Bu günlerde tıbbi cihaz sektöründe perakende satış yapan meslektaşlarımızı gelecek endişesi sarmış durumda. Endişelerinde haksızda sayılmazlar. Yıllarca hastane karşılarında, sokaklarda ve iş hanlarında halka hizmet vermek ve evlerine ekmek götürmek için bireysel kullanıma uygun tıbbi cihazların satışlarını yaptılar. Ülke genelinde tüm illerde ve birçok ilçe merkezlerinde perakende sektörünü oluşturdular. Açık söylemek gerekirse perakendeciliği suiistimal edenler, fiyatlarda ve kalitede vatandaşa yanlış yapanlar olmadı değil. Ancak bireysel kullanılan tıbbi cihazlarda perakende hizmetini doğru, dürüst ve etik değerler çerçevesinde yapan çok sayıda firma bulunmaktadır. Sadece yanlışlar üzerine programlama yaparsak o planın doğru olmayacağı malumdur. Maalesef insanın olduğu her yerde, her meslekte işini doğru ve yanlış yapanlar olacaktır. Yanlış yapanın yakasına yapışmak, caydırıcı cezalar vermek devletin işi.
Tıbbi cihaz reklam ve satış yönetmeliği sektör standartlarını belirlemek ve bu sektöre sermaye yatırmış, emek vermiş ve çalışanların hakkını korumanın yanında halka doğru hizmetin verilmesi için hayata geçirildiğine göre, Sosyal Güvenlik Kurumu ile eczacılar arasında eczanelerde bazı tıbbi cihazların satışı konusunda yapılan anlaşma perakende sektörüne hizmet vermiş firmaların haklarını adeta gasp etmekte. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu da yayınlamış olduğu tıbbi cihaz listesiyle bu anlaşmaya bir şekilde destek vermiş durumda.
Eczanelerin ilaç satışlarındaki kâr marjları düştükçe ve cirolarda azalmalar oldukça açığı kapatmak için yeni ürün arayışları devam edecektir.
Eczanelere dışarıdan bakıldığında ilaç dışında kozmetik market görünümünde olduğunu, bir değil birçok marka kozmetiği sattıklarını görebilmekteyiz. Birçok eczanede bu nedenle bekleme yeri dahi zor bulunmakta. Bireysel kullanıma uygun tıbbi cihazlarında eczanede satılmaya başlaması ile eczanelerde fiziki durumu siz düşünün. Yarın bir gün eczanelerin ciroları ve kârları daha çok düşerse eczaneler profesyonel tıbbi cihazları da biz satmalıyız derlerse o zaman ne olacak? Derlerse hiç şaşırmam. Tıbbi cihaz sektörünü ve bu hizmeti yapanlara saygı gösterilmediği, bu işi icra edenler küçümsendiği sürece bu istek her zaman olabilir. Maalesef eczacı dostların çoğunda bu yanlı ve yanlış bakış var.
Ben eczacıların mesleklerine çok büyük saygı duyuyorum. İlaç satışlarından emeklerinin karşılığını alamadıklarını da biliyorum. Haklarını almak için tıbbi cihaz sektöründen pay alma yerine esas hizmet alanı olan ilaç fiyatları ile eczane açma standartlarında değişiklik talep etmelerini öneririm. Hakkı korumak ve yapılan işe saygı duymak bir insanlık vazifesi ise tıbbi cihaz reklam ve satış yönetmeliğinin amacına göre perakende satış konusunda gerekli alt yapıyı sağlayan firmalar MEDULA sistemine dâhil edilmeli, alt yapısı eksik olanlara zaman verilip onlarında eksiklerini tamamlamaları sağlanmalı. Ülke genelinde perakende satış yapan tıbbi cihaz firmalarının bilinçli, kalite-fiyat ayarının doğru yapıldığı, vatandaşa en sağlıklı hizmetin sunulmasına fırsat verilmeli.
Eczane ile perakendeci firmalar arasında aynı ürünlerde küçümsenmeyecek fiyat farkları bulunuyor. Bu hiçbir zaman değişmeyecek. Her yerin kapalı olduğu nöbet saatlerinde üzerinde fiyat etiketi zorunluluğu olmayan tıbbi cihazların vatandaşa sunulmasındaki fiyat durumunu düşünmek dahi istemiyorum. Örnek mi? Aynı marka kozmetik ürünlerin eczane fiyatı ile kozmetik mağazalarındaki fiyatlarını kıyaslamanızı öneririm.
Sosyal Güvenlik Kurumu ve Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun bireysel kullanıma uygun tıbbi cihazlara halkın kolay ulaşması için çaba içinde olduklarına yürekten inanan birisi olarak, vatandaşın ürünlere kolay ulaşımının yanında bilinçli satıcıların yer aldığı, ürün kullanımını bilen, efektif doğru fiyatın sunulmasının da çok önemli olduğunu hatırlatmak isterim. Bunu perakende sektörüne yıllarca emek vermiş, Tıbbi Cihaz Reklam ve Satış Yönetmeliğinde istenen eğitimi almış, sertifika sahibi satış personeli yapacaktır. Bu konuda eğitim almamış eczacı kalfalarının bu hizmeti gereği gibi yapması zaten beklenemez.
Bir mesleğin hakkını vermek ve o hakkı korumak her kurumun anayasal görevi olmakla beraber, bir mesleği icra eden, evine ekmek götürmekten başka niyeti olmayan her meslek erbabına saygı duymak insanlık görevi değil midir?