Memorial Şişli Hastanesi Direktörü Uzm. Dr. Hişam Alahdab:
“Kanser hastalarında kapsamlı destek ihtiyacı göz ardı edilmemeli”
Memorial Şişli Hastanesi Direktörü Uzm. Dr. Hişam Alahdab ile kanser hastalığı üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik:
Kansere kapsamlı yaklaşım nedir? Kapsamlı kanser merkezi ne demek açabilir misiniz?
Aslında kanser hastalığını sistemik bir hastalık olarak kabul etmek gerekiyor. Her şeyden önce bir insan kanser olduğunda fiziki anlamda birçok sistemin etkilendiği gibi, psikolojik, sosyal, ailesel ve hatta maddi anlamda ciddi bir etkilenme oluyor. Kapsamlı bir desteğe ihtiyaç duyuluyor ve bu genellikle gözden kaçıyor. Kapsamlı kanser bakış açısına sahip olan merkezler hastaları hastalık yönünde değerlendirirken, psikolojik, sosyal ve ailesel anlamda da değerlendirip destek vermeli. Öte yandan kanser, hastalığın önlenmesinden başlayarak, erken tanı, tanı, tedavi ve takip süreçlerinin uçtan uca birbirini tamamlayan yaklaşımlarla ilgilenilmesi gereken bir hastalıktır. Bu tür merkezlerin her şeyden önce kanser hastalığının önlenmesinde sosyal sorumluluk almalı. Kansere yol açacak riskler konusunda bilgilendirme yapılmalı ve riskleri bertaraf edecek aksiyonlar almalı. Örneğin, tütün zararları konusunda halkı bilgilendirmeli ve sigara bıraktırma konusunda aktif rol oynamalı. Toplumda sağlıklı beslenme ve egzersiz gibi sağlıklı yaşam tarzını pekiştirecek eylemlerde bulunmalı. Bunun haricinde bildiğiniz gibi birçok kanser türünde erken teşhis hastalığın tam olarak iyileşmesinde ve ölümlerin önlenmesinde oldukça önemli. Meme kanseri, rahim ağızı kanseri, kolon, prostat ve akciğer kanseri gibi kanserlerin erken teşhisinde mutlaka aktif rol oynamalı bu merkezler. Erken teşhis noktasında toplumu bilinçlendirme görevi yanı sıra tarama programları da oluşturmalı. Lokal ve ulusal otoritelerle iş birliği elbette kaçınılmaz bir gereklilik.
Bu merkezler tanı ve tedavi aşamasında neler yapmalı?
Tanı aşamasında ise, bu merkezler gerek insan kaynağı anlamında gerekse donanım anlamında uygun ve yeterli olmalı. Her alandan tüm sağlık çalışanlarının, hem sayı hem yetkinlik açısından yeterli olması gerekir. Gerek fiziki mekânın uygunluğu ve yeterliliği gerekse tıbbi cihazların nitelik ve nicelik olarak hazır bulunmasına dikkat edilmeli. Güncel ve teknolojiyi yakından takip eden bir durumda olmasına da mutlaka dikkat edilmeli. Tedavi aşamasında ise, en önemli yaklaşım multidisipliner yaklaşımdır. Bahsettiğim gibi kanser sistemik bir hastalıktır ve tedavisinde birçok disiplin bir araya gelip karar verme aşamasından tedavi ve takip aşmasına kadar birlikte hareket etmeli. Bunun için organizasyonel olarak uygun ortam ve platformlar oluşturulmalı. Multidisipliner tümör konseyleri bu yaklaşımın bel kemiğini oluşturuyor. Özellikle yeni tanı almış hastalar mutlaka bu konseylerde tartışılmalı. Konseyde, medikal onkoloji, kanser cerrahları, radyasyon onkoloji uzmanları, radyoloji ve patoloji uzmanları ile birlikte vaka yönetici hemşirelerinin ve psikososyal destek uzmanlarının da bulunması gerekiyor. Bu konseylerde güncel, kanıta dayalı bilimsel verileri kullanarak kapsamlı bir bakış açısı ile ortak tedavi ve takip kararlarının alındığı bir ortam olmalı. Hastalara da konsey kararlarını bildirmek gerekiyor.
Buradaki amaç, hastaları farklı yönlerden ve ortak akılla en doğru yaklaşım ile tedavi etmektir. Kapsamlı kanser merkezleri de yönetsel ve donanım anlamında olmazsa olmaz bazı özelliklere sahip olmalı. Bunların başında sağlık çalışan kadrosunun seçimi, eğitimi ve yetkinliği konusunda yakın ve sıkı bir takip yapması gelir. Klinik kalite ve hasta güvenliği açsından uygun önlemler alınmalı ve uygun yaklaşımda bulunulmalı. Periyodik olarak bu yetkinlikleri ölçmek takip etmek ve güncellemek gerekiyor. Fiziki mekânlar, gerek hastalar ve aileleri için gerek çalışanlar için uygun kurgulanmalı. Hasta odaklı yaklaşım ile tasarlanmalı. Tıbbi cihazlar sayıca ve kapsam anlamında yeterli ve güncel olmalı. Bakımı ve kalibrasyonu en doğru sonuca ulaşmak için uygun yapılmalı. Psikolojik, sosyal ve ailelere destek vermek adına uygun bir kurgu oluşturulmalı.
Kanseri yenen hastaların takibi de önemli değil mi?
Tabiki. Unutulmaması gereken en önemli konulardan biri de kanseri yenen hastalar için özel bir takip programı olmalı. Bu hastaların tekrar günlük hayata dönme ve kanserin tekrarlanma olasılığı açsından bir programa tabi tutulmalı. Öte yandan yaşamın son dönemine gelmiş hastaların, fiziki ve manevi desteği bulabileceği bir donanıma sahip olmalı bu merkezler. Palyatif yaklaşım ile ağrı kontrolü, yaşam kalitesini etkileyen semptomların kontrol altına alınması ve yaşamın son döneminin zorluğunu bertaraf edecek destek oldukça önemli. Bunun dışında kanser konusunda klinik araştırmalar yapılıyor olması bu kapsamlı yaklaşımı tamamlayan en önemli unsurlardan biri. Orada yapılan yatırımlar ve bazı tedavilere erken erişim noktasında klinik araştırmalar önemli rol oynuyor. Sonuç olarak kanser sistemik bir hastalık olarak karşımıza çıkıyor. Vücudun bütün sistemlerini etkilediği gibi, bireyin psikolojisini, sosyal ve iş hayatını ayrıca ailesel ilişkilerini etkileyen bir yapıya sahip. Bireyin etrafında olan aile de ayrıca etkilenmekte. Kapsamlı yaklaşım bütün bu etmenleri göz önünde bulundurmayı gerektiriyor.
Yeni görevinizden biraz bahseder misiniz?
Aslında yaklaşık 5 yıldır OECI (Organization of European Cancer Institutes) bünyesinde denetçi olarak görev alıyorum. Ocak 2023 itibarı ile Akreditasyon komitesinin bir üyesi olarak atanmış bulunuyorum.
OECI nasıl bir organizasyon, oradaki görevinizin ayrıntıları nedir?
OECI aslında Avrupa kökenli 1979 yılında kurulan ve başlangıçta Avrupa içindeki kanser merkezleri arasında işbirliği ve iletişimi artırmaya amaçlayan bir organizasyon olarak ortaya çıkmış. Güncel olarak kapsamlı kanser merkezleri için oluşturulan standartların karşılanmasını denetleyip akreditasyon veren bir kuruluş haline gelmiş durumda. Akreditasyonların amacı aslında kanser hastalarına verilen hizmetlerin kapsamlı ve bilimsel gelişmeler ışığında güncel ve kanıta dayalı olmasını sağlamaktır. Sonuçta şu an 50’ye yakın Avrupa ve Avrupa dışında akredite merkez mevcut. Akreditasyonun geçerliliği 5 yıl ve devamı için yeniden denetim gerekmekte. Organizasyon Avrupa dışında da ağını büyütmeye başladı, özellikle Latin Amerika’da akreditasyon sürecinde merkezler olmaya başladı. Ayrıca organizasyon Avrupa’da yüksek bütçeli birçok projeyi yürütüyor. Bu projeler genel olarak, kanser hasta bakım kalitesini artırmayı ve merkezler arasındaki paylaşım ağını geliştirmeyi amaçlayan ve onkoloji alanında büyük araştırmaları içeren projelerdir. 2018 yılından beri OECI’ın denetçisi olarak görev alırken, 2023 başı itibarı ile merkez akreditasyon komitesinin bir üyesi olarak Türkiye’den ilk ve tek üye olarak görev almaya başladım. Komite 10 kişiden oluşuyor ve ana görevi akreditasyon için başvuran merkezlerin başvurusunun uygunluğunu değerlendirmek, ayrıca denetim ekipleri tarafından oluşturulan denetim raporlarının değerlendirilmesi ve OECI yönetim kuruluna akreditasyon uygunluğu konusunda resmi tavsiyede bulunmak. Son kararı yönetim kurulu bu tavsiye raporuna göre veriyor.