İstem Tıbbi Cihazlar Satış Müdürü Mehtap Aslan:
“COVID-19 SALGINI MEDİKAL CİHAZ SEÇİMLERİNİ DE ETKİLEYECEKTİR…”
İstem Tıbbi Cihazlar Satış Müdürü Mehtap Aslan ile COVID-19 salgınını ve medikal sektöre etkilerini konuştuk:
COVID-19 yayılımı ve ülkemizin durumuna ilişkin değerlendirmeniz nedir?
2019 yılı Aralık ayında Çin’in Wuhan Kentinde başlayan ve COVID -19 adı verilen hastalığa neden olan korona virüsü; insanlarda farklı seyirler gösteren ve mevcut ilaçlarla tedavi edilemeyen yeni bir tür olarak kendini göstermiştir. Dünya Sağlık Örgütü Tarafından “küresel salgın” olarak ilan edilen hastalık, 3 ay gibi kısa sürede Çin’den Avrupa ve Amerika’ya geçerek, tarihinin en büyük salgınlarından biri haline gelmiştir. Havada ve yüzeylerde bulunan virüs damlacık yolu ile akciğere geçmekte, insandan insana da çok kolay bulaşabilme özelliği göstermektedir. Ölümcül sonuçları da olabilen COVID-19, şu anda tüm ülkelerin ortak savaşı haline gelmiştir. Temas ile bulaşması, yüzeylerde uzun süre kalabilmesi, özellikle yaşlılarda ve ikincil hastalığı olan kişilerde hayati riski artırması, önceden tahmin edilemeyen belirtilerle seyri virüsle baş etmeyi daha da zorlaştırmaktadır. Tüm Dünya’da COVID-19’un yayılım seyrini düşürmek için; hijyen, izolasyon ve sosyal mesafenin korunması gibi temel konularda önlemler başlatıldı. Hasta sayısı, medikal altyapı, yoğun bakım ihtiyacı ve ölüm oranları; alınan tedbirlerin daha da katı seviyelere çıkarılmasına, kısıtlama ve yasakların uygulanmasına neden olmuştur. Ülkemizde Sağlık Bakanlığı, yapmış olduğu bilimsel değerlendirmeler ile çok kısa sürede bu başlıklar doğrultusunda kuralların gündeme alınmasını sağlanmıştır. Günlük olarak yapılan net bilgilendirmeyle, toplumda korku ve paniği önlemiştir. Hastaneler, sağlık çalışanları ve medikal teçhizat anlamında da süreci yine olumlu etkileyecek önemli bir altyapıya sahip olduğumuzu söyleyebiliriz. Halk sağlığını, enfeksiyondan korumak için gerekli olan malzemelere de ulaşabilecek faaliyetler düzenlenmiştir. Ülke olarak salgın bilincinin oluştuğuna inanıyorum, kişisel sağlığımızla birlikte yaşadığımız toplumun da sağlığını korumamız gerekmektedir. Zaman zaman süreci olumsuz etkileyecek durumlar yaşansa da rutin haline gelen önlemlerle genel olarak başarılı bir nokta da olduğumuzu düşünüyorum. Bu başarıda sağlık çalışanlarımız ve bilimsel metod uygulamasının büyük pay sahibidir. Diğer taraftan yaşadığımız süreçte, Ülkemizin Cumhuriyet Tarihi ile bilimsel anlamda büyük bilgi birikimi ve tecrübeye sahip olduğunu, Dünya’nın diğer ülkelerinde salgının etkisinin takibi ile daha iyi görüyoruz.
COVID-19 salgınının normalleşme sonrası etkileri neler olur?
Çoğu insanın ortak görüşü, COVID-19 salgını sonrası pek çok şeyin eskisi gibi olamayacağı yönündedir. Bu salgın ile birlikte, bazı sosyal ve kişisel alışkanlıklarımızı değiştirmek durumunda olduğumuzu biliyoruz. Ülkeler, geleneksel yapılarından biraz daha uzaklaşarak, daha toplumsal dayanışma ve işbirliği modeli ile yaşamayı öğreneceklerdir. İletişim sosyolojik olarak da güçlü bir bilim dalı haline gelecektir. Yaşanan kısıtlama ve zorluklar aynı zamanda hayatımıza pek çok yenilik de sunmaktadır. İnternet uygulamaları ihtiyaçlara ulaşmak, sosyalleşmek, bilgi paylaşmak, kişisel gelişimi arttırmak gibi çeşitli alanlarda vazgeçilmez araçlar haline gelmişlerdir. Bunların kullanım alışkanlıkları mutlaka artacak ve hayat düzenimizin bir parçası haline gelecektir. Üretim, her zamankinden daha fazla önem taşımakta olup, kaynaklarımızı daha verimli kullanmamız gerekecektir. Ülkelerin kendi bünyelerinde temel tıbbi sağlık malzemelerini üretmeleri, daha fazla destek görecektir. Pek çok alanda fayda ve zarar sorgulaması yapılacaktır. Turizm ve seyahat gibi konuların normalleşmesi daha uzun bir süreç alabilir. Uluslararası halk sağlığı açısından daha kalıcı uygulamalara da geçilebilir. Tüm Dünya’da özel sektör, sağlık yatırımlarını ve bilimsel çalışmalara verdiği desteği büyütebilir. Bankacılık, finans, sigorta ve hizmet işlerinde de inovasyon çalışmaları artacaktır. Bireyler olarak bizler de sağlıklı yaşamanın gerçek değeri ile kararlarımızı alırız umarım. Kötü alışkanlık, beslenme yanlışları, gereksiz ilaç ve takviye ürün kullanımı, hareketsiz bir hayat, uykusuzluk ve her türlü aşırı kullanım gibi durumları terk edebiliriz.
Medikal sektörde yer alan bir firma olarak sürecin etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
COVID-19 salgının hastane idarelerinin ve sağlık çalışanlarının medikal cihaz seçimlerini doğrudan etkileyeceğini düşünmekteyim. Tüm Dünya’da zorlu vakalar için hastanelerde çok benzer durumlar yaşanmıştır. Aktif olarak kullanılan cihazların, en zorlu şartlarda performansları görüldü. Hangi kriterlerin sağlandığı ve hangi özelliklerin gelişmesi gerektiği konularında ciddi bir tecrübe kazanıldı. Bundan sonraki süreçte bu cihazları kullanan sağlık çalışanları veya hizmet personellerinin değerlendirmeleri şüphesiz çok daha önemli hale gelecektir. Üreticiler de yeni fikirleri ve uygulamaları bu önemli tecrübe ile mutlaka birleştireceklerdir. Diğer taraftan fayda ve fiyat karşılaştırması cihaz alımlarında yine en önemli değerlendirme kriterlerinden biri haline gelecektir. Hastane ortamında hijyen, bireylerde ve toplumlarda sağlığın korunması ve devam ettirilmesi için gereken uygulamalar bütünüdür. İnsanların ortak kullanımına açık olan ve sağlık gibi son derece hayati bir alanda hizmet veren hastanelerde hijyenin sağlanması önemli bir gerekliliktir. Hastane ortamı toplu kullanım alanlarından farklı olarak, açık yaraların ya da cerrahi kesiklerinden dolayı hava, su ve yüzeylerle gelebilen mikroorganizmaların istismarına açık halde olan insanlarla doludur. Bu nedenle çok farklı temizlik yöntemleriyle hijyen ve sterilizasyonu sağlanması gerektiği bir ortamdır. COVID-19 salgını ile birlikte, hastanelerde kullanılacak hijyen sağlamaya yönelik ekipmanlar da ayrıca dikkatli seçilecektir. Sıradan hijyen ekipmanlarından ziyade toplu kullanım alanlarına özel tasarlanmış ürünler kullanılmalıdır. Hastane ortamında temizlik özellikle, özel hastaneler için bir güvenirlik göstergesidir. Çünkü hasta tercihlerini belirleyen en önemli kriterlerden biri hastane ortamının hijyeni ve hijyeni sağlamaya yönelik ekipmanlarının yeterliliğidir.
Temsilciliğini yaptığınız Medikal markaları nasıl belirliyorsunuz?
İstem olarak Türkiye satış ve dağıtımını yaptığımız tüm ürünlerin kendi alanlarında Dünyanın en önemli markaları olduğunu söyleyebiliriz. Ülkemize yapılan cihaz yatırımları için hastaneler ödedikleri paranın mutlak karşılığını almalılar. Bu cihazların arkasında da ciddi bir bilgi birikimi ve teknolojik yatırım olmalı. Örneğin Steris, Amsco firması 100 yıldan fazla süredir sterilizasyon cihazları, sarfları, yıkayıcılar, ameliyat masaları ve lambaları gibi yüksek standartlarda ürünler üretmektedir. Türkiye’de 30 yaşının üzerinde olmasına rağmen hala çalışan cihazlarımız bulunmaktadır. Diğer temsilciliğini yaptığımız bir marka olan Erbe, Alman Menşeili olup kuruluşu 1850’li yıllara dayanmaktadır. Cerrahi Elektrokoter üretimi ile başladığı çalışmalarını, bugün gastroloji, üroloji, pulmonary, kadın doğum, genel cerrahi gibi branşlarda inovatif tasarım anlayışı ile çeşitlendirmiştir. Yine bir Alman markası olarak Seca yaklaşık 180 yıldır, ağırlık ve ölçüm de başladığı çalışmalarını, her türlü hasta ihtiyacı ve hastanenin her bölümünde kullanılabilme yeteneklerini katarak modellemiştir. Yine Alman menşeili ve KBB’de kişisel çözümler konusunda dünyanın en önemli markası olan Atmos, 130 yıl üzerinde medikal sahada üretim tecrübesine sahiptir. Bunlar temsilciliğini yaptığımız başlıca ürün gruplarımızdır. İstem olarak markalarımızın ortak özellikleri kalite ve teknik üstünlükleri yanı sıra, firma tecrübesi, ürünlerin sürekli geliştirilmesi, eğitim desteği ve müşteri odaklı çalışmak diyebiliriz. Bu hususlar İstem firmasının da temel kriterlerini oluşturmaktadır.
Temsilciliğini yaptığınız markaların COVID-19 salgını konusunda kullanıcılara sağlayacağı farklılıklar var mıdır?
Temsilciliğini yaptığımız tüm ürün gruplarında bu başlıkta avantajları görebilirsiniz. Seca firmasından konuyla ilgili örnek verebiliriz. Hastanelere başvurulduğunda, bebeklerden yetişkinlere kadar herkesin, tedavi sürecinde uygulanacak ilaç miktarının belirlenmesi, ameliyat öncesi anestezi oranlarının tespiti, onkoloji hastalarının metabolik değerlerinin takibi, kitle endeks değerlerinin hesabı ve besin desteği için, mutlaka kilo ve boy ölçümü yapılmaktadır. COVID-19 salgınıyla birlikte, özellikle acil ve yoğun bakım servislerinde hasta sayısında ciddi bir artış görülmektedir. Seca firması yeni lansman ürünleri olan Scale-up serisi ile hastaları tartarken ve boylarını ölçerken hasta ile teması sağlık personeli için daha güvenli hale getirmeyi hedeflemiştir. Sosyal mesafe korunurken, fazla sayıda hastaya da bakabilmek için hızlı ve etkili bir iş akışı sağlanmıştır. Tüm cihazların sesli yönlendirme özelliği bulunmaktadır. Böylece sağlık personeli, ölçümü uzaktan kolaylıkla kaydedebilir. Seca Scale-up serisi cihazlar ile hasta verileri, hastanenin elektronik medikal kayıt (EMR) sistemine de iletilebilmektedir. Hasta ve kullanıcılara ait bilgiler dokunmatik ekrana yazılarak kayıt işlemi kolaylıkla yapılabilmektedir. Çok fazla hastanın olduğu bir klinikte bilgilerin karışması veya yanlış kayıt girilmesi gibi istenmeyen veya tekrar edilmek durumunda kalınan işlemler kesinlikle önlenmiş olacaktır. Ultrasonic olarak boy ölçümü yapılmakta ve bilgisi de yine sesli olarak iletilebilmektedir. Bu işlem bir iki saniyede tamamlanırken, bir başka sağlık çalışanının ölçüm işlemine dahil olmasına da ihtiyaç duyulmayacaktır. En fazla hasta teması olan ayak bölümü, kolay hijyen uygulamaları için cam platform olarak tasarlanmıştır. Hastanelerin farklı bölümlerinde kullanılmak üzere aynı özelliklerde farklı tasarımda, bir Seca modeli seçme şansı vardır. Bu yeni ölçüm sistemi ile Seca 2020 IF Design ve German Design ödüllerini kazanmıştır.