Elif ÖZMAN PUSAT
Araştırmacı Tıp Teknolojileri Üreticileri Derneği
(ARTED) Genel Sekreteri
Dünya hızla değişiyor. Ekonomik dengelerin yeniden kurulduğu, tedarik zincirlerinin sorgulandığı, dijital sağlık uygulamalarının hızla geliştiği ve regülasyonların bu dönüşüme ayak uydurmaya çalıştığı bir dönemin içindeyiz. Tıbbi cihaz sektörü, bu çok katmanlı değişimlere yalnızca ayak uydurmakla kalmıyor, aynı zamanda onları yönlendirme sorumluluğunu da taşıyor.
İşte bu bağlamda MedTech Forum 2025, yalnızca bir sektör buluşması olmanın ötesinde, hepimizin zihninde ortak bir soruyu yeniden gündeme getirdi: Yeni bir denge nasıl kurulacak?
ARTED olarak bu yıl da MedTech Forum’da yerimizi aldık ve farklı ülkelerden gelen karar vericilerle, sektör temsilcileriyle ve inovasyon liderleriyle bir araya geldik. Bu yazı, Forum boyunca edindiğimiz izlenimleri, dikkat çeken stratejik başlıkları ve Türkiye’ye yansımalarıyla birlikte sizlerle paylaşmak amacıyla hazırlandı. Sağlık teknolojilerinde sürdürülebilir bir gelecek için dengeyi ararken, sektör olarak birlikte düşünmeye ve birlikte üretmeye devam edeceğiz.
Avrupa’nın teşhisten tedaviye uzanan tıbbi cihaz endüstrisini temsil eden kuruluşu MedTech Europe tarafından her yıl düzenlenen MedTech Forum, bu yıl 13-15 Mayıs 2025 tarihleri arasında Portekiz’in başkenti Lizbon’da gerçekleştirildi. Yaklaşık 1000 katılımcının yer aldığı Forum, Avrupa başta olmak üzere tüm dünyadan tıbbi cihaz sektöründe faaliyet gösteren profesyonelleri bir araya getirdi. Etkinlikte yalnızca sektöre özel gelişmeler değil, aynı zamanda küresel ekonomik gündemi şekillendiren jeopolitik dinamikler de ele alındı.
Forum’un açılışında Boston Consulting Group CEO’su Richard Lesser dikkat çekici bir konuşma yaptı. Dünya gündeminin iklim sürdürülebilirliğinden yapay zekaya ve ticaret savaşlarına uzanan güncel başlıklarla hızla değiştiğini ve bu değişimden sektörün de etkilendiğini ifade eden Lesser, özellikle son dönemde jeopolitik gelişmelerin etkisinin giderek arttığına işaret etti. Belirsizlik ortamında idealin olaylara önceden hazırlıklı olmak olduğunu belirten Lesser, asıl önemli olanın kriz anlarında atılacak stratejik adımlar olduğunu vurguladı. Bu bağlamda üç temel stratejiye dikkat çekti:
- Şokları minimum zararla absorbe etmek,
- Hızlı adaptasyon göstermek,
- Uzun vadede sektörel dönüşümü hayal edebilmek.
COVID-19 pandemisinin ardından yaşanan enflasyonist baskılar, tedarik zinciri sorunları ve jeopolitik krizlerin sektörün dayanıklılığını gözler önüne serdiğini belirten Lesser, firmaların fiyat ve tedarik esnekliğini artırmaları gerektiğini vurguladı. Küresel ölçekte “tek merkezden üretim” yaklaşımının terk edildiğini, çok merkezli üretim ve tedarik stratejilerinin ön plana çıktığını ifade etti.
Aynı gün gerçekleştirilen diğer oturumlarda da Lesser’ın konuşmasında vurgulanan esnek üretim ve tedarik yapısının zorlukları tartışıldı. Firmaların artık uzun vadeli yatırım planlarında maliyeti azaltma hedefini geri planda tuttuğu, önceliği ise esneklik ve direnç sağlayabilecek üretim altyapılarına verdiği dile getirildi.
İki gün boyunca paralel oturumlarla süren etkinlikte öne çıkan başlıklar arasında yapay zekâ ve dijital teknolojilerin sağlık sistemlerine entegrasyonu, AB’nin tıbbi cihaz mevzuatındaki güncellemeleri ve küresel rekabetin yön değiştiren dinamikleri yer aldı. ABD’nin teknoloji, Çin’in endüstriyel üretim, Avrupa’nın ise mühendislik gücü ile öne çıktığı klasik üçlü yapı, dijital sağlık alanında yeniden şekilleniyor.
Pandemi döneminde büyük ivme kazanan dijital sağlık çözümleri, geri ödeme sistemlerine yeterince entegre olamaması nedeniyle ivmesini kaybetmiş durumda. Çok sayıda yasal düzenlemenin eş zamanlı yürürlükte olması, ürünlerin piyasaya sunum sürecini yavaşlatıyor. Ayrıca, klinik veri eksikliği, sonuç odaklı geri ödeme sistemlerinin uygulanabilirliğini sınırlıyor.
Bu alanda dikkat çeken uygulamalar arasında Almanya’nın DiGA programı ile uzaktan hasta uygulamalarını, Fransa’nın tele-tıp çözümlerini, ABD’nin ise AI destekli analitik ve uzaktan hasta izleme sistemlerini geri ödeme kapsamına alması örnek gösterildi. Bu uygulamalar, sektör için öncü model olarak değerlendirildi.
Avrupa Birliği’nin tıbbi cihazları kapsayan MDR ve IVDR mevzuatındaki güncel durum da Forum’un önemli gündem maddelerindendi. AB kurum temsilcilerinin katılımıyla gerçekleşen oturumda, hasta güvenliğinin sağlanmasının önemine dikkat çekilirken, orantılılık ilkesinin gözetilmesinin gerekliliği vurgulandı. Yeni düzenlemelerde öne çıkan üç temel öneri şu şekilde sıralandı:
- Mevzuatta bürokrasinin azaltılması,
- Her ürün için tek bir onay yolunun zorunlu kılınmaması,
- Uygulamada eşgüdüm sağlayacak “Tıbbi Cihaz Ajansı” benzeri bir yapının oluşturulması.
Forum’da ayrıca bu yıl yürürlüğe giren Health Technology Assessment Regulation (HTAR) ile geçiş sürecinde olan European Health Data Space (EHDS) yönetmelikleri ele alındı. Avrupa Birliği’nin hazırladığı dünyanın ilk kapsamlı Yapay Zekâ yasası da ilgiyle karşılandı.
Etkinlikte, Avrupa genelinde sağlık alanında ortak Ar-Ge projeleri için bir platform sunan Innovative Health Initiative (IHI) ve kamu alımlarında yenilikçi yaklaşımları destekleyen PROCURE projesinin çalışmaları da aktarıldı.
Sonuç olarak, MedTech Forum 2025, tıbbi cihaz sektörünün artık yalnızca ürün bazlı bir rekabetten çıkıp, çok boyutlu bir strateji gerektirdiğini bir kez daha gösterdi. Regülasyonlardan tedarik zincirine, yapay zekâdan sağlık verisi yönetimine kadar uzanan bu geniş dönüşüm alanında, Türkiye olarak hem oyun kurucu olmak hem de küresel standartları içselleştirmek durumundayız. Önümüzdeki dönem, bu bilinçle atılacak adımların belirleyici olacağı bir dönem olacak.