Siemens Healthcare Sağlık A.Ş. Genel Müdürü Şevket On, Siemens’in Türkiye’deki 160. Yılı ve Siemens Healthcare Sağlık A.Ş’nin çalışmaları ile ilgili sorularımızı cevaplandırdı.
Siemens Healthcare Sağlık A.Ş.’yi bize biraz tanıtır mısınız? Neler yapıyorsunuz?
Siemens, 160 yıldır Türkiye’de faaliyet gösteren, ülkemizde artık “Alman kökenli bir Türk şirketi” olarak tanımlanan bir dünya devi. Elektrifikasyon, ulaşım, yenilenebilir enerji gibi pek çok farklı alana odaklanan Siemens bünyesinde bizler ana iş alanlarından birisi olan sağlık alanına yönelik çözümlerimizle Osmanlı İmparatorluğu döneminden beri bu topraklarda hizmet veriyoruz. Mayıs 2016 başından bu yana yeni markamız Siemens Healthineers adıyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu yeni marka, Siemens’in sağlık sektöründeki öncü ruhu ile mühendislik uzmanlığını ve mükemmelliğini bir araya getiriyor. Siemens Healthineers olarak yola devam ederken, köklü deneyimimizden yararlanarak, müşterilerimizi işlerinin her aşamasında destekleyen, kişiselleştirilmiş klinik çözümler sunuyoruz. En büyük özelliklerimizden biri de hem in vivo hem de in vitro çözümler sunan tek firma olmamız. İş alanlarımızı hasta başı testleri ve çözümlerimiz, laboratuvar diagnostiği, diagnostik görüntüleme, ultrason ve ileri tedaviler olarak sınıflandırabiliriz. Bunların dışında elbette bir de servis (müşteri hizmetleri, dijital sağlık servisleri, kurumsal servis ve çözümler) bölümümüz bulunuyor. Siemens Healthineers, sağlık sektöründe yaşanan zorlukların aşılmasında kuruluşlara güvenli bir iş ortağı olarak hizmet veriyor. Bu bağlamda herkesin sağlık hizmetlerine erişimini, sağlık hizmetlerinde kalite ve verimlilikle beraber arttırmayı, insan yaşamını tehdit eden hastalıklarla mücadele etmeyi ve yeni nesil sağlık hizmetlerine geçişte öncü rol oynamayı hedefliyoruz.
Siemens bu yıl Türkiye’deki 160. yılını kutluyor. Siemens Sağlık da son 10 yıldır pazar lideri. Bu güveni nasıl oluşturdunuz?
Siemens’in Türkiye’deki faaliyetleri, 1856’da ilk telgraf sisteminin kurulmasıyla başladı. O dönemde Siemens AG de henüz 9 yaşındaydı. Yani bu topraklar Siemens’le çok erken bir dönemde tanıştı ve o günlerden bu yana hiç kopmayan bir bağ kuruldu. Siemens Healthineers’ın Türkiye’ye katkıları da yine Osmanlı İmparatorluğu dönemine dayanıyor. Örneğin 1. Dünya Savaşı sırasında Türk ordusuna mobil X-ray cihazları temin ettiğimizi, 1924’te Mustafa Kemal Atatürk imzalı Bakanlar Kurulu kararıyla Vakıf Gureba Hastanesi’nde yine X-ray cihazlarının kurulumunu yaptığımızı gösteren belgeler var arşivimizde. O günlerden bugüne, örneğin Türkiye’nin ilk PET-MR cihazının kurulumuna kadar her noktada Siemens Healthineers’ın imzası var. Siemens Healthineers’ın Siemens’teki diğer iş birimlerinden çok temel bir farklılığı var: Yaptığımız her çalışma, insan hayatını doğrudan etkiliyor. Diğer bir deyişle, tek bir erken teşhiste bile rolümüzün olması bizim için büyük bir motivasyon kaynağı. Biz de bu bilinçle hareket ediyor, her zaman güvenilir bir marka olarak itibarımızı korumaya özen gösteriyoruz. Bize duyulan güvenin en önemli diğer nedenleri ise güçlü değerlerimiz ve iş ilkelerimiz. Siemens Healthineers, dünya genelindeki sağlık kuruluşlarının bir numaralı tedarikçisi ve destekçisi olmayı hedefliyor. Bu hedef doğrultusunda da klinik mükemmelliğe ve operasyonel verimliliğe odaklanıyoruz. Geniş ürün portföyümüzün yanı sıra, bunlarla bağlantılı katma değerli hizmetler de sunuyoruz. İnovasyona verdiğimiz öncelikle de sağlık sektörünün en yenilikçi firması konumundayız.
Kamu Özel Ortaklığı (PPP) ile yapılan Entegre Sağlık Kampüsleri inşatları hızla sürüyor. Siemens olarak hangi sağlık kampüsleri ile çözüm ortaklığınız var?
Ülkemizde sağlık hizmetlerinin sunumunda 2000’li yılların başından beri yaşanan dönüşümün en büyük göstergelerinden biri, PPP (kamu-özel işbirliği) kapsamındaki Sağlık Bakanlığı Şehir Hastaneleri projeleri. Siemens de bu projelerde, sağlık çözümlerinin yanı sıra finansman ve bina teknolojileri çözümleriyle de rol alıyor. Örneğin, Siemens Finansal Hizmetler, çok sayıda sağlık profesyoneline iş imkânı yanında kaliteli bir çalışma ortamı da sunacak olan Adana Entegre Sağlık Kampüsü’nün, Bilkent Şehir Hastanesi’nin, Konya Şehir Hastanesi’nin ve Yozgat Sağlık Kampüsü’nün finansörleri arasında yer alıyor. Siemens Healthineers olarak, şehir hastanelerine sadece ürün temini değil, ekipman, servis ve klinik operasyon desteği de sunuyoruz. Şu ana kadar imzalamış olduğumuz ve görüşmelerini sürdürdüğümüz projeler hayata geçtiğinde, Siemens Healthineers’ı alışılagelmiş ürün sağlayıcı rolünün ötesinde, bir hizmet sağlayıcı olarak göreceksiniz.
Sizin de bahsettiğiniz gibi Siemens Finansal Hizmetler de bu kampüslerin finansörleri arasında yer alıyor. Finans anlamında ne gibi hizmetler sunuyorsunuz?
Ürünlerimizi pazara sunarken, yatırımcıların finansal ihtiyaçlarını doğru anlayıp, iyi analiz edip ihtiyaçlarına uygun finansman çözümlerini de beraberinde çok geniş yelpazede çözümler sunuyoruz. Siemens Financial Services (SFS) grubu altında Finansal Kiralama (Siemens Leasing), Bankacılık Proje Finansmanı ve Danışmanlığı konularında çok çeşitli finansman alternatiflerimiz bulunuyor. Portföyümüzde yer alan Görüntüleme Cihazları, Klinik Ürünler ve Laboratuvar Ekipmanları için en uygun ve en hızlı finansman çözümü leasing. Kendi leasing şirketimiz olan Siemens Leasing’in Türkiye’de kurulu olması ve diğer tüm leasing firmaları ile çok yakın çalışmalar içinde olmamız müşterilerimizin ihtiyaçlarına uygun leasing alternatifleri üretmek konusunda bizi rahatlatıyor. Büyük hastane yatırımlarında ise Hermes ve US Exim gibi İhracat Kredi Kuruluşlarından (ECA / Export Credit Agencies) krediler sağlayabiliyoruz. Son yıllarda ise finansman konusunda özellikle Sağlık Bakanlığı’nın yürütmekte olduğu Kamu-Özel İşbirliği (PPP) metodu ile hayata geçirilecek olan Şehir Hastanelerinin finansmanı konularında yatırımcılara çözüm üretmek konusunda çalışıyoruz. Bu alanda sunduğumuz çözümler ağırlıklı olarak kredi veya özel amaçla kurulmuş şirketlere (SPV) ortak olmak şeklinde ilerliyor. Şu ana kadar finansal sözleşmesi imzalanmış Şehir Hastanelerinden 4 tanesinde, banka kredisi vermek kaydıyla finansörlerden biri olarak yer aldık. Bunlara örnek olarak Bilkent Entegre Sağlık Kampüsü ve Adana Şehir Hastanesi’ni verebiliriz. Kamu Özel Ortaklığı kapsamında yapılacak ve finansal yapısı oluşturulmaya çalışılan diğer projeleri de çok yakından takip ediyoruz.
Sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesinde Entegre Sağlık Kampüsleri’nin rolü ne olacak?
Devlet ve özel sektörün bu gibi projelerde işbirliği yapması, rekabeti güçlendirmek ve son kullanıcıya uygun maliyetle, nitelikli hizmetler sunabilmek açısından önemli fırsatlar sunuyor. Bu kapsamda açılacak şehir hastaneleriyle ülkemizdeki sağlık altyapısı önemli ölçüde iyileştirilecek. Gerek hasta başına düşen yatak ve cihaz, gerekse sağlık personeli anlamında önemli ilerlemeler kaydedileceğini düşünüyoruz.
Sağlık kuruluşlarının hastalarına verimli ve yüksek kaliteli hizmet sunmasını sağlayan yenilikçi klinik çözümleriniz neler?
Öncelikle belirtmek isterim ki Siemens Healthineers olarak, yenilikleri gerçeğe dönüştürmek ve insan sağlığını ilerletmek odağında müşterilerimize en yeni teşhis ve tedavi teknolojilerini sunmak amacıyla global gelirimizin yüzde 8’inden fazlasını Ar-Ge’ye ayırıyoruz. Diğer bir deyişle Siemens Healthineers, Ar-Ge’ye 1 milyar euro’yu aşkın bir tutar harcıyor. Dolayısıyla çok sayıda yenilikçi çözüme imza atıyoruz. İnovasyona yaptığımız bu yatırımlar gerek klinik gerekse teknolojik anlamda önderliğimizi devam ettirmemizi sağlıyor. Örneğin, MR’da açık ara lider olduğumuzu söyleyebiliriz. Son teknoloji ile donatılmış MR cihazlarımızda, yüksek verimlilikle mükemmel MR görüntüleri çekiliyor. Gerek sessiz MR ve geniş gantri açıklığı gibi hasta konforunu ön plana çıkarak yenilikler, gerekse 7T gücüne kadar ulaşan MR çözümlerimizle tanı ve tedaviye olduğu kadar bilimsel gelişmelere de katkı sağlıyoruz. Bilgisayarlı tomografi (BT) alanında en ileri teknolojik gelişmeleri ülkemize hızla kazandırmanın gururunu yaşıyoruz. Bu başarının temelinde, BT gibi radyasyon temelli alanlarda ve özellikle pediatride düşük dozun her zaman birinci önceliğimiz olması yatıyor. Örneğin SOMATOM Force modelimiz, tüm vücudu standart bir röntgenden daha düşük dozda radyasyon kullanarak tarayabiliyor. Sağlık Bakanlığı tarafından son iki yıl içinde Türkiye genelinde çerçeve ihale yöntemi ile satın alınan 77 anjiyografi cihazının 69’unu sağlama başarısı gösterdik. Bu kapsamda bazı illerimize kardiyoloji ve girişimsel radyoloji alanında ilk anjiyo sistemlerini kazandırmış olduk. Son olarak hibrit ameliyathanelerden bahsetmek isterim. Farklı disiplinlerin bir arada kullanıldığı hibrit ameliyathaneler, yüzde 21 zaman tasarrufu sağlıyor. Bu eğilimi yakından takip eden Siemens Healthineers’ın dünya genelinde 900 hibrit ameliyathane kurduğunu ve Türkiye’de de sayının hızla arttığını özellikle vurgulamak isterim.
Giderek büyüyen terapötik ve moleküler diagnostik pazarındaki ürünleriniz ve çalışmalarınız ile ilgili neler söylersiniz?
Moleküler görüntüleme anlamında son dönemde ülkemize kazandırdığımız en büyük yenilik PET-MR cihazı oldu. Türkiye’nin ilk PET-MR’ını Siemens Healthineers olarak biz kurduk ve bunun haklı gururunu yaşıyoruz. PET teknolojisi ile MR’ı bir araya getiren bu çözüm, başta kanser ve Alzheimer olmak üzere, yaşamsal açıdan kritik hastalıkların erken tanısında ve tedavi değişikliklerinin planlanmasında çok önemli rol oynuyor. Kanser görüntülemede kullanılan PET/CT ve SPECT/CT cihazları da bu alanda önemli çözümler sunuyor. Bu cihazlardan alınan çıktılar çok kritik çünkü ameliyat/kemoterapi/radyoterapi gibi yöntemlerin seçiminde bu sonuçlar etkili oluyor. Terapötik pazarda ise; üroloji cihazları, radyoterapi odaklı cihazlar, girişimsel müdahale sırasında görüntüleme hizmeti sunan cihazlar gibi pek çok ürünümüzle faaliyet gösteriyoruz. İleri Tedaviler birimimiz anjio ve C-kol röntgen cihazlarını kapsıyor. Anjiyografi, Siemens Healthineers’ın Türkiye’deki en yaygın çözümlerinden birini oluşturuyor. Hayati açıdan kritik önem taşıyan anjiyografide cihazların çalışırlık sürelerinin yüksek olması gerekiyor. Artis serisi anjio ürünlerimiz erişilebilir üst düzey anjiyo cihazı arayışında olan kamu, üniversite ve özel hastaneler tarafından görüntü kalitesi ve kullanım kolaylıkları sebebiyle tercih ediliyor. C-kol çözümler ise hasta konforundan ve görüntü kalitesinden taviz vermeden, sağlık personelinin işini kolaylaştıracak tasarımlarla sunuluyor.
Türkiye sağlık alanında hangi konumda? Teknoloji anlamında altyapısını hızlı yeniliyor mu?
Dünya geneline baktığımızda sağlık alanında ülke ayrımı olmaksızın üç temel görüyoruz:
Konsolidasyon: Sağlık kuruluşları bir araya gelerek sağlık grupları oluşturuyor. Böylece kuruluşların hacimleri artıyor.
Sanayileşme: Sektör, sanayi mantığını benimsemeye başlıyor. Yani kalite artarken maliyetlerin düşmesi bekleniyor.
Sağlık yönetimi: Artık hastalıkların tedavi edilmesinden ziyade, hastalıkların ve gereksiz tedavilerin önlenmesine odaklanılıyor.
Türkiye’de de bu global trendleri leri çok net şekilde görebiliyoruz. Hatta Türkiye’nin bu trendleri dünyanın birçok ülkesinden önce deneyimlediğini ve geliştirdiği çözümlerle birçok ülkeye örnek oluşturduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Kurulacak Şehir Hastanelerinin de bu konuda önemli bir adım olduğuna inanıyoruz. Bu hastanelerle birlikte, sağlık hizmetlerinin teknolojik altyapısı da önemli ölçüde gelişecektir.
Sağlık turizmi açısından Türkiye’nin geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz? Tıbbi cihaz altyapısının yüksek teknolojiyle donatılmasının sağlık turizmine katkısı nedir?
Kaliteli sağlık hizmetleri ve yüksek teknolojili çözümler sayesinde Türkiye, sağlık turizmi açısından önemli bir ülke haline geliyor. 2023 yılına kadar, sağlık çözümlerinden yararlanmak üzere 2 milyon turistin ülkemize gelmesi hedefleniyor. Gerek kamu gerekse özel hastanelerde artan teknolojik yatırımlar ve üst düzey klinik personel altyapısının sağlanması da bu hedefe erişimde katkı sağlayacaktır.
Türkiye’deki her hastanede cihazlarınız kullanıldığı için çağrı merkezinize yılda on binlerce çağrı geliyor. Servis hizmetlerinizden biraz bahsedebilir misiniz?
Müşteri Hizmetleri Yönetimi (Siemens Healthineers Teknik Hizmetler) bölümümüz proje yönetimi ve servis hizmetleri sunuyor. Diğer bir deyişle, satış sonrası sürece odaklanıyor ama hizmetleri bununla sınırlı kalmıyor. Bu bölüm proaktif ve müşteri odaklı yaklaşımıyla cihaz çalışırlık oranlarını yüksek tutmayı ve böylece insan sağlığına katkıda bulunmayı hedefliyor. Gerek kamuda gerekse özel sektörde Türkiye’nin önde gelen sağlık hizmeti sunucuları Siemens Healthineers sistemlerine ve çalışanlarımızın uzmanlığına güveniyor. Çağrı merkezimize yılda 130.000’den fazla çağrı geliyor. Güçlü kadrosuyla, Müşteri Hizmetleri birimimiz 20 farklı şehirde yerleşik olarak hem görüntüleme hem de laboratuvar cihazlarında hizmet sunuyor. Kullanıcılarımızın güvenilir iş ortağı olma inancıyla çıktığımız satış sonrası ilişkilerde tüm süreçlerimiz kullanıcıyı ve müşterilerimizi ön plana alacak şekilde tasarlandı. Tüm cihaz ve sistemler uzaktan servis sistemimize bağlı olduğu için, servis ekibi cihazlara doğrudan bağlanabiliyor. Tıbbi cihaz servis süreçlerinde artık sadece cihazların arıza yapmasına göre yapılandırılmış “Break and Fix” modeli yerine, kullanıcı ihtiyaçlarına göre yapılandırılmış ve teknoloji destekli “interaktif” servis anlayışı öne çıktı. Bu anlayışla yaptığımız çalışmalar neticesinde, özellikle büyük cihazlarda SRS (Siemens Remote Services) altyapısı ile birlikte cihazlarda oluşabilecek aksamalar Almanya’daki izleme merkezi tarafından 7/24 takip edilebiliyor ve proaktif olarak servis mühendislerimizin müdahalesi ile giderilebiliyor. Careport adını verdiğimiz çözümle, kullanıcılarımız cihazlarının durumlarını internetten takip edebiliyor. Bu şekilde hızlı, güvenilir ve takip edilebilir bir hizmet sunarak müşterilerimizin vazgeçilmez çözüm ortağı olmayı başardık. Teknik ekibimiz, cihaz teknolojilerini takip etmeleri ve kişisel gelişimlerine katkıda bulunmak için sürekli olarak yurtiçi ve yurtdışı eğitimlerle destekleniyor. Uzmanlarımız her yıl yurt dışında, alanlarına özel 140 eğitime düzenli olarak katılıyorlar.
1-5 Kasım 2016 tarihleri arasında düzenlenecek olan 37. Ulusal Radyoloji Kongresi’nde hangi cihazlarınızı tanıtacaksınız?
Radyoloji alanında MR, tomografi, anjiyo, röntgen, mamografi ve ultrason cihazlarında pazarın ulaştığı son noktayı ve tüm bunları bağlayan IT altyapısına yönelik yenilikçi çözümlerimizi paydaşlarımıza tanıtıyor olacağız. Bu kapsamda yenilikçi klinik uygulamaların yanı sıra hasta konforu ve hastanenin maliyetlerini optimize etmeye yönelik pek çok fırsatı bire bir paylaşma fırsatımız olacak.
Sosyal sorumluluk alanında ne gibi projeleriniz var?
Siemens olarak sürdürülebilirliğin sadece çevresel değil, aynı zamanda toplumsal bir süreç olduğuna inanıyoruz. Özellikle çocuk ve gençlerle birlikte projeler yürütmeye önem veriyoruz. Darüşşafaka’ya maddi bağışta bulunmanın yanı sıra öğrencilerin fen derslerinde öğrendikleri konuları pratiğe dökmeleri amacıyla mekanik, fizik ve bilgisayarı bir araya getiren Mekatronik Kulübü’nü kurduk. Aynı zamanda Darüşşafaka’nın ödüllü Robot Kulübü’ne de destek veriyoruz. Türkiye’de çeşitli üniversitelerle işbirliğimiz var. Akıllı şebekeler, sağlık, enerji, nanoteknoloji gibi alanlarda spesifik projeler üzerine çalışıyoruz. Ayrıca sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği yapıyor; erken teşhis gibi konularda bilinçlendirme faaliyetlerine katılıyoruz. 2016’da yaklaşık 1000 öğrenci ile bir araya gelerek genç neslin bu konuda bilinçlenmesine katkıda bulunduk. Farkındalık yaratan sosyal sorumluluk projelerinin de her zaman öncüsü olarak yer alıyoruz. 2016 yılı Kanser Haftası’nda, kanserle mücadelede erken teşhisin önemini vurgulamak için Kanserle Dans Derneği ve Neolife Tıp Merkezi işbirliğiyle “Kanserli Hastaya Nasıl Destek Olunur” başlıklı bir sosyal sorumluluk projesi gerçekleştirdik. Aralarında profesyonel dansçılar, Siemens Healthineers çalışanları, kanser hastaları ve hasta yakınlarının da bulunduğu yaklaşık 300 kişi 9 Nisan 2016 tarihinde İstinye Park AVM’de dans ederek “Sağlık için… Destek için… Hareket edin” mesajı verdik. Farklı türleri ile dünya genelinde oldukça yaygın olan kanser hastalığı, Siemens Healthineers’ın önemle üzerinde durduğu çalışma alanlarından bir tanesi. Kanserin önlenebilir ve erken evrede teşhis edilebilir bir hastalık olduğunun göz ardı edilmemesi gerekiyor. Bu kapsamda böyle anlamlı bir projeye destek olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.
Türkiye’de inovasyon alanında gençlere fırsat yaratmak amacıyla da Innovation Think Tank platformunu hayata geçirdik. Innovation Think Tank (ITT), Siemens Healthineers çatısı altında interdisipliner yaklaşımla inovatif düşünceleri gerçekliğe dönüştüren bir platform. Merkezi, Siemens Healthineers’ın kalbi olan Erlangen’de (Almanya) bulunan ITT aynı zamanda Çin, Hindistan ve Ağustos 2014’te İstanbul Teknokent’te kapılarını inovatif düşüncelere açtı. Öğrenciler, Ar-Ge mühendislerimizin görev yaptığı ITT’de bir araya gelerek disiplinler arası proje takımlarında mühendislik, ürün tasarımı, deney, hızlı prototip üretim, test gibi alanlarda çalışabiliyor. İstanbul Teknopark’taki laboratuvarımızda gençlerle beraber yeni çözümleri, yeni fikirleri tartışıyoruz. Bu hepimizi çok heyecanlandırıyor çünkü birlikte “yeni”yi arıyoruz. Vurgulamak istediğim bir başka önemli çalışmamız da Boğaziçi Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi ve Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü ile birlikte gerçekleştirdiğimiz, Türkiye’de ilk kez düzenlenen İnovasyon Yönetimi Sertifika Programı. Aralık 2015’te biyomedikal mühendisliği, elektrik-elektronik mühendisliği, makine mühendisliği, bilgisayar mühendisliği, grafik tasarım ve ekonomi alanlarında eğitim alan öğrenciler düzenlediğimiz programa yoğun ilgi gösterdi. Eğitim sonunda öğrenciler çok başarılı projelere imza attılar. Bu çalışma, Almanya’da gerçekleşen Innovation Research Lab 2016 ödül töreninde de “En İnovatif ITT (Innovation Think Tank) Ekibi” ödülünü Siemens Healthineers Türkiye’ye kazandırdı.