Hüseyin SARPKAYA yazdı…
Hastane yönetim modellemelerinden, ilaç ve tıbbi cihaz üretimine kadar her alanda değişim baş döndürücü boyutlara ulaşmıştır.
Yaşanan teknolojik ve dijital gelişimler ile beraber girişimcilerde bu dönüşüme ayak uydurarak ilerlemeyi arzu ederler. Girişimcinin hedefleri içerisinde daha verimli, daha kârlı ve daha modern tekniklerle üretim yaparak hedef kitlesine ulaşma, sürdürülebilirliğine devam etme ve teknolojik yenilenme ihtiyacı her zaman vardır.
İçerisinde bulunduğumuz bilgi çağı olarak adlandırılan 21.yy’da bu dönüşüm ister istemez birçok sektör için de gerekli hale gelmiştir. Atmamız gereken ilk adım bu durumun farkında olup gerekli önlemleri almak ve hızlı bir şekilde adaptasyonu sağlamaktır.
Birçok sektörde olduğu gibi teknolojinin hızlı gelişimi, tüm dünyada olağan üstü bir hızla dönüşümü konsolide etmektedir. Tabii medikal endüstride üretim yetkinliğini geliştirmek için veya dışsal etkilere karşı ayakta kalabilmelerini sağlamak için günün getirdiği şartlarda dönüşüme ayak uydurması gerekmektedir.
Dijitalleşme sürecine başından sonuna kavramsal olarak baktığımızda ilk akla gelen teknolojiden maksimum faydalanmanın, verimliliği artırmanın, maliyetleri düşürmenin ve ürün hizmet kalitesine olan pozitif etkinin katkıları olarak düşünebiliriz.
Bu tanımlama ile beraber sağlık hizmet sektörü dönüşümden kendine düşen payı alarak tedavi protokolleri tıbbi cihaz yönetim prosedürleri günümüzde dijital bir dönüşüm yaşayarak yeni bir yapıya dönüşmüştür.
Özellikle dijital bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler bu dönüşümü daha da hızlandırmıştır. Robotik cerrahi, giyilebilen sağlık teknolojileri, gelişen sensör teknolojileri, veri depolama ile analiz sistemleri ve daha birçok teknoloji bu dönüşümde kritik rol oynamaktadır.
Kendini yönetebilen, denetleyen akıllı sistemler hayatımızı ve sağlık sistemini şekillendirmeye başlamıştır. Sağlık sektöründe son yıllarda hissedilir bir şekilde medikal endüstride dijitalleşmenin etkileri görülmektedir. Hastane yönetim modellemelerinden, ilaç ve tıbbi cihaz üretimine kadar her alanda değişim baş döndürücü boyutlara ulaşmıştır. Dikkat etmemiz gereken bir unsur pandemi ile beraber yaşanan hızlı dönüşümün özellikle sistemlerimizde güvenlik açıkları oluşturmuş olmasıdır. Yapılan çalışmalar gösteriyor ki sağlık sektörü son yıllarda çok fazla miktarda siber güvenlik tehdidiyle karşı karşıya kalmıştır.
İdentity Theft Resource Center verilerine göre, sadece son üç yılda tüm sektörler arasında en yüksek sayıda veri hırsızlığının yaşandığı gerçeği olmuştur. Özellikle siber güvenlik, bilgi güvenliği, tıbbi cihazların uzaktan erişim ile hackleme konularında gelecekte daha çok hazırlıklı olmamız gerekecek gibi gözükmektedir.
Nesnelerin interneti ile imal edilecek tıbbi cihaz pazarının önümüzdeki yıllarda çok fazla gelişeceği hatta birçok hastane için olmazsa olmaz hale geleceği düşünülmektedir. Bu bir bakıma, siber saldırılar açısından sistemlerin daha büyük bir risk faktörü olacağı anlamına gelmektedir.
Aslına bakarsanız tıbbi cihaz yapısındaki değişimi yerli imalatçılarımız için hem bir fırsat hem de bir tehdit unsuru olarak görmekteyim. Eğer dönüşümü yakalayabilir ve yukarıda bahsettiğim teknolojik gelişmeleri ve siber güvenlik unsurlarına dikkat edecek olursak önümüzde büyük bir pazar mevcuttur.
Tıbbi cihaz güvenliği her zaman kamunun yüksek hassasiyetle önem verdiği konuların başında gelmektedir. Hastanelerimizde kullanılan tıbbi cihazlar Sağlık Bakanlığı’nın yerinde tespitleri ile kalibrasyon ve güvenlik testleri yapılsa da, IOT teknolojisi ile geliştirilen tıbbi cihazların güvenliği üzerinde kullanıcıdan teknisyene, bakım personelinden imalatçıya kadar bir çok prosesin ayrı bir başlıkta değerlendirilmesi gerekmektedir ki istenmeyen olaylar yaşanılmasın. Hatırlatmak isterim, bir ülkenin bilgi güvenliği sınır güvenliği kadar önem arz etmektedir.