Görülme oranı dünyada olduğu gibi Türkiye’de de artış gösteren diyabet hastalığında erken teşhis hayati önem taşıyor. Halk arasında şeker hastalığı olarak da bilinen diyabet, 50 yaş altı körlüklerin bir numaralı sebebi. Türkiye’de diyabetli hasta sayısının Avrupa ülkelerinden daha yavaş artarken son yıllarda Avrupa ülkelerinden daha hızlı artış gösterdiğini ve bugün ülkemizde bilinen, yaklaşık 12 milyon diyabet hastası olduğunu belirten Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr .Burak Erden bu hastalığın etkilerinden gözlerimizi korumanın yollarını anlattı.
Diyabet, kanda bulunan glikoz ve şeker oranlarının artmasıyla ortaya çıkan ciddi bir metabolik rahatsızlık. Retina damarlarının tıkanması sebebiyle göz rahatsızlıklarının oluşmasına yol açan bu hastalığa sahip kişilerin, düzenli göz muayenelerini aksatmadan gerçekleştirmeleri, görme yetisinin korunması açısından çok büyük önem taşıyor.
Diyabete Bağlı Olarak Yüksek Oranda Görme Kayıpları Yaşanabiliyor
Diyabet hastalarının yalnızca az bir kısmının zamanında göz muayenesi olduğunu belirten Göz Hastalıkları Uzmanı Doç.Dr.Burak Erden “bu hastaların çoğunluğunun semptomlar görülmeye başlandığında, yaklaşık %3’ünün ise görme yetisini kaybettiğinde göz doktoruna başvuruyor. Bu durumda gelen hastanın tekrar görmesini sağlamak mümkün olmuyor. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki Türkiye’de diyabet hastalarının %82’si bu hastalık yüzünden günlük aktivitelerini yapmakta zorluklar yaşıyor; araştırmaya katılan hastaların tamamı ise bu hastalığın mental sağlıklarını olumsuz etkilediğini söylüyor” şeklinde konuştu.
Gözlerde diyabet sebebiyle oluşan hastalıklar arasında en sık görüleni olan diyabetik retinopati’nin görme oranında yaratabileceği %90’a varan kayıplara neden olması sebebiyle kesinlikle ihmal edilmemesi gerektiğini de ifade eden Doç.Dr.Burak Erden “Şeker hastalığı, retinadaki kılcal damarların yapısını bozarak hücre kaybına yol açmaya, damar geçirgenliğinin bozulmasına, sarı nokta bölgesinde sıvı ve yağlı maddelerin birikmesine ve beraberinde kılcal damarların tıkanarak beslenmeyen alanların ortaya çıkmasına neden olur. Retinada kendiliğinden kanayabilen yeni damarlar oluşur. Retinanın önünde ve içinde oluşan kanamalar gözün arka boşluğuna sızabilir. Retinada damarlı zarlar oluşur ve sonuçta ciddi görme kayıpları, ağrılı göz tansiyonu yükselmeleri meydana gelir” şeklinde uyarılarda bulundu.
50 yaş altı körlüklerin bir numaralı sebebi
Diyabetik retinopati etkilerinden bahseden Doç. Dr Burak Erden “bu hastalık görme yetisinde %5 ile %90 arasında kayıplar yaşanmasına sebep oluyor ve 50 yaş altındaki bireylerde körlüğe yol açan bir numaralı sebep olarak öne çıkıyor. Diyabet hastalarının, özellikle hastalığın beşinci yılından itibaren yılda en az bir kez göz muayenesi olmaları ve göz diplerini kontrol ettirmeleri gereklidir. diyabetik retinopati teşhisi konulan hastalarda ise 3-4 aylık süreçlerde düzenli muayenelerini gerçekleştirmeleri, görme yetisinin kaybedilmemesi açısında olmazsa olmazlardan bir tanesi” diye konuştu.
Diyet ve hareketli yaşam tarzı çok önemli
Diyabet gelişimindeki en önemli etkenlerden birisinin Obezite olduğunun altını çizen Doç. Dr. Burak Erden“hareketli bir yaşam tarzının seçilmesi, bunun yanında açlık ve tokluk kan şekeri arasındaki değişkenliğin kontrol altına alınarak kan şekeri regülasyonunun sağlanması gerekir. Diyabet sebebiyle gözlemlenen diyabetik retinopati’ nin teşhis ve tedavi sürecinde kontrol süresi 3-4 aya kadar indirilebilir. Tatlı tüketiminin azaltılması etkileri yavaşlatmaya yardımcı olacaktır. Erken teşhis konulan hastalarda ise argon lazer tedavisiyle gözün ömrünü uzatmak mümkün. Kronik bir hastalık olan diyabetten kurtulmak mümkün değilken, diyabetik retinopati’de de tedavilerin temel amacı hastalığın hızını yavaşlatmaktır.