Esra ÖZ yazdı…
Televizyonda yapılan hatalar bazen sosyal medyada o kadar çok yayılım gösteriyor ki, sadece kendisine değil, bu durum mesleki anlamda da itibar kaybına da neden olabiliyor.
Sağlık haberciliği son aylarda yaşanan pandemi nedeniyle önemli olduğu anlaşılan alanlardan biri haline geldi. Özellikle pandemi sürecinin başından bu yana ilk zamanlarda sürekli televizyona çıkan isimleri görüyor ve komplo teorilerini dinliyorduk. Sonra işin ciddiyeti anlaşılmaya başladı. Hiçbir bilimsel dayanağı olmadan, isimlerinin önündeki doktor unvanıyla televizyonda konuşan bu isimler aslında toplumu ne kadar yanılttıkları görüldü. Sonraki süreçte medya işin ciddiyetini anlayınca, yeni isim arayışlarına başladı.
Yeni bulunan isimler içerisinde doğru isimlerin yanında bol miktarda yanlış isimler de yer aldı. Koronavirüs hiç çalışmamış, enfeksiyonla ilgili uzaktan yakından alakası olmayan ve sadece isminin önünde doktor unvanı olan bu kişiler sanki gerçekten bu alanda çalışmış gibi konuşmaya devam ettiler. Burada iki taraflı hata söz konusu oldu.
Peki neden hala medya ve uzmanlar bu hatayı sürdürüyor?
Günümüzde uzmanlaşmanın bu kadar arttığı, çalışma alanlarının dijital platformlar sayesinde daha net şekilde bulunup, iletişimin hızlı bir şekilde sağlanabilme imkânları varken, sadece isminin önünde doktor yazdığı için büyük hatalara imza atılmaya devam ediyor. “Benim alanım değil” demek bu kadar zor olmasa gerek. Televizyonda yapılan hatalar bazen sosyal medyada o kadar çok yayılım gösteriyor ki, sadece kendisine değil, bu durum mesleki anlamda da itibar kaybına da neden olabiliyor. İşte bu hatalar sonraki süreçte kutuplaşmalara da neden olabiliyor.
Doğru olan aslında ne?
Uzmanlık alanı viroloji, enfeksiyon, mikrobiyoloji, immünoloji ya da epidemiyoloji olmasına dikkat etmek gerekiyor. Açıklamaları tedbirli şekilde bilimsel verilere ve kanıtlara dayanarak yapmalılar. Televizyonlar, tıp kongreleri olmadığı için, bilimsel olarak tartışmalı konuları halkın önünde yapmamalılar. Konuşurken, birbirlerine saygı göstermek zorundalar. Geçtiğimiz günlerde bir programda bilim konuşulduğu iddia edilirken, hakaretler ve çirkin tavırlar görüldü. Bu durum konuk olanlar dışında camiaya da zarar veriyor.
Televizyonda olan bu olaylar belki 3-5 dakika sürmüş olsa da sosyal medyada büyük kitlelerin ulaşması için paylaşılmasına neden oluyor. Belki televizyonda izlemeyenler, sosyal medyada birçok kişinin ulaşmasını sağlayabiliyor.
Olanlara baktığımızda, bu alanlarda çalışmamış, ama her konuda konuşan ve isminin önünde doktor yazan herkesin konuşma hakkını kendinde bulmasını görüyoruz. Bu durumun kimseye faydası yok. Sadece ünlü olmanın ötesine geçmiyor. Reklamın iyisi kötüsü olduğu gibi, ünlü olmanın da iyisi kötüsü vardır.
Aslında bu programlara katılan sözde uzmanlar kendilerine büyük zarar veriyorlar. Çünkü mesleki anlamda itibarlarını bitirirken, bilmedikleri konularda konuşarak bir yerden sonra hata yaptıkları anlaşılıyor. Gerçekleri, anlamamak için uğraşanlar tarafından da zamanla anlaşılıyor.
Uzmanların televizyona çıkarken, sosyal medyada yazarken ya da yazılı medyada yer alırken dikkat etmesi gereken konulardan birisi, uzmanlık alanı içerisinde mi olduğudur. Medyanın da konuk olarak çağırdı konuşmacının, en azından konuşulan konu alanında uzmanlaşmış olmasına dikkat etmesi gerekiyor.
Matematik öğretmeni Türkçe dersi anlatır mı?
Bunu daha basit bir örnekle anlatmak gerekirse, Türkçe dersi ile ilgili bir konunun geçtiği bir programda, matematik öğretmeni çağırıp bu konuyu anlattırmak sizce ne kadar mantıklı? İşte yapılan aslında tam olarak bu! İsminin önünde doktor yazması ya da öğretmen yazmasının ötesine geçmek gerekiyor. Ne öğretmeni olduğunu bilmediğimiz sürece programın bir önemi olur mu sizce? İşte doktorların da ne doktoru olduğunu bilmediğiniz sürece, konuşulanların ne kadar değerli olup olmadığı tartışılır.