Yazımın başlığına baktığınızda neyi bırakabilmeyi düşündünüz?
Genelde bağımlılıklar akla geliyor. Bizi rahatsız eden bir alışkanlık, bir bağımlılık, bir kişi, geçmişimiz, ön yargılarımız, iş yerimiz, makamlarımız gibi durumlar aklımıza geliyor.
Evet çoğumuz hayatımızda bir şeyleri bırakmak isteriz ama bırakmak, bırakabilmek zordur.
Bir şeyi, bir şeyleri bırakmak bizi korkutur. Çünkü bırakmak istediğimiz şey bu ana kadar bize iyi gelmiştir ve ihtiyacımız olan bir şeye hizmet etmiştir. Ona alışmışızdır artık bizim konfor alanımızın bir parçası olmuştur, tanıdıktır. Onunla mutluyuzdur.
Fakat bir gün gelir ki artık onu bırakmak isteriz, bırakma ihtiyacı hissederiz. Çünkü artık bizi mutlu etmemeye ve bize eskisi kadar hizmet etmemeye başlamıştır.
Bir tarafımız tutunduğumuz şeyi bırakmak ister diğer tarafımız ise bırakmak istemez.
Zaman zaman bırakma için küçük, zayıf girişimlerde bulunuruz. Fakat alışkın alandan bilmediğimiz bir alana adım attığımız için bu yeni alan bizi ürkütür ve adımımızı geri atarız.
Bilmediğimiz yeni bir alandır orası ve bıraktığımız şey olmadan o alana girdiğimizde kendimizi eksik hissederiz. Sanki bırakılan şey bizle olmadığımızda o alanda var olamayacağımızı yapamayacağımızı düşünürüz.
Burada çoğu zaman bilinçaltımız devreye girer. Daha önceki yazılarımızda da bahsettiğimiz gibi biz insanlar otomatik davranışları, alışkın olduğumuz davranışları devam ettirmeyi tercih ederiz. Çünkü denenmiştir, olumlu sonuçlar almışızdır, ihtiyacımızı görmüştür ve güvende hissettirmiştir. Tutunduğumuz şeyler de böyledir. Her ne kadar bilincimizde bırakmak istesek de bilinçaltımız yukarıdaki sebeplerden dolayı bu alışkın olduğumuz durumu bırakmak istemez ve sanki bilincimiz ve bilinçaltımızın bir çekişmesi gibidir. Bilinçaltımızdaki programlar çok güçlü olduğu için bırakmakta zorlanıyoruz.
Bırakmamıza sebep olan büyük engellerden biri de bıraktığımız şeyin yerine ne koyacağımızdır. Ya yerine koyacak bir şey bulamazsak ya bıraktığımız şeyin yerine koyacağımız şey ya daha iyi olamazsa her şey daha kötü olursa gibi varsayımlarımızda bırakmaya engeldir.
Bir zamanlar hayatımızda işlevsel olan şeyler zaman geçtikçe işlevselliğini yitirebilir ve artık ya hiç ya da çok daha az işlevsel olup ihtiyacımızı görmeyebilir. Bunları bırakmalıyız ki bir boşluk olsun ve o yeri daha işlevsel şeylerle doldurabilirim.
Bırakmadıkça yeni bir şey koyamayız. Bırakacağız ki yeni fırsatlara alan açalım.
Yazdıklarım çok soyut olmuş olabilir. Bunun için bir örnek üzerinden gidersem anlatmak istediğimi daha iyi anlatabileceğimi düşünüyorum.
Bazılarımız belli duygulara bağlıdırlar, hayatlarında bu duygulara tutunurlar.
Bazılarımız kaygı haline tutunur. Çevremizde hayatları boyunca bir şeylere kaygılanan kişiler vardır. Her an kaygılanacak bir konu bulurlar. Bazen yakınlarının başına bir şey geleceği kaygısı, kaybedeceği kaygısı, hasta olacağı kaygısı gibi. Bazen işini yaparken kötü bir şey olacağı, işini kaybedeceği kaygısı, gelirini kaybedeceği kaygısı, sağlığını kaybedeceği kaygısı gibi.
Aslında bu kaygı onu rahatsız etse de ve bundan kurtulmak istese de bu kaygılanma hali sürekli devam eder. Bu kaygı hali hem kendi hayatını hem de çevresindeki insanların hayatını rahatsız, mutsuz eder. Hayatlarında bu kaygı olduğu sürece de birçok yapması gereken aksiyonun sonuçlarının kötü olacağı düşüncesiyle de harekete geçemezler. Aslında bu kaygıyı bırakabilseler yeni adımlar için alan açılacak ve harekete geçebilecekler. Kaygı hali zaten gelecekte olabilecek olumsuz senaryonun bir nevi adıdır. Gelecekte olmayacak bir olumsuzluğu şimdiden zihinde var ederek geleceği o olumsuzlukla doldurmaktır.
Kaygıyı bırak ki geleceğinde boşluk kalsın ve orayı da olumlu deneyimlerle doldurabil.
Bırakalım ki boşluk oluşsun ve yerine yeni deneyimleri koyabilelim.
Sevgilerimle.