Hüseyin SARPKAYA yazdı…
Sektörün dönüşü olmayan yola girmeden, kazanımlarımızı kaybetmeden kamunun aksiyon alarak bir değişime ve düzelmeye öncülük etmesi kaçınılmazdır.
20 yıla aşkın sektörün çeşitli kademelerinde bulunmaktayım. Bu süre zarfında meslek hayatım ve üstlendiğim vazifeler neticesinde, medikal endüstri olarak adlandırdığımız tıbbi cihaz alanında değmediğim paydaş kalmadı diyebilirim. Son zamanlarda hemen hemen herkesin üzerinde birleşerek ifade ettiği bir gerçek “sektör büyüyerek gelişim gösterse de yapısal ve fonksiyonel problemlerin hiç bu kadar yorucu olmadığıdır”.
DMO satın alma süreci
Birçok konu var aslında çözüm bekleyen, yerli üretim ihtiyacı, dijital dönüşüm, SUT fiyatları, geri ödeme problemleri gibi. Üstüne üstlük yakın dönemde gündeme gelecek MDR sürecinin bize neler getireceği konusu üreticilerimiz açısından büyük bir muamma. Sektörümüzden umutluyuz elbet ama yakın zamanda müspet adımlar atılmaz ise sektör, sonu belirsiz bir çıkmazın içine doğru sürüklenecektir maalesef.
Bizleri,n yatırımlarına devam edebilmesi ve yeni teknolojik ekipmanları ülkemize kazandırabilmemiz için ucuz fiyatlı ürün alma stratejisinden vaz geçilmeli, tahsilat süresi problemine kesin ve kalıcı çözüm bulunması gerekmektedir. Birkaç aydır geçilen DMO satın alma süreçlerini izleyip görmek gerekir. Bu sistem sektöre bir nefes aldırabilir. Tekrar belirtmek isterim satın alma süreçlerinde ürün kalite ve sürdürülebilirlik fiyatın gölgesinde kalmamalı ki gelişmeye açık firmalar yeni tedavi enstrümanları ülkemize kazandırsın.
Stratejik sektör
Yetkililerin, stratejik sektör olarak fikir birliğinde olduğu hatta büyük veri, yapay zeka, nesnelerin interneti, üç boyutlu baskı, uzaktan tedavi, tele tıp veya giyilebilen sağlık teknolojileri, biyosensörler ve simülasyon gibi teknolojilerin medikal endüstrinin geleceği olduğu kabul ettiği bir durum varken, şu soruyu kendime sorup duruyorum: Kurumlarımız bu kadar yüksek farkındalığa sahipken, biz neden hâlâ bu durumdayız? Yakın gelecekte iddia ediyorum en büyük sağlık şirketlerinin başında Google, Microsoft, Tesla, Apple gibi şirketler olacak. Peki, “biz ülke olarak bu paradigma dönüşümünün neresinde olacağız?” sorusuna başta kamu ve tüm paydaşlar olarak cevap aramalıyız.
Ölçek ekonomisi
Bildiğiniz üzere ilaç ve tıbbi cihaz başlığında sektörümüz maalesef ilaç sanayinin gölgesi altında kalmakta ve kendini ifade etmekte zorlanmakta. Sektör temsilcileri olarak yüzlerce çalıştay, rapor, bilgi notu ile temel problemleri gündeme taşısak da, tıbbi cihaz sektörü olarak kural koyucu, kullanıcı, fiyat belirleyici vb. olan bir kurumun içerisinde olunca fırsatlar ve tehditler tam anlamıyla ifade edilemiyor veya bazı değerli detaylar gözden kaçması oldukça kolay oluyor diyebilirim. Sağlık hizmetinin çok önemli bir tarafı olsak da aldığımız pay oldukça düşük olmasından ve tıbbi cihaz için yapılan bir iyileştirmenin sağlık hizmetlerine harcanacak paydan düşeceğinden taleplerimiz kamu bütçesi doğrultusunda hep ötelenmekte. Sonucunda firmalarımız ölçek ekonomisine bir türlü ulaşmamaktadır.
Kamu aksiyon almalı
Yaşananlar ve geldiğimiz noktadan anlaşılacağı gibi yeni bir yapılanmaya ihtiyaç var. Birçok paydaş tarafından dile getirilen ve sektörün önemine binaen sağlık sanayinde tıpkı savunma sanayi müsteşarlığı gibi bir yapı kazandırmanın faydalı olacağı düşüncesi var. Güçlü bir liderlik ve yönetimle medikal sanayi hamlesine yeni bir boyut kazandırabilir, sektörün ihracat potansiyelini artırabilir düşüncesindeyim. Sanırım tüm paydaşların üzerinde birleştiği konu sektörün dönüşü olmayan yola girmeden, kazanımlarımızı kaybetmeden kamunun aksiyon alarak bir değişime ve düzelmeye öncülük etmesi. Aksi halde yarın bugünden çok geç olacak.