MicroPort MEA&CIS Bölgesi (Türkiye, Orta Doğu/Afrika, Doğu Avrupa, Rusya ve Bağımsız Devletler) Başkanı Dr. Altuğ Ergin ile MicroPort’un yenilikçi ve inovatif ürünleri, tedavi alanları ve şirketin devam eden AR-GE çalışmaları hakkında bir söyleşi gerçekleştirdik
MicroPort ülkemizde birkaç sene öncesine kadar hakkında çok az bilgi sahibi olduğumuz bir firma. Okuyucularımıza MicroPort ve bölge yönetimi hakkında bilgi verebilir misiniz?
Elbette, MicroPort 1998 yılında Şanghay’da, bir grup girişimci tarafından medikal teknoloji alanındaki yeniliklere öncü olarak maksimum oranda hastaların faydasına sunulması amacıyla kurulmuştur. Bugün içinde girişimsel kardiyoloji ve yapısal kalp hastalıkları, elektrofizyoloji ve kalp ritm bozuklukları, ortopedi, aort ve perifer vasküler hastalıklar, nöromodülasyon ve nörovasküler hastalıklar, cerrahi, yoğun bakım ve akıllı robotik sistemler, endokrin hastalıkları ve in-vitro fertilizasyon, üroloji, jinekoloji, solunum hastalıkları, oftalmoloji, kulak-burun-boğaz hastalıkları, gastroenteroloji, diş ve vücut estetiği, in vitro teşhis ve tıbbi görüntüleme, solid tümör tedavi teknolojiler, uyku bozuklukları ve depresyon ve rehabilitasyon tedavi çözümlerinin bulunduğu 12 temel tedavi alanında hizmet veren ürünler sunmaktadır. 400’den fazla ürünümüzle, dünya çapında 20.000’den fazla hastanede her 6 saniyede bir MicroPort ürünü hastalarımızın tedavilerine katkı sunmaktayız. 10.000’den fazla çalışanımız ve Şanghay (Çin), Memphis (ABD), Clamart (Fransa), Saluggia (İtalya) ve Santo Domingo’da (Dominik Cumhuriyeti) bulunan R&D ve üretim merkezlerimizdeki MicroPort araştırmacıları dünyadaki tüm hastaların sunduğumuz tedavilere rahatça ulaşabilmesi için çaba göstermektedirler. Merkezimiz Şanghay dışında dünyada üç farklı bölgede yapılanmamız bulunmaktadır. Bunlardan biri de merkezi İstanbul’da olan ve yüzden fazla ülkenin bağlı olduğu MicroPort İstanbul ofisimizdir. Benzeri alanlarda faaliyet gösteren şirketlerden farklı olarak Ortadoğu veya Doğu Avrupa alternatifleri yerine İstanbul’u merkez seçmemizin en büyük nedeni ülkemizde sunulan tedavi hizmetlerinin gelişmişlik düzeyi, tecrübelerini bölgemizdeki diğer ülkelere aktarmaya hazır, üst seviyede nitelikli hekim sayısı ve yine ülkemizde sahip olmaktan gurur duyduğumuz üst düzey yönetici mevcutiyedir. Bu kararımızın ne kadar doğru olduğunu son 2 senede bölgemizin sağladığı ilerleme ile ispatlanmış ve bunun sonucu olarak bölgemizin kuruluşunun henüz ilk yılında ulaştığımız hasta sayısı ve tedavilerine katkıda bulunduğumuz hasta sayısındaki artışla birlikte şirketimizin tüm bölgeleri arasında lider konuma yükselmiştir. Bir sonraki hedefimiz ise yine bu sene içinde İstanbul ofisimize bağlı olarak çalışacak iki farklı ülkede bölgesel ofislerimizi oluşturmak, hastalarımıza ve tedavi paydaşlarımıza çok daha yakın olmaktır.
MicroPort’un bölgenizdeki sağlık sorunlarının çözümüne yönelik katkıları nelerdir?
Öncelikli amaçlarımızın arasında belki de en önemlisi hizmetlerimizi ve ürünlerimizi ulaşılabilir kılmaktır. Covid pandemisi döneminde teşhis ve tedavi hizmetleri ne kadar gelişmiş olursa olsun hastaların tedaviye erişim kanallarındaki herhangi bir engelin ne kadar acı sonuçları olabileceğini tecrübe ettik. Bölgemizde bulunan örneğin Afrika ülkelerinde kişi başı sağlık harcaması yıllık 150 Amerikan dolarını aşamazken Körfez ülkelerinde bu rakam 2,000 Amerikan dolarına kadar ulaşmakta ve bu nedenle her bölgenin kendi dinamiklerine uygun tedaviye ulaşım kanalları ve bunlara yönelik çözüm ortaklıkları oluşturmaktayız. Bölgemizin dinamikleri bir yandan büyüme ve tedavilerimizi çok daha fazla hastaya ulaştırma fırsatları sunarken diğer yandan da yaşanan politik belirsizlikler ve yaşanan aktif çatışmalar misyonumuzu gerçekleştirmek için çok daha detaylı projeler ve orta-uzun vadeli planlar oluşturmamızı gerektirmektedir. Covid dönemi ve tüm bu belirsizliklerin sonrasında çok daha güçlü bir yapı için planlarımızı geliştirmeye devam ediyoruz. Bugün memnuniyetle ifade edebilirim ki sunduğumuz tedavi çözümleri bölgemizdeki birçok ülkede gerek kamu idarelerinde gerekse özel sektörde büyük ilgi uyandırmaktadır. Bu ilginin odağı değer bazlı tedavi çözümlerimiz ve kullanıcıların ürünlerimizin üstün kalitesine gösterdikleri teveccühtür. Örnek vermek gerekirse ürün portföyümüzde bulunan önemli ürünlerden biri olan ilaç kaplı stentlerimiz hasta implantasyon sayısı açısından dünyada ilk iki sıra içinde bulunmaktadır.
İzninizle sağlık profesyonelleri ve satın alma otoriteleri ürün tercihleri yaparken dikkat edebilecekleri hususlar hakkında da yorum yapmak isterim. Günlük kullanımda seçim yaptığımız herhangi bir üründe olduğu gibi tıbbi cihazların değerlerini sadece fiyatlama üzerinden belirlemek doğru bir yaklaşım olmayacaktır. İspatlanmış klinik başarı, ürünlerin sahip oldukları sertifikasyonlar, kullanım kolaylığı, hasta memnuniyeti, tedaviye erişim kolaylığı gibi birçok parametre bir ürünün değerini belirlemede önemli kriterlerdir. Ancak elbette son tercihin benzer klinik sonuçlara ve sertifikasyonlara sahip ürünler arasında olduğu noktada avantajın rekabetçi fiyatlama yönünde olacağı açıktır. Bu gerçekler ışığında bölgemizdeki dinamikleri de gözeterek tüm tedavi alanlarımızda, en son jenerasyon ürünlerimizi, olabilecek en avantajlı şartlarla hekim kullanımına sunmak ve hastaların bu ürünlere ulaşımlarını kolaylaştırmak en temel stratejilerimizden biridir.
Sizin de iç hastalıkları uzmanı bir hekim, aynı zamanda biyomedikal mühendislik eğitimi aldığınızı biliyoruz. Bu size sorunlara farklı bir yaklaşım sağlıyor mu?
Bu sorunuza evet veya hayır olarak cevap vermem pek mümkün değil. Bunu beraber çalıştığımız iş arkadaşlarıma sormanızda fayda var. Ancak aldığım eğitim hasta ve hekim ihtiyaçlarını bir hekim gözüyle değerlendirmekte elbette belli avantajlar sunuyordur. Bunların arasında muhtemelen en önemlisi hekimlerin eğitim ihtiyaçları konusundaki farkındalık ve buna bağlı olarak bölgemizdeki hekimlerin uzmanlık alanlarında sürekli eğitimlerine katkıda bulunmayı önceliklendirmek olabilir. Bu vesileyle bu sene içinde hayata geçirme planımız olan çok önemli bir projemizden bir parça bahsetmek isterim. Latin Amerika ve Uzakdoğu Asya bölgeleri ile eş zamanlı olarak hayata geçireceğimiz MEACIS bölgesi MicroPort Eğitim Merkezi’ni yakın zamanda İstanbul’da bölgemizdeki hekimlerin eğitimleri için hizmete sunacağız. Bu merkezde MEACIS bölgesinde bulunan yüzden fazla ülkeden ülkemize misafir olacak hekimler gerek teorik konularda bilgilerini artırırken gerekse eğitim merkezimizdeki teknik olanaklarla becerilerini geliştirebiliyor olacaklar. Bu büyük yatırımı ülkemize kazandırdığımız için ayrıca büyük gurur duyuyoruz.
Uzakdoğu kökenli birçok firmanın olgunlaşmış tedaviler alanında sunduğu alternatif çözümleri ve ürünleri biliyoruz. MicroPort’u bu firmalardan ayıran bir özellik belirtebilir misiniz?
MicroPort’u benzer alanlarda faaliyet gösteren diğer şirketlerden ayıran en önemli başlıklardan biri de araştırma alanında yatırımlarımıza verdiğimiz önceliktir. Geçtiğimiz yıl içinde toplam satış gelirimizin yaklaşık yüzde 30’unu R&D faaliyetlerimize harcadık. Bu içinde bulunduğumuz endüstri ortalamasının neredeyse üç mislidir. Araştırma yatırımlarımızın sonuçlarını çok yakın bir zamanda hastalarımızın faydasına sunmayı planlıyoruz. Bunların arasında öncelikli olarak sayabileceğimiz ürünlerimiz arasında robotik cerrahi ürünlerimiz gelmektedir. Söz konusu iş birimimiz gerek vasküler robotik cerrahi gerekse ortopedi, jinekoloji gibi konvansiyonel cerrahi alanlarına yönelik farklı teknoloji çözümleri ile birkaç sene içinde şirket portföyümüzün önemli bir bölümünü oluşturacaktır. Robotik Anjiyo sistemiz olan RoboCath R-One ile hem sağlık profesyonellerinin hem de hastalarımızın daha kısa sürede ve daha düşük radyasyona maruz kalarak koroner anjiyografi işlemlerinin tamamlanmasını olanak sağlıyor olacağız. Yine bu ürünümüz sayesinde hekimler farklı şehirlerde yaşayan hastalarına hasta transferine gerek olmaksızın müdahale şansı bulabileceklerdir. Yeni ürünler geliştirmeye devam ederken bir yandan da mevcut iş birimlerimizin portföylerini mükemmelleştirmek bir diğer önceliğimiz olmaya devam etmektedir. Örneğin patenti ve teknolojisi şirketimize ait lezyon odaklı ilaç salınımı gerçekleştiren stentlerimiz ile dünyada senede 1,5 milyondan fazla hasta üzerindeki uygulama tecrübesi bize yeni ve çok daha etkili ürünler geliştirme konusunda ilham vermektedirler. Kardiyovasküler iş birimimiz yine TAVI, T/EVAR gibi gelişmekte olan tedavi alanlarında yeni jenerasyon ürünlerimizi kısa süre içinde hekimlerin kullanımına sunabilmek için yoğun çaba harcamaktadırlar.
Son olarak vermek istediğiniz bir mesaj var mıdır?
Bu röportaj fırsatı için teşekkür ederiz. Vurgulamaktan asla sıkılmayacağımız tek önceliğimiz ve tüm çabamız her birini ailemizin ferdi olarak gördüğümüz hastalarımıza en iyi tedavi olanaklarının en iyi şartlarda sunulabilmesidir. Bu görev sorumluğu içinde bundan sonra MicroPort tedavilerini çok daha fazla duyuyor ve bizleri çok daha fazla tanıyor olacaksınız.