Bıçakcılar Tıbbi Cihazlar CEO’su Dr. Souheil El Hakim ile çalışmaları hakkında bir söyleşi gerçekleştirdik:
Dr. Souheil El Hakim kimdir, bize kısaca özetler misiniz?
Lübnan Amerikan Üniversitesi Bilgisayar ve İletişim Mühendisliği mezunu olup, yüksek lisansımı Biyomedikal Mühendisliği, doktoramı ise Elektrik Mühendisliği üzerine yaptım. Daha önce GE Healthcare ve Medtronic gibi uluslararası firmalarda bölge yöneticisi olarak çalıştım. Türkiye de o çalıştığım bölge içerisindeydi. Bıçakcılar’a gelmemin sebeplerinden en önemlisi Ortadoğu ülkeleri arasında Türkiye’de çok ciddi bir potansiyelin olması ve Bıçakcılar firmasının 60 senelik tarihine birçok “ilk”i sunması. Türkiye çok önemli bir ülke ve bu değeri daha da iyi kullanabiliriz diye düşünüyorum. Dolayısıyla karar verme aşamasında Türkiye’ye gelmemde önemli sebepler bunlardı. 2017 yılında resmi olarak Bıçakcılar’da CEO olarak işe başladım.
2020’ye yaklaşırken, ileriye dönük hedeflerinizi paylaşır mısınız?
Bu sene 60. yılımızı kutluyoruz. Bıçakcılar’ın, ülkemizin sağlık sektöründe önemli bir yeri var ve 60 yıldır insan sağlığına katkıda bulunmaktan da gurur duyuyoruz. Bıçakcılar yüzde yüz bir Türk şirketi. Ama bizim en büyük ve bir numaralı amacımız Bıçakcılar’ı küresel bir şirket haline getirmek ve global bir marka yapmak. 2018’de yeni bir vizyon ve misyonla 2020’ye doğru stratejik yol haritamızı belirledik. Bu yol haritasıyla da önemli adımlar attık ve atmaya da devam ediyoruz. Hedeflerimizin en başında küresel bir marka olmak geliyor. Küresel sağlık sektöründe değer bazlı tanınabilmek, sürdürülebilir olmak açısından çok önemli. Doğu ve Batı Avrupa’da oldukça kuvvetli bilinirliğimiz var ve bir kaç ay önce de ameliyat masalarımızla Amerika Pazarına açılmaya başladık. Kuzey Amerika’da pazar payı kazanmadan küresel marka algısını kazanmak mümkün değil. En önemlisi de, küresel markalaşma, hem şirketimiz açısından hem de ülkemiz açısından gerçekleşmesi gereken bir unsur. Yerlileşmeye gittiğimiz bu günlerde, yurt dışında bilinirlik kazanmak diğer yerli üreticilerin de ileride değer bazlı satış yapmalarına yardım edecektir. Bu da ülkemizin inovasyon için gerekli kaynakları daha çabuk yaratmasını sağlayabilir.
Küreselleşmek uzun ve zorlu bir süreç, bu süreci hızlandırmak için planlarınız nelerdir?
Son sekiz aydır tüm kıtalarda markamızı küreselleştirmek için hızla çalışıyoruz. Mevcut portföyümüzü akıllı teknolojilerle geliştirme yolunda adımlar attık. Hedefimiz, 2020’de inovasyona hazır olmak. Bu amaçla Türk teknoloji şirketlerinin yanı sıra, Türk start-up şirketleri, medikal sektör ile ilgili birlikler, dernekler ve klinisyenlerle yenilikler üzerinde çalışmak için harekete geçtik. Fiyat tabanlı stratejiler yerine değer tabanlı stratejileri izleyerek kârımızı yükseltmek ve böylece ileriye yönelik yapacağımız yatırımlara kaynak yaratmak istiyoruz. Bu amaçla pazarda belli problemleri ortadan kaldıracak çözüm paketleri ürettik ve bunların hem iç pazarda hem de diğer ülkelerde pazarlamasına başladık. Bu arada da bir ilk olarak şirket bünyesinde çalışanlarımızın “dünya vatandaşı” olmasının gerekliliğini vurgulayarak içimizde birçok etkinlik yaptık. Sağlık sektörü insan hayatı ile ilgili olduğu için dünyanın neresinde olursa olsun insan hayatına katkıda bulunmak görevimiz diye düşünüyoruz. Bu sadece para kazanmanın çok ötesinde bir hedef. İletişim ve bilgi zenginliğini geliştirmek için ortaya çıkardığımız etkinliklerin meyvelerini de almaya başladık. Biz yeni bina, yeni yatırım yerine çalışanlarımızla kurumsal kültür değişikliğini başlatmak istiyoruz. Dünya vatandaşı ve küresel bir şirket olmanın başta yabancı dil olmak üzere birçok gerekleri var. Bizim burada öncelikle yapmak istediğimiz düşünce tarzını değiştirmek. Eğer küresel bir firma olacaksak mutlaka yabancı dil problemini halletmemiz gerek, çünkü iletişim çok önemli. Onun sebeple de buna çok önem veriyoruz ve yatırım yapıyoruz.
Aselsan ile yürüttüğünüz çalışmalardan bahseder misiniz…
Aselsan ile yapılan ‘yerli ve milli üretim’ birlikteliğinde, kazanan Türkiye olacak. Para Türkiye’de kalacak, fiyatlar ucuzlayacak. Bu proje, hastalarımızın kaliteli sağlık hizmetlerine rahatlıkla erişilebilmesini sağlayacak. Başlanan projenin detaylarını konuşmak için henüz vakit erken ama her iki tarafın Ar-Ge mühendisleri çalışmaya başladı ve planlar oluşturuldu. Yöneticilerden saptanan planın onayı alınır alınmaz çalışmalar başlayacak. İleriki zamanlarda da bunun detayları hakkında konuşma imkânımız olacak.
Vizyon ve Misyonunuzu yenilerken en önemli unsur neydi?
Üzerine basarak söylemek isterim ki vizyonumuz ve misyonumuz tamamen hasta odaklı ve doktorlara destek vererek hastayı iyileştirmek amaçlı. Ürettiğimiz cihazlarda tek hedef hastaların iyileşmesine katkıda bulunmak. Gerekli cihazların yerli imalatı, üretimi de arttıracağından biyomedikal mühendislerine olan ihtiyaç da artacak. Bununla ilgili programlarımız var. Biz yerlileştikçe Biyomedikal öğrencilerine de yeni iş kapıları açılacak. Tüm bu çalışmalar ülkemizin bu sektörde küresel bilinirlik kazanmasına da yardım edecek.
Türkiye’deki üretim ağı nedir? Neler üretiyorsunuz?
Bıçakcılar’ın iki iş kolu var. Biri tek kullanımlık ürünler, ikincisi de (tıbbi cihaz) ameliyat masaları, aspiratörler ve lambalar. 800’ün üstündeki çalışanımızla yerel pazar payımız %60’ın üstünde ve yerlileştirme projeleri ile bunun daha da yükselmesini hedefliyoruz. 600’ü üretimde olmak üzere mavi yaka, 200’e yakın da beyaz yaka olmak üzere 800 çalışanımız var. İstanbul’da iki merkezimiz mevcut. Üretimin adresi Esenyurt’taki fabrikamız. Bomonti’de ise Kurumsal Pazarlama, Marmara Bölge Satış ve Finans bölümlerimiz var. Bunların haricinde de Anadolu’nun dört merkezinde satış ofislerimiz mevcut. Sadece 2018 yılında yerel pazarda tek kullanımlık ürünlerin satış adedi 96 Milyon’dur.
60 yıl uzun bir dönem…. Bu süreçteki zorluklar ve başarılardan bahseder misiniz…
Evet, çok uzun bir dönem. Bilhassa, bugünün dinamik dünyasında sürdürülebirliği sağlamayı başarırsanız ileriyi düşünebilme imkânınız da olur. Bu 60 sene bize çok büyük tecrübe ve kuvvetli bir “know- how” kazandırdı. Bizim için pazarda bir değer teklifi yarattı. En az bir 60 sene daha büyüyerek ve de küreselleşerek devam etmenin şartı sürdürülebilir bir ortamı yerine oturtmak. Bunu da inovasyon, farklılık ve değer kelimeleriyle eşleştiriyoruz. Bu nedenle de bilimsel bir pazarlama yöntemi uyguluyoruz. Geleceğe stratejik açıdan bakıyoruz. Vizyonumuz ise çok belirgin ve kuvvetli. Vizyonu yerine oturmuş bir şirketin geleceği görebilmesi çok daha rahat.
Sizin için bu kadar önem taşıyan küreselleşme sürecinde bazı planlarınızı paylaşır mısınız?
Küreselleşme yolunda ortaklıklar da yaratıyoruz. Amerika’ya açılışımız böyle başladı ve orada da Bıçakcılar’ın bir adresi olacak. Şu anda gurur kaynağımız olan Surgiline 3000 ameliyat masamız Buffalo, New York’da sergileniyor. Distribütörlerimize ikinci “Uluslarası Zirveyi” Nisan ayının başında Kapadokya’da gerçekleştirdik. Çok başarılı oldu. Biz onları ortağımız olarak görüyoruz ve onlarla beraber stratejik programlar hazırlıyoruz. Distribütörlerimizin çoğu 20 yıl veya daha uzun sürelerle bizimle çalışıyor. Bunu da karşılıklı güvenin ve etkin iş yapmanın örneği diye düşünüyorum.