Mehmet Ali ÖZKAN
Rahmetli sanatçı Şenay Yüzbaşıoğlu’nun 1971 yılında meşhur ettiği, halkımızın hafızasında yer edinen unutulmaz şarkısının bu günlerde yine çok anlam kazanmaya başladığını düşünüyorum.
Ne güzel bir şarkıdır o. “Bak kardeşim elini ver bana, gel kardeşim neşe getirdim sana, al kardeşim ye iç gül oyna. Sar kardeşim kolunu boynuma, sev kardeşim canım feda yoluna, tap kardeşim tüm insanlara. Dünyaya geldik bir kere kavgayı bırak her gün bu şarkımı söyle, sevdikçe güler her çehre, mutluluklar bizim olsun acı birlikte.”
Türkiye’de dışarıdan planlanıp içeride yaşanan ülkeyi parçalama, kardeşi kardeşe düşürme projesinin devamı niteliğindeki planlar Batı tarafından uygulanmaya devam ediyor. Planı yapanlar, planlarının sonucunu almak için hiçbir zaman Türkiye üzerindeki oyunlarını oynamaktan vaz geçmeyeceklerdir. Amerika’da Reza Zarrab davası olarak adlandırılıp Halk Bankası davası gibi gösterilen davanın aslında Türkiye’yi cezalandırmak ve iktidarda bulunan Tayyip Erdoğan iktidarını sonlandırma projesi olduğu açıkça görülmektedir.
Bu iktidar döneminde Türkiye’ye istediğimizi yaptıramıyoruz. Türkiye bizim kontrolümüzden çıkıyor, Türkiye’de iktidara bizim dediklerimizi yapacak birileri gelmeli projesidir bu dava.
Reza Zarrab’ın itirafları mı desek, yazılan senaryonun söylemi mi desek, adı ne olursa olsun dönemin bakanları ve bürokratlarına verildiği iddia edilen rüşvetler konusunda zamanında Türkiye’de bir dava açılmaması eksik bir uygulama olmuştur. Bir şeyi sahiplenmek iyidir de bu tür konuların kamuoyu vicdanında aklanmasının önemi unutulmamalıdır. Bunu sağlamanın en iyi yolu adalettir, hukuktur. O gün hukuk yoluna gidilmemiş olması Reza Zarrab’ın iddiaları olan rüşvetler meselesini kamuoyu nezdinde tekrar gündeme getirmiştir. Yargılama olmuş olsaydı gündeme gelmesi söz konusu olmayacaktı. Bu konuda halkın vicdanını rahatlatılacak adımlar atılmalıdır. Hesap vermesi gerekenler adaletin önüne çıkarılmalıdır.
Batı’nın hedefi belli
Bu işin bir ayağı. Esas olanı ise, Batı’nın Türkiye ve Tayyip Erdoğan projesidir. Tayyip Erdoğan iktidar partisinin lideri, T.C. Cumhurbaşkanıdır. Türkiye demek Tayyip Erdoğan demek değildir. Batı bunu dikkate almaz. Batı’nın hedefi bellidir. Hedefe ulaşmada hedefin önünde kim ya da kimler varsa onları ortadan kaldırmaktır. Ancak siyasi partilerimiz ve onların yöneticilerinin ne pahasına olursa olsun deme lüksleri olmamalıdır. Tayyip Erdoğan’ı sevmiyor olabilirler. Erdoğan’ı sevmemek ülkeye, halka zarar verme hakkını kimseye vermez. Siyasi mücadele demokratik yollardan olmalı, ülkeye ve halka maddi ve manevi zarar vermeden yapılması genel ilke olmalı. Siyaset etik değerler üzerinden yapılmalı. Halkın çeşitli nedenlerle gerildiği, sinir kat sayısının arttığı bu günlerde şarkı sözlerinde belirtilen davranışlar içinde olmaya çok ihtiyaç var. Fetö darbecilerinin ve bu oyunun aktörlerinin Dünyanın her tarafında Türkiye üzerine kurgulanan oyunlarda utanmadan görev almışlarken sağduyulu herkesin birlik ve beraberliği bozacak davranışlardan kaçınması bir vatandaşlık sorumluluğudur. Aksi üslup ve davranışlar sergileyip Türkiye düşmanı Batı’nın ve vatan hainlerinin ekmeğine yağ sürmemek gerekir.
Vatan millet birlikteliği
Tarih boyunca dış tehditler ortaya çıktığında halkın nasıl birlik olduğu, nasıl kenetlendiği Türk milletinin en önemli özelliğidir. Bugünlerde vatan ve millet birlikteliğinin dış ve iç tehditlere maruz kaldığı halk tarafından gözlemlenmektedir. Siyasetçilerimizin Türk halkının bu özelliğini dikkatlerinden kaçırmadan siyasi söylem ve hareketlerini halkımızın bu özelliğini dikkate alarak hayata geçirmelerini tavsiye ediyorum.
Halk duyduğunu ve gördüğünü gerekli eleklerden geçirerek konuşmasını sandıkta yapar. 2019 da yapılacak seçimlerde ülkeyi birleştiren, Türkiye’nin birlik ve beraberliğine karşı olanlara can siper hane göğüs gerenlerin ve doğmamış yetimin hakkını koruyanların zafer kazanacağı yıl olması temennisiyle “gel kardeşim kavgayı bırak, sev kardeşim” diyoruz.