Prof. Dr. Haydar SUR
İnsanı sevmeden yapılacak her mizah eylemi yıkıcı bir taraf barındırmaktadır. İnsanı gerçekten seven her yöneticinin biraz gülmeye istekli olması, daha doğrusu gülme isteğini kısıtlamaması zaten mizahı kendiliğinden doğuracaktır.
Geçtiğimiz günlerde Üsküdar Üniversitesi’nce bir sempozyum düzenlenmiş ve sempozyumun büyük başarısı üzerine gelecek yıldan itibaren bu etkinliğin kongre şekline getirilmesine karar verilmiştir. İlk bakışta mizah ile yönetim gibi çok ciddi sorumluluk, birikim ve ciddiyet gerektiren bir kavram nasıl yan yana gelecek diye düşünüyor insan. Ama işin içine girince mizahın gerçekten yönetimin vazgeçilmezleri arasında yer aldığını anlıyor. Yönetim sorunlarını ve çözümlerini yarı alaycı bir tarzda ele alan bir kitabı ilk okuduğumda 1990’lardı. Şekil 1’de bu kitabın kapağını görüyorsunuz.
Şekil 1: Mükemmel bir mizah ile yönetim sorunlarının ele alındığı kitap: Peter İlkesi.
Bu kitapta “Her çalışan kendi yeteneksizliğini artırma eğilimindedir”, “Eğer anlaşılabilen bir şeyse, üzerinde yeterince çalışılmamış demektir”, “Bürokraside her pozisyon zamanla yeteneksizler tarafından doldurulma eğilimindedir” gibi insanı güldüren ama bir yandan da gerçek payı var dedirten vurucu ifadeler yer almaktadır.
Kurthan Fişek’in daha doçentliği zamanlarında Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Dergisi’nde yayımladığı “Yeniden Yönetim ve Mizah” adlı bir makalesi vardır. Herhalde Türkçe ’de yönetimi baz alarak mizahı da inceleyen en geniş çalışma budur. O zamanlardan sonra bu konuya bir de Prof. Dr. Çağatay Güler’in eğildiğini ve Bilge Ufuk Güler ile birlikte Mizah, Gülme ve Gülme Bilimi isimli bir kitap çıkardığını belirtelim.
Yöneticilerin çoğu hiç bu konuda kafa yormamış olsa da mizah yönetimde başarımızı kuşkusuz çok artırmaktadır. Yöneticiler mizahı kullanmayınca, çalışanlar yöneticiler hakkında daha çok mizah üretmeye başlıyorlar.
“O paha biçilmez adamın… şahsında ters yanılmazlığımızı buluyoruz. O bizim yönetmezimiz ve yol göstermezimiz, gerçekleri ters gösteren aynamızdır. O ibresi hep güneyi gösteren pusulamızdır”. Başarısız bir yönetici bundan daha iyi özetlenemez. İşyerinde mizahımız olmasaydı neyimiz olacaktı?.. Kanserlerimiz, ülserlerimiz.
İnsanlar hafta sonunda hafta içindekine göre daha fazla gülerler ve bu fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (Gallup şirketinin ABD’de yaptığı prestijli araştırma). İşyeri neşemizi alıp götürüyor. Bebekler günde ortalama 400 kez gülerken yetişkinlerde bu sayı 35’e düşmekteymiş. Wharton, MIT ve London Business School gibi dünya çapında kuruluşların literatüre verdiği bulgulara göre attığımız her kahkaha çalıştığımız kuruluşa işletme kazancı olarak geliyor. Gülmek, özellikle kahkaha, stresi alıyor, sıkıntıyı gideriyor ve kendimizi iyi hissetmemizi sağlıyor, işbirliği yeteneğimizi artırıyor. Yaratıcılığımızı kamçılıyor ve analitik düşünce ve üretkenliğimizi yukarı çekiyor. Gülmek ve bunun getirdiği duygu durumu Allah’ın insanlara hediyesidir.
Kendini iyi yönetici olarak gören herkese ortak sorumdur: Bu zamana kadar çalışanların gülmesine katkı vermek için ne yaptınız? Her toplantıya bir şaka ile başlayabildiniz mi? Halbuki mizah insanların sizi dinlemesini kolaylaştırır. Hafızamızı taze tutar ve hem hatırlama sürelerini çok uzatır hem de daha çok şeyi hafızada tutabilmemizi sağlar. İkna etme düzeyimizi yükseltir, insanlar ilk bakışta kendisine uygun gelmeyen şeyleri bile mizah sayesinde kabul edilir olarak algılar. Bütün bu gerçeklere rağmen insanların çoğu mizahı bir üslup olarak benimsemekten kaçınır, niçin? Çünkü mizahı kullandığınızda başarısızlık ihtimaliniz başarı ihtimalinizden fazladır.
Mizah denince bunun ne maksatla kullanıldığı özellikle önem kazanmaktadır. Bir başkasının eksikliklerini görünür kılmaya veya kendi sorumsuzluklarımızı vurdumduymazlığa dönüştürmeye yönelik mizaha yönetim uygulamaları içinde yer yoktur. Tatlı mizah ise, işte başarı için bir anahtardır. Ancak işyerinde insanlar sizin şakalarınıza ters tepki göstermeyip nüktelerle karşılık veriyorsa mizahınız tatlı sayılacaktır.
Mizahın üç büyük komplikasyonunu iyi yönetmek gerekir:
- istemeden birisinin incitilmesi
- esprinin komik bulunmaması ve zor durumda kalınması
- karşısındakinin namluyu şakacıya döndürüp şakaya sert şaka ile cevap vermesi.Mizahı kullanırken ele alınması gereken bir nokta da hiyerarşik düzey farklılıklarında mizahın pek kabul görmemesidir. Çalışanların çoğu mesai arkadaşları arasında şakalarla iş görme durumunu amirleriyle de sürdürmek istemediklerini, çünkü riskli olduğunu ve yanlış bir izlenim doğurabileceğini belirtmektedir. Halbuki kişi mizah içinde ne kadar anlayışlı, yumuşak, mutlu oluyor. Aynı olumlu hava karşımızdakilere hemen yansıyacaktır. Gülmek esnemek gibi bulaşıcıdır. Kendileri mizahı beceremeyen kişiler bile mizahı usturuplu bir tarz haline getirebilmişlere sonuna kadar açık davranış içine girer. Bundan daha kıymetli bir anahtar bulmak zordur. İşyerinde mizahi yönlerini öne çıkarmayan, kendine fazlaca önem atfeden kişilere ise etraf herkesten daha az önem vermeye başlıyor. Buna da mizahın intikamı diyelim.
- Yöneticilerin mizahı kullanmasının adeta bir zorunluluk olduğunun bilimsel nedenleri 6 ana başlıkta verilebilir. Tablo 1 bu başlıklarda ne gibi yararlar bizi bekler, bunları göstermektedir.
- Mizahtan korkunun dayandığı noktalar genellikle toplumsal rollerimizle ilgilidir. Şekil 2’de gösterilen etkenlerden zaman kaybetme korkusu hariç diğerlerinin hepsi toplum içinde yanlış algı veya istenmeyen role bürünme durumunu gösteriyor. Sulu görünüm verme, uygun kaçmama, alay konusu olma, kontrolü elden kaçırma… Hatta bu nedenlerle cezalandırılma. Burada en anlaşılabilir olanı sıkışık zamanlarda iş yetiştirme telaşına kapılmış bir kişinin şakalaşmayı da yemek yeme, kişisel bakım vb. faaliyetleri ihmal ettiği gibi ihmal etmesi olabilir. Ama kişinin bütün iş yaşamında her zaman sürekli işleri yetiştirme telaşı varsa o zaten başlı başına çözüm gerektiren bir konu olacaktır.
- Şekil 2: Mizahtan korkunun temelinde yatan etkenler.
- Bütün bu riskler birçok kişiyi mizah gibi mükemmel yaşama aracından uzak durmaya hatta korkmaya yöneltmektedir. Mizahtan korkmak ilk anda bir espri gibi gelse de hayatımızda, özellikle iş hayatımızda bunun baskısını hissetmeyen çok az kişi vardır.
- Üzerinde yeterince düşünmeden ve karşımızdakilerin kişilik ve kültür farklılıklarını hesaba katmadan ulu orta yapılan şakaların maksadının dışına çıktığı birçok olay yaşamışızdır.
Tablo 1: Mizah ve Yararları | |
Yarar Alanları | Yararlar |
1. Mizah ve iletişim | insanların dinlemesine yol açar |
uzun dönemli hafızamızı güçlendirir | |
ikna etme gücümüzü artırır | |
öğrenmeyi kolaylaştırır | |
konuşmacıyı sevimli yapar | |
2. Mizah ve kişilerarası yüz yüze ilişkiler | bizi başkalarına bağlar |
sosyal konum farklılıklarını azaltır | |
çatışmaları azaltır | |
güven oluşturur | |
insanları birlikte çalışmaya teşvik eder | |
3. Mizah ve sorun çözme | genel olarak beynin gücünü artırır |
karar vermede hataları azaltır, karar | |
gecikmelerini önler | |
yeni fikirlerin kabulünü sağlar | |
yeni bağlantılar oluşturur | |
bireyin sorun çözme yetkinliğini artırır | |
4. Mizah ve üretkenlik | motivasyon sağlar |
işe devamsızlıkların önüne geçer | |
uzun dönemde tükenmişliği önler | |
çalışanların işe odaklanmasını kolaylaştırır | |
verimliliği artırır | |
5. Mizah ve çalışan sağlığı | mizah, stresi azaltır |
bağışıklık sistemini güçlendirir | |
kasları gevşetir | |
kalori yaktırır | |
mutluluğu artırır | |
6. Mizah ve liderlik | liderlik becerilerini artırır |
daha fazla fırsat oluşturur | |
inanılırlığı sağlar | |
maaşları artırır | |
karlılığı sağlar |
Sonsöz
İnsanı sevmeden yapılacak her mizah eylemi yıkıcı bir taraf barındırmaktadır. İnsanı gerçekten seven her yöneticinin biraz gülmeye istekli olması, daha doğrusu gülme isteğini kısıtlamaması zaten mizahı kendiliğinden doğuracaktır. Sevgisizliğin olmaması sevmek anlamına gelmez, sevmek için daha fazlası gerekiyor. İnsan sevgisiyle davranan yönetici disiplini elde tutmanın önemini de kavradığında zaten olgun bir yönetici haline geliyor. Büyük Alman filozofu Nietzche “müziksiz bir hayat hatadır” demişti. Onu mizaha uyarlayarak tamamlayalım: Mizahsız bir hayat hatadır.