1 Kasım 2025 / Cumartesi
Medikal News
  • Ana Sayfa
  • Aktüel
  • Hastane
  • Kongre
  • Medikal
  • Röportaj
  • İlaç
  • Atama
  • ESTETİK
  • KÜNYE
  • İLETİŞİM
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Ana Sayfa
  • Aktüel
  • Hastane
  • Kongre
  • Medikal
  • Röportaj
  • İlaç
  • Atama
  • ESTETİK
  • KÜNYE
  • İLETİŞİM
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Medikal News
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle

Kanser hastalıklarında yenilikçi tedaviler, hedefe yönelik uygulamalar ile yüz güldürücü sonuçlar alınıyor

Medikal News Yazan Medikal News
1 Kasım 2025
Kategori : Kongre, Manşet
A A
Kanser hastalıklarında yenilikçi tedaviler, hedefe yönelik uygulamalar ile yüz güldürücü sonuçlar alınıyor

Tıpta gelişen teknolojiyle birlikte tanı ve tedavide kullanılamaya başlanan yeni ve çeşitli uygulamalar, bir yandan tedavi başarısını artırırken diğer taraftan erken evre kanser tanısının konmasına yardımcı oluyor.

Onkoloji ve İmmünoterapi Derneği tarafından düzenlenen 9. Ulusal İmmünoterapi ve Onkoloji Kongresi 29 Ekim- 2 Kasım tarihleri arasında Limak Cyprus Deluxe Otel Bafra KKTC’de gerçekleştirildi. 800’ün üzerinde bilim insanının katıldığı kongrede 30 bilimsel oturum düzenlendi.

Prof. Dr. İsmail Çelik başkanlığındaki kongre çerçevesinde düzenlenen basın toplantısına; Onkoloji ve İmmunoretapi Derneği Genel Sekreteri, Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Fatih Selçukbiricik, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim üyesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Erdem Göker, İzmir Ekonomi Üniversitesi Medical Point İzmir Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Çağatay Arslan, İstanbul Aydın Üniversitesi Medikal Park Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Taner Sümbül, Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. İsmail Ertürk, Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi, Acıbadem Ataşehir Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Özge Gümüşay ile Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Şahin Laçin katıldı.

“Klinik çalışma sayıları artıyor”

Tıbbi onkolojinin Türkiye’de büyük gelişim içerisinde olduğunu belirterek sözlerine başlayan Onkoloji ve İmmunoretapi Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Fatih Selçukbiricik, tıbbi onkolog sayısının son yıllarda artığını söyledi. Klinik çalışma sayılarının da artığına dikkati çeken Prof. Dr. Selçukbiricik, “Ülkemizde artık Faz-1 merkezleri açıldı ve sayıları artıyor. Bu merkezlerin altyapıları da geliştiriliyor. Pek çok Avrupa ülkesinden ilerideyiz. Geri ödemeye giren ilaç sayıları da ülkemizde artmaktadır. Ülkemizde ilaca erişim konusunda sıkıntı yok. Bir ilaca FDA onayı alındıktan sonra bu ilaca erişim ülkemizde sağlanmaktadır” dedi.

Tedaviye dirençli meme kanserinde immunoterapi ile hayat süresi uzuyor

Dünya genelinde her yıl yaklaşık 2,3 milyon kadının meme kanseri tanısı aldığını ifade eden Prof. Dr. Fatih Selçukbiricik şunları söyledi: “Meme kanseri çoğunlukla hormon bağımlı bir tümördür. Hormon bağımlı meme kanserlerinde östrojen, progesteron ve HER2 reseptörleri hastalığın seyrini belirler. Üçlü negatif meme kanseri (TNBC) adı verilen alt tipte tümör hücrelerinde bu üç reseptör de bulunmaz. Bu durum, hastalığın çok daha agresif seyretmesine neden olur. Tüm meme kanserlerinin yüzde 10–15’i üçlü negative meme kanseri teşhis alıyor ve de genellikle genç yaşta ortaya çıkıyor ve hızlı ilerleme eğilimi gösteriyor. Klasik kemoterapiyle geçici başarılar sağlansa da hastalığın tekrarlama oranlarının yüksekliğine bağlı yeni tedavi yaklaşımları büyük önem taşıyor. Pembrolizumab, vücudun kendi bağışıklık sistemini kansere karşı yeniden aktif hale getiren bir bağışıklık kontrol noktası inhibitörüdür (PD-1 inhibitörü). Normal koşullarda kanser hücreleri, yüzeylerinde bulunan PD-L1 adlı protein sayesinde bağışıklık sisteminden gizlenir. Pembrolizumab etken maddesi, bu etkileşimi durdurarak, vücudun savaşçıları olarak nitelendirilen T lenfositlerinin yeniden kanser hücrelerini tanımasını ve yok etmesini sağlar. Kısacası bu tedavi, vücudun doğal savunma sistemine “kanseri tanı ve savaş” komutunu verir. Bu tedavi yalnızca tümörü hedef almakla kalmaz, aynı zamanda bağışıklık sistemine uzun süreli bir “öğrenme” etkisi kazandırarak hastalığın tekrar etmesini de geciktirir ya da azaltır. Bu tedavi, Türkiye’de ruhsatlı olup, meme kanseri dahil birçok tümörde SGK geri ödeme listesinde yer almaktadır. Bu sayede Türkiye’deki hastalar, modern immünoterapiye erişim olanağına sahiptir.”

İleri evre akciğer kanseri

Akciğer kanserinin, hem dünyada hem de Türkiye’de kanser kaynaklı ölümlerin en yaygın nedenlerinden biri olduğunu belirten Prof. Dr. Erdem Göker, hastalığın genellikle sinsi ilerlediğini ve erken evrede belirti vermediği için çoğu zaman ileri evrede teşhis edildiğini anlattı. Bu durumun tedavi sürecini zorlaştırdığını ifade eden Prof. Dr. Göker, “Dünya genelinde her yıl yaklaşık 2,2 milyon kişi akciğer kanseri tanısı almaktadır. Türkiye’de ise erkeklerde en sık, kadınlarda ikinci en sık görülen kanser türü olarak öne çıkmaktadır. Hastalığın en önemli nedenleri arasında sigara kullanımı, hava kirliliği ve genetik faktörler yer alır. Erken tanı ve modern tedavi yöntemlerine erişim, bu hastalıkta yaşam süresini belirleyen en kritik unsurlardan biridir. Son yıllarda, bağışıklık sistemini hedef alan yeni nesil immünoterapi yöntemleri sayesinde akciğer kanseri tedavisinde sevindirici dönem başlamıştır. İmmünoterapiler arasında öne çıkan bir ilaç olan Atezolizumab tedavisinin, yayımlanan çalışmalar sonucunda, ileri evre akciğer kanseri hastalarında hem yaşam süresini uzatmakta hem de yaşam kalitesini arttırdığı gösterilmiştir” diye konuştu.

Bağışıklık sistemini uykudan uyandıran İmmunoretapi

Konuşmasında mesane kanseri üzerine bilgiler veren Prof. Dr. Çağatay Arslan, dünya genelinde her yıl yaklaşık 600.000 kişinin mesane kanseri tanısı aldığını söyledi. Türkiye’de ise yılda ortalama 9.000 yeni vaka bildirildiğini belirten Prof. Dr. Arslan, “Hastalık, erkeklerde kadınlara göre yaklaşık dört kat daha sık görülüyor. Sigara kullanımı, kimyasal madde maruziyeti (örneğin bazı boya veya kauçuk üretiminde çalışanlarda) ve genetik yatkınlık, mesane kanserinin başlıca risk faktörleri arasında yer alıyor. İleri evreye ulaştığında klasik kemoterapi çoğu zaman sınırlı etki gösterdiğinden, daha etkili ve uzun süreli çözümler sunabilen yeni tedavi yöntemlerine olan ihtiyaç giderek artıyor. Uzun yıllar boyunca uygulanan klasik tedaviler, çoğu zaman geçici fayda sağlarken hastalığın kontrol altına alınmasında yetersiz kalıyordu. Son yıllarda bağışıklık sistemi üzerinden etkili yeni immünoterapi ilaçları, bu tabloyu değiştirmeye başladı” dedi. Prof. Dr. Çağatay Arslan şöyle devam etti: “Yayımlanan çalışma sonuçlarına göre avelumab etken maddesinin bulunduğu yenilikçi tedavi, mesane kanseri hastalarına daha uzun yaşam süresi ve daha yüksek yaşam kalitesi açısından büyük önem taşıyor. Avelumab, bağışıklık sisteminin kanser hücrelerini hedef almasını sağlamaktadır. Avelumab etken maddeli yeni tedavi, vücudun kendi bağışıklık sistemini kansere karşı yeniden harekete geçiren bir immünoterapidir. Kanser hücreleri, PD-L1 adlı bir protein üreterek bağışıklık hücrelerinden gizlenmeyi başarır. Bu protein, bağışıklık hücrelerinin kanserli hücreleri tanıyıp yok etmesini engeller. Bu tedavi, PD-L1’i hedef alarak bu “gizlenme kalkanını” ortadan kaldırır. Böylece bağışıklık hücreleri, kanser hücrelerini yeniden tanır ve vücut kendi savunma gücüyle kansere karşı savaşmaya başlar. Bu etken maddenin yer aldığı tedavi ile bağışıklık hücreleri, kanser hücrelerini doğrudan yok etme gücünü artırır. Yani avelumab, bağışıklık sistemini kanser hücrelerine karşı duyarlılaştırır ve kanser hücrelerinin yok edilmesini sağlar. Bu tedaviyi alan grupta: Genel yaşam süresi %31 oranında uzamış, İki yıllık sağkalım oranı %48’e ulaşmış. Sonuç olarak, ileri evre mesane kanseri hastalarında yaşam süresini ortalama 21 aya kadar uzatabildiğini göstermektedir. Bu etkileyici sonuçlar, tedavinin kemoterapi sonrası idame tedavisinde yeni standart haline getirmiştir. Bu yenilikçi tedavi, 2023 yılı itibarıyla SGK geri ödeme listesine dahil edilmiştir. Bu sayede ileri evre mesane kanseri hastaları modern immünoterapiye erişim imkanına kavuşmuş, hekimler de tedavi planlarını kişiselleştirebilmiştir.

Akciğer kanserinde kombine tedavi

Akciğer kanserinde son yıllarda, bağışıklık sistemini hedef alan yeni nesil tedaviler sayesinde umut verici bir dönem başladığının altını çizen Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Taner Sümbül şöyle konuştu: “Bu yeniliklerden biri olan Nivolumab + Ipilimumab (ikili immunoterapi) etken maddelerinin yer aldığı kombinasyon tedavisi, metastatik küçük hücreli dışı akciğer kanseri (KHDAK) hastalarında yaşam süresini uzatan ve uzun dönem hastalık kontrolü sağlayan ilk immünoterapi kombinasyonlarından biri olarak öne çıkmaktadır. Bağışıklık sisteminde kanserle savaşma gücünü artıran iki önemli immünoterapotik ajanı içeren bu kombine tedavi hem kanser hücrelerinin bağışıklık sisteminden kaçmasını engellemekte, aynı zamanda vücudun komandoları olarak isimlendirilen T hücrelerinin çoğalarak vücudun tedaviye yanıt gücünü artırmaktadır. Nivolumab, T hücrelerinin üzerindeki PD-1 reseptörünü hedef alarak kanser hücrelerinin bağışıklık sisteminden kaçmasını engeller. İpilimumab ise CTLA-4 adlı başka bir kontrol noktasını bloke ederek T hücrelerinin çoğalmasını ve daha güçlü bir yanıt vermesini sağlar. Bu iki ilacın kombinasyonu, bağışıklık sistemini iki farklı noktadan aktive ederek kanserle mücadelede sinerjik bir etki oluşturur. Klinik veriler, bu kombinasyon ile tedavi gören hastalarda yaşam süresinin 1,5 kata kadar uzadığını ve hastalığın ilerleme riskinin %30’un üzerinde azaldığını göstermektedir. Bazı hastalarda tedavi kesilse dahi uzun süreli hastalık kontrolü sağlanabilmektedir. Bu kombinasyon tedavisi, Türkiye’de 2020 yılında ruhsat almış ve 2025 Temmuz ayı itibariyle SGK geri ödeme listesine dahil edilmiştir.”

Metastatik prostat kanseri artık kontrol altına alınabiliyor

Yeni nesil testesteron baskılayıcı tedaviler, genetik hedefli ilaçlar ve radyonüklid tedaviler sayesinde hastaların yaşam süresinin uzadığına işaret eden Prof. Dr. İsmail Ertürk, “Ortalama genel sağkalımlar, yaygın hastalığı olanlarda bile 5 yılın üzerine çıkıyor” dedi. Prof. Dr. Ertürk, “Prostat kanseri, erkeklerde en sık görülen kanserlerden biri olmaya devam ediyor. Ancak son yıllarda özellikle metastatik (ileri evre) prostat kanseri tedavisinde yaşanan bilimsel ilerlemeler, hastalığın seyrini önemli ölçüde değiştirdi. Yayımlanan klinik çalışmada, standart hormon baskılama tedavisine Apalutamit etken maddeli ilaç eklendiğinde şu sonuçlar elde edilmiştir: Genel yaşam süresi %35 oranında uzamıştır. Hastalığın ilerleme riski %52 azalmıştır ve yaşam kalitesi korunmuştur. Somut verilere göre, bu tedaviyi alan hastalarda yaşam süresi 1,5 kata kadar uzamakta ve hastalığın ilerlemesi yaklaşık 2 yıl gecikmektedir. Tüm bu gelişmeler metastatik prostat kanserini uzun süre kontrol altında tutulabilen bir hastalık haline getirdi. Artık metastatik prostat kanseri tedavisinde sadece klasik hormon baskılama yöntemlerine bağımlı değiliz. Yeni nesil testesteron baskılayıcı tedaviler, genetik hedefli ilaçlar ve radyonüklid tedaviler sayesinde hastaların yaşam süresi uzuyor, yaşam kalitesi belirgin biçimde iyileşiyor. Ortalama genel sağkalımlar, yaygın hastalığı olanlarda bile 5 yılın üzerine çıkıyor” şeklinde konuştu.

Metastatik veya cerrahi şansı bulunmayan meme kanseri hastaları

Meme kanseri tedavisindeki gelişmelerle “Yeni nesil “Trastuzumab Derukstekan” etken maddesini içeren hedefe yönelik ilaç tedavisinin, özellikle agresif seyirli meme kanseri hastalarında umut verici sonuçlar ortaya koyduğunu anlatan Prof. Dr. Özge Gümüşay da şu bilgileri verdi: “Bilimsel verilere göre, dünya genelinde her yıl yaklaşık 2,3 milyon kadın meme kanseri tanısı alıyor. Meme kanseri, kadınlarda en sık görülen kanser türü olmayı sürdürüyor. Söz konusu yenilikçi ilaç tedavisi, metastatik (vücuda tümörün yayılması) veya cerrahi olarak çıkarılması mümkün olmayan, mevcut tedavilerden yanıt alınamamış hastalarda uygulandı. The Lancet Oncology ve The New England Journal of Medicine dergilerinde yayımlanan çalışmalarda bu tedavinin uygun hastalarda hastalıksız yaşam süresini uzattığı ve tedaviye yanıt oranlarının anlamlı şekilde arttığı gösterildi. Veriler, meme kanserinde yaşam boyu riski, gelişmiş ülkelerde yaklaşık yüzde 12-13 olarak gösteriyor. Türkiye Kanser İstatistikleri 2020 verilerine göre Türkiye’de kadınlarda görülen kanserlerin yaklaşık %28’ni meme kanseri oluşturur, meme kanserinde erken tanı programları ve tarama çalışmaları ile ölüm oranlarının azaltılması hedefleniyor. Tıpta gelişen teknolojiyle birlikte tanı ve tedavide kullanılamaya başlanan yeni ve çeşitli uygulamalar, bir yandan tedavi başarısını artırırken diğer taraftan erken evre kanser tanısının konmasına yardımcı oluyor. Birçok kanser türünde olduğu gibi meme kanserinde de yenilikçi tedaviler, hedefe yönelik uygulamalar, birden fazla seçeneğin bir arada kullanıldığı kombine tedaviler ile yüz güldürücü sonuçlar alınıyor. Günümüzde kullanılan hedefe yönelik tedaviler, yüksek etkinlik ve daha az yan etki gibi önemli avantajlar sağlıyor. Meme kanserinde temel tedavi yöntemleri olan cerrahi, radyoterapi ve kemoterapiye yenilikçi tedavilerin eklenmesi ile oldukça başarılı sonuçlar elde edilmeye başlandı ve kanser hastalarında hem sağkalım hem de yaşam kalitesinin artmasında önemli ivme kazanıldı.”

Safra yolları kanserinde yeni nesil immunoterapi ile ortalama yaşam süresi arttı

Dünya genelinde her yıl yaklaşık 210.000 yeni safra yolları kanseri vakası görüldüğünü ve bu hastaların çoğunun 60 yaş üstü bireylerden oluştuğunu belirten Doç. Dr. Şahin Laçin, “Hastalık gelişim şeklinin sinsiliği nedeni ile bu hastalar genellikle  ileri evrede teşhis ediliyor. Türkiye’de nadir görülen bu hastalık, agresif seyirli yapısıyla dikkat çekiyor. Sağlık Bakanlığı verilerine göre, safra yolları kanserleri karaciğer tümörleriyle birlikte değerlendirildiğinde toplam kanser vakalarının yaklaşık %1–2’sini oluşturuyor. Erken tanı koymak oldukça zor olduğu için, yeni ve etkili tedavilere erişim ileri evredeki hastaların yaşam süresini uzatmada kritik rol oynuyor” dedi. Doç. Dr. Şahin şunları söyledi: “Safra yolları kanserleri, nadir görülmelerine rağmen yüksek ölüm oranı nedeniyle onkolojide en zorlu hastalık gruplarından biri olmaya devam ediyor. Kolanjiokarsinom ve safra kesesi kanseri, çoğu zaman belirti vermeden ilerlediği için hastaların çoğuna malesef ileri evrede tanı konuluyor. Bu durum tedavi sürecini zorlaştırdığı gibi ve beklenen yaşam süresini kısaltıyor. -Ancak son yıllarda onkolojik tedavilerde yaşanan en önemli keşiflerden olan immünoterapiler, bu karamsar tabloyu değiştirmeye başladı. Bunlardan biri olan yenilikçi tedavi, ileri evre safra yolu kanseri tedavisinde kemoterapiyle birlikte kullanıldığında hastaların tedavi başarısını artıran ve yaşam süresini uzatan ilk immünoterapi seçeneği olarak yerini aldı.”

En Son Haberler

Kanser hastalıklarında yenilikçi tedaviler, hedefe yönelik uygulamalar ile yüz güldürücü sonuçlar alınıyor

Kanser hastalıklarında yenilikçi tedaviler, hedefe yönelik uygulamalar ile yüz güldürücü sonuçlar alınıyor

1 Kasım 2025
SUT FİYATLARINA YILLAR SONRA ZAM GELDİ! BİR DE PARALAR ÖDENSE…

SEKTÖRÜ BULUŞTURACAK 3 ÖNEMLİ KONGRE

29 Ekim 2025
The Future Healthcare İstanbul, lider fikirleri buluşturdu

The Future Healthcare İstanbul, lider fikirleri buluşturdu

29 Ekim 2025
Abdi İbrahim’de Yeni Yapılanma Yeni Görevlendirme

Abdi İbrahim, saha kadrosunu 200 yeni çalışanla güçlendiriyor

27 Ekim 2025
Medikal News

Medikal News İletişim Adresi

Barbaros Hayrettin Paşa Mah. 1993 Sk. Papatya Residence 2. No: 35. A Blok. Kat: 6 Daire; 109
ESENYURT/İSTANBUL
Tel: 0212- 853 63 05 Fax: 0212- 853 63 15

© 2021 Tekprosis Bilgisayar - Tekprosis Professional Partner

Sonuç yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • #1 (başlık yok)
  • İLAÇ
  • İLETİŞİM
  • KÜNYE
  • LABORATUVAR
  • MEDİKAL
  • AKTÜEL
  • HASTANE
  • KONGRE
  • RÖPORTAJ

© 2021 Tekprosis Bilgisayar - Tekprosis Professional Partner