Esra ÖZ yazdı…
Koronavirüs ya da akademik ismi ile SARS-CoV-2 neden olduğu COVID-19 salgınıyla mücadelemiz devam ediyor. Salgının hızında geçtiğimiz hafta başlayan düşüş ve iyileşen hasta sayısının yeni tanı konan hasta sayısını geçmesi ile tünelin ucundaki ışığı gördük.
Salgın süresince dijital dönüşüm hızlandı ve hasta muayeneleri dahil olmak üzere birçok planlanan işlemler hayata geçirildi. Sağlık hizmetleri günden güne daha odaklı ve kişiselleştirilmiş bir hasta bakımını merkeze alarak gelişiyor. Kişiselleştirilmiş sağlık alanında yeni teknolojiler, teşhis ve tedavide yol gösterici oluyor. Bu süreç ilerledikçe de tıpta yapay zekâ kullanımı, doktorların en büyük yardımcısı olacak.
Singapur Hükümeti, akıllı şehir olmanın temeli olarak dijital altyapı ve mühendislik yeteneklerini giderek geliştiriyor. Etki yaratmak, değişime ilham vermek için teknolojiyi kullanmanın önemini savunan Singapur Teknoloji Ajansı, COVID-19’un dünyada görülmeye başlandığı tarihten itibaren virüsün etkilerini azaltmak üzere zamanında önlem almak için, özel işletmeler ve farklı devlet kurumları ile işbirliği yaparak yeni nesil teknoloji ürünleri geliştirmeye odaklandı. Singapur’un diğer ülkelere göre süreci daha başarılı yürütmesinde en önemli faktörler arasında yapılan teknolojik yatırımlar sayesinde doğru verinin zamanında toplanması ve vatandaşlar ile zamanında, doğru ve şeffaf bilgi alışverişinin yapılması bulunuyor.[1]
Singapur Teknoloji ve Dizayn Üniversitesi (STUD) yapay zekâ laboratuvarının Türkiye’de salgının yüzde 97 olasılık ile 16 Mayıs tarihinde sona ereceğini tahmin eden çalışması ümitlerimizi daha da arttırdı.[2] [3]
Yapay zekâ hayatımızın her alanında olduğu gibi sağlıkta da devrim yaratıyor. Dünya genelindeki sağlık hizmetleri de bu değişimden önemli derecede etkileniyor. Yapay zekâ, doktorları, hastaneleri ve sağlıkla bağlantılı tüm diğer alanları etkiliyor.
Google’ın DeepMind birimi, virüsün proteinlerinin yapısını modellemek için bir aşı geliştirmede faydalı olabilecek derin öğrenme tekniklerini araştırıyor.
Deep Medicine isimli kitabın yazarı Eric Topol ve ekibi, akıllı saatlerden alınan kalp atış hızı verilerine dayanarak yapay zeka teknolojisini kullanarak koronavirüs çalışması yürütüyor. Ekibi henüz yeterli veriye sahip değil. Uygulama sayesinde bilgi aldıktan sonra yapay zeka istirahat sırasında insanların kalp atış hızının arttığı görülen bölgeleri bulma teknikleri, ateşleri olduğunu gösteren olası işareti inceliyor. Bu uygulama Covid-19’un belirli bir toplulukta arttığını gösterebilir.[4]
Türkiye de sahip olduğu yüksek eğitim düzeyi ve son dönemde artan teknoloji yatırımları ile COVID -19 sürecinde diğer örnek ülkeler gibi yeni nesil teknolojiler üzerinde çalışmalar yapılıyor. Türk Ar -Ge şirketi Boni Global tarafından geliştirilen kullanıcılar arasındaki etkileşimleri izlemeye ve kaydetmeye yarayan ve bir kullanıcının virüse maruz kaldığının bildirilmesi durumunda bu kullanıcı ile iletişim kuran tüm diğer kullanıcılara bildirim yapan «Korona Takip» Programı, üç büyük operatör ve BTK’nın (Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu) işbirliğiyle evde izole edilmesi gereken hastaların dijital yöntemle takip edilmesini sağlayan «Hayat Eve Sığar» uygulaması ve Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanan makine öğrenme algoritması ile çalışan «Online Korona Önlem» sitesi ve öğrencilerin dijital kanallar aracılığıyla eğitimlerine devam etmelerini sağlayan Eğitim Bilişim Ağı (EBA), Türkiye’de COVID -19 ile mücadele kapsamında yürütülen çalışmalara örnek.[5]
Amerikalı akademisyen Dr. Eric Topol’un Nature Medicine Dergisi’nde yayınlanan makalesinde yüksek performanslı tıbbın, insan ve yapay zekanın birleşimiyle olacağı belirtildi. Ayrıca gelecekte tüm sağlık çalışanlarının yapay zekâ teknolojisini kullanacağına vurgu yapıldı. [6]
PwC’nin Avrupa, Ortadoğu ve Afrika bölgesinde yer alan 12 ülkeden 11 bini aşkın katılımcı ile hazırladığı “Yapay zekâ ve robotlar yeni sağlık sektörünü nasıl şekillendirecek?” başlıklı araştırmaya göre, yapay zekâ ve robot kullanma isteği giderek artıyor. Teşhis ve tedavinin hızı ve doğruluğu da yapay zekâ ve robotbilime olan istekliliği artıran önemli bir faktör. Daha fazla kullanım ve kabullenme için teknolojiye güven kritik önem taşıyor. Ancak ‘insan ilişkileri’ sağlık sektörü deneyiminin kilit bileşeni olmaya devam ediyor.
Bu dönüşüm sağlık sektörünü nasıl değiştirecek?
Hastalıkların doğru teşhis ve tedavisinde makine öğrenimi konusunda özellikle de derin öğrenme dikkat çekiyor. Yeni algoritmalar, hastalıkların teşhis sürecini daha ucuz, kolay ve erişilebilir hale getirmeyi hedefliyor.
Makine öğrenimi (machine learning), doktorların muayene ettiği ve tetkik sonuçlarının incelediği hastaların verilerinin dijital ortama aktarılmasıyla geliştirilen sistemin, ilerleyen dönemlerde doğru teşhis konmasını kolaylaşması hedefleniyor. Özellikle radyoloji alanında bu durum çok ilgi çekiyor. Dünyada her yıl iki milyardan fazla göğüs röntgeni çekildiği belirtilen Topol’un araştırmasında, yapay zekâ algoritmalarının bu röntgenlerin değerlendirilmesi ve hastalıkların teşhisinde insanlardan daha başarılı olduğu vurgulanıyor. Tabii ki tüm bu değişim ne olursa olsun makineler, doktorların yerini alamayacak.
Cerrahide de yapay zeka destek olacak
Yapay zeka geçmişteki ameliyatlardaki verileri bir araya getirerek yeni ve daha etkin cerrahi teknikleri de geliştirebiliyor. Bu sayede, ameliyat öncesi hasta verilerini kullanarak operasyon sırasında cerrahlara yol gösterebilecek. Bu şekilde yapılan ameliyatlarda istenmeyen durumların oluşması beş kat azalıyor.
Kişiselleştirilmiş tedavide büyük veri setleri ile daha iyi içgörüler
Hızla artan sağlıkla ilgili veri hacminden ve daha da gelişmiş ilaçların geliştirilmesi için kritik olan tanı testi sonuçlarından yararlanılıyor. Tanı yöntemlerinde ise veri odaklı süreçler, laboratuvarlarda ve tıbbi karar alma işlemlerinde optimize edilmiş iş akışlarına izin vererek laboratuvar verimliliğini ve tedavi etkinliğini artırıyor.
Her hasta, ilaçlara ve tedavilere farklı yanıt verebiliyor. Bu nedenle kişiye özel tedavi hastaların yaşam süresinin uzatılması açısından kritik öneme sahip. Her hastaya doğru tedaviyi doğru zamanda ulaştırmak anlamına gelen kişiselleştirilmiş sağlık hizmetleri bir sonraki aşamaya doğru ilerlerken, veri yönetimi önem kazanıyor. Bu anlamda, her bir hastanın kanserine ilişkin genomik profil sunmak üzere, yüzlerce kanser geni içindeki değişikliklerin çok yüksek bir duyarlılık ve özgüllükle saptanabilmesi için elektronik tıbbi kayıtları bir araya getirerek kanser tedavisi için büyük veriden faydalanılıyor. Böylece büyük veri setleri oluşturuluyor.
Yeni teknolojilerle desteklenen laboratuvarlar
Tüm bu gelişmeler ülkemizde hastane yatırımlarına ağırlık verilmeye başlanmasıyla birlikte en yeni teknoloji ve laboratuvar sistemlerinin sağlık sistemimize entegre edilmesiyle arttı. Türkiye’de ilk kez Patoloji Hizmet Alım Laboratuvar Entegrasyon Projesi’ni hayata geçirilerek tüm patoloji laboratuvar süreçlerinin görünür olması sağlanarak, dijital ortamda takip edilebiliyor. Bu sistemlerle ilgili Michael Heuer, “Hastadan alınan bir örneğin hangi aşamada olduğunu, hangi teknisyen veya doktor tarafından ne tür bir işlemden geçtiğini gösteren dijital bir platform kuruldu. Bu uygulama ile aynı zamanda doku kayıplarının veya süreçte yaşanabilecek hatalı işlemlerin önüne geçilebiliyor” diyor.
Yapay zeka ve dijital dönüşüm sistemlerindeki gelişmelerin hedefi doktorların işlerini kolaylaştırıp, sağlık hizmetlerinin kalitesini artırmak. İngiltere Ulusal Sağlık Sistemi’ni (NHS) bekleyen teknolojik devrimle ilgili olarak hazırlanan raporda, robotlar, yapay zekâ ve akıllı asistanların doktorların üzerindeki yükü hafifleteceği ve hastalara daha fazla zaman ayırılmasına yardımcı olacağı belirtiliyor. Raporda en çok dikkatimi çeken nokta ise, tüm personelin dijital okuryazarlık alanında eğitilmesinin gerekliliği üzerinde durulması. Yani bu alandaki gelişmeleri takip ederken, öncülük etmek ve üretmek için daha çok çalışmamız gerekiyor.
Kaynaklar;
3 https://ddi.sutd.edu.sg/portfolio/items/440794
4 https://fortune.com/2020/04/14/artificial-intelligence-coronavirus-health-medicine/