Mehmet Ali ÖZKAN yazdı…
Bu yazımda genel ekonomi hakkında istatistiksel rakamlar dizmek gibi bir düşüncem yok. Ülkede ekonominin nasıl olduğunu anlamak için istatistiksel rakamlar yerine İstanbul’un ticaret merkezlerinde yürüyor olmanız ve ticaret merkezlerinde esnafla biraz sohbet etmeniz yeterli.
Türkiye’nin ekonomide kalbi olan Eminönü, Tahtakale, Sultanhamam, Laleli, Perpa, İstoç ticaret merkezinde bir sakinlik, bir bekleyiş, tedirginlik dikkat çekiyor. Bu bölgelerdeki kargolarda işler bir hayli azalmış. Bazı esnaflarla yaptığım görüşmelerde Anadolu’dan gelen siparişlerin durma noktasına geldiği veya sipariş miktarlarında çok azalmalar olduğu şeklinde cevaplar alıyoruz. Alanın, satanın, üretenin günlük yaşadığı bir dönemi yaşıyoruz. Üretici, satıcı, alıcı, esnaf, sanatkâr şu 16 Nisan referandumu bitse de ülke kendi gündemine dönsün diye bekliyor. Hiç kimse referandum sonrasında şu olacak veya bu olacak ülke normal gündemine dönecek diyemiyor.
İş aleminin büyük çoğunluğu 2017 yılının ekonomik bakımdan bittiğini söylemekte. Açıklamasını da Referandum sonrasında yaz durgunluğu, mübarek ramazan, Ramazan Bayramı, arakasından Kurban Bayramı ve yılsonu derken 2017 yılında ekonomik hayatın duraksamaktan çıkmayacağını söylemekte.
Referandum sonrası için dile getirilen konulardan birisi de evet çıkarsa evet tarafının erken seçime gideceğini, hayır çıkması halinde ise muhalefetin erken seçimi gündeme taşıyacağı şeklinde. Bu olası düşünceler veya tahminlerin 2017 yılının da kaybedilme endişesi ekonomik piyasalarda korku salmış durumda.
Kendi kendime soruyorum. Bu ilkede iyi niyetli yatırımcı, esnaf, sanatkâr sermayesinin ve emeğinin karşılığını ne zaman alacak? Tüm kazandığını, zar zor edindiği evini, arsasını kısaca tüm menkul ve gayrimenkullerini bankalara önce ipotek etmekten ve sonrasında kredi faizlerini ödeyemediği için mallarını yok pahasına bankalara kaybetmekten ve iflaslardan nasıl kurtulacak?
Her dönemde kazanan bankalar, tefeciler, faktoringler oluyor bu ülkede. Ülkeyi yönetmek için siyaseti seçen siyasetçilerin halkın isteklerini merkez noktaya koyarak siyaset yapmaları ne zaman gerçekleşecek? Sözüm hem iktidara hem de muhalefete.
Ülkenin yerel seçim, erken seçim, genel seçim gibi konularla iki yılda bir gündemde tutulması her bakımdan ülkeyi geriye götürüyor. Siyasi istikrarın olmadığı, sürekli seçimlerin gündemde olduğu bir ülkede yatırım beklenir mi? İşsizlik azalır mı? Ekonomi tüketime dayalı harcamalar ve rant getiren şehirlerde daire, rezidans yaparak yabancılara çeşitli fırsatlar tanınarak yapılacak satışlarla ayakta durdurulmaya çalışılıyor. Daire alan yabancılara kim olduğuna bakılmaksızın oturma izni ve vatandaşlık verilmekte. Bu uygulamalar ekonomide günü kurtarma politikaları. İstanbul’da yeşil alan kalmadı. Her yer gökdelenlerle kaplandı.
Ülkenin seçkin sanayi kuruluşları yabancı fon şirketlerine satılmakta. Bunun sebebinin neler olduğuna bakıldığında huzursuzluktan, istikrarsızlıktan sıkılan yatırımcının satayım kurtulayım düşüncesinden başka bir şey olmadığı görülecektir. Bu ülkede ne yapılacaksa, nasıl bir sistem gelecekse istikrar ve halk adına yapılsın artık.