Mehmet Ali ÖZKAN yazdı…
İyilikleri, kötülükleri ve zorlukları ile 2017 yılını geride bıraktık. 2018 yılının Dünya ve ülkemiz için iyi bir yıl olması en büyük dileğimdir. Ülke ekonomisi bakımından KKDF. fonunun Kobilere verdiği desteklerle Kobiler 2017’de ayakta kaldılar. Bu destekler aynı zamanda özellikle 3.Çeyrekte beklenmedik bir büyümeyi de beraberinde getirdi. 2017 yılının en beklenmedik konusu döviz kurlarının beklentiler üzerinde artması oldu. Eğer döviz kurları normal bir artış göstermiş olsaydı ekonomik veriler daha pozitif olacaktı. 2017 yılı enflasyonunun çift haneli rakamlara çıkmış olması üzerinde durulması gereken önemli bir konu. Ekonomik büyümeyi enflasyonu büyütmeden başarmak çok önemli. Türkiye ekonomisini reel anlamda dengede tutabilmek çok kolay değil maalesef.
Bu zorluğun birçok nedeni var. Türkiye ekonomisini etkileyen içte ve dışta çok faktör var. Piyasalarımız günlük iç ve dış gelişmeleri anında satın alıyor. Daha çok olumsuzluklar satın alınıyor
Turizm gelirlerinin nasıl olacağı önceden kestirilemiyor. Yurt içinde ve sınırlardaki terör hareketleriyle ve AB ilişkilerinin nasıl seyredeceği ile çok yakından ilişkili. AB ülkelerindeki seçimlerde Türkiye maalesef olumsuz anlamda malzeme yapılıyor. Allah’tan Türkiye’yi malzeme yapan AB ülkelerinde seçimler 2017’de bitti. Bu yıl rahat olacağız bu konuda.
İhracat arttığında ara mal ithalatı da artmış oluyor. Sanayi ürünü ihracatı olarak katma değeri yüksek mal ihracatımız yeteri kadar olamadığı için sanayi ürünlerinde aslında fazla bir milli kazancımız olamıyor. İş gücümüzde önceki yıllar gibi değil. Türkiye’de işçilik maliyetlerinde uluslararası rekabet yapacak kadar ucuz olmaktan çıktı.
Diğer taraftan petrolde tamamen dışa bağımlayız. Petrol yükseldiğinde tüm hesaplar değişmek zorunda kalıyor. Bu nedenledir ki Türkiye ekonomisi üzerinde yüksek yüzdeli tahminler yapabilmek mümkün olamıyor. Biraz reel rakamlar, biraz siyasi konjonktür, biraz şansa bağlıyız.
2018 yılında Türkiye ekonomisini olumlu veya olumsuz etkileyecek birçok konuyu görebilmek mümkün.
* Yurt içinde olağan dışı bir terör yaşanmazsa 2018 yılında Turizm gelirleri aratacaktır.
* Amerika’da görülmekte olan Halk Bankası davası sonucunda banka üzerinden Türkiye’ye bir fatura çıkacak mı? Çıkarsa bu faturanın etkisi ne olur? Türkiye bu konuya nasıl tepki koyar? Ekonomiye, USD – TL. kuru nasıl etkilenir? Merak konusu.
* Türkiye AB ilişkilerinin nasıl bir yol izleyeceği çok önemli. Bu durum EUR –TL kurunu ve Turizm gelirlerini yakinen etkileyecektir.
* FETÖ ve Halk Bankası davası ABD. Türkiye ilişkisini nasıl bir noktaya getireceği yine merak konusu. Bu konuda hangi pazarlıklar olacak? Amerika neyin peşinde? Ajandasında olanların ne kadarını belli edecek?
*Suriye’deki barış sürecinin olumlu sonuçlanması halinde Türkiye’de kamplarda bulunan Suriyelilerin ülkelerine dönüşünün sağlanabilmesi çok önemli. Türkiye’nin bu konudaki harcamaları azalacak mı? Yoksa artarak mı devam edeceği çok önemli. Bu fatura gittikçe artıyor. AB bu konudaki sözünü tutmadı. İhale Türkiye’nin üstünde kaldı.
*İç siyasette 2019 seçimlerine doğru artacak siyasi gerilim ve kutuplaşmanın piyasalar tarafından nasıl bir refleksle karşılanacağı merak konusu. Bu karşılama siyasi gelişmelere göre yumuşakta olabilir sertte. Yumuşak olması temennimizdir. Türkiye’de siyaset yapanların ekonomik kaygıları olmadığı için üslup ve söylemlerinde sınır tanımıyorlar. Piyasalar gerilir mi? Döviz hareketlerine zararım olur mu? şeklinde beyinlerinde bir düşünce yok. Seçimler yaklaştıkça siyaset ısınacak, bu sıcaklık reel sektörü beklemeye itecektir. Halkımız da ne olacak? Kim kazanacak? O kazanırsa böyle olur, bu kazanırsa şöyle olur kısır döngüsü her zaman olduğu gibi ekonomiyi yavaşlatacaktır. Bu konuda özellikle iktidarla muhalefetin kalın çizgisi olan başkanlık ve parlamenter sistem piyasaları gerecektir.
Referandum yapılmış, Türkiye 2019 Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleriyle başkanlık sistemine geçilmesine halk oylamasıyla karar vermiş. Muhalefet biz kazanırsak parlamenter sistem devam edecek demekte. Bu iki farklı düşünce dahi tek başına piyasaların durgunlaşmasına, yatırımların seçim sonuna ertelenmesine neden olacak sorunların başındadır
2018 yılının afetlerin olmadığı bir yıl olması, Ülkemizdeki kardeşliği olduğundan daha kuvvetli hale getirmesi, siyasetçilerimizin halkımızı ayırmadan, ötekileştirmeden, ülkenin geleceğini düşünerek siyaset yapmaları beklentimizdir.
15 Temmuz’da tüm çıplaklığı ile ortaya çıkmış olan Türkiye’nin parçalanması konusunda birileri tarafından yürütülen projeyi tüm halkımızın görmüş olduğunu var sayarak, daime uyanık kalmak, iç ve dış düşmanlara fırsat vermeden ülkeyi münhasır medeniyetler seviyesine çıkarmak her yurttaşımızın görevi ve sorumluluğu olmalıdır. Başka Türkiye yok.