Siemens Diagnostik Ülke Yöneticisi Özgür Açar: “Siemens ürün yelpazesi ve beraberinde sunulan otomasyon, enformatik ve danışmanlık çözümleri her boyuttaki laboratuvarın ihtiyaçlarını karşılamak için eksiksiz bir hizmet sunmaktadır.”
Her boyuttaki laboratuvara uygun, ihtiyaçlara göre düzenlenebilen, multidisipliner otomasyon çözümleri sunan Siemens Diagnostik Ülke Yöneticisi Özgür Açar ile bir söyleşi gerçekleştirdik.
Her laboratuvara uygun, ihtiyaçlara göre düzenlenebilen çözümler sağlık sektörü için önemli. Siemens bu konuda nasıl bir hizmet sunuyor?
Siemens Diagnostik olarak, klinik kimya, hematoloji, hemostaz, özel ürünler, moleküler ürünler ve POC ürün gurubumuz var. Bu anlamda Türkiye’de en geniş portföye sahip diagnostik şirketi Siemens. Laboratuvar biriminde toplam 900 temel kit temin ediyoruz. Versiyonlarla birlikte bu sayı 1800’e ulaşıyor. Hemen her kapasitede çözüm sağlayabiliyoruz. Siemens Diagnostik’in 70 çalışanı bulunuyor. Gebze’de de Türkiye’nin en büyük diagnostik deposunu kurduk. Bu deponun sektörde bir benzeri yok. 2000 metrekarelik kapalı alanda, dünya standartlarında diagnostik depolaması ve lojistik hizmetleri sağlıyoruz. Standardizasyonu artırmak için de saha organizasyonlarımızı birleştirerek Türkiye genelinde 3 ana bayi ile çalışıyoruz.
Diagnostik sektörünün geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Türkiye pazarında üç ana merkez oluştu: Üreticiler, ara hizmet sağlayıcıları ve hastane grupları. Bu üç ana yapı üzerinde laboratuvar hizmetleri sağlanıyor. Devlet de hizmet alımı yapıyor. Sektörün yüzde 85’ini devlet, yüzde 15’ini özel kuruluşlar oluşturuyor. Tüm sağlık bütçesinin ise sadece yüzde 4’ü diagnostiğe harcanıyor. Kamu Hastane Birlikleri oluşturuldu ama bunun temel gerekçesi, satın alma gücünü kullanmak ve belli bir standardizasyonu sağlamak oldu. Merkezi satın alma gücü birleşirken, bu hastaneler henüz fiziken birleşmedi. Biz bir sonraki adımda hastanelerin fiziken birleşmesini de öngörüyoruz. Aksi takdirde verimliliği artırmak mümkün değil. Fiziken lokasyonları birleştiremezseniz, standardizasyonu, kalite artışını ve maliyet verimliliğini sağlayamıyorsunuz. İlk başta fiyat düştü gibi görünüyor ama yükün doğru hesaplanmaması durumunda tüm paydaşlar büyük riskler alıyorlar. Dolayısıyla bu sistem sürdürülebilir görünmüyor. Yurt dışındaki gibi, büyük ve merkezi laboratuvarların kurulması gerekiyor. Halen hem özel sektörde hem de devlette modüler yapılar bulunuyor. Bir sektör standardından bahsetmek mümkün değil. Yüksek kapasite talebi nedeniyle şehir hastanelerinde laboratuvar ihtiyaçlarını ancak otomasyon sistemi ile karşılayabilirsiniz. Bütün şehir hastanelerinde bu sistemler planlanıyor. Özellikle kapasite bazlı ihale mantığının çok oturduğu ülkemizde, geleceğin otomasyon çözümünde olduğunu görüyoruz. Bu konudaki yapılanmamızı da sürdürüyoruz. Siemens olarak sadece kendi ürünlerimizle otomasyon sistemi kurabildiğimiz gibi, başka markaları da sistemimize valide edebiliyoruz. Açık, kapalı ve 4 modüle entegre edebileceğimiz otomasyon sistemlerimiz bulunuyor.
Faaliyetlerin optimize edilmesi, maliyetlerin en aza indirilmesi laboratuvarda büyük önem taşıyor. Bu konudaki farklarınız ne?
Siemens Diagnostik olarak, tek bir laboratuvar bilgi sistemi üzerinde otomasyonla standardizasyonu sağlayabiliyoruz. Bir örnek verelim: Bir hastanede, belli bir sebepten dolayı o gün onkoloji testlerinin öne geçirilmesi, rutinde bazı iş akışlarınızın değişmesi gerekiyor. Otomasyon, standardizasyon ve tek entegre veri yönetimi sayesinde, merkezi bir karar noktasıyla bu programı tek bir tuşa basarak değiştirebilir, onkoloji hastalarını öne alabilirsiniz. Otomasyon bu imkânları sağlıyor. Otomasyon tamamen kapasite ve uzun dönemli planlama gerektiren bir sistem olduğundan 1 ya da 2 yıllık ihalelerle verimli otomasyon sistemleri kurmak mümkün değil. Dünya genelinde otomasyon sistemleri 7 veya 10 yıllık kontratlar şeklinde kuruluyor. Siemens olarak en büyük avantajımız, bütün modüllere entegre bir otomasyon sistemi kurabilmemiz. Bunu başarmak için iyi bir planlama yapmak, ihtiyaçları belirlemek gerekiyor. Böylece uygun maliyetlerle bir otomasyon sistemine ulaşabilirsiniz. Sektörde bir farkımız var: in vivo ve in vitro diagnostik çözümleriyle iki tarafa dokunan tek firmayız.
Laboratuvar Diagnostiği’nde Siemens’in sunduğu yenilikler nelerdir?
Siemens Sağlık Diagnostik olarak, tüm laboratuvar koşullarına uyum sağlayacak esneklikte otomasyon çözümleri sunmaktayız. Müşterilerimiz sürekli artan test kapasiteleri karşısında, iş akışını iyileştiren ve yüksek kalitede sonuçları hızla sağlayabilen, kullanımı kolay çözümlere ihtiyaç duyuyor. Örneğin, Aptio Otomasyon Sistemimiz laboratuvar yönetimini otomatize edip manuel işlemleri azaltarak laboratuvarın verimliliğini maksimum düzeye çıkarıyor.
Siemens’in Merkez Laboratuvarlarına yönelik yeni gelişmeleri nelerdir?
İmmunoassay, biyokimya, hematoloji, koagülasyon, enfeksiyon hastalıkları ve idrar tahlili test sistemleri gibi geniş Siemens ürün yelpazesi ve beraberinde sunulan otomasyon, enformatik ve danışmanlık çözümleri her boyuttaki laboratuvarın ihtiyaçlarını karşılamak için eksiksiz bir hizmet sunuyor. Yeni biyokimya ve hormon sistemlerimiz, klinik mükemmellik ile laboratuvarların iş akışı verimliliğini artırmak üzere özel olarak geliştirildi. Bu sistemler hastalıkların teşhisi ve izlenmesinde güvenilir test sonuçları vererek klinisyenlere destek vermek üzere tasarlandı. Her iki sistem de otomasyon bağlantısına hazır durumda bulunuyor ve istendiğinde Siemens’in otomasyon sistemlerine bağlanabiliyor.
Hastalık odaklı bir yaklaşım izleyerek ürettiğiniz geniş bir test yelpazeniz de var. Bu konuda hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?
Siemens Sağlık Diagnostik, laboratuvarlara tam otomatik immunoassay platformları ve 100’ü aşkın test içeren kapsamlı bir menü sunarak 900’den fazla hastalığın teşhisine yardımcı oluyor. Kardiyovasküler risk tayininden romatoid hastalıklara, inflamasyondan alerjiye ve diğer pek çok hastalık durumunun klinik tedavisine yardımcı inovatif parametrelerimiz, teknolojimiz ve laboratuvarlara yönelik çözümlerimiz sayesinde tanısal tıp uygulamalarını desteklemek ve geliştirmek istiyoruz.
Siemens Sağlık olarak merkez laboratuvarların dışında Hasta Başı Sistemlerinin (POC) gelişiminde de aktifsiniz. Bu grubunuz hakkında bilgi verebilir misiniz?
Hasta başı sistemleri, hastalığın tanısı açısından doğru yönlendirici tanıyı oluşturur, zaman kazandırır ve erken tanı için önemlidir. Bu nedenle firmamız bu ürünlerinin gelişimi için AR-GE çalışmalarına önem veriyor ve her dönem portföyüne yeni ürünler ekliyor. Bu ürün grubundaki cihazlarımız Türkiye’nin birçok yerinde güvenle kullanılıyor. POC grubundaki sistemlerimizi kan gazı, idrar analizi, diyabet, kardiyak cihazı olarak gruplandırabiliriz. Hastanelerin taleplerine göre farklı özellikte kan gazı sistemlerimiz bulunuyor. Tam otomatik tasarımıyla cihazlarımız hızlı ve güvenilir kan gazı sonuçları veriyor. Diyabetin tanı ve takibinin bu kadar önemli olduğu bu dönemde diyabet alanında tanı ve takip açısından basit kullanımı ile parmak ucundan tam kandan HbA1c ve idrar örneğinden Mikroabumin/Kreatinin ölçümünü veriyor. Aynı şekilde İdrar strip okuyucu cihazlarımız ve farklı özellikteki strip çeşitlerimiz de birçok hastalığın ön tanısında önemli rol oynuyor. Kardiyak cihazımız, miyokardiyal iskemi şüphesi olan hastaların hızlı, maliyet-etkin bir şekilde değerlendirilmesi için kantitatif kardiyak test sonuçları sağlıyor. En önemli özelliklerinden biri olarak da tam kandan çalışma alternatifi sunuyor.
Hasta başı sistemleri (POC) grubunda yeni gelişmeleriniz var mı? Eğer varsa bu konu hakkında bilgi verebilir misiniz?
Sektörün çok iyi bildiği gibi, Merkez Laboratuvarlarına yönelik etkin ve güvenilir koagülasyon cihaz portföyümüz bulunuyor. Aynı sonuç kalitesinde tasarlanmış koagülasyon ölçüm stripleri ile bu stripleri okuyacak hızlı güvenilir yeni bir sistemin bu sene içerisinde duyurusunu yapacağız. Bu sistem sayesinde parmaktan alınan bir damla kan örneği ile hızlı ve güvenilir PT/INR sonucu elde edilebilecek, kan alımı ile test sonucu arasındaki süre minimuma indirilecek, bu testler ambulanslarda bile yapılabilecek.
Hedefleriniz neler?
Hedefimiz şehir hastanelerinde ve büyük satın alma gruplarında, özel hastanelerde masaya en fazla sorunu çözecek çözüm ortağı olarak oturabilmek. Uzun yıllara dayanan ciddi bir pazar bilinirliğimiz ve marka güvenilirliğimiz var. Hastane diagnostik çözümlerinde ilk akla gelen adres olmak istiyoruz. Hedeflerimiz sadece Türkiye ile sınırlı değil. Türkiye’de yatırım yapan gruplar artık civar ülkelerde de bazı atılımlara geçtiler. Bu trendin devam edeceğini düşünüyorum. Hem Ortadoğu’da hem Balkanlar’da ve Avrupa ülkelerinde Türk sağlık şirketlerinin yatırım yaptığını görüyoruz. Türkiye’yi merkez yapmak hepimizin hedefi aslında. Ülkemize sağlık anlamında katma değer katmak istiyoruz. Sağlık turizmi desteklediğimiz bir trend. Doğru çözümleri, doğru standardizasyonları sağlarsak Türkiye bu anlamda da geleceği çok parlak bir ülke.