8. Ulusal İSTAHED Aile Hekimliği Kongresi-İKON 2021, 27-31 Ekim tarihleri arasında Pine Beach Otel Antalya’da gerçekleştirildi. İstanbul Aile Hekimliği Derneği (İSTAHED) tarafından düzenlenen kongreye katılım yüksek oldu. Onlarca sözel bildiri ve posterin yer aldığı kongrede pandemi nedeniyle hayatını kaybeden doktor ve sağlık meslek çalışanları da unutulmadı. Hazırlanan bölümde pandemiden dolayı hayatlarını kaybeden 250 sağlık çalışanının fotoğrafları yer aldı. Kongre çerçevesinde bir de basın toplantısı düzenlendi. Toplantıya; İSTAHED ve Kongre Başkanı Dr. Serkan Özbakış, İSTAHED Başkan Yardımcısı veKongre Genel Sekreteri Dr. Senem Özşehir, İSTAHED Başkan Yardımcısı Dr. Esin Ayfer Çulha Dildök, İSTAHED Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Nahide Toksan ile Kongre Bilimsel Sekreteri Dr. Hüseyin Acar katıldı.
Yüz yüze kongre yapmanın mutluluğu
Konuşmasına yüz yüze kongre yapmanın mutluluğunu yaşadıklarını söyleyerek başlayan Kongre Genel Sekreteri Dr. Senem Özşehir, “Pandeminin tüm hızıyla devam etmesine rağmen aslında aşının ve aşılamanın verdiği büyük güçle kongremizi yüz yüze gerçekleştirebildik. Aile hekimliği çalışanları aşılama sürecinde insanüstü bir çaba sarfettiler etmeye de devam ediyorlar” dedi. Dr. Özşehir sözlerine şöyle devam etti: “Bu yıl katılımcılara yine bilimsel olarak dolu dolu bir kongre sunduk. Hem bilimsel olarak bilgilerimizi güncelleyebileceğimiz dersler hem mesleki becerilerimizi geliştirebileceğimiz kurslar hem de mesleki sıkıntılarımızı konuşabileceğimiz panellerle meslektaşlarımızla bir araya geldik. Kongremizde birinci basamak aile hekimliğinde en sık karşılaştığımız hasta grupları, en çok gördüğümüz hastalıklar ve koruyucu hekimlik konuları üzerinden çalışmalarımızı tamamladık. 40’tan fazla bilimsel oturumlarda gerek alanında uzman akademisyenlerimizle gerek aile hekimliğinde çalışan meslektaşlarımızla bu başlıklar hakkında dersler dinledik, karşılıklı konuştuk, tartıştık. 70’den fazla bilimsel çalışma ve farklı hastalıklara yönelik olgu sunumları ile yeni çalışmalar için sorular sorduk cevaplar aradık. Aile hekimleri olarak bizlerin bu kongrede hemen her başlıkta vurguladığımız en önemli konu; bireylerin hastalanmadan evvel, doğru karar ve yerinde müdahale ile bireyi korumaktır. Öneriler, ön tedaviler, koruyucu önlemler tüm bunları bu kongremiz boyunca detaylı bir şekilde konuştuk.”
“Koruyucu hekimliğin en temelinde aşı vardır”
Kongre Bilimsel Sekreteri Dr. Hüseyin Acar da konuşmasında koruyucu hekimliğin en temelinde aşı olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi: “Türkiye’de sağlık çalışanları olarak özverili ve kapsayıcı aşılama çalışmalarımız sayesinde aşı ile önlenebilir hastalıklardan hepatit A, hepatit B, boğmaca, bakteri kaynaklı pnömoniler, menenjit tabloları, sepsis durumları önceki yıllara kıyasla sayıca oldukça gerilemiştir. Suçiçeği, kabakulak ve kızamıkçık vaka görülme sıklıkları azalmıştır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) bağışıklama hizmetlerini, aşıyla önlenebilir hastalıkların ve buna bağlı ölümlerin önlenmesi açısından en değerli ve toplum sağlığı yararına yapılabilecek en olumlu müdahale olduğunu söylemektedir. Aile hekimliğinde çocukluk çağı aşılamaları, erişkin aşılamaları ve risk gruplarının aşılamaları ve COVID-19 Hastalığına yönelik aşılamalar yapılmaktadır. Türkiye’de aşılamanın geçmişine hızlıca bakacak olursak 1930’lardan bugüne çiçek, difteri, boğmaca, verem, kızamık, çocuk felci hastalıklarıyla savaşta büyük kazanımlar elde edildi. Çocuk felci aşı sayesinde Türkiye’de ortadan kalktı, anneleri ve yenidoğan bebeğini etkileyen maternal ve neonatal tetanoz 2009 yılında ortadan kalktı. 2004 yılından beri sadece bir difteri vakası görüldü ülkemizde. Kızamık vakaları 2001’de 30 binin üzerindeyken son 10 yılda aile hekimlerinin etkin çocuk aşılamalarıyla yıllık vaka sayıları oldukça düşürüldüğünü de gördük. 2017 yılına kadar %98 aşılama oranlarına varıldı. Ancak son birkaç yılda kızamıkta aşılama oranlarının toplumda yüzde 2 birim düşmesi bile vaka sayılarını kolayca yükseltti. Bu aşının önemini de gösteren üzücü bir istatistik olarak ifade edilebilir.
Dünyada aşılama adı altında ilk uygulama 18. yüzyılın sonlarında çiçek aşısının modern anlamda yapılmaya başlanması ile ortaya çıkmıştır ve aşılama, günümüze gelindiğinde, etkinliği ve güvenilirliği defalarca kanıtlanmış en başarılı halk sağlığı uygulaması haline gelmiştir. Toplu yaşamın kaçınılmaz bir kültür haline dönüşmesi ve küresel anlamda seyahat olanaklarının sınırsız hale gelmesi sonucu bulaşıcı hastalıklar, yaklaşık iki yıldır çok yakinen gördüğümüz gibi, tüm dünyaya kolaylıkla yayılabilme özelliği ile önemli sağlık sorunları arasında yerini almıştır. Ülkemizde tüm çocukların ve risk grubunda bulunan yetişkinlerin tamamına erişilmesi ve aşılanması hedefi başarılı bir şekilde yürütülmekte olup aile hekimleri, aşı uygulayıcı birim olarak başarının en önemli mimarı halindedir. Günümüzde internetin yaygın kullanımı, bilgiye hızlı erişim ve sosyal medyanın yaygın kullanımı aynı zamanda yoğun bir bilgi kirliliğine yol açabiliyor. Bu durumsa aşılama gibi bir konuda dahi halkımızı, çocuklarımızın sağlığını korumak ve gözetmekle yükümlü ebeveynlerimizi aşı kararsızlığına yönlendirebiliyor.
Bu mevsimde grip, yani İnfluenza virüsünün neden olduğu bu hastalık artmaya başlamaktadır. Kış aylarında daha da yükselen influenza rakamlarının özellikle baharın ilk aylarında da görüldüğünü biliyoruz. Ateş, ateşe bağlı vücut ısısında yükselme ve titreme, yoğun baş ağrısı, eklem ağrısı ve yorgunluk, öksürük, mide bulantısı, kusma, ishal, nefes darlığı gelişebilir. Bu şikayetler normalde 1 hafta boyunca devam eder. Grip virüsü ‘damlacık’ yoluyla bulaşır. Öksürük veya hapşırık yoluyla etrafa bulaşır. Bu sebeple öksüren veya hapşıran kişi ağzını ve burnunu mendille veya koluyla kapamalıdır, ardından ellerini yıkamalıdır. Çünkü kapı kolu, masa, bardak vb. yüzeylerde grip virüsü 2-8 saat canlı kalmaktadır. Hasta kişiler belirtilerin ortaya çıkmasından 1 gün öncesinden başlayarak hastalığın 5.-7. günlerine kadar bulaştırıcıdır.
Grip herkesi etkilemektedir ancak özellikle gebeler, 65 yaş üstündekiler,5 yaş altındakiler, kronik akciğer, kalp hastalığı olanlar, böbrek ve karaciğer yetmezliği olanlar, diyabet, kanser gibi hastalıklar veya ilaçlarla bağışıklığı baskılanmış hastalar, kan hastalığı olanlar, aşırı kilolu kişiler, sağlık çalışanları, 6-18 yaş arasında olup uzun süreli kronik ilaç kullanmak zorunda olanlar özellikle risk altındadır. Grip her yıl Ekim ayından başlayarak Nisan-Mayıs aylarını da kapsayan dönemde görülmektedir. Dolayısıyla Ekim ayından itibaren grip aşısı yapılmalıdır. Özellikle risk grubunda bulunanlarda aşıların %60-80 arasında koruyuculuğu bulunmaktadır. Sağlıklı yetişkinlerde aşının koruyuculuğu %80’in üzerindedir. Aşının koruyuculuğu 6-8 aya varmaktadır.”
“Halkımızı aşılarını olmaya davet ediyoruz”
İSTAHED Başkan Yardımcısı Dr. Esin Ayfer Çulha Dildök de grip aşısı ile ilgili şu bilgileri verdi: “Grip aşısının yan etki olasılığı diğer aşılar gibidir. Erişkinlerde görülen en sık yan etki; enjeksiyon yerinde ağrı ve hassasiyettir. Bu şikayetler %10-64 arasında görülür ve 1-2 gün içinde kendiliğinden geçer. Aşı sebebiyle ateş, baş ağrısı ve kas ağrısı ve halsizlik görülme olasılığı diğer aşılardan farklı değildir. Aşı felç yapmadığını ve kısırlığa neden olmadığını biliyoruz. Gebelerde de özellikle 3 aylık dönemden itibaren güvenle kullanılabilir.
65 yaş ve üzerindeki kişiler ile yaşlı bakımevi ve huzurevinde kalan kişiler; gebeler, astım dahil kronik akciğer ve kalp-damar sistemi hastalığı olan erişkin ve çocuklar, şeker hastalığı dahil herhangi bir kronik metabolik hastalığı, kronik böbrek yetmezliği, kan hastalığı veya bağışıklık sistemi baskılanmış olan erişkin ve çocuklar senede bir kez İnfluenza aşısını olmalarını öneriyoruz. Aşılara ve bilimsel kanıtlara inanan biz Aile Hekimleri, bu konuda tedirginiz ve pandemi döneminde dahi aksatmadan halkımızı bilgilendirmeye, bilim çerçevesinde iknaya çalışıyoruz. Hemen her yaştan toplumumuzun her bireyini gereken aşılamalarına devam ediyoruz ve aşılarını olmaya davet ediyoruz.”
Aile Hekimlerinin sorunları
Konuşmasında Aile Hekimliğindeki sorunlar ve pandemi döneminde yaşanan sorunlara dikkat çeken İSTAHED ve Kongre Başkanı Dr. Serkan Özbakış, “Pandemiyle birlikte çok zor zamanlardan geçtik, meslektaşlarımızı kaybettik, mesai arkadaşlarımızı kaybettik. Bizler mücadeleyi bırakmadık. Aşılama oranlarımızı düşürmedik, bebek, çocuk gebe izlemlerimize devam ettik, ikinci ve üçüncü basamaklarda poliklinik hizmetleri azaltıldığından muayene yükümüz arttı. Ardından aşılamalar başladı ve aşılamada özellikle aile sağlığı çalışanı arkadaşlarımızla birlikte insan üstü bir çaba sarfettik. Pandemide söylediğimiz birçok konu ilk başta kulak arkası yapıldı. Söylediklerimizin bazıları geç de olsa yapıldı bazıları yapılmadı. Triaj dedik, randevulu çalışalım dedik, ilaç raporları uzatılmalı dedik, raporlu ilaçlar reçetesiz eczanelerden alınmalı dedik aşı kampanyaları yapılmalı aşılar meydanlarda camilerde çadırlarda merkezlerde yapılmalı dedik. Birçok öneride bulunduk ama ne yazık ki bazı önerilerimiz geç de olsa gerçekleştirildi bazıları ise gündeme alınmadı. Alınmayan önlemler nedeniyle hastalandık, öldük, yakınlarımızı kaybettik. Bunları yaparken neyle karşılaştık ne yazık ki pandeminin başında biraz alkış sonra şiddet ve en son da ceza. Salgınla savaşırken COVİD olan arkadaşlarımızın, hatta yoğun bakıma düşen arkadaşlarımızın maaşı kesildi, yetmedi ek ödeme veriyoruz diye basında birçok haber yaptırılırken, kamuoyuna ek ödeme veriyoruz diye açıklamalar yaparken ek ödeme için bin dereden su getirme şartı koşuldu. Sağlık bakanlığı çıkardığı genelgelerle bizlerin elinde olmayan kriterleri ek ödemeye ekleyerek ek ödeme verilmemesi için elinden geleni yaptı. Sağlık çalışanları mutsuz, halkımız artık ikinci ve üçüncü basamağa randevu alamaz hale geldi. Sistem sağlık çalışanlarının yaptıkları fedakarlıklarla sürdürülebiliyor. Biz aile hekimleri bu süreçte bu kadar sıkıntı yaşarken 1 temmuzdan itibaren yürürlüğe giren aile hekimliği ödeme ve sözleşme yönetmeliğiyle ücret kayıplarıyla, cezalarla, sözleşme fesih tehditleriyle karşı karşıya kaldık. Çıkan yönetmeliğinin neden yanlış olduğunu nasıl maddeler içerdiğini kamuoyunda duyurduk. Bundan sonraki süreçte de bu ceza yönetmeliğiyle mücadele etmeye devam edeceğiz. Bakanlık tarafından geri asım atılana kadar her türlü eylemselliğimiz devam edecek” diye konuştu.