Türkiye’de sektörel ve toplumsal sivil toplum bilinci olması gereken seviyenin çok altında. Sivil toplum bilincini yakalayamayan bir toplumuz maalesef. Türk halkında sivil toplum bilincinin oluşamamasındaki sebeplere baktığımızda şu manzara ile karşılaşırız. Ülkemizde sivil toplum kuruluşlarının oluşamamasında 1983 anayasasının mutlaka çok etkisi olmuştur. Çok uzun zaman değil 1990’lı yıllarda tüm dernekler il emniyet müdürlüklerinde terör masasına bağlıydılar. Denetimler bu masa tarafından yapılmaktaydı. Şükürler olsun artık böyle çağ dışı, çarpık bir uygulama yok. Bunun dışında halkımızın genlerinde “biz” felsefesi yerine “ben” felsefesinin hâkim olmasıdır. Güçlü sivil toplum kuruluşu yaratmanın ve yaşatmanın birinci kuralı sivil toplumu oluşturacak bireylerin “biz” felsefesiyle hareket etmelerine bağlıdır. Türk toplumu maalesef “biz” felsefesine çok uzak. Oluşan sivil toplum kuruluşları ya politize olmakta veya hemşericilik, bölgecilik, herkesin yönetici olmak istemesi gibi kısır çekişmeler bir türlü güçlü, vizyoner sivil toplum kuruluşları yaratamıyor. Tartışmaları bireyselleştirerek oluşan birliği bozma yolunu seçiyoruz. Birbirimizin düşüncelerine saygı göstermeyi, medenice tartışmayı, sözle ikna etme yolunu maalesef yapamıyoruz. Benim dediğim olmazsa ben yokum felsefesi ön plana çıkıyor ve uygulanıyor.
Neyse ki son yıllarda sektörel sivil toplum kuruluşlarının oluşmasında bir hareketlilik var. Bu oluşumlarda iktidarın da sektörel sivil toplumu özendirici, muhatap alması, destekleyici politikasının büyük katkısı var. Buna en iyi örnek sağlık sektöründeki sivil topluma ilgili kamu kuruluşlarının desteğini gösterebiliriz.
TÜMDEF başta Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşları olmak üzere tüm kamudan büyük destek görmektedir. Kamunun TÜMDEF’e olan ilgisi ve desteği sektör firmalarının ilgi ve desteğinin üzerine çıktı. Kamunun bu desteği ne kadar sevindiriciyse sektörün dernekleşmeye, sivil toplun birlikteliğine gereken ilgiyi göstermiyor olması bir o kadarda üzücü bir durum. Kamunun bu desteği vermesindeki en büyük faktör TÜMDEF’in kuruluşundan bugüne kadar geçen süreçte tüzüğünde yer alan etik değerlere bağlı kalarak faaliyetlerini sürdürmesi ve üyelerinin menfaatiyle kamu menfaatini eşit seviyede tutarak hizmetler yapması yanında, sektör sorunlarının çözümünde bu ilkeyi koruyarak hareket etmesidir. Bu objektif bakış ve ilkeli duruş TÜMDEF’in ilk kurulduğu yıllarda kamu tarafından test edilmiştir. Bu ilkeli duruşun sağlanmasında emeği olan tüm yöneticilere ve üyelere teşekkür etmek gerekir.
2016 yılı sektörde ilkeli duruş sergileyen sektör ve kamu tarafından desteklenen TÜMDEF ve TÜMDEF’in en büyük kurucu derneği MASSİAD da olağan seçimli genel kurul yılı olacak.
MASSİAD 13 Şubat’ta genel kurulunu yaparken, TÜMDEF sanırım Nisan ayında olağan seçimli genel kurulunu yapacak. Bu iki güzide sivil toplum kuruluşumuzun genel kurullarının sektöre ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Her iki kuruluşta yapılacak seçimlerde göreve gelecek yönetim kurullarının sektör sorunlarının çözümüne en yüksek katkıyı vereceklerine inanıyorum. Her iki kuruluşun üyelerinin olağan genel kurullara beklenen ilgiyi göstermeleri beklenmekte.
Tıbbi cihaz firmaları için adeta slogan haline gelen “Federasyon ne yapıyor? MASSİAD ne yapıyor” sözleri çürütülmüştür. Bu sözcük güncelliğini kaybetmiştir. Bu kuruluşlar tıbbi cihaz sektörü için yıllarca haksızca söylenen, “sektör çantacıların elinde kaldı, önüne gelen medikalci oluyor” gibi benzetmelerin ortadan kaldırılması ve sektöre saygınlık kazandırılması için Sağlık Bakanlığı ile yaptıkları çalışmalarla yasalaştırılmış olan “reklam ve tıbbi cihaz yönetmeliğinde” gelinen nokta sektörel sivil toplum kuruluşlarının ne yaptığını gösteren en somut örneğidir.
Bu yönetmelik sektöre saygınlık getirmiştir. Sektör çalışanları için bir standart oluşturmuştur. Firmalar asgari standartlarda birleşmiştir. Yönetmelik uygulamaları sektörde haksız rekabetin azalmasına yardımcı olacaktır. Tıbbi cihaz tedarik işi bu yönetmelikle beraber adeta bir meslek olmuştur. Bu yönetmelik sektör sorunlarını bitirmemiştir ve bitirmeyecektir. Sektör var olduğu sürece de sorunlar çeşitlenerek sektörün karşısına çıkacaktır. Bu sorunların çözümü için mutlaka bu günden daha güçlü sivil toplum kuruluşlarına ihtiyaç olacaktır. Güçlü ve kurumsal TÜMDEF ve MASSİAD gibi güçlü üye derneklere sektörün ihtiyacı var. Bu nedenle TÜMDEF ve MASSİAD Genel kurullarının sektör tarafından önemsenmesi ve gereken ilginin gösterilmesi çok önemlidir.