Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği, 15 Kasım Dünya Nütrisyon Günü kapsamında düzenlediği basın toplantısıyla kanser hastalarında beslenmenin neden önemli olduğuna, bu hasta grubunda beslenmenin nasıl planlanması gerektiğine dikkat çekerek güncel yaklaşımlar hakkında bilgi verdi. Basın toplantısına; Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Esra Kaytan Sağlam, Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Müge Akmansu ve Abbott Nütrisyon Türkiye Genel Müdürü Gülberk Kavşuk konuşmacı olarak katıldı.
Hastanede yatan tüm hastaların % 40 kadarının hastalığa bağlı beslenme bozukluğundan etkilendiğini belirten Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Esra Kaytan Sağlam, malnütrisyonun sağlık bakım maliyetlerinin artmasına, hastalar için hastanede uzun kalış süresine ve hastalığın istenmeyen kötü gidişine yol açtığını söyledi. Prof. Sağlam basın toplantısında dernek tarafında yapılan NRS 2002 anketi sonuçlarını paylaştı:
“Türk Radyasyon Onkolojsi Derneği olarak Abbott firması ile beraber yaptığımız etkinlikte üyelerimiz için bir anket çalışması yaparak onkoloji kliniklerimizdeki meslektaşlarımızın güncel nütrisyon pratiklerini sorguladık ve kesitsel çalışma ile belli bir dönem kliniklerine gelen hastalardaki beslenme durumunu skorladık.
Yaptığımız kesitsel çalışmada 319 hastaya beslenme durumu değerlendirmesi yapıldığında her 5 hastanın 2’sinde radyoterapiye ek olarak beslenme tedavisi planlanması gerektiği ortaya konmuştur. Özellikle Gastrointestinal sistem tümörlerinde (%60), baş-boyun kanserinde (%43) ve akciğer kanserli hastalarda (%45) bu oranlar çok daha yüksektir. Mide ve yemek borusu kanserli hastaların neredeyse %90’ında beslenme riski mevcut olup besin desteği olmadan bu grup hastalarda tedaviyi tamamlamak mümkün olamamaktadır. Benzer şekilde ağız içi tümörlerde %75, yutak tümörlerinde %66,7 ve nazofarenks (geniz bölgesi) tümörlerinde %42 civarında hasta beslenme riskli grupta olup etkin desteğe ihtiyaç göstermektedir.
Kanser tedavisinin bir bütün olarak yapılması ile ancak başarıya ulaşacağımız açıktır. Hem meslektaşlarımızın hem de hastalarımızın beslenme konusunda farkındalıkları ve etkin beslenme desteğini alabilmeleri tedavi başarımızda en önemli rolü oynayacaktır. Önerimiz radyasyon onkolojisine gelen tüm hastalarda beslenme durumunun ilk günden itibaren sorgulanması ve olabildiğince erken besin desteklerine başlanmasıdır.”
Avrupa’da her yıl yaklaşık 33 milyon hasta, hastalığa bağlı beslenme bozukluğundan etkileniyor…
Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Müge Akmansu, Avrupa ve Amerika’ da yayınlanan kılavuzlarda, protein ihtiyacının sağlıklı bireyler için kilogram başına 0,8 gr. iken, hastalık durumunda ise 1,5 gr. hatta 2 gr. olarak belirtildiğini ifade ederek şu bilgileri verdi:
“Kanser hastalarında, hastalık metabolizmasına bağlı olarak kas ve kilo kaybından dolayı yaşam kalitesinde azalma olmaması için artan ihtiyaçların yüksek protein içerikli diyetler ile karşılanması gerekiyor. Kemoterapi ve radyoterapi süresince oluşacak beslenme eksiği mutlaka desteklenmelidir.
Onkoloji hastalarındaki nütrisyonel ihtiyaçlar diğer hastalara göre farklılık göstermektedir. Enerji ve protein ihtiyacı açısından farklılıklar vardır. Şöyle açıklanabilir; Sağlıklı bireylerde enerji tüketimi istirahat enerji tüketimi %60, aktiviteyle uyarılmış enerji tüketimi %30 ve diyetle uyarılmış enerji tüketimi %10’dan oluşur. İleri kanserli kişilerde ise istirahat enerji tüketimi yaklaşık %6-9 daha yüksektir ve bu aktiviteyle uyarılmış enerji tüketiminin azaltılması ile dengelenir.
Onkoloji hastalarında gelişen beslenme bozukluğu özel bir durumdur ve kanser kaşeksisi olarak adlandırılır ve basit açlık nedeniyle gelişen beslenme bozukluğundan farklıdır. Kanser kaşeksisi klinik olarak ağır, istemsiz ve ilerleyici kilo kaybı ile karakteristik bir sendrom olarak tanımlanmaktadır. Kanser kaşeksisi başladıktan sonra geri dönülemez ve şiddetli kas kaybı, yağ kaybı ve immune yetmezlikle kendini gösterir. Bu nedenle tedavinin başında yapılacak değerlendirmelerle doğru beslenme desteği alan hastalarda, tedaviyi tamamlama oranı daha iyidir ve tedavilere bağlı enfeksiyon riski daha düşüktür.
Radyoterapi planlanan ya da uygulanan onkoloji hastalarında beslenme değerlendirmesi yapılırken şunlara dikkat edilmelidir:
Radyoterapi tedavisine başlanacağı zaman hastalığın tedavisini planlamanın yanı sıra hasta mutlaka beslenme durumu açısından da değerlendirilmelidir. Bunun için çeşitli tarama değerlendirme testleri mevcuttur. Tedavi başlangıcında zaten beslenme bozukluğu olabilir veya tedavi gidişatında verilen tedavilere bağlı olarak beslenme bozukluğu gelişebilir. Bu nedenle daha tedavinin başında nutrisyonel değerlendirme yapılmalıdır.
NRS 2002 anketi çalışmasına destek veren Abbott Nütrisyon Türkiye Genel Müdürü Gülberk Kavşuk malnütrisyonun tüm dünyada önemli bir sağlık sorunu olduğunu belirtti:
“Malnütrisyon sadece ülkemizde değil tüm dünyada bir problemdir. Hastaneye başvuru sırasında hastaların yarısında malnütrisyon riski ya da malnütrisyon olduğu ve hastaneye yatış sonrasında bu oranın artarak beslenme durumlarının daha da kötüleştiği bilinmektedir. Kas kaybının ve protein ihtiyacının, nöroloji ve onkoloji hastalarının tedavisindeki önemi ve beslenmenin buna olan etkisi tüm dünyada bilimsel platformlarda gündem maddesi olmuş durumda. Özellikle kanser gibi durumlarda iştahsızlık, yutma güçlüğü, hastalıkların tedavilerinde kullanılan ilaçların yan etkilerine bağlı olarak besinleri tolere edememe ve bu gibi birçok faktör, beslenme ile ilgili ciddi zorluklar ve sıkıntılara neden olabiliyor.
Ülkemizde 2009 yılında yapılan tarama çalışmasında, medikal onkoloji kliniklerinde malnütrisyon oranı %43 olarak bildirilmiştir. Malnütrisyon oldukça yaygın olmasına rağmen araştırmalar, hastanede malnütre hastaların ne yazık ki yüzde ikisinden daha azının tıbbi amaçlı bir beslenme desteği aldığını gösteriyor.
Beslenmenin, hastalıkların oluşumu ve tedavisi süreçlerinde önemli rol oynadığı bilgisi bilimsel platformda daha fazla gündeme geldikçe hekimlerimizin de malnütrisyon ve tedavisi konularına olan ilgilerinin artmakta olduğunu görüyoruz. Bu gelişmelerle birlikte Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği’nin düzenlediği klinik gözleme koşulsuz destek veriyor olmanın gururunu taşıyoruz.”