Türk Radyoloji Derneği (TRD) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Tamer Kaya ile derneğin faaliyetleri, radyoloji alanındaki gelişmeler ve 39. Ulusal Radyoloji Kongresi hakkında bir söyleşi gerçekleştirdik.
Başkanlığınızda Türk Radyoloji Derneği’nde hangi çalışmalar gerçekleştirildi. Anlatır mısınız?
Kasım 2015 tarihinde yönetim kurulumuz göreve geldikten sonra tüm süremiz boyunca verimli, uyumlu, iletişim, işbirliği ve iş bölümüne açık bir çalışma süreci geçirdik. Daha önceki yönetim kurullarımızın bugüne hazırlayarak getirmiş olduğu birçok çalışmayı bir adım daha yukarı taşıyabilme çabası içinde olduk. Öncelikle kısa bir süre içinde ortak akıl oluşturma toplantısı gerçekleştirdik. Camiamızdan yaklaşık 70 hocamızın katılımıyla gerçekleştirmiş olduğumuz bu toplantıda Yönetim kurulumuzda hangi başlıklarda çalışma yapılacağı ve görev dağılımı gibi bir yol haritası ortaya çıkardık. Toplantının raporu web sayfamızda da yer almaktadır. Uzmanlarımızın temel sorunlarını analiz etmek için geniş çaplı bir radyoloji uzmanlarının sorunları anketi hazırladık. Çok geniş katılımlı bir geri bildirim oldu ve ortak akıl arama toplantımızda öncelikle bu konuyu masaya yatırarak analiz ettik. Radyoloji derneğimizin üyeleri içinde en muzdarip olan ancak derneğimizde bu güne kadar aktif görev almayan uzman meslektaşlarımızın seslerinin daha iyi duyurulması gerekiyor şüphesiz. Bu amaçla mesleki çalışma gruplarımız içerisinde Radyoloji Uzmanları çalışma grubu oluşturduk. Umarım bu grup daha sağlıklı geri bildirimler ve çalışma yöntemleri oluşturmada yararlı olacaktır. Tüm uzman meslektaşlarımızı bu gruba katkıda bulunmaya davet ediyorum.
Radyolojik tetkik yoğunluğu, biz radyologların en uzun zamandır süregelen ve çözüm üretilemeyen temel sorunu. Bu konunun bir sorun olması yanında, hasta memnuniyetini sağlayan bir boyutu da olduğundan dolayı siyasi destek alınması çok zor olan bir başlık. Ancak hastaların memnuniyetini sağlayan bu hizmetin halkımızın farkında olamadığı bir diğer boyutu, hızlı ve analiz edilmeden tetkiklerin istenmesi sonrasında tetkik sayısının fazlalığı ve tetkiklerin hızlı yapılması nedeniyle tetkik kalitesinin ve yorumlama kalitesinin düşük olmaya zorlanmakta olması nedeniyle hastalarımıza sağladığı yararın artık ciddi anlamda sorgulanabilir olması idi.
Bu derneğimizin geniş bir yaklaşımla ele almayı planladığı bir başlık oldu. Bu amaçla 17 Haziran 2017 tarihinde Ankara’da üyelerimizin ve tekniker derneklerinin de katılımıyla, katılıma açık bir tetkik yoğunluğu çalıştayı gerçekleştirdik. Bu çalıştayda ortaya çıkan ön raporumuz TURKRAD 2017 kongremizde “Aramızda Konuşacaklarımız” oturumunda da ele alındı tartışıldı ve Ocak 2018 tarihinde raporumuz “Radyolojik Tetkik Yoğunluğu: Tetkik Yoğunluğundan Kaynaklanan Problemlerin Analizi ve Çözüm Önerileri” başlığıyla ortaya çıktı. Raporumuzu çok kısa ve mümkün olduğunca sade ve öz olarak hazırladık. Rapor, üyelerimizle ve ilgili resmi kuruluşlarla (Sağlık Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı SGK ve TTB) paylaşıldı. Rapor web sayfamızda da yer almaktadır. Bu dönemde Sağlık Bakanlığı ile raporun analizi üzerine yaptığımız Şubat ve Mart 2018 tarihli toplantılarda raporun üzerindeki bazı başlıklar esas alınarak komisyonlar oluşturuldu. Bu ana sorun ekseninde yer alan temel bazı konuları çözebilmek amacıyla Sağlık Bakanlığı ile toplantılarımız devam etmektedir.
Derneğimizin bu üç yıllık dönemde diğer faaliyetleri şunlar olmuştur. Yurt dışında ileri araştırma yapmak, eğitim almak isteyen ve başvuru koşullarını sağlayan meslektaşlarımıza burs verilmeye devam edilmektedir. Radyoloji uzmanlık öğrencilerine yönelik kış okulları başarılı bir şekilde devam etmektedir. İlki geçen yıl yapılmış olan radyoloji uzmanlık gelişim sınavının ikincisini geniş bir katılımla bu yıl Şubat ayında yapmış bulunmaktayız. Katılım talebi artarak devam eden EDIR sınavında öncü pozisyonda ev sahipliğimiz sürmektedir. Dergimiz DIR yayın hayatına başarılı şekilde devam etmekte olup bu yıl da ülkemiz bilimsel dergileri arasında ilk üç sıra içinde yer almış bulunmaktadır. Son birkaç yıldır çalışmalarına başlamış olduğumuz Türk Radyoloji Tarihi Belgeselimizin çekimlerine devam edilmektedir. Radyoloji eğitimi sürecine önemli katkıları olacağına inandığımız “Radyoloji Akademi” web tabanlı eğitim sistemimizin çekimleri sürmekte olup kısa bir sürede tamamlanıp eğitime açılacak duruma gelmiştir.
ESR ve RSNA kongrelerine katılıyorsunuz. Dış ilişkileriniz ile ilgili neler söylersiniz?
ESR ve RSNA kongreleri katılımlarımız ve bu kongrelerde özellikle Amerika, Japonya, Almanya ve Kore ile anlaşmalarımız ve ilişkilerimiz devam etmektedir. RSNA 2016’da “Turkey Presents” oturumu “The Meaning of Evolution for Radiology and Advances in Neuroradiology” başlığında geniş bir katılımla başarılı bir şekilde gerçekleştirildi. Dış ilişkilerimizde özellikle özellikle Yunanistan, Bulgaristan, Ukrayna, İran, Azerbaycan gibi gibi komşu ülkelerle ilişkilerimiz çok önemli. Bu kongremizde bunu dikkate aldık. Sonraki kongrelerimizde bu ülkelerden konuşmacı davet etmeyi devamlı hale getirmek ve bu ülkelerle iletişimimizi güçlendirmek daha çok dikkate alınan bir konu olmalı. Yönetim kurulu olarak uzun ve yorucu bir süreci geride bırakırken bu yapılanların tam bir takım oyunu olduğunu söylemeliyim. Yönetim kurulundaki tüm takım arkadaşlarıma ve derneğimizin başarılı çalışmalarında rol alarak çorbada tuzu bulunan tüm değerli meslektaşlarımıza teşekkürü bir borç bilirim.
TÜRKRAD2018; 39. Ulusal Radyoloji Kongresi’nde bu yıl hangi konular ele alınacak?
Ana konularımızı belirlerken tüm çalışma gruplarımıza hitap edebilecek genel başlıklar şeklinde seçmeye özen gösteriyoruz. Bu yıl kongremizin iki ana konusundan birisi “Rastlantısal Lezyonlar”, diğeri ise “Radyolojik İzlem” olarak belirlendi. Ayrıca kongremizde “Kardiak Görüntüleme Kursu”, “Kas-iskelet US Kursu” ve “Batın Kursu” yapılacaktır. Programda temel konuların yanı sıra güncel konulara ve yeni gelişmelere de yer ayrılacaktır. Son iki yıldır kongremizle birlikte yapılmakta olan Temel Girişimsel Radyoloji Kursu, bu yıl da kongremizde 6. Temel Girişimsel Radyoloji Kursu olarak yapılmaya devam edilecektir. Bu yıl ayrıca “Radyoloji Teknikerleri Oturumlarında” Radyoloji teknikeri takım arkadaşlarımızla kongrede birlikte olacağız.
Radyoloji Teknikerleri Oturumlarında neler konuşulacak?
Bu yıl, uzunca bir aradan sonra Radyoloji Teknikerleri Oturumlarını da kongremize dâhil ettik. Cumartesi ve Pazar günü 1,5 günlük bir program hazırlandı. Kongremizin bünyesinde yapılacak altı oturumda değerli konuşmacılarımız temel ve önemli konu başlıklarında sunumlar yapacaklar. Başlıca konularımız; Radyasyon Güvenliği, Hırpalanmış çocuk sendromu, Radyografi, Mamografi, BT ve MR ana başlıklarında olacak. Son oturumumuz da radyoloji teknikerlerinin ortak sorunlarının konuşulacağı, “Aramızda Konuşacaklarımız” oturumu olacaktır. Radyoloji teknikeri takım arkadaşlarımıza hoş geldin diyoruz. Kongremiz kapsamında “Tekniker Oturumları”nın bundan böyle devamlı yapılmasını istiyor ve umuyoruz.
Kongrede seçimli Genel Kurul’un da yapılması planlanıyor. Yeniden aday olacak mısınız?
Bu yıl kongremiz kapsamında olağan genel kurulumuz ve yönetim kurulu seçimi de olacak. Bu seçimde yönetim kurulumuzda şu anda görev yapmakta olan dört arkadaşımla birlikte ben de aday olacağım.
Başlıca tetkik yoğunluğu kapsamında yoğunlaşan problemlerinizi Sağlık Bakanlığı’na bir rapor ile sunmuştunuz. Bunun ardından Çalışma Grupları oluşturuldu. Çalışmalar hangi aşamada. Sorunlar çözülüyor diyebilir miyiz?
Son bir yıldır başlıca “tetkik yoğunluğu” kapsamında yoğunlaşan problemlerimizi, yaptığımız ortak toplantılar ve geri bildirimler dikkate alınarak toparladık ve çözüm önerilerini de içerecek şekilde bir rapor haline getirdik. Ocak 2018 tarihinde tamamlamış olduğumuz raporumuz, Sağlık Bakanlığı tarafından titizlikle dikkate alındı, bu alanda çalışma grupları oluşturuldu ve Bakanlık ile yürütmekte olduğumuz müşterek çalışma halen devam etmektedir. Bu amaçla; “Bilgilendirme/basın çalışma grubu”, “Akılcı çekim istemi çalışma grubu”, “Radyolojik konsültasyon çalışma grubu”, “Çekim standartları çalışma grubu” olmak üzere dört grup oluşturduk. Bu gruplar aracılığıyla Sağlık Bakanlığı Tetkik ve Teşhis Daire Başkanlığı ile derneğimiz görüşme ve toplantılar gerçekleştiriyor. Tetkik yoğunluğu konusu kronik bir sorun ve radikal bir şekilde çözülebileceğini sanmıyorum. Ancak bu, bizim bir şeyler yapmayacağımız anlamına gelmemeli. Bu konuda derneğimiz her zaman taraf olmalı ve her zaman proje üretmeli. Bu sorun için mücadele etmek çok haklı bir nedene dayanıyor. Ve bu mücadelede çözüm üretilirken bir çıkar çatışması olmaması gerekiyor. Tetkik yoğunluğunun azaltılarak işlem yükünün normal limitlere alınması, biz radyologların daha sağlıklı bir sağlık hizmeti verebilmemizi sağlayacak ve gereksiz yere artan malpraktis riskimizi azaltacak. Hastalarımız için ise bu, kaliteli hizmet anlamına gelecek. Diğer yandan tetkik yoğunluğu, hizmet sağlayan firmaların ve kurumların gelirini arttırma yönünden bir avantaj sağlamıyor. Çünkü SGK tarafından belirlenen SUT tarifesindeki hizmet bedelleri hiç artmadığı gibi bu yıl % 5 düzeyinde azaldı. Hakkaniyetli bir ücret politikasıyla tetkiklerin gerekli olanlarla sınırlandırılıp yeterli olarak yapılması herkesin avantajına olacak. Hasta memnuniyeti boyutunda ise siyasileri ikna edebilmemiz önemli. Halkımızı bilinçlendirerek ve onların beklentilerini değiştirerek bu soruna büyük katkı sağlanabilir. Burada derneğimize önemli görev düşüyor. Kronikleşmiş olan bu sorun konusunda her ne kadar tüm çabalara rağmen tam anlamıyla iyimser olamıyor olsam da şu ana kadar yapılan çalışmaların yapıcı ve umut verici olduğunu söyleyebilirim.
Meme kanserinde artış görülmekte. Mamografi, Meme Taraması ve Meme MRG ile ilgili halka yönelik bilgilendirmeler konusunda neler yapılabilir?
Meme kanseri çok önemli bir sağlık sorunu ve yaygınca bilindiği gibi erken teşhis de çok önemli. Bu nedenle tarama programlarının dikkatli ve yaygın olarak devam edilmesi gerekiyor. Özellikle Derneğimizin Meme Çalışma Grubunun bu anlamda Sağlık Bakanlığı ile birlikte eğitim, hizmet ve kalite kontrol yönünden işbirliği devam ediyor. Halkımızın bilgilendirilmesi boyutunda ise daha fazla farkındalık yaratabilmek gerekiyor. Basın açıklamalarımızda ve web sayfamızda bu başlıklara yer vermeye özen gösteriyoruz.
Meme görüntüleme, MRG ve BT incelemede TRD Standartları yayınlandı. Bununla ilgili neler söylersiniz?
Tetkik standartlarının belirlenmesi ve güncellenmesi, derneğimizin asli görevi ve önemli konu başlıklarından birisidir. Meme görüntüleme, MRG ve BT incelemede TRD Standartlarımız yakın zamanda güncellenmiş ve web sayfamızda yer almaktadır. Bu hazırlıkları yapan komisyonda yer alan meslektaşlarıma, yönetim kurulumuzdan Dr. Fazıl Gelal’a ve komisyon başkanı Dr. Ayşenur Oktay’a teşekkür ediyorum.
Hastanelerde radyoloji güvenliği konusuna ne kadar önem veriliyor?
Radyasyon, bizlerin beş duyu gibi normal biyolojik donanımımızla bir acı hissi benzeri vurguyla algılayabildiğimiz bir enerji değil. Elle tutulmayan, gözle görülmeyen bir şey. Bu nedenle bu konuda yeterli ve devamlılık gerektiren bir eğitim şart. Radyasyon güvenliği konusu, bir yandan biz radyoloji uzmanları, teknikerleri ve diğer çalışanlar olmak üzere sağlıkta radyasyona maruz kalan radyasyon çalışanları için çok önemli. Diğer yandan da halkımızın aşırı tetkik talep ederek kendi radyasyon dozlarının artmasına neden olmaları açısından da bilgilendirilmeleri önem kazanıyor. Sorunuza gelince, özellikle radyasyon ile ilgili çalışma alanlarının standartlara uyumlu olabilmesi yönünden gerek sağlık bakanlığı ve gerekse Türkiye Atom Enerjisi Kurumu gerekli ruhsatlama ve denetleme faaliyetlerini uygun koşullarda gerçekleştiriyor. Ancak bu konunun hassasiyetle ele alınabilmesi açısından konunun bilimsel ve eğitim açısından da biz radyasyon çalışanları tarafından devamlı güncellenebilmesi önem arz ediyor. Derneğimizin Görüntüleme Fiziği ve Güvenliği Çalışma Grubu var. Gerek kongremizde gerekse ulusal ve bölgesel diğer toplantılarda bu konuyu hassasiyetle ele alıp yer vermeye çalışıyoruz. Radyoloji güvenliği konusundaki en önemli eksiğimiz bence tetkik yoğunluğu ile ilgili. Yapılan gereksiz tetkikler, bir yandan gereksiz zaman ve teknoloji israfı olmasının yanı sıra diğer yandan da radyasyon güvenliğini tehdit eden bir boyut almış durumda. Bu alandaki çalışmalarımızın nedenlerinden birisi de tetkik yoğunluğu sürecinin bu olumsuz boyutu ile ilgili.
MR çektirmede Türkiye dünyada birinci sırada idi. Gereksiz MR çekimlerinin son bir yılda önüne geçildi mi acaba?
MR çektirmede birinci sırayı sürdürmeye devam ediyoruz. 2017 OECD raporunda da 1000 kişiye düşen 144 MR tetkiki sayısıyla birinci sıradayız. BT de 9. sırada yer alıyoruz. Tetkik sayısı olarak olan bu yüksek rakamlar cihaz sayısı için geçerli değil. MR ve BT cihaz sayıları olarak OECD ortalamasının oldukça altında bulunmaktayız. Diğer yandan radyolog sayımız da nüfusa oranlandığında, Avrupa ortalamasının yaklaşık 2 – 3 kat kadar altında yer alıyor. Bu veriler, cihaz ve radyolog başına düşen tetkik sayısı başlıklarında dikkate alındığında rakamların ne kadar daha yüksek olduğunu gösteriyor. Bu başlıklardaki birinciliğimizin, tetkik sayısındaki birinciliğimizden daha açık ara ötede olduğunu söyleyebiliriz. Bu da tetkik yoğunluğuna yönelik çalışmalarımızı devam ettirmemizin ne kadar gerekli olduğu konusunda bizim için çok önemli bir dayanak oluşturuyor.
Yeni görüntüleme teknolojileri ile ilgili neler söylersiniz? Türkiye, Dünya ile aynı anda bu teknolojileri kullanabiliyor sanırım?
Radyoloji alanında gelişmeler son hızda devam ediyor. Yenilikler özellikle BT, MR gibi yeni bir modalite üretimi şeklinde değil de. Mevcut modaliteler üzerine eklenmiş yeni teknolojiler şeklinde. Ana amaç, teknolojik yeniliklerin cihazların hızını, kalitesini ve görüntüleme başarısını arttıracak şekilde kullanılması. Firmalar bu alanda çalışmalarını son hızla devam ettirerek bizleri memnun edecek uygulama kolaylıklarını bizlere sunmaya devam ediyorlar. Teknolojiden en geniş anlamda nasibini alan bir tıp branşı olarak bizler de bu teknolojik yeniliklerden mahrum kalmıyoruz. Dünyada yaygın kullanıma giren hemen her teknoloji ülkemizde de hızlı olarak kullanıma girmektedir. Ancak tetkiklerin yoğunluğu ve hızlı olarak yapılması gerekliliği, tıbbi sorunu bu yenilikleri kullanarak daha detaylı ve açıklayıcı bir yolla çözebilmemizi engelliyor. Diğer yandan aşırı rutin yükü genellikle bu üst teknolojik yeniliklerin eğitim ve bilimsel araştırma için yaygın kullanımında da sorunlara neden oluyor.