- Ulusal Ürojinekoloji Kongresi 26-29 Ekim tarihleri arasında Harbiye Askeri Müze Kültür Sitesi, İstanbul’da gerçekleştirildi. Türk Ürojinekoloji ve Pelvik Rekonstruktif Cerrahi Derneği tarafından düzenlenen kongrede; Çapa Tıp Fakültesi Kadın Doğum Kliniğinden canlı cerrahi kursu da yapıldı. Yapılan ameliyatlar naklen kongre salonuna aktarıldı. Operasyonlara dünyaca ünlü jinekologlar katıldı.
Fransa’dan TOT operasyonunun mucidi E. De Lorme, dünyada ilk laparoskopik sakrokolpopeksiyi gerçekleştiren Bruno Deval, Yale’den Özgür Harmanlı, Türkiye’den de Ege Tıp Fakültesi Kadın Doğum Kliniği’nden Prof. Dr. İsmail Mete İtil, İstanbul Çapa Tıp Fakültesinden Taner Akçam ve Ankara Tıp Fakültesi Kadın Doğum Anabilim Dalından Fulya Dökmeci’nin gerçekleştirdiği operasyonlar ilgiyle izlendi.
Türk Ürojinekoloji ve Pelvik Rekonstruktif Cerrahi Derneği Başkanı Prof. Dr. İsmail Mete İtil, toplumda ileri yaş popülasyonunun artması ile birlikte, idrar kaçırma ve rahim sarkması gibi yakınmaların arttığını belirtti. Prof. Dr. İtil, bu yakınmaların iyi değerlendirilerek, gerekli tedavilerin kolaylıkla yapılabileceğini belirtti. Rahim sarkması ve idrar kaçırma problemi olan hastaların tıbbi ya da cerrahi yöntemlerle bu durumdan kurtulabileceklerini ifade eden Prof. Dr. İtil, “Ülkemizde söz konusu ameliyatlar uzmanlaşmış kişilerce kolaylıkla ve başarıyla yapılmaktadır” dedi.
TOT OPERASYONU NEDİR?
TOT nispeten yeni bir ameliyat yöntemidir ve ilk kez 2001 yılında tarif edilmiştir. Bu ameliyatta vajinal yolla yapılan ince bir kesi ile “polipropilen mesh” adı verilen bir bant, özel bir iğne yardımı ile yerleştirilerek üretral kanal yükseltilir. TOT ameliyatında hastanın yara iyileşimi oldukça hızlı, hastanedeki kalış süresi oldukça az (ortalama bir gün) ve ameliyat sonrası şikâyetler oldukça azdır. Son yıllarda hastalara daha az travmatik, yara iyileşmesi daha hızlı, başarı şansı daha yüksek ve nüks (problemin geri dönüşü) olasılığı daha düşük olan TOT operasyonları tercih edilmektedir. İdrar kaçırma ve rahim sarkması, ağrı, enfeksiyon, cinsel fonksiyonların bozulması gibi bir çok ek sağlık sorununa da yol açabiliyor. Bu sorunlar günümüzde “minimal invaziv yöntemler” olarak adlandırılan yöntemlerle, karın açılmadan tedavi edilebiliyor.