Mehmet Ali ÖZKAN
15 Temmuz gibi ağır bir travmayı yaşamış bir ülkenin ekonomik, sosyal ve siyaseten çok kötü olması beklenirdi. Bu travmayı kurgulayan ve planlayanlarında böyle düşündüklerinden eminim.
Türkiye, darbeyi planlayanları da uygulamaya koyanları da şaşırttı. Aslına bakılırsa dünyayı şaşırttı. Burada en büyük pay milletimize aittir. Türk milleti dış tehditler söz konusu olduğunda içerideki çekişmeleri bir tarafa bırakarak birlik olmayı başarmış bir millettir. Tarih boyunca böyle olmuş ve hep böyle olacaktır. İçimizdeki kanı bozuklar her zaman azınlıkta kalacaktır. Onlar bu birlikteliği hiçbir zaman bozamayacaklar. İçimizdeki vatan hainleri yok olmuş onurlarını Türkiye düşmanlarına satsalar dahi bizi parçalayamayacaklar. Olağan üstü bu duruma rağmen ekonomik bakımdan işler raydan çıkmadı, kurlarda olağan dışı hareketler olmadı. Bu da küçümsenemeyecek bir durum olarak kabul edilmeli. Buna ilaveten merkez bankasının cesaretle faiz indiriminde bulunması yine dikkatlerden kaçırılmayacak ve takdir edilecek bir durum.
Yeni teşvik programı
Hükümetin ekonomiye can vermek, istihdam ağırlıklı yatırımların teşvik edilmesi, doğu ve güneydoğu kalkınma programına farklı bir anlayışla start vermesi çok önemli. Ağır travmadan sonra cesaretli uygulamaları kısa sürede gündeme almak her baba yiğidin hakkı olamaz. Bu konuda hükümetin hakkını vermek lazım. Terörle mücadele, Suriye Fırat Kalkanı operasyonu, batının bilinen köstekleri ve içimizdeki vatan hainlerinin sinsi eylemlerine rağmen Türkiye’de hayatın normal akışında seyretmesi mükemmel bir durum. Olağan üstü şartlara rağmen hükümetin uygulamaya koyduğu yeni teşvik programı önceki teşvik programlarından her bakımdan farklı. Devlet bu konuda cimriliğini bir tarafa bırakarak gerçek anlamda ilk defa gerçek anlamda doğu için kalkınma planı ve teşvik paketi sunuyor.
Milli kaynaklar
Önceki teşviklerde sadece arsa tahsisi yapılırken şimdi alt yapıyı ve fabrikayı da yaparak teslim ediyor. Bu da yetmiyor üretilen ürünlerin kamu tarafından alım garantisi veriyor. Teşviklerin yanına bir de üretim planlaması yapabilseydi ne güzel olurdu. Milli kaynakların dağılımı efektif olarak kullanılabilir, aynı konuda üretim yapan firmaların gereksiz rekabetle zarar etmesinin önüne geçilebilirdi. Üretilmeyene teşvik vermek aynı zamanda mevcut üreticiyi de korur ve yaşatır. Yeterli miktarda üreticisi olan alanlarda artı teşvikler vermek gereksiz atıl yatırım olurken aynı zamanda eski üreticilerle yeni üreticiler arasında haksız rekabet ortamı yaratmış oluyor.
Bankalar görevlerini yapmıyor
Diğer taraftan merkez bankası faiz indirirken, hükümet ilk defa gerçek anlamda teşvik paketini uygulamaya koyarken kamu bankaları ve özel bankaların reel ekonominin hareketlenmesi ve teşviklerin finansı konusunda hiçbir katkıda bulunmuyor olmaları anlaşılır gibi değil. Bankalar mevcut uygulamaları ile bırakın destek vermeyi reel ekonominin tıkanması için kredi kullanan firmalara zorluk çıkarmak için yarışa girmiş durumdalar. Kamu bankaları ve özel bankalar birlikte anlaşmışçasına ortak hareket ederek reel sektörün finansı konusunda görevlerini yapmıyorlar. Hükümet bankaların bu tutumlarına ders vermek için mutlaka başka alternatif finans kaynakları yaratmak zorundadır. Bu konuda gelişmiş ülkelerdeki finans sistemleri incelenmelidir.
15 Temmuz sürecinde milletimiz üzerine düşenin fazlasını yaparken bankalar bu ülkenin değerleridir. Bankalar tüm kazançlarını bu ülkenin ekonomisinden kazanmaktalar. Bunun bilincinde olarak görev yapmalıdırlar.