Mehmet Ali ÖZKAN yazdı…
15 Temmuz darbe girişimini konu alan filmdeki hareketlerin gerçek olabileceğini bir türlü aklım almıyor. Tanklar, toplar, uçaklar, rütbeli rütbesiz askerler ve yaşlısından gencine, kadınından erkeğine kadar tüm halkın sokağa çıkması tanklarının önünde can korkusu olmadan kendilerini siper etmeleri ancak film senaryolarında görülebilecek cinstendi.
Bu senaryoyu kimler yazdı, fikir babası ya da babaları kimlerdir? Bu kadar oyuncu nasıl bulundu?
Bu oyuncular nerelerde ve nasıl senaryo üzerine eğitildiler gerçekten üzerinde ciddiyetle durulması gereken bir konu. Sahneye konulan filmde verilen mesaj, yapılmak istenen belli. Adı Türkiye ve jeopolitik konumda olan yetmiş dokuz milyonluk bir ülke bağımsız olmasın, süper güçlerin emrinde olsun, sanayisi gelişmesin, ekonomisi güçlenmesin, sürekli dünya bankası ve IMF’den borç olarak yaşasın, enflasyon ve devalüasyonlarla boğuşmaktan öteye gidemesin diye iç savaş çıkartmak, kardeşin kardeşi öldürdüğü bir ortam yaratmak. Sonrasında süper güç ve kışkırtıcı ülkelerin biz demokrasi getiriyoruz senaryosuyla askerlerini ülkeye sokmaya zemin yaratmak olduğu anlaşılıyor.
Filmin senaryosu iyi yazılmış, kurgulaması fevkalade. Ancak çok önemli bir faktör dikkatten kaçmış veya adı Türkiye olan yetmiş dokuz milyonluk nüfusun içinde gerçekten Türk kanı taşıyan, vatanı ve milleti uğruna çekinmeden can verebilecek, şehitlik mertebesinin ne olduğunu bilecek çok büyük halk kitlesi olabileceği düşünülememiş olmalı ki filmdeki darbe girişimi başarıya ulaşamadı.
Belki de filmi kurgulayanlar ve senaryoyu yazanlar filmde rol alan vatan hainleri ve satılmışlar gibi yetmiş dokuz milyonun büyük çoğunluğun tanklar ve toplar karşısında korkudan saf değiştirebileceğini düşünmüş de olabilirler. Ama öyle olmadı. Bu örnek halk ‘ben demokrasi istiyorum, gelişmiş, bağımsız Türkiye istiyorum. Ülkeyi atanmışlar değil, seçilmişler yönetecek’ dedi.
Kahraman Türk halkı dünyaya örnek olacak şekilde görevini yaptı. Şimdi 15 Temmuzda görevini yapan kahraman Türk halkı bu filmi vizyona koyanları bilmek ve bulmak istiyor. Bu istek de demokrasi kahramanı örnek milletin hakkı olmalı.
Eğer bu filmin senaryosunu yazanlar ve yönetmenler Türk düşmanı ülkeler ise aynı mangada görev yapan, aynı sınıfta okuyan, ülke savunması için ortak yeminde buluşan, aynı karavanadan yemek yiyen, arkadaşım, kardeşim diyerek bir birine sarılan asker rütbeli vatan hainlerinin 15 Temmuz akşamı arkadaşının, kardeşinin alnına silah dayayan, sivil halka çekinmeden kurşun sıkabilen, gazi meclisi bombalayabilen bu oyuncular nasıl seçildiler? Bu nasıl bir organizasyondur? Bunlar yapılırken devleti yönetenler yıllarca neredeydiler? Damarlarında Türk kanı olduğunu belirtenler nasıl oldu da bir anda Türk olduklarını unutup vatan nasıl satılır? Nasıl vatan haini olunur rolünü başarı ile sergileyebildiler? İnanın 15 Temmuz’dan bu yana geçen zaman içinde hâlâ olanların gerçek olabileceğini beynim algılayamıyor. Beynim, ülkesini, ailesini, milletini seven birisinin mevki makamı ne o olursa olsun birisi veya birilerinin demesiyle 15 Temmuz akşamındaki görüntüleri yaşatabileceğini düşünemiyor bir türlü.
Bu ülkenin dinamikleriyle, ekonomisiyle, çocuklarımızın geleceği ile kimsenin oynamaya hakkı yok. 15 Temmuz doğmamış yetimin hakkına gasp etmiş, hızla gelişmekte olan ülkenin önüne tank, top çıkarmış, çalışanından çalıştıranına kadar herkese zarar vermiştir. Şehitlerimiz vardır. Gazilerimiz vardır. Maddi anlamda zararın ne kadar milyarları bulacağı da kestirilememektedir. Bu ülkenin ekonomik olarak özgür siyasi bakımdan bağımsız olmasını istemeyen güçlerin kurguladığı ve içimizdeki kansızların rol aldığı filmin senaryosu belki değişecek ama sonucu değişmeyecek şekilde tekrar vizyona konup konmayacağı konusunda endişeler taşıyoruz millet olarak.
Romanı çok önceki yıllarda yazılmış senaryosu ve kurgulanması zamana bırakılmış olan bu filmin sonuna gelinmedi, hiçte gelinmeyecek. Türkiye gibi jeopolitik konuma sahip bir ülkede bu tür filmlerin gündeme getirilmek istenmesi kaçınılmaz bir gerçek. Bu gerçeği Türk milletinin birlik ve beraberlik aşkı ile beraber kullanacağı aklı değiştirecektir.
Gün birlik olmak, birbirimizi ötekileştirmeden ben Türküm veya Türkiyeliyim diyenlerle hep beraber vatan, millet, bayrak ortak değerlerimizde buluşarak vatan sevgisiyle kenetlenme zamanıdır.
Adalet dağıtan hukuk sistemi, çağımıza ve geleceğe ışık tutan eğitim sitemi, kula kulluk etmeyen toplum bilinci, anlatılanı değil, doğruları bulmak için okuyan, araştıran toplum olabilmek.
Şeyhlerin, Şıhların ve tarikatların toplumu kamplaştırmadığı, Allah’la kul arasına din sömürücülerinin giremediği, en ileri seviyede demokrasinin uygulandığı bir ülke olduğumuzda bizi bölmek ve parçalamak isteyen ülke düşmanlarına fırsat vermemiş ve zemin yaratmamış oluruz.
15 Temmuzlar bu ülkenin gündeminde olmamalı.