Sağlık hizmet sunucularının ve hizmet tedarikçilerinin yaşadığı stres her geçen gün artmaktadır. Haliyle bu artan stresin bünyede kalıcı bazı sonuçlar bırakacak olması kaçınılmazdır.
Bu gün için geç ama ileriki günlerde uygulanması gereken, bankalarda olduğu gibi sağlık hizmet sunucularının stres testlerine tabi tutulup olağan dışı durumlarda nasıl yönetim modellerini ortaya koyacağını planlaması gerekmektedir. Yoksa ilk karşılaşılan sıkıntılı durumda borçları ertele tedarikçiyi öldür stratejisi bir model değildir.
Bugün sizlere sektörümüzün ne derece önem arz ettiğini basit bir modelleme yaparak anlatmaya çalışacağım.
Düşük kar, yüksek kalite
Yaşadığımız problem sadece medikal ürünlerin tedariki veya sarf malzemelerindeki fiyat artışının firmalara getirdiği yüklerden ibaret olmayıp, tüm sağlık paydaşlarının son 15 yılda kazandığı optimum hizmet (düşük kâr, yüksek kalite) yeteneğinin kaybı olacaktır.
Mesela bir sterilizasyon ünitesindeki sarf ihtiyacının gecikmesi sonucu, KBB servisinde yatan hastanın bir gün daha fazla yatış yapmasına, servisin dolu olduğundan dolayı o gün acile gelen hastanın yatak bulmayıp acil sedyesinde gecelemesine, ameliyatı geciken hastanın geç taburcu edilmesi sonucu işine bir gün daha geç başlamasına yol açacaktır. Değerli yöneticilerimizin bu korelasyondan oldukça haberdar olduklarının farkındayım.
Ürün ve hizmetlerdeki yüksek vade, yüksek döviz kuru sonucu yüksek maliyet olarak karşımıza çıkan yeni ticaret normalinin, sağlık hizmet sunucularının süreklilik hesaplarında yaşanılan sapmanın bizlere ne gibi problemler açacağını şimdiden hesaplamamız gerekmektedir.
O vade doldu
Peki meseleye sadece birkaç medikal firma işte denilip, o firmadan almasak şu firmadan alırız derseler ne olur. Bu düşünce ‘kısa vade de çözüm olur ‘ki o vade dolmuştur.
Uzun vade de ise sektörümüzün herkesin gıpta ve hayranlıkla baktığı optimum hizmet yeteneği ortadan kalkacak, hepimizin umutla baktığı sağlık turizmi fırsatları kaçacak, tıbbi cihazlarımızın teknolojileri eskiyecektir En kötüsü de değerli hekimlerimizin tedavi kabiliyetleri zarar görecektir, sonuç olarak gelsin hasta kuyrukları, dertler şikayetler. İşte o gün gelmeden ki gene söylüyorum fazla vakit kalmadı, sağlık sektörünü aynı savunma sanayi alanında uygulandığı gibi, tedarikçiler bir bütünün parçası olarak gören anlayışla, Ülkemize tedavi protokollerinden, tıbbi cihazlara kendi kendine yetebilme potansiyeli kazandıran bir zihniyet dönüşümü yaşamalıyız.
Değer bazlı ödeme sistemi
Geçtiğimiz günlerde güzide bir üniversitemiz değer bazlı ödeme sistemleri hakkında kıymetli bir panel düzenledi.
Evet şu an kullandığımız paket fiyat artık sistemi daha ileri götürmemektedir. Hekimlerimiz çok istese bile riskli ameliyatları maliyet ve farklı sebeplerden dolayı yapmaya çekinmektedir. Değer bazlı ödeme sistemi üç T üzerine kurulduğundan (Teşhis, Tedavi, Taburcu) verimlik açısından arzu ettiğimiz bir modeldir.
Fakat yaklaşık 600 -700 adet paket tedavi hizmetinin hızlı bir şekilde değer bazlı geçişi birçok başka sorunu doğuracağından hibrit bir model üzerine çalışmak daha doğru olur düşüncesindeyim.