1.Pelvik Ağrı ve Endometriozis Kongresi, Pelvik Ağrı ve Endometriozis Derneği tarafından 4-6 Mayıs 2017 tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleştirildi. Kongreye dünyaca ünlü pek çok Türk ve yabancı uzman katıldı. Kongrede Prof. Dr. Erkut Attar, Prof. Dr. Fatih Durmuşoğlu, Prof. Dr. Cihat Ünlü, pelvik ağrı ve endometriozis hastalığının belirtileri, güncel tedavi yöntemleri, nedenleri, yol açtığı sorunlar, hastaların yaptığı yanlışlar ve multidisipliner çalışma hakkında önemli bilgiler verdi. Pelvik Ağrı ve Endometriozis Derneği Başkanı ve İstanbul Tıp Fakültesi Doğum Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erkut Attar, pelvik ağrı ve endometriozis toplumda çok sık görülen bir hastalık olduğunu belirterek, “Özellikle pelvik ağrı her 10 kadından birinde görülüyor. Endometriozis, rahim içerisindeki hücrelerin rahim dışında olma durumu. Aynı zamanda bu hastalık yüzde 30 oranında kısırlığa yol açıyor. En önemli sorun ağrı. Bunlar adet ağrıları, yaygın kasık ağrıları şeklinde oluyor. Aynı zamanda hastalarda başka şikayetlerde; baş ağrıları ve migren daha sık görülüyor. Depresyon gibi bazı psikolojik sorunlar da ortaya çıkıyor. Toplumda ve sağlık çalışanları arasında farkındalık çok az. Genel olarak bu ağrıları normal, gebelikte geçeceğini ve ileride düzeleceğini düşünüp geçiştiriyorlar. Bu ağrılar, kadına yaşam kalitesi açısından çok büyük sıkıntı veriyor. Bu dönemlerde kadının iş gücü kaybı oldukça önemli. Sosyal anlamda ve tıbbi devlete de maliyet getiriyor. Bu hastalar tanı konulana kadar 7-8 tane doktor geziyorlar. Eğer tanı konulursa da girişimsel yöntemlerle konuluyor. Hastanın hem tanısı pahalı hem tanı süresi uzun hem de oluşturduğu pelvik ağrı gibi diğer sistematik ağrılar, kadının iş gücü kaybını topluma değişik şekilde yansıtıyor” dedi. Kadınların üreme çağında yüzde 30 oranında ciddi ağrılarla hayat kalitesini bozan hastalık olduğunu belirten Pelvik Ağrı ve Endometriozis Derneği 2’nci Başkanı ve Kongre Başkanı Prof. Dr. Fatih Durmuşoğlu, “Tanısı rahat konulabilen hastalık. Eskisi gibi cerrahi girişimler gerekmiyor. Günümüzdeki radyolojik çalışmalar, ultrason gibi tanı yöntemleri ile rahatlıkla tanı konulmakta” diye konuştu.