Her alanda artan maliyet, döviz kuru geçen onlarca yıl karşısında eriyen bir SUT fiyatı var ve neredeyse sabit kalan bu fiyat haklı veya haksız birçok hastaneleri vatandaştan daha çok pay almaya sevk etmekte.
Başlıktan da anlaşılacağı gibi eninde sonunda sağlık hizmet sunucuları diğer birçok iş alanında uzun zaman önce uygulanan yönetim strateji ilkelerini hastanelerimizde neden uygulamıyoruz deyip gündemlerine aldılar. Tabii en acı deneyim yaşanılarak alınır ilkesinden hareket ederek sağlık hizmet sunumunda yaşanan verimsizliğin ve yönetim boşluğundan doğan kayıp zamanın bedelinin kurumlarımıza ağır olduğunu söyleyebilirim.
Geçtiğimiz ay düzenlenen OHSAD Kurultayı vesilesi ile çok sayıda sektör yöneticisi ile yan yana geldim. Her zamanki gibi yoğun katılım ve birçok paydaşın katıldığı paneller toplantılar ile beraber kurultay gerçekleşti.
Kurultayın yoğun gündemi SUT fiyatları ve kadro problemleri olsa da birçok katılımcının ortak düşüncesi, verimlik ve dijitalleşmenin hastane idaresine getirdiği yeni yönetim modellerinin daha çok konuşulması ve belki de bu alanda diğer sektörlerdeki rol modellerin masaya yatırılmasıydı.
Aslında sağlıkta dijitalleşme konusunda hastanelerimiz açısından hayli yol kat ettiğimiz hatta dünya ölçeğinde önde olduğumuz alanlardan biri olduğunu söylemek isterim.
İlginç olan ve yeni yeni konuşulan yönetimde dijitalleşme arzusu. Bu konu her ne kadar çokça dile getirilse de takdir edersiniz ki kurumlarımız patron veya aile odaklı olduğundan yönetim erkini kolay kolay bırakmak veya emanet etmek istemezler. Fakat gelinen noktada kulislerde işlerin pek iyi olmadığından yöneticilerden ziyade yapay zeka bizi yönetse fena olmaz dediklerini duyar gibi oldum.
Ne olacak bu SUT fiyatları
Öncelikle söylemek isterim ki her alanda artan maliyet, döviz kuru geçen onlarca yıl karşısında eriyen bir SUT fiyatı var ve nerdeyse sabit kalan bu fiyat haklı veya haksız birçok hastaneleri vatandaştan daha çok pay almaya sevk etmekte. Haliyle vatandaşın cepten harcanan sağlık hizmeti bir önceki yıla göre artmış bulunmakta. Bu artışa kazanım gözüyle bakan kuruluşlara Pisagor’un adalet kupası gerçeğini hatırlatmak isterim. Kanaatimce bu fiyatlar bugün yarın artmayacak. O zaman tam da OHSAD Kurultayı’nda üzerinde tartışılan iki görüşten bahsedeyim.
Birincisi özel hastaneler yayılmalı, büyümeli, ölçek ekonomisi oluşturup bazı branşlardan zarar etseler de işleyişine devam etmeli. Diğer bir yol ise mevcudu korumalı, mümkünse genişlememeli yaptığı hizmette derinleşmeli, kaliteye ve özellikli hizmetlere odaklanmalı gerekirse SGK anlaşmasından çıkmalı.
Ben hibrit bir model öneriyorum, her iki görüşün de olur yanı var. Kurumlarımızda ciddi anlamda tecrübe birikti. Bu tecrübeyi ihraç etmek, yurt dışına doğru büyümek bir kurtuluş reçetesi olabilir. Ayrıca sağlık turizmi, küçük hastanelerin beraber kullanım ilkesi ile verimliliği artırması, evde bakım, yaşlı bakım, tele tıp, tüketici sağlığı gibi kendi ekseninde farklılık oluşturmak mümkün. Bizler yaptığımız projelerde vatandaş memnuniyetini ön planda tuttuğumuz sürece yetkililerin her konuda destek olacağına tüm kalbimle inanıyorum. Sonuçta sağlıkta dönüşüm programının uygulandığı ilk günden itibaren özel hastaneciliğin geldiği noktada gözle görülür büyüme yakaladığını kimse inkâr edemez. Aslolan vatandaş memnuniyeti açısından halka hizmetin bir parçası olmaktan vaz geçmemek bu işin bir çözümü değildir.
Ölçemiyoruz
Birçok özel sağlık hizmet kuruluşunun dillendirmekten korktuğu bir gerçek var bence. Asıl çözmemiz gereken mesele, sağlık kurumlarımız borç yükünün fazla ve yüksek faizden dolayı işletme finansına ihtiyaç duyması. Yaptığımız birçok fizibilitede şunu görüyoruz EBITDA çarpanları çok nesnel kurumlarda ciro var kâr yok gibi gözüküyor. Uluslararası fonların, dünyanın ilgisini ülkemize çekeceksek daha düzgün kayıt ve bilançolara ihtiyaç var. Her ölçümün sonucu iyi bir analizdir. İşte bu nokta dijitalleşmeye ihtiyaç var. Öncelikle sahadan gerçek, sağlıklı veri alınmalı, sonra bu verilerin kıyaslanması, karar destek sistemleri ile yorumlanması gerekir. Sonuç olarak yıllar önce keşfedilmiş yönetim bilimini sağlık hizmet sunumunda tekrar keşfetmeye gerek yok. Başarıyla yürüyen karmaşık yapıları mutlaka inceleyip kendi yönetim modelimizi uygulamaya koymamamız ve şehir hastaneleri ile muhtemel gelecekte yasayacağımız rekabete hazır olmamız gerekmektedir.