İnci Ecza Deposu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Bülent Tasmanoğlu ile bir söyleşi gerçekleştirdik:
İnci Ecza Deposu olarak sektörde kendinizi nasıl konumlandırıyorsunuz?
Türkiye ilaç pazarı 2021 yılında 61,7 milyar TL’lik bir pazara ulaşan ilaç dağıtım sektöründe yüzde 100 yerli bir firma olarak faaliyet gösteriyoruz. 2004 yılında İstanbul’da kurulan İnci Ecza Deposu olarak, tıbbi ürünlerin üreticiden teslim alınması aşamasından itibaren en titiz koşullarda depolanması, düzenli ve acil ihtiyaçlara anında yanıt vermek için en iyi koşullarda saklanması, taleplerin uygun taşıma araçlarıyla sevk edilerek teslimatın zamanında yapılması süreçlerini gerçekleştiriyoruz. İlaç dağıtım kanalında özel hastane ve kamu hastaneleri ihalelerinde sektörde önemli bir yere sahibiz. Şirketimizin kuruluşundan itibaren özel hastane pazarına odaklandık, 2012 yılı itibarıyla da kamu hastaneleri ihale pazarına girdik. Bugün ise portföyümüzde Devlet Malzeme Ofisi (DMO), kamu hastaneleri ve özel hastaneler başta olmak üzere tıp merkezleri, diyaliz merkezleri, güzellik merkezleri ve kamuya bağlı olmayan tüm kuruluşlar yer alıyor. Hastanelerin bünyesinde bulunan eczaneler asıl müşterimiz ve hedef kitlemiz olarak öne çıkıyor.
İnci Ecza Deposu’nun bugünkü pozisyonu nedir?
İlaç dağıtım sektöründe büyüme stratejisi ile ilerleyen Türkiye’nin güçlü kuruluşlarından biriyiz. 110 çalışanımız, yenilikçi vizyonumuz ve iş ortaklarımıza değer katan anlayışımız ile büyümeye devam ediyoruz. Merter ve Maltepe’de toplam 5 bin metrekare alana sahip iki ayrı depomuzla ülkemizin en büyük ilaç depolama tesislerini işletiyoruz. İstanbul Avrupa ve Anadolu yakaları, Ankara, İzmir, Antalya, Samsun, Adana ve Gaziantep merkezlerindeki yerleşik saha çalışanlarımızla bütün illerimize hizmet veriyoruz. Türkiye genelinde yaklaşık 2500 aktif müşterimiz var. Özel hastanelerin ilaç ana tedarikçilerinden biriyiz. Aşılar, onkoloji ürünleri, serumlar, anestezi, enteral beslenme, kan ürünleri ve hastanelerde daha az sayıda tüketilen diğer ürünler olmak üzere stoklarımızda 1.500 kalemin üzerinde ürün bulunuyor.
Sizi rakiplerinizden farklı kılan özellikleri nasıl tanımlarsınız?
Müşteri memnuniyeti anketleri ile kuruma özel hizmet geliştirmemiz, sayısı sürekli artan münhasır firmalarımız, segmentasyon oluşturmamız, CRM hizmetimiz, mikro alan yönetimimiz ve genç, dinamik uzman satış kadromuzla fark yaratıyoruz. Ülkemizdeki kamu ve özel hastanelere en son teknolojiyi kullanarak “Beklentiyi Aşan Dağıtım Metodu” ve güven, hizmet, istikrar ilkeleri ile en rekabetçi ticari koşullarla hizmet veriyoruz. Satış ekibimiz yüz yüze, telefon ve online iletişim kanallarıyla Türkiye’nin her noktasına dokunuyor. Tarafımıza iletilen şikâyetleri ilgili birime iletilip en fazla bir gün içinde çözüme kavuşturuyoruz. İstanbul içi dağıtımlarda günde iki servis acil ihtiyaca göre üç servise kadar hizmet veriyoruz. Emanet ürün yönetimi ile hastanelere stoklama ve ürün saklama avantajı sunuyoruz.
Ecza depoları, kamuoyunun yakından tanımadığı, oysa sağlık sisteminde çok önemli rol oynayan firmalar. Sizin konuya bakışınızı öğrenebilir miyiz?
Ecza depoları tüketimin son halkası olan kitlelere doğrudan satış yapmadığı için kamuoyu tarafından pek tanınmıyor. Oysa kamunun sağlığı ve güvenli ilaca erişimiyle ilgili çok temel bir rolümüz var. Bizim görevimizin yerli-yabancı ilaç ve tıbbi malzemeleri temin edip orijinalliklerini yüzde 100 koruyarak talep eden eczanelere, özel hastanelere ve kamu hastanelerine tam zamanında ulaştırmak olduğu düşünüldüğünde, ne kadar hayati bir rol oynadığımız anlaşılabilir.
Sektörünüzün sizce en önemli sorunları neler?
Ecza depoları olarak, ülkemizin sağlık sektörünün sorunlarıyla paralel sıkıntılar yaşıyoruz. Örneğin hastane kârlılığının düşmesi finansal sorunlar yaratıyor. Bununla birlikte ilaç ve laboratuvar hizmetlerinde fiyatlar sürekli artıyor. Bu artışların temelinde her ne kadar yüksek enflasyon ve döviz kuru rol oynasa da kurumsallaşmanın tamamlanmamış olmasını da hesaba katmak gerekiyor. Eczaneler dahil sektörümüzdeki hemen her işletmenin bilimsel ve yönetimsel olarak desteklenmeye ihtiyacı var. Genel perspektiften baktığımızda ödeme dengesizliği, ilaç tedarik sıkıntıları ve ihalelerin geç yapılmasını en önemli sorunlar olarak sayabiliriz.
Ödemelerle ilgili sıkıntılar son dönemlerde sıkça gündeme gelmeye başladı. Bu konuda çözüm öneriniz var mı?
Herkesin bildiği gibi herhangi bir hizmet veya ürün alışverişinde tahsilat en önemli halkadır. Ecza depolarının alışveriş yaptığı ilaç üreticileri çok kısa vadelerle çalışırlar, tahsilat konusunda çok hassastırlar ve ecza depolarına ürün satışlarını belirli garantilerle yaparlar. Buna karşılık bizim hizmet verdiğimiz kamu ve üniversite hastaneleri ise ödemelerde ciddi sıkıntı içindeler. Devletimizin insanların ilaca ulaşımını bu kadar kolaylaştırdığı bir sistemde ilacı tedarik eden ve bu sistemin önemli birer paydaşı olan biz tedarikçilerin mağdur olmaması için farklı bir sistem geliştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Örneğin Maliye Bakanlığı veya SGK, kamu ve üniversite hastanelerine ilaç tedarik eden işletmelerin ödemelerini doğrudan işletmeye yapabilir. Böylece hem hastanelerin ilaçsız kalmalarının önüne geçilir hem hastalar zamanında tedavi edilmiş olur hem de bizim en büyük sıkıntımız ortadan kalkar.
Son olarak yerli üretim konusunda ülkemizin gelmiş olduğu nokta hakkındaki tespitlerinizi öğrenebilir miyiz?
Temel ürünlerde yerli üretimimizin artması, ithalata daha az bağımlı olmamızı sağlayan çok önemli bir unsur. Nitekim devletimizin önemli teşvikleri sayesinde özel sektörün yatırım yapması kolaylaştı, Türk ilaç firmaları insülin, biyobenzer ve onkoloji ürünleri üretimine başladılar. Bu gelişmelerin ülkemize ekonomik katkıları giderek artıyor. Yakın zamanda yerli ilaç sanayimizin yarattığı katma değerin daha da artacağı ve ülke ekonomimizde önemli bir rol oynayacağını hep birlikte göreceğiz. Tabii burada ülke sevdalısı ve çok cesaretli yatırımcılarımızı da unutmamak gerekir. Bu vesile ile kendilerine cesaretlerinden ve ülkemize katkılarından dolayı teşekkür ediyorum.