Serhan ACAR
Araştırmacı Tıp Teknolojileri Üreticileri Derneği
(ARTED) Başkanı
Tıp ve sağlık teknolojilerinde yaşanan hızlı dönüşüm, yalnızca klinik sonuçları değil, aynı zamanda sağlık sistemlerinin genel işleyişini ve sürdürülebilirliğini de yeniden şekillendiriyor. Yeni nesil teknolojiler, yapay zekâ destekli tanı sistemlerinden robotik cerrahiye, giyilebilir medikal cihazlardan uzaktan hasta takibine kadar, tıbbın sınırlarını genişletmekte ve bireyselleştirilmiş sağlık hizmetlerinin önünü açmakta. Ancak bu devrim niteliğindeki teknolojik ilerlemelerle birlikte, küresel ölçekte önemli bir soru ortaya çıkıyor: “Bu teknolojilere kim, ne kadar erişebiliyor?”
Yeni nesil teknolojiler, halk sağlığında önemli fırsatlar sunsa da bu fırsatlar hâlâ dünya genelinde eşit şekilde paylaşılamıyor. ARTED olarak hem inovasyonu teşvik eden hem de erişilebilirliği artıran bütüncül politikaların oluşturulmasını, çağımızın temel kamu politikası hedeflerinden biri olarak görüyoruz.
Yeni Nesil Sağlık Teknolojilerinin Dönüştürücü Gücü
Son on yılda geliştirilen yeni nesil tıbbi teknolojiler, sağlık alanında birçok geleneksel yaklaşımı geride bıraktı. Bunları kısaca özetleyecek olursak:
- Yapay Zekâ (AI) ve Makine Öğrenimi Tabanlı Sistemler:
- Özellikle görüntüleme tanı sistemlerinde doğruluğu artırırken zaman kaybını azaltıyor.
- Radyoloji, patoloji ve kardiyoloji gibi alanlarda hekimlerin karar destek sistemlerini güçlendiriyor.
- Uzaktan Hasta Takibi ve Tele-sağlık:
- Kronik hastalıkların yönetiminde gerçek zamanlı veri ile müdahale imkânı sağlıyor.
- Coğrafi erişim engellerini azaltarak kırsal ve düşük kaynaklı bölgelerde sağlık hizmetine ulaşımı artırıyor.
- Giyilebilir Medikal Cihazlar:
- Diyabet, hipertansiyon, kalp ritim bozuklukları gibi hastalıkların günlük yönetimini kolaylaştırıyor.
- Kişisel sağlık verisinin takibini mümkün kılarken erken uyarı olanakları da sağlıyor.
- Robotik ve Navigasyon Destekli Cerrahi:
- Daha az invaziv prosedürler ile hasta konforu ve iyileşme süresi iyileştiriyor.
Bu teknolojiler, sağlık hizmetlerinin bireyselleştirilmesini ve önleyici ve koruyucu yaklaşımların güçlenmesini mümkün kılıyor. Ancak bu dönüşümden kimlerin, ne ölçüde faydalanabileceği kritik bir soru…
Erişilebilirlik: Yeni Nesil Teknolojilerdeki En Büyük Sınav
Yeni teknolojiler geliştikçe, maliyetler, altyapı gereklilikleri ve uzmanlık ihtiyacı da artmakta. Bu durum, sağlık hizmetlerinde “dijital uçurum” olarak adlandırabileceğimiz yeni bir eşitsizliğe de neden oluyor. Erişim sorunlarının temel nedenlerine bir göz atacak olursak karşımıza yüksek maliyet, alt yapı yetersizliği, sağlık okuryazarlığı ve eğitim eksikliği ve regülasyon ve geri ödeme sistemlerindeki aksaklıklar dikkat çekiyor. Yeni teknolojilerin tıp alanına entegrasyonu, bir yandan sağlık hizmetlerinin niteliğini artırırken, diğer yandan da ciddi bir erişim eşitsizliği yaratıyor. Bu eşitsizlik coğrafi, sosyoekonomik ve dijital okuryazarlık gibi birçok katmanda derinleşiyor.
Bu teknolojilere erişimin adil ve eşit olması, tüm toplumsal katmanların aynı sağlık hakkından faydalanabilmesi açısından kritik bir öneme sahip. Ancak bugün erişilebilirlik sorunu yalnızca “mevcut değil” ya da “çok pahalı” gibi basit cevaplarla açıklanamayacak kadar derin ve çok boyutlu. Bunları kısaca özetleyecek olursak; Ekonomik erişilebilirlik, yüksek teknoloji ürünlerinin maliyeti ve geri ödeme sistemleri nedeniyle birçok hasta ve sağlık kuruluşu için ciddi bir engel oluşturuyor. İkinci olarak, coğrafi erişilebilirlik, özellikle kırsal ve düşük kaynaklı bölgelerde ileri teknoloji altyapısının yetersizliğiyle sebebiyle erişimin önünde ciddi bir engel. Üçüncü boyut olan dijital erişilebilirlik, internet altyapısı, dijital okuryazarlık ve kullanıcı arayüzlerinin karmaşıklığı gibi faktörlerle, özellikle yaşlılar ve düşük gelir grupları için önemli bir bariyer. Dördüncü olarak, regülasyonel ve sistemik engeller, ruhsatlandırma süreçlerinin uzunluğu ya da kamu politikalarında entegrasyon süreçleri sebebiyle teknolojilerin yaygın kullanımı sınırlanıyor. Son olarak, kültürel ve algısal erişimsizlikden bahsedebiliriz.Toplumun bazı kesimlerinde yeni teknolojilere yönelik güvensizlik, alışkanlık direnci ya da bilgi eksikliği nedeniyle benimsenmeme sorununu doğuruyor. Bu beş boyut, bir araya geldiğinde sadece bireylerin değil, tüm sağlık sisteminin dijital dönüşümden tam anlamıyla faydalanmasının önünde çok yönlü bir engel oluşuyor.
Stratejik Yaklaşım: Erişilebilirlik İçin Çok Boyutlu Müdahale Gerekir
Yeni nesil tıbbi teknolojiler, insanlığın karşı karşıya olduğu birçok sağlık sorununa umut vadediyor. Ancak bu umut, yalnızca teknolojiye erişebilenler için değil, herkes için gerçek olmalıdır. İnovasyonun değeri, yalnızca geliştirilmiş bir üründe değil, o ürünün hayatlara ne kadar dokunabildiğinde saklıdır.
Yeni nesil sağlık teknolojilerinin toplumun tüm kesimlerine etkili ve adil biçimde ulaşabilmesi için bütüncül politika adımlarına ihtiyaç var. Bu kapsamda, öncelikle dijital sağlık eşitliğini sağlamak adına
çalışmaları hayata geçirmek gerekiyor. Sağlık teknolojilerinin değerlendirilmesinde yalnızca klinik etkinlik ölçütleri değil, hastaların günlük yaşam kalitesini artırma potansiyeli ile birlikte, sağlık sistemine getirdiği maliyet-etkinlik avantajları da bütüncül bir yaklaşımla ele alınmalıdır. Böylece, sağlık sonuçlarının iyileştirilmesi ve kaynakların verimli kullanımı dengeli şekilde sağlanabilir.
Yenilik ve erişim, birbirine zıt değil; doğru şekilde yönetildiğinde birbirini tamamlayan unsurlar. ARTED olarak hem teknolojik ilerlemenin hem de sosyal adaletin savunucusuyuz. Sürdürülebilir bir sağlık geleceği için yenilik ve erişimin dengesini birlikte kurmalıyız.
Çünkü sağlıkta teknolojik dönüşüm, sadece bir vizyon değil, ortak bir sorumluluktur.





