Cordamed Biomedikal Mühendislik A.Ş. DA VINCI SP Yöneticisi Bekir Yavuz, Kalite Yöneticisi Nurcan Gökkaya, Genesis Yöneticisi Yağmur Açıldı, Beril Ünal ve Burak Aras ile bir söyleşi gerçekleştirdik:
Tek delikten cerrahi; Önümüzdeki zamanlarda hangi yeni sistemler bizleri bekliyor, yurt dışında kullanılan DA VINCI Single Port (SP) sistemi ülkemize ne zaman gelecek, bu sistem hakkında bilgi verebilir misiniz?
Bekir Yavuz (DA VINCI SP Yöneticisi): DA VINCI Single Port Robotik Cerrahi Sistemi 2.5 cm çapındaki tek bir porttan çıkan kamera ve enstrümanların kullanıldığı bir cerrahi sistemdir. Bu sayede sistem cerrahlara konvansiyonel yöntemlerle yapılan robotik cerrahilerin yanı sıra doğal açıklıklar yoluyla da hastanın cildinde herhangi bir kesi olmadan ameliyat yapabilmelerine olanak tanır. Baş ve boyun kanserlerinde transoral, jinekolojik ameliyatlarda transvajinal ve kolorektal kanserlerde transanal cerrahiler, uygun hastalıklarda ve seçilmiş hasta grubunda hekimler tarafından DA VINCI SP sistemi ile ameliyat edilebilir. Bu sayede çok daha minimal invaziv girişimlerle hastalar çok daha az kan kaybı, çok daha az ağrı, çok daha az ilaç kullanımı ve hızlı iyileşme ile çok daha iyi kozmetik sonuçlarla gündelik hayatlarına dönebilirler. DA VINCI SP sisteminin cerrahlara sunacağı en büyük avantajlardan biri de daha önce geçirilmiş ameliyatı olan hastalarda tekrar ameliyat ihtiyacı olması halinde sistemin hekime farklı girişimsel tekniklere olanak sağlaması ve cerrahların bu hastaları minimal invaziv yöntemle tekrar ameliyat edebilecek olmasıdır. Son olarak DA VINCI SP sistemi ile meme cerrahisinde de bu sistemin kullanıldığı ve yine belirli bir hasta grubu için büyük avantajlar sağladığı yapılan çalışmalarla gösterilmiştir.
2024 yılı itibarıyla DA VINCI SP sistemi CE belgesini alarak Avrupa pazarına resmi olarak lanse edildi. Bu gelişmeyle birlikte sistem, dünya genelinde birçok ülkede aktif olarak kullanılmaya başlandı. Türkiye özelinde ise, şu anda sistemin regülasyon sürecini tamamlamak üzereyiz, 2025 yılı son çeyreğinde ülkemizde de bu sistemi kullanmak isteyen merkezler gerekli çalışmaların tamamlanmasını beklemekteler. Amacımız, bu ileri teknoloji platformunu en kısa sürede ülkemize kazandırmak ve sağlık profesyonellerimizi bu yenilikle buluşturarak her zamanki gibi ülkemizdeki hastaların en ileri teknolojiyle sağlık hizmeti almalarını sağlamak olacaktır.

DA VINCI robotik cerrahi sistemi kapsamında sunduğunuz dijital çözümler var mıdır? Bahsedebilir misiniz?
Beril Ünal: Tabii ki, memnuniyetle. Intuitive olarak, kullanıcılarımızın klinik süreçlerini daha verimli, daha entegre ve daha etkili yönetebilmeleri için dijital çözümler geliştirmeye büyük önem veriyoruz. Bu kapsamda, Intuitive Hub, SimNow ve My Intuitive App, sunduğumuz üç temel dijital çözüm olarak öne çıkıyor. Intuitive Hub, DA VINCI robotik cerrahi sistemiyle entegre çalışan, görsel medyayı merkezine alan bir platformdur. Cerrahlar için ameliyat sırasında otomatik olarak video kaydı yapar, önemli anları işaretler ve bu verileri güvenli bir şekilde saklar. Aynı zamanda canlı yayın özelliği ile uzaktan gözlem ve mentorluk imkânı sunar. Cerrahlar ameliyat sırasında manuel olarak notlar alabilir, sesli açıklamalar ekleyebilir veya anatomik bölgeleri işaretleyerek videoyu zenginleştirebilir. EMR (Elektronik Sağlık Kaydı) sistemleriyle entegre çalışabilmesi sayesinde, ameliyat ekiplerinin iş yükünü de hafifletiyoruz. Tüm medya içerikleri, hem bulut hem de yerel sunucu seçenekleriyle, veri güvenliği ve hasta gizliliği standartlarına tam uyumlu olarak korunur.
My Intuitive App ise, cerrahların ve sağlık programlarının kullanım verilerini analiz etmelerine olanak tanıyan bir platformdur. Kullanıcılar kendi vaka sayıları, eğitim oturumları ve sistem kullanım alışkanlıklarını gerçek zamanlı olarak takip edebilir. Bu veriler sayesinde bireysel gelişim hedefleri belirlenebilir, performans analizleri yapılabilir ve kurum içi iyileştirme çalışmaları desteklenebilir. Arayüzü oldukça kullanıcı dostudur ve veriler ameliyat tamamlandığı anda erişilebilir hale gelir. Ayrıca, bu platform sayesinde kurumlar sistemin genel performansını izleyebilir ve bakım süreçlerini proaktif bir şekilde yönetebilir.
Son olarak, SimNow, cerrahların kendi tempolarında ve risksiz bir ortamda DA VINCI cerrahi sistemini kullanarak teknik becerilerini geliştirebildikleri bir simülasyon platformudur. Gerçek cerrah konsolu üzerinde çalışan sistem, kullanıcılara 35’in üzerinde prosedür bazlı egzersiz sunar. Yeni prosedürlerin öğrenilmesinden önce pratik yapma imkanı sunmasının yanı sıra, farklı seviyelerdeki cerrahlar için geniş bir kullanım yelpazesi sağlar. Kurumlar bu platformu hem eğitim hem de yetkinlik geliştirme süreçlerinde yoğun olarak kullanmaktadır. Bu dijital çözümler sayesinde kullanıcılarımız sadece cerrahi sonuçları değil, aynı zamanda öğrenme süreçlerini, ekip iş birliğini ve hasta güvenliğini de ileriye taşıyabiliyorlar. Intuitive olarak dijitalleşmenin sunduğu olanaklarla robotik cerrahinin geleceğini birlikte şekillendirmeyi hedefliyoruz.

Minimal invaziv tanı yöntemlerinin yaygınlaşması, sağlık profesyonellerinin karar alma süreçlerine nasıl yansıyor? Bu alanda Intuitive’in herhangi bir çalışması var mı?
Burak Aras: Evet, Sadece cerrahi çözümlerle değil, tanı süreçlerini iyileştirmeye yönelik teknolojilerle de sağlık profesyonellerini desteklemeyi hedefliyoruz. Minimal invaziv tanı yöntemleri, özellikle akciğer gibi hassas organlarda, erken ve doğru teşhisin önünü açarak klinik karar alma süreçlerini güçlendiriyor. Bu kapsamda geliştirilen ION Robotik Bronkoskopi Sistemi, sağlık profesyonellerine daha güvenli, hassas ve hedefe yönelik biyopsi imkânı sunuyor. ION, aslında çok net bir klinik ihtiyaçtan doğdu: küçük ve ulaşılması zor periferik nodüllere, güvenli ve hassas bir şekilde ulaşabilmek. Geleneksel yöntemlerle bu bölgelere erişim sınırlıydı ve tanı süreci çoğu zaman gecikiyordu. Bu sorunu çözmek adına, yüksek manevra kabiliyetine sahip, ultrathin ve yönlendirilebilir bir kateter geliştirildi. ION’un sunduğu bu yenilik sayesinde, akciğerin tüm segmentlerine erişim sağlanabiliyor ve biyopsi işlemi daha hedefli, daha stabil bir şekilde yapılabiliyor. Bu da hem tanı doğruluğunu artırıyor hem de hastaların daha erken evrede teşhis almasına olanak tanıyor. ION’un, yakın zamanda Türkiye’de de kullanıma sunulmasını hedefliyoruz. Bu teknoloji ile tanıya daha hızlı ulaşmak ve hasta yolculuğunu kısaltmak mümkün hale geliyor.

GENESİS programı nedir ve klinik destek süreçlerine nasıl entegre ediliyor?
Yağmur Açıldı (Genesis Yöneticisi): Genesis Programı, hastanelerimize sunduğumuz kapsamlı bir danışmanlık ve eğitim hizmetidir. Hedefimiz hastanelerin robotik cerrahi uygulamalarında operasyonel verimliliği artırarak klinik süreçleri optimize edip en iyi klinik uygulamaları hastanelerimize entegre etmektir. Program, özellikle DA VINCI cerrahi sistemlerinin daha etkin kullanımı için liderlik yapılarının kurulması, iletişim süreçlerinin güçlendirilmesi ve operasyonel en iyi uygulamaların hayata geçirilmesi gibi temel alanlara odaklanır. Ameliyathanelerde zaman zaman gözlemler yaparak, iş akışı tasarımı, envanter yönetimi ve yeniden işleme gibi birçok klinik süreci detaylı bir şekilde değerlendirir ve bu alanlarda standartlaştırılmış çözümler sunarak süreçlerdeki değişkenliğini azaltıp, kaynakların daha verimli kullanılmasını sağlar. Ayrıca, ameliyathane personeli, cerrahlar, asistan doktorlar ve yeniden işleme ekipleri için yerinde eğitimler düzenleyerek, bu ekiplerin Intuitive teknolojilerine uyumunu kolaylaştırıyoruz ve teknolojinin güvenli ve etkili şekilde kullanılmasını destekliyoruz. Özellikle yeni sistemlerin entegrasyonu sürecinde de rehberlik ederek, hastanelerin teknolojiyi hızlı ve sorunsuz şekilde operasyonlarına dahil etmesine yardımcı olması ve sürecin sorunsuz ilerlemesi bizim önceliğimizdir. Sonuç olarak, Genesis Programı, sağlık kurumlarında robotik cerrahinin etkinliğini artıran, maliyetleri düşüren, hasta güvenliğini yükselten ve tüm klinik ekipler arasında iş birliğini güçlendiren bütüncül bir gelişim ve dönüşüm aracıdır.
Satış sonrası hizmet kalitemizi nasıl ölçüyoruz, geri bildirimleri nasıl topluyor ve değerlendiriyoruz?
Nurcan Gökkaya (Kalite Yöneticisi): Satış sonrası hizmet kalitemizi ölçmek ve sürekli iyileştirmek amacıyla çok katmanlı bir sistemle çalışıyoruz. Bu sürecin temelini, müşteriden aldığımız geri bildirimler oluşturuyor. Geri bildirimleri farklı kanallardan topluyor, her birini titizlikle değerlendiriyoruz. Öncelikle teknik geri bildirimler bizim için çok değerli. Ürün bazlı şikâyetler, arıza formları aracılığıyla sistematik bir şekilde kayıt altına alınıyor. Her bir vaka, tüm teknik detaylarıyla analiz edilerek üretici firmaya iletiliyor. Bu süreçte MDR (2017/745) yönetmeliğine uygun olarak gerekli düzeltici ve önleyici faaliyetler raporlanıyor.
Sahadan da yoğun veri topluyoruz. Klinik satış temsilcilerimiz ve saha müdürlerimiz, düzenli olarak müşterileri ziyaret ediyor. Bu birebir görüşmelerde elde edilen geri bildirimler doğrudan Kalite Güvence birimine aktarılıyor. Yani sahadaki deneyim, merkezde kaliteye dönüşüyor. Bunun yanında, her yıl düzenli olarak müşteri memnuniyet anketleri gerçekleştiriyoruz. Bu anketler sayesinde hem ürün hem de hizmet kalitemizi sayısal verilerle ölçebiliyoruz. Toplanan veriler kalite yönetim sistemimizde konsolide ediliyor, analiz ediliyor ve geçmiş yıllarla kıyaslanarak gelişim alanlarımız net bir şekilde belirleniyor.
Tüm bu analizler, sadece raporlarda kalmıyor; periyodik yönetim gözden geçirme toplantılarında kapsamlı biçimde ele alınıyor. Buradan çıkan sonuçlar, stratejik kararlarımızı şekillendiriyor ve sürekli iyileştirme süreçlerimizin temelini oluşturuyor. Elbette tüm bu sistemin güvenilirliğini ulusal ve uluslararası kalite belgeleriyle destekliyoruz. ISO 9001:2015, ISO 13485:2016, ISO 37001:2016, ISO 22301:2019 ve ISO 27001:2022 sertifikalarına sahibiz. Ayrıca, Avrupa Tıbbi Cihazlar Yönetmeliği (MDR 2017/745) uyum süreçlerini de başarıyla yürütüyoruz. Bu belgeler, müşteri odaklılık, süreç güvenliği, bilgi koruma, iş sürekliliği ve etik yönetim konularındaki taahhütlerimizi uluslararası düzeyde güvence altına alıyor. Kısacası, müşteri memnuniyetini anlık değil, sürdürülebilir bir değer olarak görüyor; bu doğrultuda tüm sistemimizi şeffaf, ölçülebilir ve sürekli geliştirilebilir şekilde yapılandırıyoruz.
