Hüseyin SARPKAYA
Yardımcı sağlık personeli sağlık eko sisteminde kendini güvende hissetmiyor ve bir öz güven problemi yaşıyor.
Her ne kadar sektörümüz yüksek teknolojinin kullanıldığı ve girift yapıların oluşturduğu bir alan olsa da, sonuç olarak insanın halinden insan anlar felsefesinden hareketle şunu net ifade etmek isterim; sağlık hizmetinin en önemli yapı taşı yetişmiş sağlık personelidir. Bu yazımda sağlık hizmetlerinin verimli sürdürülebilmesi için gerekli olan yardımcı sağlık personelinin önemine değinmek istiyorum.
Medikal alanda meslekte birlik olabilmek için çeşitli adımlar atan ve bu adımlar sonucu mesul müdür, klinik destek elemanı ve tanıtım elamanı kadroları oluşturarak tıbbi cihaz satış faaliyetini bir disiplin altına alınmasını sağlayan tüm dernek vakıf ve kanaat önderlerine sonsuz teşekkür ederim.
Kalifiye eleman
Sağlık hizmetinin kaliteli bir şekilde sürdürülmesi için doktor ve hemşire dışında ne kadar insana ihtiyacımız olduğunu, fakat yetişmiş ve kalifiye insanın ne kadar zor bulunduğunu sanırım bu platformda tekrar etmeme gerek yok.
Aslında bir nebze eğitimci yönümle ve hemen hemen her gün bu mesleğe adım atan gençler ile birlikte olan biri olarak söylemek isterim ki yardımcı sağlık personeli sağlık eko sisteminde kendini güvende hissetmiyor ve bir öz güven problemi yaşıyor.
Özellikle Biyomedikal, Tıbbi dokümantasyon mezunları için çok efektif, yerinde eğitimle beraber gerekirse eğitim süresinin 3 yıl olması kaydı ile süreç güçlendirmeli. Meslek tanımlarına doktor yanında çalışabilir ibaresi eklenmeli, gerekli kadrolar ivedilikle açılmalıdır.
Böylece doktorlarımızın iş yükü azalır, daha verimli bir çalışma ortamı oluşturulmuş olur.
Tabi her alanda olduğu gibi özlük haklarında bir nebze iyileştirme bu alanlarda daha fazla gencin yönlenmesine sebep olacaktır.
Sağlık finansmanı planlaması
Sağlık Bakanlığı bütçesi yeni yılda artarak TBMM’de kabul edildi. Bu demek oluyor ki sağlık alanında yatırımlar son hızla devam edecektir. Tabi yaşlanan nüfus ve tedavi protokollerindeki teknolojik gelişmeyi göz önüne alırsak bu bütçenin bile yeterli olmayacağı aşikârdır.
Geçtiğimiz günlerde yapılan TÜSAP Sağlık Platformu toplantısında eski sağlık Bakanımız Sayın Prof. Dr. Recep Akdağ’ı dinleme fırsatı buldum. Sayın Akdağ, bakanlığı süresindeki deneyimlerini sağlık sektörü temsilcileri ile paylaştı. Kendi namıma birçok şey aldığımı söyleye bilirim bu toplantıdan. Özellikle politika düzenleyenlerin sağlık finansmanı planlanmasındaki en önemli çıtanın vatandaş memnuniyeti olduğunu gördüm.
Bundan sonra yapacağım her sağlık yatırımını bu memnuniyet endeksine göre belirleyecek ayrıca memnuniyet ve toplumsal fayda arasındaki bilimsel korelasyonu siz değerli okuyucularım için özel bir çalışma alanı olarak değerlendirip çıktıları paylaşacağım.
Sağlıklı yaşam merkezleri
Sayın Recep Akdağ’ın aktardığına göre önümüzde sağlıkta verimlik ve koruyucu sağlık politikaları sistemde yeni kaynak oluşturabileceğimiz alanlar idi. Buna katılıyorum. Özellikle kronik hasta takibi, sigara ve obezite ile mücadele sonucu ilerde daha az hastalıkla mücadele edebiliriz. Bu minvalde Bakanlığımızın çalıştığı yeni bir proje olan sağlıklı yaşam merkezleri. Bu merkezler aile hekimi ile hastane arasında ortalama 75 bin hastaya göre planlanmış ön teşhis ve koruyucu hekimlik merkezleri olarak tasarlanmakta. Umarım bir an evvel hayata geçer. Sonuç olarak sağlıklı kalmak için harcanan her 1 TL hastaya harcanan her 5 TL’den bizi kurtaracaktır.