Türk Radyoloji Derneği (TRD) tarafından düzenlenen “42. Ulusal Radyoloji Kongresi – TÜRKRAD 2021”, 26-31 Ekim 2021 tarihleri arasında Kaya Palazzo Kongre Merkezi Belek, Antalya’da gerçekleştirildi. Geçtiğimiz yıl pandemi koşulları nedeniyle çevrimiçi olarak yapılan kongre, bu sene pandeminin büyük oranda aşı çalışmaları sayesinde kontrol altına alınabilmesi nedeniyle yeniden yüz yüze olarak yapıldı. Kongre çerçevesinde bir de basın toplantısı düzenlendi. Toplantıya; Türk Radyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Tuncay Hazırolan, 42. Radyoloji Kongresi Bilimsel Kurul Başkanı Prof. Dr. Kamil Karaali ve Kongre Genel Sekreteri Prof. Dr. Pınar N. Koşar katıldı
1.100 kişi katıldı
Kongre hakkında bilgi veren Bilimsel Kurul Başkanı Prof. Dr. Kamil Karaali şunları söyledi: “Derneğimizin yıllık olarak üyelerimize en kapsamlı bilimsel, eğitimsel, mesleki ve sosyal birlikteliği sağladığı etkinliğimiz olan kongremiz, radyolojinin tüm alt dallarını da içerecek şekilde, yüksek düzeyli ve son bilimsel gelişmeleri de içerecek bir bilimsel programla düzenlendi. Ulusal Radyoloji Kongresi, Türk Radyolojisine çok yönlü bakabilmemizi sağlayan, meslektaşlarımızın bilgi ve deneyimlerini arttırmalarını sağlayan oturumların yanı sıra, mesleki sorunlarımızı da ortaya koyup tartıştığımız en önemli organizasyon oldu. Bu yıl Kongremiz 1100 kişilik bir katılımla gerçekleşti. Kongrede 146 yerli, 5 de yabancı konuşmacının yer aldığı oturumlar yer aldı. Kongremizin bu yıl ana teması, konunun güncelliği nedeniyle “enfeksiyon ve enflamasyon” olarak belirlendi. Kongrenin bilimsel programında, Türkiye’den ve yurt dışından kendi alanlarında deneyimli bilim insanları konferans, panel ve sözlü sunumlarda güncel gelişmeleri paylaştı. Ek olarak Doppler ultrasonografi, Jinekolojik görüntüleme ve bilimsel araştırma- istatistik kursları da ilgiyle takip edildi. Radyoloji, teknolojik gelişmelerden çok faydalanılan bir bilim dalı. Teknoloji hızla ilerliyor. Yapay Zeka uygulamaları da teknolojiye girdi. Medikal firmalar da yeni teknolojilerini kongremiz de tanıttılar.”

5 bin radyolog var
Ülkemizde aktif olarak çalışan 5 bin radyolog bulunduğunu belirten Türk Radyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Tuncay Hazırolan, “Yapılan tetkiklerin doğru olarak yorumlanması uygun tedavi seçiminin en önemli basamağını oluşturmaktadır. Bu nedenle Radyoloji uzmanları doğru tedavi planlanması ve başarılı tedavi için en önemli basamakta yer almaktadır. Yeterli radyoloji hizmetinin alınması ise radyoloji uzmanlarımızın bilimsel bilgi ve yeniliklere kolayca ulaşmaları ile mümkündür. Türk Radyoloji Derneği’nin en öncelediği görev dijital çağın avantajlarını kullanarak üyelerimizin bilgi düzeyini arttıracak platformlar oluşturmaktır. Toplum sağlığı hakkında en kritik noktada yer alan Radyolojinin önemi halkımızca bilinmemektedir. Hatta radyologların ne iş yaptığı anlaşılamamaktadır. Derneğimizin öncelediği diğer misyon ise da halkımızın radyoloji ve radyolojinin önemi hakkında bilgilendirilmesidir. Bu konuda medya kuruluşlarımızın desteklerini bekliyoruz” dedi.
“Radyolojik görüntüleme hasta muayenesinin yerini aldı”
Radyolojik yöntemlerin kullanım sıklığının tüm ülkelerde hızla arttığını ifade eden Prof. Dr. Hazırolan, “Ülkemizde de Radyolojik görüntüleme sayısı hızla artmaktadır. Ülkemizdeki sıkıntı ise Radyolojik görüntülemenin hasta muayenesinin yerini almasıdır. Evet, tüm ülkelerde radyolojik tetkik sayısı hızla artmaktadır. Ancak, normal uygulamada Radyolojik tetkikleri istemeden önce doktorlardan hastaları detaylı muayene etmeleri beklenir ve bu amaçla hasta başı en az yirmi dakika süre tanınır. Doktorlar hastaların şikayetlerini ve hastalıkla ilgili hikayesini detaylı olarak dinler, sorular sorar ve sonrasında fizik muayene yapar. Hastanın şikayetinin ne olabileceği konusunda kendi tıbbi bilgilerini, hastanın hikayesini ve fizik muayene bulgularını kullanarak ayırıcı tanı yapar. Halen Radyolojik tetkik ihtiyacı olduğunu düşünürse tetkik ister. Radyolojik tetkiklerin yanlış kullanımının engellenmesinin en etkin yöntemi “doktorların yeterli düzeyde muayene yapmalarını sağlayacak ortam ve zaman sağlanmasıdır” diye konuştu.
Önce detaylı muayene, sonra radyolojik tetkik”
“Radyoloji tıbbın gören gözüdür. Ancak tıbbıngören gözü olan radyoloji, yorgun ve üzgündür” diyerek konuşmasına başlayan Kongre Genel Sekreteri Prof. Dr. Pınar N. Koşar, “Hastalara ayrılan 5 dakika muayene süreleri ile radyolojiye sevk edilen hasta sayısı katlanarak artmıştır. İş yükü dayanılmaz boyutta artarken, radyolojiye verilen değer azalmaktadır. Günümüzde radyolojik tekniklerden ayrışmış tıp düşünülemez. İnsan hayatını ilgilendiren tüm hastalıkların tanısında ve takibinde radyolojik yöntemler kullanılmaktadır. Hastalar hastanelere başvurduklarında, daha dertlerini anlatamadan ellerinde tetkik randevuları ile kendilerini radyoloji kliniklerinde bulmaktadırlar ve tetkiklerinin en hızlı ve en doğru biçimde yapılmasını talep etmektedirler. Oysa en doğru yapılan radyolojik tetkik, detaylı bir muayeneden sonra yönlendirilerek ve radyoloğa bilgi verilerek yapılan tetkiktir. Tetkikin sadece yapılmış olması yetmemektedir. Doğru yorumlanması ve raporlanması da önemli bir aşamadır. Burada doktorun deneyimi, bilgi birikimi, uygun teknik ve cihaz donanımı da devreye girmektedir. Radyoloji, bütün klinik branşlara ve her yaştaki hastaya hizmet veren bir branştır. Bu nedenle, büyük bir bilgi birikimi ve eğitim gerektirmektedir. Bütün bu unsurları göz ardı ederek, radyoloji doktorlarından durmaksızın hizmet beklemek, hatasız olmalarını istemek, gerçekçi bir yaklaşım değildir” dedi.

Radyolojik tetkiklerde kalite
Radyolojik tetkiklerde kalitenin arttırılmasında en önemli basamağın radyolojik tetkiklerin çekim kalite standartlarının belirlenmesi olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Koşar şunları söyledi: “Radyolojik tetkiklerin nasıl yapılacağının standardize edilmesi bu tetkik için gereken süreyi de belirleyeceğinden bir cihazın günde yeterli kalitede kaç tetkik yapabileceği de belirlenmiş olur. Bu konuda Sağlık Bakanlığı ile Türk Radyoloji Derneği’nin ortak yaptığı çalışma bulunmaktadır. Ayrıca, radyoloğun dikkati dağılmadan günde kaç rapor yapabileceğinin tetkik tipi bazında sayısal olarak belirlenmesi gereklidir. Bu rakama ulaşan radyolog hekime üst düzeyden ek ödeme verilmelidir. Radyoloji Derneği’nin bilimsel yayınları kullanarak hazırladığı “maksimum raporlanabilecek günlük radyoloji tetkiki sayısı raporu” sayısı Sağlık Bakanlığı’na verilmiştir. Pandemi döneminin başlangıcından itibaren radyoloji, hastaların tanısında ve takibinde büyük rol oynamıştır. Hastaları ilk gören acil tıp ve aile hekimleri gibi branşların hemen arkasında radyoloji çalışanları büyük kayıp vermişlerdir. Bu da radyoloji kliniklerinin pandemide ne kadar riskli alanlar olduğunun bir göstergesidir. Özellikle ultrasonografi, anjiografi ve girişimsel işlemler sırasında, dar ve havalandırılamayan mekanlarda, uzun sürelerde tetkik yapılmakta, çalışanlar ve hasta açısından büyük risk oluşmaktadır. Radyoloji kliniklerinin fiziki alt yapısı, çoğu sağlık merkezinde, bulaşıcı hastalıklar yönünden değerlendirilmemiştir. Genellikle bodrum katlarda, dışarıya penceresi olmayan havasız ve dar mekanlardır. Radyoloji kliniklerine giren hasta sayısının artması, en hafifinden, bu mekanların fiziki alt yapılarının acilen düzeltilmesi ve sağlıklı bir hale getirilmesi zorunluluğunu getirmiştir.”
Hak kayıpları
Pandemi döneminin getirdiği tıbbi ve idari sorunlarla en yoğun biçimde uğraşan radyoloji hekimlerinin, bu süreçte bir de hak kayıpları ve maddi kayıplarla bunaldığını anlatan Prof. Dr. Pınar N. Koşar, “Üst üste çıkarılan kararnamelerle radyologlar tüm özlük haklarını teker teker kaybetmek üzeredirler. Radyoloji Uzmanları Sağlık Bakanlığı nezdinde 3. risk grubunda iken, 1. risk grubundaki branşlar gibi katsayı çarpanı düşürülmüştür. Yoğun bir biçimde COVID hastalarına bakmış olmalarına rağmen, COVID ek ödemesinden faydalanamamışlardır. Yine tetkik istemleri sınırlandırılmış ve bir arada yapılması zorunlu olan birçok tetkik SUT kararları ile yapılamaz hale gelmiş olup, doğru tanı için pratikte yapılan bu ek tetkiklerin karşılığı ödenmez durumdadır. Radyoloji uzmanları gittikçe daha çok hastaya daha kısa sürelerde bakmak, tetkikleri gittikçe daha hızlı raporlamak, daha riskli fiziki mekanlarda çalışmak ve bütün bunların karşılığında da daha az ek ödeme almak ve bütün özlük haklarını çıkarılan kararnameler ile kaybetmek tehlikesi ile karşı karşıyadır. Bu emeğinin gittikçe değersizleşmesi anlamına gelmektedir. Radyolojiye verilen önem, teknolojinin de gelişmesiyle bütün dünyada hızla artarken, Türkiye’deki bu durum radyoloji uzmanlarının mutsuz olmasına neden olmaktadır. Tetkik ücretlendirmeleri bütün dünya ile kıyaslandığında en ucuz bizim ülkemizdedir. Bu sorunların çözülmesi için gerekli düzenlemelerin yapılması zorunlu hale gelmiştir. Derneğimiz bu şekilde bir düzelme süreci ortaya çıkana kadar sorunlarımızı bildirmeye devam edecektir. Mevcut durum bir olağanüstü durum sürecidir. Bu şartlarda sağlık hizmeti verilmesi ciddi sağlık hizmeti kalitesi problemlerine neden olmaktadır. Biz ülkemizin olağanüstü koşullarında çalışmaya zaten hazır bir meslek grubuyuz. Ancak bizleri hataya zorlayan bu çalışma sisteminin de doğrusuyla değiştirilmesi ve uygun olan en doğru çözümün tesis edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu süreç sadece olağanüstü dönemler için geçerli olabilir. Normal bir dönemde bu durum, teknisyenlerimiz ve radyologlarımız için sürdürülebilir değildir. Acilen planlama yapılmalı ve tedbirler alınmalıdır” şeklinde konuştu.