Erteleme, yapılması gereken bir görevin bilinçli olarak gereksiz yere geciktirilmesi olarak tanımlanır ve yaygın bir öz-düzenleme (self-regulation) sorunu olarak görülür. Erteleme modern iş hayatının en büyük verimlilik engellerinden biridir.
Klasik araştırmalar, ertelemenin tek başına yanlış planlama ya da tembellikten kaynaklanmadığını, daha çok anlık duyguları yönetme yetersizliği ve dürtü kontrolüyle ilişkili olduğunu göstermiştir. Özellikle yöneticiler için bu kavramı anlamak, yalnızca kendi performanslarını artırmak açısından değil, aynı zamanda çalışanlarının potansiyelini en üst düzeye çıkarmak için de kritik önem taşır.
Ertelemenin Psikolojik Kökenleri:
Zaman perspektifi ve duygusal tetikleyiciler ertelemenin önemli psikolojik kökenlerindendir. Geleceğe yönelik bakış açısı zayıf olan bireyler, uzun vadeli ödülleri hafife alma eğiliminde olur; oysa anlık duygusal rahatsızlıktan kaçınma ertelemeyi tetikler. Örneğin zorlayıcı ya da sonucu kaygı yaratacak bir görevle karşılaştığımızda o görevi erteleriz. Böylece anlık rahatlama sağlanır; ancak uzun vadede kaygı ve iş yükü artar.
Piers Steel’in (2007) geniş çaplı meta-analizi, ertelemenin özellikle dürtüsellik ve özdenetim eksikliği ile ilişkili olduğunu göstermektedir. Yani mesele, sadece tembellik değil; kişinin anlık cazibelere karşı koyamaması veya görevden kaynaklanan olumsuz duygularla baş edememesidir. Bunun yanında, gelecek perspektifi düşük olan bireyler, yani uzun vadeli ödülleri yeterince önemsemeyenler ertelemeye daha yatkındır.
Kronik ertelemeci eğilim, daha yüksek stres düzeyleri, kötü sağlık alışkanlıkları ve daha düşük yaşam doyumu ile ilişkilidir; uzun vadede bu durum hem mental hem de fiziksel sağlık üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. Bazı longitudinal çalışmalar, ertelemenin stres aracılığıyla sağlık sorunlarına katkıda bulunduğunu göstermiştir.
İş Ortamında Erteleme Davranışı:
Çalışma hayatında çalışanların erteleme davranışlarını aşağıdaki şekilde gözlemleyebilirsiniz.
. Zor işlerle uğraşmaktansa öncelikli olarak kolay işler ile uğraşmayı tercih etmek. Örneğin e-postaları sık sık kontrol etme
. Mükemmel olmaya çalışmak. Tam hazır olmadığını düşünerek işler ve projelerin bitiş tarihini değiştirmek.
. Toplantılardan kaçınma ya da toplantılarda gergin olmak
. Delege etmemek. Delege edilebilecek işleri delege etmeyip işleri kendi üzerinde tutmak.
Bu gibi davranışlar, kısa vadede kişiye rahatlama hissi verse de uzun vadede hem bireyin hem de ekibin verimliliğini düşürür.
Ertelemenin Sonuçları:
Yapılan araştırmalar uzun süre erteleme davranışında bulunan bireylerin stres, depresyon, performans kaybı, sağlık sorunları, ilişki problemleri, uyku düzensizliği ve mutsuzluk gibi sonuçlara sebep olduğunu göstermiştir. İş hayatında, çalışanlar açısından bu durum iş performansında düşüşe, yöneticiler açısından ise ekip motivasyonunun bozulmasına neden olur. Kurumsal ölçekte bakıldığında erteleme, projelerin gecikmesine, müşteri memnuniyetinin azalmasına ve rekabet avantajının kaybolmasına yol açabilir. Özellikle hızlı karar almayı gerektiren sektörlerde, ertelemenin maliyeti çok daha büyüktür.
Ertelemeden kurtulmanın çözüm yolları:
İleri düzeydeki erteleme problemi olan kişilerde bilişsel davranışçı müdahale, mindfullness (farkındalık) uygulamaları ve öz şefkat uygulamaları psikolojik düzeyde yapılacak müdahalelerdendir.
Daha düşük düzeyde herhangi bir dış desteğe ihtiyaç duymadan yapılabilecekler ise;
- Görevi ya da projeyi küçük parçalara bölmek ve böylece üstesinden gelmeyi kolaylaştırmak.
- Görev üzerine uzun süre çalışmak, odaklanmak yerine o görevi zamana yaymak ve molalar vermek.
- Çevresel dikkat dağıtıcıları azaltmak ve odaklanmayı sağlamak
- Meditasyon, anda kalmak ve küçük fiziki egzersizler yapmak
- Görevi delege etmeye açık olmak. Görevin tamamını siz yapmak değilsiniz, yardıma açık olun.
- Öz şefkati geliştirmek. Erteleyen insanlar genellikle kendilerini suçlar. Oysa araştırmalar, öz-şefkatin ertelemeyi azalttığını göstermektedir.
Sonuç:
Erteleme çoğu zaman karakter zayıflığı değil, anlık duyguları ve ödül gecikmesini yönetme yeteneğinin zorlanmasıdır. Erteleme, modern iş hayatının kaçınılmaz bir gerçeği gibi görünse de aslında doğru stratejilerle yönetilebilir. Bireyler için bu, öz-düzenleme becerilerini güçlendirmek anlamına gelirken; yöneticiler için ekiplerinde açık hedefler koymak, destekleyici bir kültür oluşturmak ve örnek olmak anlamına gelir. Araştırmalar net bir şekilde göstermektedir ki erteleme, yalnızca bireysel değil kurumsal performansı da doğrudan etkileyen bir faktördür. Erteleme her ne kadar içinden çıkılması zor bir döngü olarak görünse de hem harici bir destek hem de bireysel çaba ile içinden rahatça geçip, çıkılabilecek bir durum olduğu unutulmamalıdır.





