Mehmet Ali ÖZKAN
Ekonomik açıdan dengelerin ve istikrarın bozulduğu 2018 yılını sonlandırıp 2019 yılını yaşamaya başladık. Bir taraf 2019 için iyi şeyler söylerken diğer bir taraf ekonomik açıdan iyi geçmeyeceğini söylemekte. Ben de diyorum ki kimin ne söylediğine bakmadan işimize konsantre olalım.
Mevcutta bir hayli sorunlar var. Piyasalarda karşılıksız çeklerin sayısı artıyor. Tahsilâtlarda sıkıtılar çok yüksek seviyede. İflas ertelemeleri, konkordato sayısında artışlar var. Ekonomik sorunların olduğu bu süreçte önce devlet kurumları şirketlerin sıkıntılarına ekstra sıkıntı yaratmamak adına kamu borçlarını zamanında ödemeli. İçinde bulunduğumuz ekonomik durum sıkıntı verici. Bu sıkıntıları millet olarak hep beraber aşabiliriz. Türkiye dinamiktir, Türk halkı müteşebbistir, Türk halkı zorlukları aşandır. Bu sıkıntıları da öyle yâ da böyle aşacaktır.
2018 Ağustos ayında yaşanan Amerika merkezli döviz kurlarını kullanarak Türkiye’nin dengesini bozmak için planlanarak gerçekleştirilen ekonomik krizden çıkartılması gereken çok büyük dersler var. Bu dersi sanayicimiz, tüccarımız, çiftçimiz, üniversitelerimiz, siyasetçimiz, bürokratlarımız kısaca işi, konumu, durumu, görevi ne olursa olsun herkes bu fotoğrafı iyi okumak zorunda. Dövize bağımlılık mutlaka aşağıya çekilmeli, üretimleri ve yatırımları ihtiyaca göre planlayıp daha çok üretmeliyiz. Bütün planları daha çok üretmek, daha az tüketmek üzerine kurmalıyız. Ülke olarak çok eksiğimiz var. Eğitim sistemi yanlış veya yetersiz, hukuk sisteminde sorunlar var. Her alanda eksiklerimiz var. Türk halkının enerjisi itişip kakışma ve kutuplaşmalarla heba edilmekte. Yatıştıran, birleştiren, ülke kaynaklarını iyi planlayan devlet mekanizması en kısa zamanda yaratılmak zorunda.
31 Mart yerel seçimlerinden sonra ülke gündeminde uzun süre seçim olmayacağı avantajını da kullanarak iktidarın ve muhalefetin ötekiler, berikiler demeden halkı üretime motive etmesi çok önemli. Eğer bu iyileşmeler başarılabilirse 2018’de yaşanan ekonomik sarsıntı ve kalıntıları daha kısa sürede ülke gündemden atılmış olur. İş alemi gölge eden siyasetçi, bürokrat istemiyor. Ülkemiz ne çektiyse gölge eden siyasetçilerden ve bürokratlardan çekti. Hâlâ çekmeye de devam ediyor. Bazı bakanlıklar hâlâ Türkiye geneline hizmeti Ankara’dan vermeye devam ederken Tarım Bakanlığı gibi bazı bakanlıklar bölgesel birimleriyle hizmet verebilmekte. Örneğin Tarın Bakanlığı, İstanbul Bölge Müdürlüğünden bakanlığın tüm hizmetlerini halka sunabiliyor. Vatandaşa en ufak bir hizmet için mutlaka ‘Ankara’ya gelmelisin’ demeden hizmetleri ulaştırıyor. Tüm bakanlıklar aynı uygulamayı yapmalı. Tüm bakanlıklar dijital imkânları bu alanda sonuna kadar kullanmalılar. Kanunlar ve yönetmelikler daha net olmalı. Yoruma fırsat bırakmamalı. Net olamayan yasa ve yönetmelikler kötü niyetli, tembel memur ve bürokratların işine yaramakta.
Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçmesinin en önemli nedenlerden birinin de devlet mekanizmasındaki hantallığı ortadan kaldırmak, çağa ayak uydurmak için halkın önünü açmak olduğu söylenmişti. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçiş dört ayı geçti. Dinamik ve hızlı yönetim adına devletten henüz bir ışıltıyı göremedik. Bu konuda tüm sektörel sivil toplum kuruluşlarına büyük görevler düşmektedir. Sektörde yaşanan aksaklıkları ilgili bakanlıklara rapor ederek sektörlerindeki çarkların hızlı dönmesinin önündeki engelleri ilgili bakanlıklara aktarmaları gerekiyor.
Ekonomik olarak büyümek, enflasyonu düşürmek, işsizlik sayısını azalmak için ülke kaynakları verimli kullanılmak zorunda. Bunun için finans sektörü ile reel sektörler daha samimi ve birbirlerine olan güvensizlik ortamı ortadan kaldırılmalıdır. 2018 kurlara bağlı ekonomik kriz finans sektörünün iyi gün dostu olmadığını gösterme adına iyi bir fırsat olmuştur. Finans Sektör bu fırsatı iyi değerlendirmelidir.
Ekonomide ışıklar 2019 yaz sıcakları ile birlikte daha çok ışıldayacaktır. İçinde bulunduğumuz konjonktür ayakta kalabilenler için çok büyük fırsatların habercisidir. Bu nedenle pes etmek yok, çalışmaya devam diyorum.