun sonucunda bir yanıt oluşur, tepki oluşmaz. Tepki bilinçsiz robotik bir enerjidir ama eylem ise bilinçli bir harekettir.
Farkındalıklı yaşamak seçimlerimizin ve yaptıklarımızın sorumluluğunu almaktır.
Eğer sorumluk alırsak suçlayacak birini aramayız ve bu bizim olumlu dönüşümüze katkı sağlar. Sorumluluğumuzu alırsak kimseyi suçlamadığımız için bir sonraki seçim ve kararlarımızda aynı hataları yapmamayı sağlarız. Bu hayatımızdaki en büyük farkındalık antrenmanımızdır.
Farkındalıklı bir hayat sürmek tüm zorlanmalara karşı daha dengede olmamızı sağlar.
Farkında bir kişi, her anı müthiş bir zerafet ve güzellikle yaşar.
Osho