İnsanların öncelikleri değişiyor. Henüz tam anlamıyla nasıl olacağını bilmesek de bu gidişle sağlık hizmet süreci ve ürün tedariginde çok şeyin değişeceği kesin.
Her ne kadar yazının başlığı pandemi sonrası olsa da, kastım salgınların başlayıp biten bir süreçte değil uzun dönemde var olacağı yönünde. Asıl olan pandeminin tüm alanlarda değiştirdiği tüketici alışkanlıklarının hangilerinin hayatımızda var olacağı veya hangilerinin unutulup tekrar eskiden olduğu gibi kaldığımız yerden devam edeceğimiz konusu.
Pandemi kişisel tüketim alışkanlıklarımız değiştirdiği gibi kurumların ve kamunun da tedarik alışkanlıklarını değiştirdiğini ifade etmek isterim. Tabi salgın ve afet durumlarda öncelikler değişiyor. Bazı ürünlere talep oldukça artıyor. Bu durum tedarik sürecine, fiyata, lojistiğe olumsuz yönde etki ediyor. Maske, dezenfektan hatta yaşadığımız aşı krizlerinin bu sürecin bir örneği olduğunu ifade etmek isterim.
Finansal belirsizlik
Medikal endüstride hızlı değişen teknoloji ürünleri, ürünlerin steril veya raf ömrünün kısa olması, çok katmanlı bir ürün çeşitliliğinin olmasından dolayı üretim itme çekme sistemleri ile modellenir. Piyasa oyuncuları tüketim talebini yıllık olarak tahmin eder ve bu tahmine göre firmalar, ürünü önce sipariş sonra üretim olarak tedarik sürecine dahil eder.
Sağlık hizmet sunucuları ile görüşmelerimizde salgın öncesi döneme göre rutin tedavilerde %40 kadar bir düşüş yaşandığını ifade etmekteler. Başka bir ifade ile pandemi döneminde bazı ürünlere 3-4 kat talep varken bazı ürünlerde ciddi bir talep düşmesi olduğu yönünde.
Bu bilgiler doğrultusunda medikal firmaların tahmini talep ve ürün sipariş zinciri tam anlamıyla sekteye uğradı. Üstüne üstlük finansal belirsizlik, lojistik problemleri tedarik zincirinde daha önce hiç yaşamadığımız sorunları gün yüzüne çıkarttı veya yakın zamanda çıkartacak.
Firmaları ayakta tutmalıyız
Aslında pandemi öncesinde kamu ve özel sektörde tedarik sürecinin düzenlenmesi adına bazı adımlar atılmıştı. Kamu, ürün tedarik konusunda Devlet Malzeme Ofisi (DMO)’ni görevlendirirken özel sektörde zincir hastane grupları online ihaleler ile mal alım süreçlerine yeni bir boyut getirmeye, tedarik zincirlerini bütçeleri doğrultusunda yönetmeye çalışıyorlardı. O dönemde sürece katkı vermeye çalıştık, hatta birkaç yazımda olumlu olumsuz taraflarını ifade etmiştim.
Meşhur bir ifade var “Dün Dünde Kaldı Cancağızım Bu Gün Yeni Şeyler Söylemek Lazım”. Dünyada bir sağlık krizinde. Bizler bu krizin tam ortasında olan bir sektörüz. Sağlık sisteminin durmaması adına elimizden geleni yapmalı aynı zamanda firmalarımızı ayakta tutmalıyız.
İnsanların öncelikleri değişiyor. Henüz tam anlamıyla nasıl olacağını bilmesek de bu gidişle sağlık hizmet süreci ve ürün tedariginde çok şeyin değişeceği kesin. O gün için merkezi alımlar ile yüksek alım, kamu için verimli bir çözüm gibi gözükse de bugün bambaşka bir paradigma ile karşı karşıyayız. Daha çok tedarikçi, start Up, girişimci KOBİ ile sağlık sistemini geliştirmek, daha çok firmayı sektörde tutmaktan başka bir yol yok gibi gözüküyor.
MDR ne olacak?
Ertelendi ertelenmedi derken MDR süreci elbet bir gün karşımıza gelecek kaçış yok. Tıbbi cihazlarda yeni bir düzenleme özellikle yerli üretici açısından çok önemli bir konu. Literatür ve üretim tesis konusunda pek sıkıntımız yok. Çözmemiz gereken kısım klinik test süreci. Dünyada bu süreç oldukça pahalı ve zaman almakta. Araştırmacı hekime ve klinisyene ihtiyaç var. Bu testlerin fiyat ve metotlarını belirleyen özel bir kanuna gerek var gibi gözüküyor. Bu konuda üniversitelerimize çok iş düşüyor Sektörün fikri alınarak geç kalınmadan adımlar bir an evvel atılmalı.