Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği (TROD) Başkanı Prof. Dr. Esra Kaytan Sağlam, 1-7 Nisan Kanser Haftası dolayısıyla yaptığı açıklamada, Dünyada her yıl 14 milyon kişinin yakalandığı ve 8,2 milyon kişinin ölümüne sebep olan kanserin Ülkemizde de halen en önemli sağlık sorunlarından birisi olduğunu belirtti.
Prof. Dr. Sağlam, bununla beraber tanı ve tedavi yöntemlerindeki ilerlemeye paralel olarak kanser hastalarının tedavileri ile ilgili çok önemli çözümler bulunduğunu ve geliştirildiğini belirterek şunları söyledi:
“Radyasyon ile tedavi yöntemleri kanser tedavisinde en önemli parçalardan biridir. Teknolojik gelişmelere paralel olarak hızla ilerleyen radyasyon onkolojisi halen neredeyse tüm kanser tiplerinin tedavisinde, her evrede yer almakta ve hastalarda ciddi yan etkiler yaratmadan tedavi sonuçlarını önemli ölçüde etkilemektedir. Kanser görüntüleme yöntemleri ve bilgisayar teknolojisindeki gelişmeler görüntü klavuzluğunda üç boyutlu, yoğunluk ayarlı, hacimsel yoğunluk ayarlı ark radyoterapi olanakları sunmaktadır. Ayrıca hareketli organ ve tümörlerin daha iyi tanımlanmaları ve tedavilerini sağlayan 4 boyutlu görüntüleme yöntemleri ile akciğer ve karın içi solunumla hareket eden tümörlerin radyoterapisinde önemli mesafe kat edilmiştir. Özellikle bu gelişmeler sayesinde radyasyon onkologlarının riskli organları ve normal dokuları çok daha iyi koruyarak-etkili tedavi yapabilmeleri, daha az yan etki ile tedavileri tamamlayabilmeleri mümkün olmaktadır. Teknolojideki gelişmeler sayesinde organ hareketleri de takip edilerek görüntü kılavuzluğunda radyoterapi uygulamaları yapılabilmektedir. Radyoterapinin kanser tedavisindeki artan rolü ile birlikte yüz güldürücü sonuçlara ulaşılmıştır” dedi.
TARAMA PROGRAMLARI ERKEN TEŞHİSE OLANAK SAĞLIYOR
Son kanser istatistiklerine göre sigara içme oranında düşmeler gözlense de erkeklerde görülen en sık kanser akciğer bölgesi kanserleri olduğunu belirten Prof. Dr. Sağlam, “Sigara içen bireylere uygulanmaya başlayan tarama programları da erken evrede çok sayıda kanser teşhis edilebilmesinin yolunu açmıştır. Akciğer yerleşimli kanserlerde cerrahi önemli bir tedavi seçeneğiyken, günümüzde özellikle genel durumu, yaşı, diğer hastalıkları sebebiyle ameliyat olamayacak hastalar için hedeflenmiş yoğun dozu belli bir noktaya vererek yapılan özel tekniklerle, örneğin stereotaktik ablatif beden radyoterap -hedefe yönelik yoğun radyoterapi- seçilmiş erken evre akciğer kanserleri hastalarında, cerrahi sonuçlarla benzer şekilde %90’lara varan tedavi şansı söz konusu olabilmektedir. Günümüzde pek çok deneyimli merkezde yapılan stereotaktik radyoterapi, radyoterapi ile tedavide önemli bir kapı açmıştır. Cerrahi için uygun olmayan hastalardaki erken dönem başarılı sonuçlardan yola çıkarak, cerrahi için uygun olan hastalarda da ameliyatsız, tedavi seçeneği olarak sunulmaya başlanmış ve cerrahi ile benzer şekilde hastalıktan kurtulmayı mümkün kıldığı görülmektedir. Ameliyat ve getirdiği risklere göre herhangi bir yan etki gözlenmezken tedavi hızla yapılabilmekte, seçilmiş hastalarda uygun şekilde yapıldığında minimum risk taşımakta, ayrıca solunum sıkıntısı olan ve yaşlı hastalarda da uygulanması önünde engel bulunmamaktadır” dedi.
RADYOTERAPİ BARSAK KANSERLERİNDE CERRAHİ ÖNCESİ KULLANILIYOR
Hem erkek hem de kadınlarda görülen 3. sıklıktaki tümörün barsak kanserleri olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Sağlam, “Barsakların son bölümünde yerleşen rektum kanserlerinde esas tedavi cerrahi olmasına rağmen tedavide cerrahi öncesi radyoterapi veya radyoterapinin kemoterapi ile beraber kullanımı tercih edilmektedir. Özellikle cerrahi öncesi uygulamaların tercih edilmesinin nedeni cerrahi sırasında oluşabilecek tümör ekilmesinin önlenmesi, hastalık olan bölgede hastalığın kontrolünün arttırmak, ileri evre tümörlerde tümörün boyutunun küçültülerek ve derinliğinin azalmasını sağlayarak daha iyi bir ameliyata olanak sağlanmasıdır. Ayrıca alt bölge yerleşimli rektum tümörlerinde sfinkter koruyucu operasyona olanak sağlayarak -kalıcı torba takılmadan ameliyat olabilme- hastanın organını koruyabilmesini önemli oranda sağlayabilmektedir. Radyoterapi uygulamalarında orta ve kuzey Avrupa’da kısa süreli radyoterapi uygulamaları tercih edilirken batı Avrupa ve Amerika’da daha çok uzun süreli radyoterapi uygulaması tercih edilmektedir. Bu tedaviler ile rektum kanserlerinde %15-35’e varan tam cevap elde edilmesi ve %40’a varan sfinkter koruyucu cerrahi uygulamasında artış elde edilmesi mümkündür. Ayrıca hastalığın bulunduğu bölgede kontrolünü sağlamak ve hastalıktan kurtulma oranını arttırmak en önemli avantajlarıdır.” dedi.
Üst sindirim sistem kanserlerinde tedavi şemasına bakıldığında öncelikli tedavinin cerrahi rezeksiyon olmakla birlikte, cerrahi sonrası ölüm riski yüksek ve oluşabilecek yan etkiler fazla olan tümörler olduğunu belirten Prof. Dr. Sağlam, “Cerrahi tedaviler bu hastalıklardan kurtulmak için yeterli olmamaktadır. Bu sebepten ilk tedavi olarak da radyoterapi ve kemoterapi ile tedavi edilebilmektedir. Servikal (boyun) yerleşimli yemek borusu kanserlerinde radyoterapi ile elde edilen sonuçlar daha başarılıdır. Tedavinin en önemli kısmını oluşturmaktadır” diye açıklama yaptı.
PROSTAT KANSERİ TEDAVİSİNDE AVANTAJ SAĞLIYOR
TROD Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Fulya Ağaoğlu, erkeklerde ikinci sıklıkta görülen prostat kanserinde gerek erken evrede gerekse uzak organlara yayılmamış ileri evrelerde radyoterapi kür sağlayabilmekte olduğunu belirterek, “Özellikle düşük ve orta riskli olgularda gerek stereotaktik radyocerrahi gerekse brakiterapi ile tedavi çok kısa süre içerisinde tamamlanabilmektedir. Yüksek riskli olgularda ise sağkalım avantajı elde etmek için radyoterapi ile beraber hormonal tedavinin kullanılması gerekmektedir. Gelişmiş tekniklerle uygulanan radyoterapi prostat kanserinde hastaların büyük çoğunluğunda yaşam kalitesinde, cinsel fonksiyonlarda da bozulmaya yol açmamaktadır. Genel anestezi ihtiyacı olmaması ve idrar kaçırma riskinin çok düşük olması prostat kanserinde eksternal radyoterapi tekniklerinin en büyük avantajları arasında sayılabilir” dedi.
TROD Genel Sekreteri Prof. Dr. Uğur Selek ise, “Beyin tümörlerinde yüksek radyasyon dozunu istenilen bölgeye odaklayarak güvenle verebilen tedavi cihazları ile pek çok erken dönem beyin tümörü için ameliyatsız tedavi söz konusu olabilmektedir” diye belirtti.
RADYOTERAPİ BAŞ-BOYUN KANSERLERİNDE DE ETKİN KULLANILIYOR
TROD Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Gökhan Özyiğit de, Baş-boyun kanserlerinde radyoterapinin hem erken hem ileri evrelerde etkin olarak kullanılmakta olduğunun altını çizerek ,”Örneğin yine sigaranın ağırlıkla sorumlu olduğu gırtlak kanserinde, erken evre tümörlü hastaların tedavisi yalnız radyoterapi ile ses tellerini koruyarak gerçekleştirilebilmektedir. Lokal ileri evrelerde ise fonksiyon koruyucu bir tedavi olarak eş zamanlı kemoterapi veya biyoterapi ile hastaların tedavisinde önemli yer tutmaktadır. Baş-boyun kanserli hastalarda radyoterapi ile uzun dönem fiziksel görünümlerinde ciddi bozulmalar olmaksızın ve ses fonksiyonu gibi önemli fonksiyonları korunmuş bir şekilde iyi sonuçlar elde edilebilmektedir” dedi.
KADINLARDA GÖRÜLEN EN SIK TÜMÖR MEME KANSERİ
Tarama programlarındaki gelişmeler ile meme kanseri daha erken evrede saptanır hale geldiğini belirten Prof. Dr. Esra Kaytan Sağlam, “Meme kanseri tedavisinde gerek erken evrede gerekse ileri evrelerde ve yaygın hastalık tedavisinde radyoterapi tedavinin önemli aşamalarından biridir. Gelişen teknolojilerle meme ve kalp gibi önemli riskli dokulara uzunyan etki vermeden tedavi uygulayabilmek mümkündür” diye belirtti.
RADYASYON ONKOLOGLAR KANSERLE ETKİLİ TEDAVİ İÇİN ÇALIŞIYOR
Prof. Dr. Esra Kaytan Sağlam ayrca, “Günümüzde en önemli sağlık problemlerinden biri olan ‘kanser’ tedavisinde, bilgi birikiminin artması ve modern teknolojinin uygun hastalarda gerektiği şekilde uygulanabilir olması ile multidisipliner yaklaşımda radyoterapinin katkısı, özellikle erken evrelerde saptanan meme, akciğer, gırtlak, prostat, kadın genital organ tümörleri ve benzeri pek çok kanser tipinde etkin kontrol ve yüksek yaşam kalitesi sağlamasıyla, belirgin olarak artmaktadır. Radyasyon Onkologları, kanserle mücadelede doğru evrede, uygun seçimi, daha az yan etki ve etkili tedavi konusunda dünya ile paralel çalışmalarına devam etmektedir.“ dedi.