TÜSAP Zirvesi, 21 Aralık 2019’da, Sağlık Bilimleri Üniversitesi Hamidiye Külliyesi tarihi binasında yapıldı. Başta Sağlık Bakan Yardımcısı Dr. Şuayip Birinci, Cumhurbaşkanlığı Sağlık ve Gıda Politikaları Kurul Üyesi Prof. Dr. Necdet Ünüvar, Cumhurbaşkanlığı Bilim Teknoloji ve Yenilik Politikaları Kurulu Üyesi Dr. Osman Coşkun, TÜSAP Yürütme Kurulu Başkanı ve Medipol Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sabahattin Aydın ve İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu olmak üzere kamu, STK ve özel sektör temsilcilerinin katılımı ile gerçekleşti.
Yıl boyunca yapılan TÜSAP toplantıları hakkında bilgi veren TÜSAP Yürütme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Sabahattin Aydın, 2019 yılı TÜSAP toplantılarından Sağlık Finansmanı Toplantısında finansal sürdürülebilirliğin, Sağlık Hizmet Sunumu Toplantısında üniversitelerin sorunlarının, İlaç ve Eczacılık Toplantısında biyoteknoloji ekosisteminin ve Sağlık Teknolojileri Toplantısında sağlık endüstrisinde globalleşmenin tartışıldığını söyledi.
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yunus Karakoç’un üniversite adına hoş geldiniz konuşması yaptığı ve Sanofi Türkiye ve Eczacıbaşı Monrol firmalarının katkıları ile gerçekleşen Zirve’de şimdiye kadarki tüm TÜSAP toplantılarına katıldığı için İstanbul İl Sağlık Müdürü Dr. Kemal Memişoğlu’na da söz verildi. Memişoğlu, bu toplantılardan yüksek kazanımlar elde ettiğini, bu nedenle yine her toplantıya katılmaya devam edeceğini söyledi. Bugüne kadar yapılan 12 toplantı ve 2 zirvenin istatistiki değerlendirmelerini paylaşan TÜSAP Sekreteri Beşir Kemal Şahin ise katılımları ile kamu, özel, üniversiteler ve STK’lar olmak üzere sektörün tüm bileşenlerinin bu toplantılara verdikleri önemi vurgulayan bir konuşma yaptı.
2019 yılında gerçekleşen 4 vizyon toplantısının çıktılarının paylaşılarak sektör değerlendirmelerinin yapıldığı TÜSAP Zirvesi’nde, Sağlık Finansmanı Toplantısı ve Sağlık Hizmet Sunumu Toplantısı Prof. Dr. Haluk Özsarı’nın, İlaç ve Eczacılık Toplantısı Turgut Tokgöz’ün ve Sağlık Teknolojileri Toplantısı Türkay Ufuk Eren’in sunumları ile katılımcılarla paylaşıldı.
“TÜSAP’ın özgünlüğünü koruyarak toplantıları daha da yaygınlaşmak gerek” Dr. Şuayip Birinci, Sağlık Bakan Yardımcısı
TÜSAP’ın farklı kurum, kuruluş, oluşum ve entelektüel çevreleri biraraya getirerek fikirlerin tartışıldığı bir ortam yaratması açısından önemli bir işlevinin olduğu konusunda ortak kanının paylaşıldığı zirvede Sağlık Bakan Yardımcısı Dr. Şuayip Birinci, TÜSAP’ın kuruluş amacından bahsetti. Sorunların yüksek sesle konuşularak toplantıda olmayan tarafların bu konuşmalardan etkilenmesi amacı ile bu oluşumun sağlandığını dile getiren Birinci, “O gün sorunlarımız farklı idi ve bizim sorunlarımıza benzer sorunları dünyada birçok ülkenin yaşadığını görmüştük. Yine sorunlar dünyada da bizde de aynı ama şimdi sorunlar ortak hale geldi.” diye konuştu. Bundan sonraki süreçte TÜSAP’ın özgünlüğünü koruyarak toplantıları daha da yaygınlaşmak gerektiğini söyleyen Birinci, sağlığın finansman tarafına değinerek “Evet, belki inovatif şeylerle bir süre daha bu fiyatlarla bir yere gidilebilir ama hepimizin ortak kabulü finansman tarafında bir inovasyon yapmak. Sağlık finansmanı tarafındaki problemler bazı çözümlerin hızlı elde edilmesini engelliyor. Değere odaklı bir yaklaşımla burayı çözümlemek gerektiği ortada.” dedi.
“İnovasyon global bir metadır, nerede bulunursa alınabilir” Prof. Dr. Utkan Demirci, Stanford Üniversitesi Tıp Fakültesi Kaliforniya – ABD
Yüksek katma değerli inovatif teknolojilerin Türkiye’de üretilmesi konusunda çalışmalardan bahseden Stanford Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Utkan Demirci, kanser ve sperm alanlarında yapılan ve Harvard ve Stanford Üniversitesinde patentlenen iki inovasyon çalışmasını örnek gösterdi. İnovasyonun global bir meta olduğunu ve nerede bulunursa alınabileceğini bununla birlikte yerlileştirerek ve içselleştirerek ürüne dönüşebileceğini söyleyen Demirci, Stanford Üniversitesi’nin kanserde erken teşhis çalışmalarına odaklanan Canary Center’e ilişkin bilgi verdi.
Merkez olarak biyoloji ve mühendisliği birleştirip tıpta özellikle yeni teknolojiler geliştirdiklerini ifade eden ve Magnetic Levitation (Manyetik Kaldırma) teknolojisi ile kanserde erken teşhis konusundaki çalışmalara ilişkin bilgi veren Demirci, “Kompleks bir hücre sistemini yer çekimsiz ortama, bir mikro kanalın içine verdiğinizde her hücre değişik şekilde yer çekiminden uzaklaşmaktadır. Buradaki asıl etmen hücrenin kendi özgül ağırlığı oluyor. Bu özgül ağırlığın, bu yoğunluğun kanser hücrelerinde daha az olduğunu da biliyoruz. Böyle olunca bir kanı kanalın bir ucundan koyup diğer taraftan kan hücreleri ve kanser hücrelerini ayırabiliyoruz. Laboratuvar aşamasında yer çekiminden kanser hücresinin ayrımına geldik. Bunu nerelerde kullanabiliriz? Gününüzde precision medicine dediğimiz kokteyl ilaçlar değil de kişinin kendi kanserine özgü, kendi kanserindeki mutasyonlara özgü, kendi kanser hücrelerinin sekanslaması sonucu kişinin erken teşhisine özgü teknolojiler gelişmeye başladı. Bu teknolojilerden biri de bizim bu geliştirdiğimiz teknoloji. Belki 10 binlerce dolar değerindeki hücre ayrıştırma prosesi çok basit, yerçekimsiz bir teknolojiyi kullanarak hızlı bir şekilde yapılabiliyor. Hastanın kanda dolaşan metastetik kanser hücrelerini alıyorsunuz, kanser hücrelerinden hangi mutasyonları olduğunu görüyorsunuz ve buna bağlı olarak 10 tane kemoterapi ilacı kullanacağınıza 1-2 tane kullanıyorsunuz. Belki bilinen kemoterapi ilaçlarını kullanmıyorsunuz, belki çok alakasız FDA onaylı diyabet ya da başka bir hastalıkta kullanılan bir molekülü kullanıyorsunuz. Belki bu ilaç hastanın kanserine karşı etki yapıyor. Bu durum tüm popülasyon için geçerli değil ancak o hasta için geçerli. Yani bu yerçekimsiz ortamdan kanserin hızlı teşhisi ile gelişen bir teknoloji… En son bir öğrencim aynı teknolojiyi aldı ve Uganda’ya gitti. Uganda’da bunu cep telefonu ile birleştirdik. Çünkü orada Sıtma teşhisi önemli. Orada bunu hızlı bir şekilde teşhis etmek mümkün değil. Ama şunu biliyoruz ki kırmızı kan hücrelerine nüfus ediyor ve öyle olunca hücrenin yoğunluğu değişiyor. Kan hücrelerini belli bir levitasyona getirdiğinizde içinde Sıtma olan hücreler ya yukarıda ya da aşağıda toplanıyor. Buna bağlı olarak çok hızlı bir şekilde belki 10 dakikada hastanın ateşinden dolayı bir durum var mı, yoksa sıtma ya da Akdeniz Anemisi gibi başka bir kan hastalığı mı, diye biraz da yapay zeka uygulayarak milyonlarca hücre arasından reel hücre dediğimiz az bulunan hücreleri bir cep telefonundan levitasyon teknolojisini kullanarak uygulayabiliyorsunuz” diye konuştu.
Bu tarz teknolojilerin sadece Afrika’da kalmayacağını belirten Demirci, kanser hücrelerinde olduğu gibi gelişmiş ülkeleri de etkilediğini ve bu inovasyonun sadece Stanford’da kalmadığını çok değişik alanlarda ürüne dönüştüğünü ifade etti. İkinci bir örnek olarak sperm hareketlerini yönlendirerek ya da seçici davrandırarak başta kısırlık olmak üzere sperm genetiğine varana kadar uygulanabilecek bilimsel gelişmelere örnek gösteren Demirci, “Türkiye’de son 5 senedir çip bebek diye bilinen ve Sağlık Bakanlığından CE onaylı ve daha sonra FDA onayı alınan, Avrupa ve Japonya’da olan ve ABD’de giderek yaygınlaşan bir teknoloji. Tüm dünyada 20 bin ve Türkiye’de belki 10 binin üzerinde bu şekilde bebek doğumu olmuştur.” dedi.
Çevre kirliliği, alınan ilaçlar, geçirilen hastalıklar ve yaş faktörleri ile kalitesi düşen spermler arasından kaliteli spermi seçme konusunda teknolojiyi anlatan Demirci, “Sperm ilginç bir mikromotor gibi davranıyor. Sperm hücrelerini bir sinüs dalgaları gibi simüle ettiğinizde, küçük mikrokanallara koyduğunuzda bunlar sadece yüzmüyor, salladıkları kuyruklardan çıkan dalgalarla ortamda birbirleri ile aslında konuşuyorlar. Bu interaksiyon aslında hangi spermin yumurtaya ulaşabileceğine karar veriyor” şeklinde konuştu.
“Türkiye’de sadece kendi üniversitelerimizde bulduğumuz inovasyonlarla mı yetiniyoruz yoksa belli komiteler olarak tüm dünyada beyin avcılığı, inovasyon avcılığı, teknoloji avcılığı yapacak şekilde de bakabiliyor muyuz”, diye soran Prof. Dr. Utkan Demirci, “Özetlemek gerekirse biz Harvard ve Standford üniversitesinde patentlenen teknolojileri burada kullanıyoruz. Bu patentler dünyadaki her şirketin lisanslamasına açıktır. Bunu yapabileceğinizi, gerekli kapitali koyabileceğinizi gösterirseniz bir şirket kurarak dünyanın her yerinde üzerinize alabilirsiniz. Bu tarz inovasyon ve teknolojilerle doğru takımlar kurarak, her yerde yüksek katma değerli ürünleri üretebiliriz” dedi.