Türk Radyoloji Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Tamer Kaya, TÜRKRAD2016 Kongresi ve dernek çalışmaları hakkında sorularımızı cevaplandırdı:
Cumhuriyet ile yaşıt Türk Radyoloji Derneği’nin çalışmalarından bahseder misiniz? Yol haritanızda neler var? Üyelerinize yönelik neler yapıyorsunuz?
Derneğimizin faaliyetlerini başlıca bilimsel, eğitim, sosyal ve hukuksal başlıklara ayırabiliriz. Bilimsel etkinliklerimiz başlıca ulusal kongremiz, sempozyumlarımız ve sayısı bu yıl üçe çıkan dergilerimiz ile yürütülmektedir. Ana kongremiz TÜRKRAD, yılda bir kez sonbaharda yapılmaktadır. Her birisi gerçekten özel emek ve çabayla hazırlanan verimli içerikleriyle literatüre çok anlamlı katkı sağlayan üç adet dergimiz bulunmaktadır. Bunlar Diagnostic and Interventional Radiology (DIR), Türk Radyoloji Seminerleri ve Türk Radyoloji Dergisi’dir. Derneğimiz kongremize ek olarak düzenlediğimiz sempozyumlarla meslektaşlarımıza eğitim yönünde katkıda bulunmaktadır. Eğitime bir diğer katkımız da kış okulları şeklinde olup başlıca uzmanlık eğitimi almakta olan meslektaşlarımıza yöneliktir. Bunun dışında yeterlilik komisyonumuz aracılığıyla meslektaşlarımıza sınavlar açmakta mesleki yeterlilik belgesi vererek sertifikasyon yapılmaktadır. Derneğimiz ayrıca uzmanlık eğitimi veren kurumları ve programlarını değerlendirme ziyaretleri yapmakta ve kurumları belgelendirmektedir. Diğer bir çalışma ise uzmanlık alanımızla ilgili eğitim ve hizmet bazında standardizasyonu sağlamak şeklindedir. Bu amaçla standartlar hazırlanmış ve güncellenmektedir. Hukuk büromuz aracılığıyla meslektaşlarımızın hukuksal sorunlarında onlara danışmalık hizmeti verilmekte ve ayrıca bu konuda meslektaşlarımızı bilgilendirmekteyiz. Yönetim kurulumuz göreve geldikten sonra ilk yaptığımız etkinliklerden birisi ortak akıl oluşturma çalıştayı oldu. Bu amaçla 70 meslektaşımızın hazır bulunduğu iki gün süren toplantılarla bu etkinliği gerçekleştirdik. Burada sonraki dönemlerde yapmamız gerekenlere yönelik iyi bir yol haritası oluşturduğumuz kanaatindeyim. Etkinliğin kapsamlı bir raporu hazırlandı ve kısa bir süre sonra bunu meslektaşlarımıza dağıtacağız. Bu etkinlikte gündeme alınan nükleer tıp ile ilişkiler ve internet aracılığıyla halka yönelik radyolojik bilgilendirme çalışmaları gibi bazı konularda hızlıca hazırlıklar başlatıldı. Bu toplantıda ortaya çıkan ana başlıklar üzerinden yönetim kurulu üyelerimize görev dağılımı yapıldı. Bu etkinliğe sahada çalışmakta olan uzmanlarımızın başlıca iş yoğunluğu nedeniyle gereken sayıda katılma şansları olamadı. Ancak uzmanlarımıza internet aracılığıyla sorduğumuz sorulara yönelik aldığımız geri bildirimler bu toplantıda dikkate alındı ve tartışıldı. Üyelerimizden düzenli ve doğru geri bildirimler almak, Özellikle sahada çalışmakta olan radyoloji uzmanlarının daha katılımcı olmalarını sağlayabilmek ana amaçlarımızdan. Ancak bu şekilde istenen doğrultuda hizmet verebiliriz.
İlk defa başkanlığını yapacağınız TÜRKRAD2016; 37. Ulusal Radyoloji Kongresi hakkında bilgi verir misiniz? Bu yıl ki ana konular neler?
Kongremiz her yıl heyecanı artarak bir şölen havasında geçmekte. Bu yıl da geniş katılıma oldukça uygun bir kongre merkezi olan Sueno Deluxe Otel – Belek ile anlaştık. Ayrıca anlaştığımız Serenas organizasyon şirketi de alanında oldukça deneyimli. Kongremizde özellikle meslektaşlarımızın bilimsel faaliyetlerin yanı sıra sosyal, sanatsal ve sportif etkinliklerde de bir arada olmalarını sağlayacak düzenlemeler yaptık. Bilimsel programımız da oldukça zengin. Cerrahpaşa Tıp Fakültesinden Prof. Dr. İsmail Mihmanlı hocamız kongremizin bilimsel başkanlığını yapmaktadır. Kongrede ana konularımız “Obstetrik ve Pediatrik Görüntüleme” olarak belirlendi. Kongrede başlıca uzmanlık sonrası eğitim ve radyolojide yeni gelişmeleri dikkate alarak radyolojinin tüm alt dallarında ilgi çekecek konu başlıkları, alanlarında çok deneyimli konuşmacılar tarafından verilecektir.
- Temel Girişimsel Radyoloji Kursu da kongre ile eş zamanlı yapılacak. Kurs ile ilgili neler söylersiniz?
Bu sene ayrıca 4. Temel Girişimsel Radyoloji Kursu’nun Ulusal Radyoloji Kongresi ile eş zamanlı olarak, 4-6 Kasım tarihlerinde yapılmasına karar verilmiştir. Kursumuz bu yıl ulusal kongre ile birleştirildi. Meslektaşlarımızın temel girişimsel radyolojik uygulamalar için talebi büyük ve Girişimsel radyoloji derneğimiz bu konuda önemli bir eğitim sürecine devam etmektedir. Bu yıl müştereken planladığımız bu birlikte uygulamanın meslektaşlarımız için daha kolaylık sağlayacağını ve avantajlı olacağını düşünüyoruz.
Girişimsel radyolojide uzman bir isimsiniz. Girişimsel Radyoloji ayrı bir bilim dalı olmalı mı sizce? Bu konuda çalışmalarınız var mı?
Bu soru ile dikkat çekilen konu gerçekten önemli. Yönetim kurulumuz döneminde bu, önemli bir başlık olarak görülmekte. Ancak bu konunun sadece radyoloji ya da girişimsel radyoloji ile ilgilenen meslektaşlarımın konusu olmadığını düşünüyorum. Bu konu, aynı zamanda benzer işlemleri bünyesinde yapan ya da yapmaya çalışan diğer klinik branşları da dikkate alarak birlikte ele alınmalıdır. Uygun bir çözümün ancak müşterek olarak ortaya konulabileceğini ve özellikle bu konuya açık olan diğer branşları da içine alabilecek eğitim süreçlerine de açık olan bir üst eğitim düzeni ile ortaya konulabileceğini düşünüyorum. Burada ortaya çıkacak yan dal sürecinde, diğer branşlardan katılmayı talep edenlere radyoloji eğitiminin verilebilmesi amaçlanmalıdır. Bu, benim şu aşamadaki kişisel görüşüm olup bu görüşü benimle paylaşmakta olan ve onaylayan birçok meslektaşım bulunmaktadır. Bu amaçla Türk Radyoloji Derneği olarak, başkanlığını Girişimsel Radyoloji Derneği başkanımız Sayın Prof. Dr. Halil Öztürk’ün yürütmekte olduğu ve çok kıymetli meslektaşlarımızın da üye olduğu bir komisyon oluşturuldu. Çalışmalarımız devam etmektedir.
Kamu ve özel sektörde hizmet veren radyolog sayısı ne kadar? Radyologların ne gibi sorunları var?
Toplam radyologlarımız 4000 civarında. Bu büyük bir sayı. Ancak nüfusa oranla sayımız Avrupa’daki ortalama standartlara göre üç kat azdır. Radyolojide 100 bin kişiye düşen uzman sayısı Türkiye’de 3.16 iken Avrupa oranı 9.87 dir. Sorunlarımız başlıca iş yoğunluğu ile ilgili. Verilen oranlar ve bir de ülkemizde tanıya yönelik beklentilerin fazla olması, radyologlarının iş yoğunluğunda doğrudan yansımasını buluyor. Yapılan tetkikler güvenilirliği oldukça yüksek testler olduğundan genellikle hastalar yeterince klinik değerlendirmeye tabi tutulmadan bu tetkikler isteniyor. Klinisyenlerin muayene için yeterli zamanları olmadığından bu sorun aşırı tetkiklerle çözmek zorunda kalınıyor. Hastalar da muayeneye gelirken tetkik yaptırmak üzere geliyor. İstedikleri tetkiklerin yapılmaması hasta memnuniyetini olumsuz etkilemekte. Sonuçta, daha fazla ve gereksiz tetkik yapılarak hasta yoğunluğunu artıyor ve bu durum da radyologların tetkiklere yeterince zaman ayıramamasına neden oluyor. Radyolojik tetkiklere başvurmadan önce yeterli klinik değerlendirme yapılmamış olması, klinik problemin ortaya konmasında ve hastanın hangi radyolojik tetkik yapılacağı konusunda yetersiz veriler, radyoloğun yükünü arttırıyor. Tetiklerin yoğunluğu birim tetkik ücretlerinin düşük olmasına neden oluyor. Bu bedeller batılı örneklerin oldukça altında. Radyolojik işlemler için yapılan hizmet alımları, problemi çözüyor gibi görülse de hizmet kalitesini ve eğitimi olumsuz etkilemekte olduğuna dair geri bildirimler almaktayız. Meslektaşlarımızın uzmanlık eğitimi döneminde daha çok rutin uzmanlık faaliyetleri ile ilgilenmek için ve bilimsel faaliyetlere, özellikle bilimsel literatüre katkıda olacak şekilde yeterince zaman ayırma fırsatları olmuyor. Diğer yandan Meslektaşlarımız özlük haklarına olması gerektiği gibi sahip olmadıklarını düşünüyorlar. Bir diğer konu da uzmanlık sonrası faaliyetler. Radyoloji uzmanları, kongre gibi eğitim ve bilimsel faaliyetlere katılım için kaynak ve zaman bulmakta zorlanıyorlar.
Üniversitelerde bilimsel araştırmaların niteliği üzerine bir araştırmanız olmuştu. Bunun sonuçlarını paylaşabilir misiniz?
Bu yıl uzmanlarımıza yapmış olduğumuz ankette çarpıcı sonuçlardan birisi de bu alandaydı. Bu ankette, meslektaşlarımızın uzmanlık eğitimleri sırasında bilimsel çalışma için yeterli motivasyon alamadıkları ve ülkemizde yapılan bilimsel araştırmaların literatüre katkısının tam olmadığı görüşünde oldukları görülmekteydi. Bilimsel konular başlığı altında yer alan iki soruya verilen cevaplar çok net mesajlar oluşturmaktaydı. İlk soruya cevaben, Uzmanlık eğitimi sırasında bilimsel çalışma yapmak için yeterince bilgilendirilmiş ve cesaretlendirilmiş olduğunu belirtenler, katılımcıların sadece % 16’sı idi. İkinci soru olan “Katıldığım veya gözlediğim kadarıyla ülkemizde bilimsel araştırmaların bilimsel literatüre katkısı tam olmaktadır?” sorusuna ise sadece % 6 oranında evet cevabı verildiği görülmekteydi. Bu sonuçların, bilimsel çalışma sürecindeki hedeflerimizi bir kez daha ciddi anlamda dikkate almamızı gerektirdiği açıktır.
Modern tıpta en önemli tanı araçlarının başında radyolojik incelemeler geliyor. Tıpta iyi bir tanı olmadan başarılı bir tedavi söz konusu değil. Bu sebeple yükünüz ağır sanırım?
Bu soru gerçekten çok yerinde. Aşırı iş yükü, meslektaşlarımın en önemli sorunlarından. Bir diğer sorun da bunun paralelinde şekilleniyor. Birim tetkik ücretlerinin çok düşük olması. Radyoloji tıbbın gören gözüdür. Bir hastaneyi bir vücuda benzetirsek, radyolojinin göz görevi alacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bir insan vücudunda gözler en büyük biyolojik ve genetik yatırım yapılmış olan organlardır. Radyoloji de tüm tıbbi uygulamalarda tanıda oldukça önemli yeri olan bir branş. Tanı gerçekten çok önemli doğru tanı, tedaviye giden yolu belirliyor. Başlangıçta yol ayırımı noktasında yanılırsanız her şey yanlış olabiliyor. Radyoloji bu yönüyle tıbbi uygulamaların temel noktası, yani ilk yol ayrımını belirleyen kavşak noktası pozisyonundadır. Tedavi yöntemleri standardize edilmiş süreçler iken, tanı daha çok yaratıcılığı gerektiriyor. Bu nedenle, radyologların değerlendirme sürecinde konuya daha fazla dikkatlerinin sağlanabilmesi ve daha fazla zaman ayırabilmeleri gerekiyor. Birim tetkik ücretlendirmelerinin artırılması ve radyolojik tetkiklere daha fazla zaman ayrılmasının sağlanması, bu yöndeki problemlerin giderilmesini sağlayacaktır.
Tıbbi uygulama hataları, kullanılan yeni teknolojilerle azaldı mı?
Hatalar mesleki uygulamaların kaçınılmaz eşlikçileri. Onları en aza ne kadar indirgeyebiliyorsak o kadar başarılı sayılırız. Bunun için hataları ve özellikle kendi yanılgı noktalarımızı belirleyerek düşmanımızı tanımalıyız. Bu konu bilimsel olarak da ele alınması gereken çok özel bir konu. Bu amaçla, bilimsel başkanlığını yapmış olduğum TURKRAD 2014 kongresinde ana konu olarak yanılgılar konusunu seçmiştim. Konu başlığı çok ilgi toplamıştı. Hatalar insana özgüdür ve teknolojilerin artması hataların yok olmasını maalesef sağlamıyor. Medeniyet her geçen gün önümüze yeni seçenekler sunuyor. Başlangıçta mükemmel atılımlar olarak gördüğümüz bu gelişmeler bir süre sonra alıştığımız bir rutin yönteme dönüşüyor. Bunları alıp uygulamaya geçtiğinizde ise her şeyin bitmediğini görüyorsunuz. Daha geniş ufuklarla daha fazlasını ve daha yenilerini bekliyorsunuz. Bu döngü zamanla daha da sıklaşıyor. Teknolojiden fazlasıyla nasibini alan bir branş olarak radyolojide cihaz bazında ve mevcut cihazlara eklenen teknolojiler bazında çok fazla yenilik var. Buna rağmen her şeyi tam olarak çözmüş değiliz. Çünkü bilim ve teknolojideki ilerlemelere paralel olarak gittikçe beklentilerimiz de yükseliyor. Teknik çokluğu ve beklentilerin yüksek olması, hatalara daha açık bir hale gelmemize neden oluyor. Bu kez tanı hataları, yerini uygun tetkiklerin uygulanıp uygulanmadığını sorgulamaya itiyor. Sayıca artmış olan yeni radyolojik tetkikler hastaya en uygun olanın seçilmesinde önem arz ediyor. Bu durum gereksiz tetkiklerin de aşırı yapılmasına yol açabileceğinden radyologların tetkik uygunluğu seçiminde şu anda olduğundan daha fazla rol almaları gerekiyor. Uzmanlar geri bildirim anketinde sorularımıza verilen cevaplara göre, hastaların radyolojik tetkiklerin istenmesinde biz radyoloji uzmanlarından daha fazla söz sahibi olduğu görülüyor. Bu yanlışın uygun çözüm yolları bulunarak aşılması gerekiyor.
PET-BT veya PET MRG sonucu ortaya çıkan görüntünün Radyoloji ve Nükleer Tıp uzmanlarının, raporlama sürecinde beraber yer almaları konusu Tıpta Uzmanlık Kurulu tarafından çözüldü galiba.
Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan gelen talep çerçevesinde PET/BT tetkikinin, hangi uzmanlık dalları tarafından yapılabileceği ve ayrıca raporlama aşamasında da hangi uzmanlık dalları tarafından raporlanabileceği konusunda görüş isteyen ve daha önce bir kez değerlendirilmiş olan yazısı Mart 2016 tarihinde gündeme tekrar alınmıştır. Bu toplantıdan önce konuyla ilgili uzmanlık dernekleri olarak Derneğimiz ve Türk Nükleer Tıp Derneği tarafından seçilen ve yönetim kurulu üyelerinden oluşan komisyonlar ortak metin üzerinde mutabakata varmışlardır. Tıpta Uzmanlık Kurulu (TUK) komisyonunda bu metin değerlendirilmiş ve kabul edilmesine karar verilmiştir. İlgili metin şu şekildedir. “PET tetkiki Nükleer Tıp uzmanı tarafından raporlanır ve onaylanır. PET ile yapılan BT tetkiki Radyoloji Uzmanınca ayrıca raporlanır. PET-MR sisteminde yapılan PET görüntülemesi Nükleer Tıp Uzmanı tarafından, MR görüntülemesi ise Radyoloji Uzmanı tarafından raporlanır ve onaylanır. Bu metin derneğimiz ve Nükleer Tıp Derneği ortak çalışmaları sonucunda birlikte ortaya çıkan çalışmanın bir ürünü olarak oluşturulmuştur. Her iki dernek de PET – BT ve PET – MR ile hibrit görüntüleme sürecine yönelik işbirliği içerisinde çalışmalarına devam etme kararlılığındadır.