Prof. Dr. Haydar SUR yazdı…
Üsküdar Üniversitesi Öğretim Üyesi
Sağlıkta şiddet konusunda uzun dönemli ve insanca adımlar bir yandan atılırken, bir yandan da şiddetin sağlık gündeminden bir an önce silinmesini sağlamalıyız.
Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de sağlık alanında son hızla paradigma değişiklikleri yaşanıyor. Temel varsayım olarak ele aldığımız “yüzdeyüz doğrular” da çatırdarken sitemlerin bu değişikliklerden kökünden etkileneceği aşikârdır. Büyük değişimin yalnızca teknolojik yenilikler ve hizmetlerin sunumunda imkânların genişlemesi sanılması büyük yanılgı olur. Bu değişim aynı zamanda sağlık, sağlık politikası ve sağlık hizmetinin veriliş ve kullanılışıyla ilgili topyekün kültür değişimi anlamına geliyor. Kültür değişimleri her zaman sancılı ve gürültülü patırtılı geçtiğinden, sağlık hizmetlerinde talep edilen ve sunulan arasındaki büyük fark ve büyük kültür değişimi anlaşmazlıklara yol açıyor. Anlaşmazlık düzeylerinin sondan ikincisi tarafların şiddet uygulamaya geçmesi, en son basamağı da cana kastetmesidir. Sağlıkta şiddet ve cana kıyımların seyrine bakıldığında ülkemizde tarafların anlaşmazlığı sık sık en yüksek seviyelere çıkabilmektedir.
Cevap verebilirlik
Başkalarını bağırta bağırta bir şeyler elde etmenin meziyet sayıldığı bir ülkede şiddete başvurunun olmamasını ummak büyük saflıktır. Bu durumda şiddeti ancak bir yolla bastırabilirsiniz. Karşı tarafa daha fazla korku salarak ve gereğinde siz de şiddet uygulayarak. Sağlıkçılar ne yapacak yani, sertlik gösterenlere daha fazla sertlik mi uygulayacak? Sağlıkta şiddet konusunda uzun dönemli ve insanca adımlar bir yandan atılırken (sağlık ve sağlık hizmeti kullanım kültürünün yeniden oluşturulması), bir yandan da şiddetin sağlık gündeminden bir an önce silinmesini sağlamalıyız. Bu biraz zor gibi geliyor. Çünkü biz sağlık profesyonellerine öğretilen şey normatif ihtiyacı belirlemek ve buna uygun davranarak işlemleri tamamlamaktır. Halbuki 21. Yüzyılın sağlık hizmetleri nasıl olmalı tartışmalarında uluslararası görüş birliği sağlandığı bir nokta hizmetlerde “cevap verebilirlik”(responsiveness) olmasıdır. Cevap verebilirlik hastanın ve yakınlarının tıbbi ihtiyaçları dışında kalan kısımlara ne ölçüde cevap verebildiğinizle ölçülüyor. Bu durum bize hastanın tarafında hissedilen ihtiyacın ne olduğunu da tam olarak anlama görevini sağlık profesyonellerine yüklüyor. Birimiz çıkıp “hastanın canını kurtarmaya çalışırken bir yandan da onun keyfini mi düşüneceğiz?” derse işte o zaman işler çözümsüzlüğe gidecektir. Çünkü bu yüzyılın sağlıkçıları hastanın olabildiğince konforunu, psikolojik durumundaki rahatlığını ve sosyal varlık olarak evini, işini hastalıkla baş etme mekanizmaları oluşturmadaki davranışlarını gözönüne almakla yükümlüdür. Eğer sorunu çözmeye niyetliysek işe buradan başlamak zorundayız. Biraz sonra gözden geçireceğimiz hasta hakları başlıklarına bakıldığında zaten bunlar bir felsefe halinde evrensel bildirgelerde yer alıyor.
İnsanın “İnsan olarak doğmaktan gelen, vazgeçilemez ve devredilemez” hakları arasında sağlık hakkı da vardır. Hasta hakları, insan haklarının sağlık hizmetlerine uygulanmasını ifade ediyor. Hastalar ile sağlık profesyonelleri ve sağlık hizmet kuruluşları arasındaki hukukun düzenlenmesinde temel nokta hasta haklarıdır. 1970’li yıllara kadar Hasta-Hekim ilişkisi karşılıklı “güven” kavramı ile yürütülürken, sınırları tıbbi etikle belirlenmekteydi. Tıp bilimi ve tıp teknolojisindeki gelişmeler hastaya uygulanan girişim ve müdahalelerin sayısındaki ve şeklindeki artışlar, hastaların desteklenmesi ihtiyacını doğurdu.
Burada öngörülen “otonomi ve kendi yaşamını belirleme“ hakkıdır. Bu hakların savunulmasında amaç, hastanın saygınlığının korunması, teşhis ve tedavinin her aşamasında hastanın aktif katılımının sağlanması, hastaların kaliteli sağlık hizmeti almalarının sağlanması, sağlık Hizmetlerinin güçlendirilmesidir. Hasta hakları, hekim ve diğer sağlık profesyonellerinin hakları ile karşıt kavramlar olarak görülmemelidir. Diğer sağlık profesyonellerin hakları da aynı sayılarak en fazla üzerinde çalışılmış olan hekim hakları üzerinden bir karşılaştırma yapmak yerinde olur;
Hasta kendine yeterli süre ayrılmasını ister.
Hekim de hastasına yeterli süre ayırmak ister.
Hasta kolay ulaşabileceği, temiz ve çağdaş sağlık tesisi ister.
Hekim de, hastaların kolay ulaşabileceği, temiz ve çağdaş sağlık tesislerinde çalışmak ister.
Hasta tıbbi gelişmeleri izleyen hekim ister.
Hekim bilimsel gelişmeleri takip etmek, yeni teknolojileri sunmak ister.
Hasta saatlerce poliklinik sırasında beklemek istemez.
Hiç bir hekim kapısında hastaların kuyruk olmasından memnun olmaz. Hiç bir hemşire hastasının ne yapacağını bilmez halde ortalıkta kalakalmasını arzulamaz. Hasta hakları ile sağlık çalışanlarının hakları birbirini destekleyen unsurlardır. Birisinde ilerleme olmadan öbüründe de ilerleme sağlanamayacaktır.
Bali Bildirgesi
Bugün için hasta haklarına yönelik iki önemli uluslararası doküman 1994 Amsterdam Avrupa Hasta Hakları Bildirgesi ve 1995 Uluslararası Hasta Hakları Bali Bildirgesi’dir.
Bali Bildirgesi’nde hasta hakları 11 başlık altında ifade edilmektedir:
1.Kaliteli tıbbi bakım hakkı 2. Seçim yapma özgürlüğü 3. Kendi kaderini belirleme hakkı 4. Bilinci kapalı hasta 5. Yasal ehliyeti olmayan hasta 6. Hastanın isteğine karşın yapılan girişimler 7. Bilgilendirme hakkı 8.Gizlilik hakkı 9. Sağlık eğitimi hakkı 10. Onur hakkı 11. Dini destek hakkı
Hasta Hakları
Ülkemizde halen geçerli 01.08.1998 tarihinde yürürlüğe giren Hasta Hakları Yönetmeliği’nde ise hasta hakları 18 başlıkta listelenmiştir.
Bu başlıklar şöyledir:
Sağlık hizmetlerinden adalet ve hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde faydalanma
Bilgi isteme
Sağlık kuruluşunu seçme ve değiştirme
Personeli tanıma, seçme ve değiştirme
Öncelik sırasının belirlenmesini isteme
Tıbbi gereklere uygun teşhis, tedavi ve bakım
Kayıtları inceleme ve kayıtların düzeltilmesini isteme
Bilgi verilmemesini isteme
Mahremiyete saygı gösterilmesi
Rıza olmaksızın tıbbi ameliyeye tabi tutulmama
Bilgilerin gizli tutulması
Tedaviyi reddetme ve durdurma
Tıbbi araştırmalarda rıza
Güvenliğin sağlanması
Dini vecibeleri yerine getirebilme ve dini hizmetlerden faydalanma
İnsani değerlere saygı gösterilmesi ve ziyaret
Refakatçi bulundurma
Müracaat, şikâyet ve dava
İki listeye de bakınca, hastaya önce insan olarak değer verdiğimizi ve onu anlamaya çalıştığımızı, onu rahat ettirmek üzere özen gösterdiğimizi belirmemizin şart olduğunu anlıyoruz. Sevgi eksikliği her iki tarafın da mustarip olduğu bir yoksunluğumuzdur. Sağlık politikacılarının hasta ve yakınlarına insanca muameleyi önceliklendirdiği gibi kendisine hizmet edenin canına kast edecek düzeyde şiddete başvuranlara da yarar sağlayacak politikalar üretmesi gerekiyor.