Av. Muhittin Ertuğrul ERTÜRK yazdı…
12/10/2017 tarihinde TBMM’de kabul edilen 7036 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu (“Kanun”) 25 Ekim 2017 tarih ve 30221 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Kanun ile 30/01/1950 tarihli 5521 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu yürürlükten kaldırılmış ve bunun yanı sıra iş uyuşmazlıklarında “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” kurumu getirilmiştir. İş Mahkemeleri Kanunu ile işe iade davalarına getirilen zorunlu arabuluculuk uygulamasına paralel olarak 4857 Sayılı İş Kanunu’nda yer alan işe iade dava sürecine ilişkin düzenlemelerle birlikte bazı hükümlerde değişikliğe gidilmiştir. Zorunlu Arabuluculuk konusunda İş Kanunu’na getirilen düzenlemenin yürürlüğü 01/01/2018 tarihine bırakılmış diğer değişlikler ise Kanun’un yayımı tarihi ile yürürlüğe girmiştir. Yeni düzenlemenin önemli başlıkları aşağıdaki şekildedir;
1) İşe iade davalarında da arabulucu zorunlu hale getirildiği için işçinin işe iade başvurusuna ilişkin sürecin ne şekilde işletileceği hususu yeniden ele alınarak düzenlenmiştir. Bu kapsamda İş kanununda yer alan fesih bildirimine itiraz usulünde değişikliğe gidilmiştir. Buna göre, iş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde işe iade talebiyle, iş mahkemesine değil, İş Mahkemeleri Kanunu hükümleri uyarınca arabulucuya başvurmak zorundadır. Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamaması halinde, son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren, iki hafta içinde iş mahkemesinde dava açılabilecek ya da tarafların anlaşmaları halinde uyuşmazlık aynı sürede iş mahkemesi yerine özel hakeme de götürülebilecektir. Arabulucuya başvurmaksızın doğrudan dava açılması sebebiyle davanın usulden reddi halinde kesinleşen ret kararının tebliğinden itibaren iki hafta içinde arabulucuya başvurulabilecektir. İş kazası veya meslek hastalığından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat ile bunlarla ilgili rücu davaları bakımından istisnai olarak doğrudan iş mahkemesine müracaat edilebilecektir. Bu tür uyuşmazlıklarda arabuluculuk zorunluluğu bulunmamaktadır.
2) İşe iade davalarıyla ilgili yürürlükte olan sistemde, işçiyi haklı gören mahkeme, feshin geçersizliğine ve işçinin işe iadesine karar vermektedir. İşe iade kararında iş mahkemesi işçinin işverence işe başlatılmaması halinde ödenecek iş güvencesi tazminatı ile işçi işe başlatılsın başlatılmasın ödenmesi gereken dört aylık ücret tutarına kadar boşta geçen süre ücreti alacağını rakam olarak değil, aylık ücreti esas alarak belirlemektedir. Buna göre, mahkeme veya özel hakem, iş güvencesi tazminatı ile boşta geçen süre ücreti ve diğer hakları, işçinin dava tarihindeki ücretini esas alarak parasal olarak belirleyecektir. Arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların, işçinin işe başlatılması konusunda anlaşmaları halinde; işe başlatma tarihini, boşta geçen süre ücreti ve diğer hakların parasal miktarını, işçinin işe başlatılmaması durumunda iş güvencesi tazminatının parasal miktarını, belirlemeleri zorunlu hale gelecektir. Aksi takdirde anlaşma sağlanamamış sayılacak ve son tutanak buna göre düzenlenecektir.
3) Mevcut esaslar çerçevesinde, tazminat niteliğindeki işçilik alacaklarında on yıllık zamanaşımı ücret niteliğindeki alacaklar bakımından ise beş yıllık zamanaşımı uygulanmaktaydı. Yeni düzenlemeye göre, iş sözleşmesinden kaynaklanmak kaydıyla hangi kanuna tabi olursa olsun, yıllık izin ücreti ve kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötü niyet tazminatı, iş sözleşmesinin eşit davranma ilkesine uyulmaksızın feshinden kaynaklanan ayrımcılık tazminatı beş yıllık zamanaşımı süresine tâbi tutulmuştur. Tazminat niteliğindeki işçilik alacakları on yıllık zamanaşımı süresine tâbiyken bu süre beş yıla düşürülmüştür. Maddede belirtilmeyen diğer ücret alacakları ise İşK.m.32 gereğince zaten beş yıllık zamanaşımı süresine tâbidir. Zamanaşımı süresine ilişkin hüküm, söz konusu düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra sona eren iş sözleşmelerinden kaynaklanan yıllık izin ücreti ve tazminatlar hakkında uygulanacaktır. Zamanaşımı sürelerini öngören maddede belirtilen yıllık izin ücreti ve tazminatlar için bu maddenin yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı süreleri ise, değişiklikten önceki hükümlere tâbi olmaya devam edecektir. Ancak, zamanaşımı süresinin henüz dolmamış kısmı, madde metninde öngörülen beş yıllık süreden uzun ise, beş yıllık sürenin geçmesiyle zamanaşımı süresi dolmuş olacaktır.
4) İşçilerin şikâyet haklarıyla ilgili olarak da önemli bir değişiklik getirilmiştir. Mevcut düzenleme çerçevesinde, işçi iş ilişkisinin devamı sırasında olduğu gibi iş ilişkisi sona erdikten sonra da işçilik alacaklarıyla ilgili olarak şikâyet yolunu kullanarak iş müfettişi incelemesi yapılmasını sağlayabilmekte idi. Yeni gelen düzenlemeye göre, işçilerin kanundan, iş ve toplu iş sözleşmesinden doğan bireysel alacaklarına ilişkin başvuruları üzerine, iş sözleşmesinin devam etmesi kaydıyla müfettiş incelemesi istenebilecektir. Bu durum karşısında, işçilik alacaklarıyla ilgili şikâyet talepleri iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra gündeme getirilemeyecektir. Bu nitelikteki taleplerin gündeme getirilebilmesi için iş ilişkisinin devam etmesi şart koşulmuştur. Aynı zamanda bölge müdürlüğü memurlarının denetim yetkisi de kaldırılmıştır.
5) 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile diğer sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklarda, hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talepleri hariç olmak üzere, dava açılmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumu’na başvurulması zorunluluğu da İş Mahkemeleri Kanunu’nda düzenlenmiştir. Aynı şekilde iş mahkemeleri; idari para cezalarına itirazlar ile 5510 sayılı Kanunun geçici 4’üncü maddesi kapsamındaki uyuşmazlıklar hariç olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu veya Türkiye İş Kurumunun taraf olduğu iş ve sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklara ilişkin dava ve işlere de bakacaktır. Bunun yanı sıra İşe iade davalarında verilen kararlar ile işçiye verilen disiplin cezalarının iptali için açılan davalarda verilen İş Mahkemesi kararları temyiz incelemesine kapatılmıştır.