İstem Tıbbi Cihazlar Genel Müdürü Tuğba Aksoy ile çalışmaları hakkında bir söyleşi gerçekleştirdik:
Söyleşimize başlamadan önce, biraz kendinizden bahseder misiniz? Nasıl medikal sektöre başladınız, o zamandan bu zamana neler yaptınız?
Dilerseniz önce kendimi biraz tanıtarak başlayayım. 1977 yılı İstanbul doğumluyum. Hep, bu güzel şehirde yaşadım, okudum ve çalıştım. Marmara Üniversitesi İktisadi Bilimler Fakültesini bitirdim ve daha sonra çalışma hayatına adım atıp aynı zamanda da Üniversite’de Uluslararası İşletme alanında Yüksek Lisans yaptım. Bu aralar ikinci bir Üniversite programı üzerine araştırıyorum. Üniversiteden mezun olduktan sonra her ne kadar biraz ara verip iş hayatına sonra atılmak arzusunda olsam da, kısmet olmadı. Birkaç yere iş başvurusunda bulunmuştum ve ilk iş görüşmesine çağrıldım. Böylece iş hayatına, Türk Sanayii sektöründe üretim yapıp, iç ve dış pazarlara ihracat yapan özel bir şirkette, ihracat departmanında çalışarak başlamış bulundum. Bununla ilgili güzel bir anektod hatırladım, işe giriş öyküm; iş görüşmesi için beni aradılar, bu arada deneyimli ve ihracat mevzuatını bilen, dış pazarlara hakim olan birisini arıyorlar; tabii çok heyecanlıyım. Görüşme öncesi firmayı araştırdım, neler yaptığını, yapısını, firmanın hedeflerinin neler olduğu gibi şeyler. Şirketin önce İK’sı ile görüştüm, 2.görüşme için aradılar bu sefer Genel Müdür ile görüşecektim. İnandım bu işe girecektim, bir şekilde iş hayatına adım atıp bu işi öğrenecektim bunun için de bana sunduğu şartlara çok takılmayacak, sebat edecektim. Görüşme sırasında gelen kritik sorular vardı; -Mevzuatı bilmiyorsunuz ve nasıl yapacaksınız bu görevi? Ben: Eğitimini aldım yapabileceğimi biliyorum dedim. Buna çok zamanımız yok? Size nasıl güvenecek ve bu departmanda sizi başlatacağız? diye devam edilmişti. Ben: Güvenin, göreceksiniz hepsini halledeceğim yüzünüzü kara çıkarmayacağım dedim. O zamanki ısrarcı halim kariyerim boyunca benimle gelecekti. İşe alındım,1 ay içerisinde tüm klasörleri taramış, ihracat yapılan müşterileri tanımış mevzuatı okumaya başlamıştım. Birlikte çalıştığımız işbirlikçilerimizden çok şey öğrendim çünkü peşini bırakmıyordum. Konteyner dolusu mallar ihraç edilirken ben fabrikada kamyonların başında malların yüklenişini birebir takip ettim. Bu kısmı, yani operasyon kısmını artık halletmiş, işi iyice ilerletmiş şirkete yeni müşteriler kazandırma boyutuna kısa süre sonra çoktan geçmiştim Hiç satış yapılmamış yeni pazarlara, ülkelere sadece telefon ile sipariş alıp malzeme gönderdim. Bunun için çok çalışıyor asla mesai kavramına takılmadan işimin hakkını vermeye ve kendimi ispat etmeye çabalıyordum. Takdir edildim, bu her şeye bedeldi benim için. Uzun yıllar bu firmada çalıştıktan sonra; Joint Venture anlaşması ile çalıştığımız kardeş firmamız olan Alman firması Türkiye’de ofis açmaya karar verince bir grup kişi buraya transfer olduk. Aza kanaat ederken ben kendimi o zaman inanılmaz şartlarla ve çok büyük bir konfor içerisinde çalışırken buldum, bu şans veya tesadüf değildi. Çalışırken aynı zamanda Yüksek Lisansımı yapıyordum. Ben kişilik özelliği olarak, içsel motivasyonu çok yüksek ve inandığı şeyin ardından koşabilen bir insanım, hep daha iyisini yapmak için uğraşırım, bunun için de emek verilmesi gerektiğini, sebat etmek gerektiğini çok iyi biliyorum. Uzun yıllar çok büyük bir mutlulukla çalıştığım bu firmada işler bana yetmemeye başladı, evet belki çok huzurluydum ama kariyer hedeflerim vardı, başka hayallerim vardı, kalabalık ekipler seviyordum. Durdum ve düşündüm, gerçekten durmak gerekiyor. Fark ettim ki aslında ben bu yıllar içerisinde kim olduğumu ve neler yapabileceğimi, kapasitemi ortaya çıkarmıştım, kendime kendimi ispat etmiştim. İlk iş görüşmesine gittiğimdeki çekingenliğim gitmiş artık kendine son derece güvenen bir iş kadınına dönüşmeye başlamıştım ve benim de medikal sektör ile maceram başlamak üzereydi.
Sağlık sektörüne girişiniz nasıl oldu?
Türkiye’de faaliyet gösteren birçok sektör inceledim. Özellikle gelişime çok açık olup, yüksek teknolojiyi kullanabilen, yenilikleri takip eden, fırsatların olduğu medikal sektörde yer almak istedim, bu doğrultuda yolumu çiziyordum, kendi kariyer planlamam içinde eğitimime ve hedeflerime uygun olduğunu düşündüğüm, hedef olarak seçtiğim Amerikan kökenli Tyco – Covidien’de işe, satış sorumlusu olarak başladım. Türkiye’de 1 ay çok yoğun olarak anatomi eğitimi aldım, ameliyatlara girdim (iğne yapılırken bile korkabilen ben), ilk kadavra üzerinde çalışmamı o dönem Ankara Üniversitesi İbni Sina Hastanesi’nde deneyimlemiştim. Sonrasında Fransa Elancourt’da ameliyathane ortamında hayvan laboratuvarında çalışmalar sonucu uluslararası geçerliliği olan uzmanlık sertifikalarımı aldım. İleri seviyede birçok cerrahi eğitimlere katıldım. Türkiye’de ilk kez yeni uygulanmaya başlayan single-port laparoskopik girişimler için eğitim sertifikalarına sahip oldum. Daha sonrasında bu cerrahi alandaki bilgi ve birikimlerimi birebir kendi ekibime aktarma fırsatım oldu, birçok re-sertifikasyon programında şirket içerisinde yönetici olarak görev aldım. Yeni nesil genç arkadaşlarıma hep örnek olmaya ve onların kariyer planlarını düzgün bir şekilde yapmalarına ışık tuttum. Bu yıllar Türkiye’nin birçok ilinde, çok komplike ve çeşitliliği olan ortalama 2000’e yakın ameliyata katılarak, cerrahlarımıza firmamızın sahip olduğu teknolojileri birebir tanıttım ve onları asiste ettim. Satış temsilcisi olarak başladığım bu sektörde aynı şirkette Bölge Yöneticiliği, sonrasında tüm Türkiye İş Birim Yöneticiliği görevleri ile sürdürdüm. Kariyerim için gerekli olan birçok yöneticilik eğitimleri aldım. Fransa’da Satış Yöneticiliği için gerekli olan RSM modüllerini tamamladım, profesyonel yerli ve yabancı birçok farklı şirketten liderlik ve yöneticilik eğitimleri, Koçluk eğitimleri, Bayi İlişkileri Yönetimi, Müşteri Kültürü Oluşturma, İnsana Yatırım Seminerleri, Achieve Global’ın Profesyonel Satış Teknikleri eğitimleri, İtalya ve Paris’te yapılan re-sertifikasyon programlarının yöneticiliği, FCPA kuralları eğitimi, Six Sigma, Operational Excellence, Yöneticiler için Finans, Kaizen, bunlardan aklıma ilk gelenler. Medical sektör ile beraber, ameliyathane kokusu artık bir kere içime sinmişti. Ne bu kokuyu ne de bu sektörü içimden atamayacaktım. Sahadan geldiğim için, ileriki yıllarda yönetici olduğumda, neden sonuç ilişkisini çok hızlı kurabiliyor ve çabuk karar alabiliyor olacaktım. Bu deneyim bana kendi işimin yöneticisi olduğumda çok iyi bir kılavuz olacaktı. Hiçbir zaman sahadan kopmadım, bir şekilde kendi ekibimi de sahada yetiştirirken aynı enerji ve keyifle bu işi yapmaları konusunda teşvik ettim. Mevlana bir öğüdünde demiştir ki; Mum olmak kolay değil; ışık saçmak için önce yanmak gerek. İşte tam da bu. Birçok yıl en başarılı satıcı, yönetici ödülleri aldım. Bunlar tabii insanı çok onure edici şeyler. Çok genci bu sektörde yetiştirdim, şimdi onların da güzel mevkilerde olmalarını görmek bana ayrı bir keyif veriyor. Önlerinde bir engel değil her zaman ulaşılabilecek bir konum bırakacağımı hatırlatarak, ekip ruhuna fazlasıyla inanarak çok büyük bir keyifle ve bağlılıkla çalıştım. Şimdilerde o yıllarda birlikte çalıştığımız hekimlerimizi görmek ve sizi hep iyi anılarla anıyor olmaları, bir telefon kadar yakın hissettirmeleri insanın kazanabileceği önemli değerlerden biriymiş. Hiçbir emek boşuna değilmiş.
İstem firmasında nasıl ve ne zaman başladınız?
Bakmayın siz zorluklar da yok değil, her sektörde olduğu gibi burada da var. Bir o kadar keyifli ve bir o kadar da stresli bir iş yapıyorsunuz. Düşünsenize hedefleriniz var her hafta, ay, yıl tutturmanız gereken hedefler bunlar, tabii şartlar zor, sektör çok hızlı değişiyor, rekabet fazla ve adapte olmalısınız, hiçbir şey son bıraktığınız yerde durmadığı gibi günler bile birbirinden farklı, derken yıllar geçti. Her zaman çok sadık ve işine çok bağlı bir kişi oldum, açıkçası mutlu olduğum bir şeye sahipsem iş hayatında diğer alternatifler beni çok ilgilendirmedi. Bu yoğun iş hayatı, seyahatler, koşturmaca içerisinde aynı zamanda hayatla alakalı başka sorumluluklarınız da var elbet, evlilikle birlikte Bade ve Beren isimlerinde 2 güzel prensese sahip oldum. Her türlü strese bedeller, inanılmaz tatlılar, arkadaş gibiler hem birbirlerine hem bana tabii. Sonunda uzun yıllar Covidien’de çalıştıktan sonra, eşimin işi ve şartların da bir şekilde gelişmesi ile birlikte kendi işimize devam etme kararı aldım. Ben artık bu noktada profesyonel kariyerime nokta koyup iş hayatımda yeni bir sayfa açıyordum. Hani hep söylenir, ne kadar şanslısın, kendi işini yapmak herhalde çok rahattır vs, hiç ilgisi yok, mesai saati yine aynı hatta daha sıkı oldu benim için, sorumluluklar 1 değil 5 katı hale geldi. Medikal sektör tecrübem 18 yıla dayanıyor, İstem Tıbbi Cihazlar’da çalışmaya başlayalı 8 sene oldu ve öyle hızlı geçti ki bu zaman. İlk başladığımda ne yapacağımı bilemiyor, nerden nasıl işin ucunda tutacağımı çok kestiremiyordum. Neticede kurulu bir düzene geliyorsunuz, şirketin işleyen bir sürü süreci mevcut, her şey bir sistem içerisinde ilerliyor, ben nasıl faydalı olacağım simdi burada diyerek çok kafa yorduğum olmuştur. Bu kısımda eşimin bana verdiği destek ve duyduğu güven gerçekten yadsınamaz, her zaman fikirlerine saygı duyduğum ve tecrübelerini kendi iş hayatım içerisinde çok önemli bir mihenk taşı olarak ayrı bir yerde konumlandırma fırsatına sahip olduğum için şanslıyım. Kendisinden çok feyz aldığımı söylemeliyim.
Kurumsal bir firmadan gelerek kendi işinizin başında olmak size neler kattı?
Ben düzenli, planlı ve hızlı organize olmayı seven bir kişi olduğum için açıkçası biraz bocaladım. Her yerde olduğu gibi burada da yine temelden başlamayı tercih ettim, ilk aylarım çalışanları tanımak, sahadaki işlerini gözlemlemek için onlarla dışarı çıkmak ve firmamızı, sektörde nerde ve hangi konumda olduğumuzu, daha iyisini nasıl yapabilirizi ölçmek ve tüm bunları anlamakla geçti. Kurumsallık var ya işte. bu muydu ihtiyacımız olan yoksa kurumsal olup amatör ruhumuzu korumak mıydı istenen, ne hedeflenmeliydi? Ekipteki tüm arkadaşlarıma, aslında benim bir denetçi olmadığımı, onların yanında birlikte hareket etmek amaçlı bulunduğumu izah etmekle geçti ki tabii çok kolay olmadı. O dönemler ve şu anda halen şirketimizde olan arkadaşlarımız bana endişeli gözlerle bakmışlardır. Temsilcisi olduğumuz firmaların her yıl düzenli yaptığı teknik ve klinik eğitimlere ekiple birlikte ben de bizzat katıldım, Benim çok iyi bildiğim cerrahi alanlar dışında, İstem Tıbbi Cihazlar bana o kadar çok şey öğretti ki; hastane projelendirmesinden, ameliyathane ve sterilizasyona, poliklinik projelendirmesine kadar her şeyi ve tüm bunların yanı sıra satış sonrası hizmetleri de öğreterek bende çok yeni ufuklar açmış oldu. Kariyerim boyunca aldığım her yeni eğitim, öğrendiğim her yeni bilgi aslında beni hep bir adım ileriye götürdü. Yeni bilgiyi benim ihtiyacım olur mu ki demeden hep öğrenmeye çalıştım. Aslında belki de İstem Tıbbi Cihazlar’daki deneyimim, tecrübelerimi aktarmak için benim önüme bir fırsat olarak gelmişti. Tabii yoğun bir süreç başladı yeniden; Satış organizasyonunun oluşturulması, şirketimizin organizasyon şemasının gözden geçirilmesi, görev ve sorunlulukların belirlenmesini, raporlama ve planlama sisteminin oluşturulması, kişilerin kariyer planlarında hedefledikleri sorumlulukları alabilmelerini sağlamak üzere donatılmalarına destek olmak, şirket ve ürün bağlılığının kuvvetlendirilmesi, temsilciğini yapmış olduğumuz firmalar, iş ortaklarımız ile olan bağlarımızın kuvvetlendirilmesi, ithalatların düzenlenmesi, İhale departmanının satış ile koordinasyonu ve şirket içi konumlanması, FCPA kurallarının şirketimize uyarlanması, eğitimlerinin verilmesi, teknik servis süreçlerinin satış ekibinin aktiviteleri entegre edilmesi, aklıma gelen belli başlı işler Tabii en büyük avantajımız olarak gördüğüm; büyük kurumsal şirketlere göre daha hızlı karar alma ve uygulama kabiliyetine sahibiz. Olayların ve kararların tam ortasındayız ateş hattında. Biz de temel uygulamalar dışında çok fazla prosedür yoktur. Biz dinamik bir atmosferde birlikte karar alıp yine hep birlikte uyguluyoruz, dolayısıyla kişiler aidiyet duygusu ile alınan kararların bir parçası olarak çok ciddi sahipleniyor ve bu da bizi başarıya götürüyor. Birbirimizin tecrübelerinden faydalanıyor ve iyi bir sinerji ile hareket ediyoruz. Benim için şirketlerde kişiler, ben, bizler hepimiz geçici olabiliriz ama asıl olan sistemlerdir ve kurumlardır, onlar kalıcı olmalıdırlar, başarı için atlanmaması gereken temel çıkış noktası budur diye bilirim.
İstem Tıbbi Cihazlar ne zaman kuruldu? Faaliyet alanınızdan biraz bahseder misiniz?
Firmamız 1999 yılında Marmara Bölgesinde ameliyathane ve sterilizasyon cihazları satışı ve satış sonrası servis hizmeti vermek amacı için kurulmuştur. Merkezimiz İstanbul Kavacık’tadır. Ankara ofisimizde bulunan bölge yöneticilerimiz, teknik servis personellerimiz ve yine back ofis çalışanlarımız ile daha iyi bir penetrasyon sağlayabilmek için yapılanmış bulunmaktayız. İstem Tıp Cihazlar; 3 ana alanda faaliyet vermektedir: Ameliyathane ve Cerrahi Ekipmanları, Sterilizasyon Projelendirme ve Ekipmanları, Poliklinik Teşhis Cihazları, şeklinde gruplanabilir. İstem Tıbbi Cihazlar olarak, insanların yaşamlarını iyileştirmek amacıyla temsilciliğini yaptığımız kendi alanında dünya lideri olan firmaların teknolojilerini Türkiye’ye getirip satışını yapıp, satış sonrası, eğitim, teknik destek, vb. alanlarda hizmet veren bir firmayız. Ana misyonumuz; ‘Ülkemizin en ücra köşesinde, bu teknolojileri bilmeyen, duymayan bir hekim kalmasın’ olduğudur. Görevimiz bu anlamda bilgi elçisi olmak ve önce hekimlerimizi yeni teknolojilerden haberdar etmek, bilgilendirmek, sonrasında da hastalara ulaşıp Dünya’da kabul gören son teknoloji ve tekniklerin varlığı konusunda farkındalık yaratmak ve onlara ulaşarak kaliteli sağlık hizmeti almalarına aracılık etmektir. Şirketimiz 50 kişilik kadrosu, deneyimli ve alanında son derece tecrübeli Satış Yöneticileri back-ofis, satış destek, teknik servis ekibi ile aktif olarak uzun yıllardır çalışmalarını sürdürmektedir. 20 yıldır, şirket ilk kurulduğu günden beri bizimle birlikte çalışan çok fazla personelimiz mevcut. Kurulduğumuz yıllardan beri teknik servis hizmeti de sağlamaktayız. Şu an sektörde 17 kişilik teknik servis ekibine sahip olan, kendi kulvarında, sanırım ender firmalardan biri sayılabiliriz. İstem Tıbbi Cihazlar’ın en önemli departmanlarından birisi olan teknik servis bölümümüzde, tecrübeli mühendisler ve yöneticiler ile çalışmakla birlikte, satış sonrası servis hizmeti verebilmek için gerekli tüm sertifikasyonlara sahip olan ve bu işi çok ciddiye alan bir firmayız. Kurulum, validasyon, periyodik bakımlar konusunda hem servis verebilmek hem de kaliteli hizmet sunmak için, temsilcisi olduğumuz firmalarımızın düzenli olarak yaptığı teknik servis eğitimlerinde gerekli olan eğitim sertifikaları her yıl alınıp eğitimlerle güncel tutulmaktadır. Bu hastanelerimize, kesinlikle daha kaliteli ve tek tip, sıfır hata ile hizmetin verilebilmesi için önceliğimizdir. Hiçbir cihaz hastanede atıl bir şekilde bekleyemez ve beklememelidir. Bundan ilham aldığımız için kalabalık bir ekiple Türkiye’nin dört bir yanına 7/24 hizmet veriyoruz. Dünyanın lider firmalarının ülkemizde temsilini yapmak çok ciddi emek gerektiriyor. Her şeyden önce hep iyi ve yenilikçi olmalısınız. Bunun yanı sıra bu teknolojik ürünlerin ülkemizde yaygın kullanımını sağlayabilmek için doğru bağı kurmalısınız, o kadar çok parametre var ki, sağlığa hizmet ediyorsunuz sorumluluklar da o kadar büyük. Dünya’nın birçok ülkesinden tıbbi cihaz ithalatımız var, her ülkenin mevzuatı da farklılık gösteriyor, bunun için kendi bünyemizde profesyonel ve deneyimli kişilerden oluşan bir ihale ve kamu kurumları ile ilişkiler departmanımız mevcut, Sağlıkbank gündemini yakından inceliyoruz. Tüm bu yoğun çalışmalarımızın yanı sıra, İstem Tıbbi Cihazlar 2014 yılında uzmanlık konusu olan Sterilizasyon alanında, hizmet işine girmeye karar vermiştir. Bu yapıda İtalyan ortağımız ile birlikte SAS Sterilizasyon firması adında bir iştirakimiz bulunmaktadır. Bu iştirakimiz; ayrı bir yönetim ekibiyle hareket edebilen, Genel Müdür, Yöneticileri, Eğitim Hemşireleri, Teknik Personeli, İK, Satınalma birimi ve sahada çalışan personelleri ile kısa zamanda 120 kişilik bir kadroya ulaşmış ve kendi alanında lider olma yönünde emin adımlarla basamakları tırmanmaktadır.
Konularında Dünyanın lider firmalarının ürünlerinin Türkiye’deki satış ve teknik servis etkinliklerini yürütmektesiniz. Distribütörlüğünü yaptığınız firmalardan ve ürünlerinden bahseder misiniz?
Sağlık sektörü tüm Dünya’da değişiyor. Biz de bu sektörde aktif çalışan bir firma olarak bu dönüşümün en yakın parçası olup, katkı sağlayan ve kendi alanlarında öncü firmaları Türkiye’de temsil edebilmekten son derece gururluyuz. Daha önce aktardığım gibi ana faaliyet alanlarımız var, çalışanlarımız da bu uzmanlık alanlarına göre kendi içinde gruplanarak ayrılıyorlar, sterilizasyon ekipmanlarından sorumlu olan kişi ile ameliyathane cihazları ve poliklinik sistemlerinden sorumlu kişiler birbirinde farklı. Bu tarz bir yapı ile daha konsantre ve uzman olup, hekimlerimize en doğru bilgilerle ulaşıyoruz. Alman teknolojisinden, Amerikan ürünlerine dek Dünya’nın öncü ve en iyileriyleyiz. Markalarımızdan bahsetmek gerekirse, Steris-Amsco (Ameliyat masa/lamba/entegrasyon sistemleri, Sterilizasyon Üniteleri, Sarfları, Erbe Elektrocerrahi Uniteleri, Atmos KBB Üniteleri, Seca Terazi ve Entegrasyon Sistemleri, Lumenis Cerrahi Lazerler, Neotech Yenidogan Ürünleri, ana ürün gruplarımızı oluşturmaktadır.
Satış öncesi ve sonrası müşteri odaklı çalışan bir firmasınız. Müşterilerin gerçek ihtiyaçlarının belirlenmesinde, proje ve planlama çalışmalarında ne gibi hizmetler sunuyorsunuz?
İstem Tıbbi Cihazlar, hem müşteri hem de insan odaklı bir firmadır. Medikal sektörde çok uzun yıllardır var olabilmemiz, kalıcı ve istikrarlı büyüme hedeflerimizi gerçekleştirmemizin en önemli maddesi müşteri memnuniyetidir. Bizimle aynı vizyonda ve kendi kulvarlarında da Dünya’nın en iyi markaları ve en iyi Ar-Ge’lerine sahip olan firmalar ile çalışmaktayız. İhtiyaç halinde ilk akla gelen firma olmak, faaliyetlerimizin ana maddesidir. Bu sebeple sadece satış planı ile hareket etmek bizim için hiçbir zaman yeterli değildir. Müşterinin ihtiyacının ne olduğunu tam olarak anlamak, uygun seçenekler sunmak ve bunları değerlendirmek bir süreçtir. Bu süreci doğru yönetmek, sadece rekabet koşullarına değil müşterinin isteklerine ve nasıl bir hizmet beklediğine odaklı bir anlayışla yönetilebilir. Bu sebeple önce kendimizden yola çıkmaktayız. İstem Tıbbi Cihazlar; dinamik, sinerjisi ve iletişimi yüksek, ürünlerini iyi tanıyan, sürekli eğitimlerle yenilenen, tecrübeli, her zaman ulaşılabilir, yeniliklere açık, büyük ve güçlü bir ekiptir. Cerrahi birimlerden, ameliyathaneye, yeni doğan servisinden, sterilizasyon hizmetine kadar çok farklı alanlarda çalışmaktayız. İstem için sadece satış ve pazarlama değil, tüm ekibin görevlerini verimli ve doğru sürdürülmesi çok önemlidir. Müşterilerimize istedikleri ürün veya hizmet konusunda her zaman detaylı ürün bilgisi sunulur. Doğru bilgilendirme ile taleplerine karşılayacak her türlü alternatif değerlendirmeye alınır. Bire bir görüşmelerde ihtiyaçlarla birlikte, ihtiyacın nasıl ve ne zaman temin edilmek istendiği de belirlenir. Bu aşamadan sonra görüşme aynı ekiple devam edebildiği gibi, bazen daha teknik bir mühendisimiz ya da yöneticilerimizin de katıldığı olmaktadır. Bu bilgiler, konuyla ilgili diğer birimlerle de mutlaka paylaşılır. Müşterinin yönetiminde sürdürülen satış veya hizmet planlaması ile devam edilir. Ürün demoları, bütçenin hazırlanması, alternatiflerin değerlendirilmesi, malzemenin temini, müşteri eğitimi gibi faaliyetler de süreçler içinde yer alabilir. Şirketimize gelen tüm talepler bizim için aynı değerdedir. Küçük iş, büyük iş ayrımı kesinlikle yapılmaz. Bu sebeple müşterilerimizin bize 7/24 ulaşabileceği tüm iletişim kanalları açıktır. Hastanelerin ameliyathane ve sterilizasyon yapım ve kurulum aşamasından başlayan ve çok uzun süre takip gereken çalışmaları da yürüten proje ekibimiz bulunmaktadır. Hastane kapasitesine ve birimlerine göre seçilen cihazlar ve altyapı gereksinimleri, yine bu ekip tarafından belirlenmekte ve projelendirilmektedir. Tüm çalışmalar, müşteri taleplerine göre sürekli revize edilmekte ve sonlandırılmaktadır. Sterilizasyon Hizmet Yönetimi, yurt dışı ortaklığımızın olduğu, her aşaması büyük bir titizlikle sürdürülen, 24 saat çalışma kuralları, disiplini ve hiyerarşik yapısı olan önemli bir iş modelimizdir. Son dönemde sayısı artan Şehir Hastaneleri ile bu hizmet kolu, büyük önem kazanmıştır. Bu alanda en büyük avantajlarımız; sterilizasyon ve dekontaminasyon konusunda uzun yıllardır çalışan hizmet ve proje ekibimiz, müşteri beklentilerini bilmemiz ve onlara geniş yelpazede ürün çeşitliliği sunabilmemizdir. Müşteri ihtiyaçları belirlendikten sonra, saha çalışmaları ile tüm detaylar yerinde incelenmekte ve projeye esas olan tüm kriterler raporlanmaktadır. Daha sonra ideal makine parkı ve hizmet modeli oluşturulmaktadır. Böylece, en verimli işletme stratejisi, hedef kalite, sürdürülebilir disiplin ve bütçe oluşmaktadır. Hizmet devamında da sürekli personel eğitimleri, raporlamalar ve iş takibi büyük titizlikle devam etmektedir. Türkiye’nin hemen hemen her ilinde kurulu geniş bir cihaz parkuru bulunan İstem, tecrübeli ve geniş bir teknik kadroya sahiptir. İyi bir teknik servis hizmeti için ekip bilgisi yanında, müşteriye hızlı ulaşmak, sorunun ve çözümün doğru bulunması önemlidir. Bu sebeple teknik servis ekibimizin çalışmaları özel bir yazılım ile takip edilmektedir. Gidilen hastaneler, arızalar, arızaların sıklığı, sorunların giderilme süreleri, ihtiyaç duyulan teknik servis parçaları, fiyatlandırılması gibi pek çok parametre sürekli izlenmektedir. Müşteri ve insan odaklı çalışma anlayışımızda, satış sonrası verilecek hizmet ve sağlayacağı memnuniyet en değerli unsurdur. Satış ve pazarlama ekimizle birlikte, farklı birimlerimizle müşterilerimize daha iyi ve doğru hizmet sunmaya çalışmaktayız. Şirketimizde, müşterilerimize ürün bilgisi, fiyat, teslimat vb. konularda direk cevap verecek satış destek ekibimiz bulunmaktadır. Müşterimizin ilgili kişilere ulaşamaması durumlarında acil bilgilendirme için hizmet vermekteyiz. Lojistik ekibimiz de, satışı yapılan tüm ürünlerin depo takibini sağlamakta ve müşterilerimize satın aldıkları ürünlerin zamanında ulaşımını sağlamaktadır. Tüm destek ekiplerimizin yaptığı çalışmalar yine kullandıkları yazılımlar ile takip edilmektedir. İK servisimiz şirket içi tüm ihtiyaçların zamanında giderilmesi, uygun ekibin saha çalışmalarında yer alması, müşteri şikayetlerinin kaydı ve çözümü faaliyetlerini düzenlemektedir. Tüm sözleşmelerin veya faaliyetlerin resmi, etik ve yasal zeminde değerlendirilmesini sağlayacak tecrübeli bir hukuk ekibimiz de bulunmaktadır. Rekabetin ve maliyetlerin artması gibi unsurlar, sektörde pek çok firmayı olumsuz etkilemektedir. İstem olarak bizim de bazı dönemlerde çok fazla işe odaklanmak durumunda kalmaktayız. Müşterilerimizden gelen geri bildirimleri son derece önemsemekte ve sürekli düzeltici faaliyetlerle kendimizi yenilemeye çalışmaktayız. Bundan sonra ki süreçlerde de amacımız hem bizim hem de müşterilerimizin hak ettiği kalitede hizmet vermektir. Her sonuca doğru çözüm ve insanlarla ulaşmanın en büyük farkımız olduğuna inanmaktayız. Tüm bu faaliyetlere bakıldığında aslında biz firma olarak satış yapmaktan öte süreçleri üzerine çalışmalarımızı yürütüyoruz. Kendi ekibime yıllardır söylediğim bir şey var; asıl iş sizin ürününüzü kullanıcıya ulaştırdıktan sonra başlıyor. Müşteri size güven duymalı. Bunun için de içten, samimi ve dürüst olmalısınız. İşte benim mottom bu ve ekibimde olmasını istediğim de bu.
Merkezi Sterilizasyon Üniteleri Projelerinin hayata geçirilmesinde Türkiye’de çok önemli projelere imza atmış bir firmasınız. Bu alandaki çalışmalarınızı biraz anlatır mısınız?
Bu alanda çok uzun yıllardır çalışıyoruz, aslında çıkış konumuz Sterilizasyon. Uzmanlık alanımız olan Merkezi Sterilizasyon Ünitesinde; ameliyathane, tüm hasta servisleri, poliklinikler, laboratuvarlar, endoskopi, müdahale ve doğum odaları, yoğun bakım gibi hizmet bölümlerinde kullanılacak alet ve malzemeler hizmete uygun olarak kağıt veya özel bohçalar içerisinde ve setler halinde topluca sterilize edilerek tekrar kullanılmaya hazır hale getiriliyor. Tüm gelişmekte olan ülkelerdeki gibi ülkemizde de Merkezi Sterilizasyon Ünitesinin önemi sonradan anlaşılsa da yaklaşık son 10 yılda bu anlamda ciddi bir yol kat edip tüm Asya ve Avrupa da örnek olabilecek merkezi sterilizasyon üniteleri kurmuş durumdayız. Yakın bir tarihe kadar Merkezi Sterilizasyon Üniteleri sağlık kuruluşlarında bağımsız bir birim olarak görülmeyip hastanelerin en alt katlarında, çevreden ve doğal ışık kaynaklarından yoksun, hastane akarlarının ve kalorifer tesisat borularının geçtiği alanlarda sterilizasyon için bir oda ayrılıp bu işlem yapılmaktaydı. Bununla birlikte yatan hastaların enfeksiyon oranları artıyor ve bu alanlar ünitede çalışan personeller için biyolojik (HBV, HCV, HIV vb.), kimyasal (etilen oksit), fiziksel (ergonomi, ışık, renk vb.), psikososyal (kapalı alan vb.) ve kazalar gibi pek çok risk taşıyordu. Günümüzde Merkezi Sterilizasyon Ünitesi hastanelerde bağımsız bir ünite olarak, tüm bölümlerin kolay ulaşabileceği ve özellikle ameliyathane transferlerinin sorunsuzca yapılabileceği alanlara planlanmaktadır. Bu sektöre ciddi emek vermiş olan DAS Derneği, yıllar önce Sterilizasyon üzerine önemli çalışmalar başlatmıştır, Kamu, Özel Sektör ve Üniversiteleri de işin içerisine alarak onların da katkılarıyla, daha kalifiye ve eğitimli personeller yetiştirilmesi için odaklanmış, bu alandaki ciddiyete ve ehemmiyete dikkat çekmiştir. Böylece hizmet kalitesi artarken, ülkemizde enfeksiyona olan bakış açısı da değişti. Bu süreç halen devam etmekle beraber her gecen gün daha da iyiye gitmektedir. Firma olarak gündemi çok yakinen takip ettiğimiz için, İstem Tıbbi Cihazlar olarak bizlerin de katkıları olmuştur, Merkezi Sterilizasyon Ünitesi işleyişleri hakkında bir farkındalık yaratmak adına belirli periyodlarla hem kendi uzman ekibimiz hem de yurtdışından davet ettiğimiz dalında uzman eğitimciler ile birlikte en güncel sterilizasyon teknikleri, sarf malzeme kullanımları ve sterilizasyon standartları hakkında eğitim ve konferanslar düzenleyip nitelikli personellerin yetişebilmesi için katkıda bulunuyor ve ülkemizde ilk Merkezi Sterilizasyon Ünitesi olgusunun oluşmasında öncü firma oluşumuzun haklı gururunu yaşıyoruz. Sterilizasyon konusu üzerine geçmiş yıllarda bir TÜBİTAK projesi hazırlayarak tamamladık. Yanı sıra yüksek teknolojiyi ülkemize taşıyarak, yerli üretime örnek olmaya onların da daha iyi ve kaliteli sistemler üretmeleri için yol açmış oluyoruz. Merkezi Sterilizasyon Üniteleri planlanırken uygun bir mimari yapıya, donanıma ve personele sahip olmalıdır. Güvenilir bir sterilizasyon işleminin yerine getirilebilmesi için çeşitli kimyasallar, cihazlar ve alternatif yöntemler kullanılmaktadır. Bu sterilizasyon yöntemleri malzemelerin yapısal özelliklerine göre değişkenlik gösterip birçok aşamadan geçmektedir. Bu aşamaların her biri için personel istihdam edilir. Çalıştığımız alanda yeni teknolojileri Türkiye’de kullanıcılara sunmak bizlere gurur veriyor. Sterilizasyon alanında aslında en büyük gelişme düşük ısı sterilizasyon alanında olmuştur. Sterilizasyonun geçmiş tarihine baktığımızda ilk olarak Charles Chamberland’ın 1879 yılında buhar otoklavını kullanıma sokmasından sonra sterilizasyon spesifik bir disiplin haline gelmiştir. 141 yıl önce geliştirilen manüel kontrollü otoklavlardan, bugün bilgisayar kontrollü otoklavlara geçilmişse de gelişmeler durmamıştır ve sterilizasyonda pek çok yöntem üzerinde araştırmalar devam etmektedir. Sterilizasyon yöntemleri, çeşitli özelliklere ve farklı yapılara sahip malzemelerin kullanıma girmesiyle birlikte cerrahi alet ve malzeme yapılarına uygun ve zarar vermeyecek doğrultuda gelişiyor. Günümüz teknolojisinde cerrahi malzemeler tekrar kullanılabilir (steril) hale dönüşmesi için uzun bir yolculuktan geçer. Bu yolculuğu kısaca anlatmak gerekirse bir malzeme yapısına göre ultrasonik temizleyici, yıkayıcı dezenfektör, yüksek ısı buhar sterilizatörü (otoklav), formaldehit, etilen oksit veya hidrojen peroksit gibi düşük ısı gaz sterilizatörlerinden geçmektedir. Hastane faaliyetlerinde kullanılan ve özellikle de çok çeşitli lümenli alet ve skoplar gibi yüksek ısıya hassas pahalı malzemelerin sterilizasyonu fiyat etkinlik, personel ve hasta sağlığı bakımından ciddi önem arz eder. Düşük ısı gaz sterilizatörlerini formaldehit, etilen oksit ve hidrojen peroksit sterilizatörü olarak sınıflandırabiliriz. Bunların arasından formaldehit ve etilen oksit sterilizasyon sonrası malzeme üzerinde toksik kalıntı bıraktığı için malzemelerin uzun süre havanlandırılması gerekir. Bu yöntem hem insan sağlığını tehlikeye atıp hem de malzemenin gün içindeki kullanım sirkülasyonunu kısıtladığı için artık tercih edilmemeye başlamıştır. Hidrojen peroksit, düşük ısı gaz sterilizatörlerinin son teknolojisi olup toksik madde içermediği için ‘insan ve çevre dostu bir sterilizasyon yöntemidir’ diyebiliriz. Ancak her avantajlı sistemin dezavantajlı yönleri de bulunmaktadır. Hidrojen peroksit sterilizatörlerinde ise lümenli malzemeler için adet, çap ve uzunluk kısıtlamaları bulunmaktadır. Bu kısıtlamalar ise hidrojen peroksit cihazlarının çalışma şekline ve performansına göre farklılık gösterir. Hidrojen peroksit sterilizatörleri plazma ve vaporizasyon yöntemleri olarak iki farklı sistemle çalışmaktadır. Steris’in bu noktada teknolojisi ile yine bir adım öne çıktığını görüyoruz. Steris almış olduğu patent ile birlikte döngü başına düşen malzeme sayısını artıran, malzeme korozyonunu sıfıra indiren, minimum çap ve maksimum uzunlukta tek, çift ve üç kanallı skop ve lümenli malzeme steril etme özelliğine sahip vaporizasyon sistemle çalışan hidrojen peroksit sterilizatörünü üretmiştir. Hızla gelişen teknoloji ile yapısal farklılık gösteren çok çeşitli malzemeler üretilmektedir. Bu gelişim ile birlikte merkezi sterilizasyon ünitesi personellerinden en çok aldığımız önemli sorulardan biri ise daha önce karşılaşmadıkları bir malzemenin hangi sistemle steril edileceğidir. Steris bu anlamda da kullanıcı dostu yapısını bozmamış ve tüm cerrahi alet ve malzemelerin yer aldığı bir portal oluşturmuştur. Her kullanıcı bu portale ücretsiz olarak bağlanıp malzeme markası ve modeli girerek herhangi bir malzemenin hangi yöntemlerle steril edilebileceğini öğrenebilmektedirler. Unutulmaması gereken bir diğer önemli konu ise zaman içinde ameliyat tekniklerinin gelişmesi ve çeşitli özelliklere ve farklı yapılara sahip malzemelerin kullanıma girmesiyle birlikte mevcut bilinen bilgi ve yöntemlerin yetersiz kalabilmesidir.
Yıllardır Devlet hastaneleri, üniversite hastaneleri ve özel hastanelere tıbbi cihaz temin ediyorsunuz. Ülkemizdeki hastanelerin tıbbi cihaz altyapıları Avrupa’ya göre hangi düzeyde? Son teknoloji ülkemizdeki hastanelerde yeterince kullanılıyor mu?
Öncelikle Türkiye’nin sağlık yatırımlarında çok ileri bir konumda olduğunu söyleyebilirim. Dünyada kullanılan hemen hemen her türlü yeni teknoloji ülkemizde de hızlıca kullanıma girmektedir. Biz, çok ciddi bir kapasite ve kalifiye insan gücüne sahip bir ülkeyiz. Gerek Ar-ge çalışmalarımız, gerek hizmet alım modeli ve sağlık turizmi ile yol katetmiş ülkelerden biriyiz. Yurtdışında birçok ülkede değişik toplantılarda Dünyanın birçok ülkesinden profesyonellerle ve sektörde çalışanlarla bir araya geldim, şunu söyleyebilirim ki sağlık alanındaki atılımlarımızla ve innovative yaklaşımlarımızla dikkat çeken bir ülke konumunda olmayı sürdürüyoruz. Biliyoruz ki çok yakın geçmişte birçok ülke Türkiye’yi sağlık yatırımlarında, gerek özel hastane gruplarımız ile gerek de kamu ve özel sektörün bir araya geldiği Şehir Hastanesi projelerinde rol model olarak almıştır. Gelişen bu yeni teknolojilerin ülkemize hızlı adaptasyonundaki en önemli nedenlerden birisi de; ülkemizde her gün artan sağlık bilincidir. Hastalar geçmişe göre tedavilerini seçerken daha fazla söz sahibi oluyorlar bunun altındaki neden de bilgiye ulaşımın artık kolay olması ve sağlık alanında çok fazla okuryazar bir kitleye dönüşmemiz yatıyor. Hastalar önce hastane seçimi ile başlıyor, iyi ekipman parkuruna sahip olması, birçok branşı içinde barındırması, hastanenin sunduğu konforu belli başlı bakılan nitelikler olarak sıralanabilir, daha sonra doktor ve tedavi süreçlerinde de tercihte bulunabiliyorlar. Rekabetin de çok fazla olması, özellikle doktorlarımızın alternatif sunmalarını gerektirdiğinden, kendileri de iyi ve teknolojinin olduğu hastanelerde hizmet vermeyi tercih ediyorlar, çünkü doğru tedaviye yönlenebilmek de iyi bir ekipmana sahip olmaktan geçiyor. Düşünsenize yıllar önce robotik cerrahi dediklerinde ürkmüştük, robotlar her şeyi yapacak ve medikal firmalara ve hekimlere olan ihtiyaçlar azalacak diye, oysaki bugün gelinen noktada bırakın robotları yapay zekayı ve bunun sağlık sektörüne etkilerini konuşur durumdayız. Biz, İstem olarak zoru seviyoruz ama bir o kadarda kalite asığıyız, bu nedenle hep iyi markalar ve kaliteli ürünler peşinden koştuk. Bugün temsilini yaptığımız markalarımız kendi alanında Dünyanın en iyileri arasında; ekibimizle cerrahi alandaki çalışmalarımızı yürütürken doktorlarımızla birebir çok yakın çalışıyoruz, bizim işimiz onların ameliyatları veya tedavileri esnasında işlerini kolaylaştırmak için, var olan teknolojiyi en iyi şekilde sunmaktır. Bunu yaparken de en büyük gücü Dünya lideri firmalarımızdan alıyoruz, onların uzun Ar-ge çalışmaları sonucu sunduğu multidisipliner çalışmaları biz de firma olarak gönül rahatlığı ile iletebiliyoruz. Önemli markalarımızdan birisi olan ERBE ürün grubunda örneğin; Genel Cerrahi, Gastroenteroloji, Jinekoloji, Üroloji, Göğüs Hastalıkları, KBB Cerrahisi, Dermatoloji, Oftalmoloji, Plastik Cerrahi branşlarına özel yenilikçi çözümler getiriyoruz. Elektrocerrahi, termofüzyon, plazma cerrahi, hidro cerrahi ve kriyo cerrahi ürün grupları ile pazardaki ilerici, yenilikli yaklaşımlar ile fark yaratmayı amaçlıyoruz. Erbe, kaliteden ödün vermeyerek; kullanıcılarının gerçekten güvenebilecekleri Tıbbi Cihazlar üretmektedir. Ürünler, sürekli, titiz testlere tabi tutulmakta ve en yüksek kalite standartlarını karşılamaktadır. Performanstaki üstünlük ve sunulan olağanüstü değer, her türlü tıbbi prosedür sırasında güvenliği optimize etmektedir. Elektrocerrahi ameliyathanede en sık yapılan cerrahi işlemdir. Dünyadaki hemen hemen her ameliyathanede, tüm cerrahi alanlarda, hastanelerde ve özel muayenehanelerde, açık cerrahi, laparoskopik prosedürler ve esnek endoskopik prosedürler için kullanılmaktadır. ERBE; Genel ve visseral cerrahi için, üst ve alt gastrointestinal sistemin cerrahi tedavisi için optimize edilmiş üniteler, alt modüller ve enstrümanları ile modüler bir platform sunar. Son çıkardığı cihazı VIO3 ile sektörde elektrocerrahi sistemlerine farklı bir bakış getirmiştir. VIO 3’ün kullanımı, mantıklı ve makul bir arayüzle kullanıcılar için olabildiğince basit tasarlanmış bir sistem oldu. Sadece üretmek ve satmak yetmediği gibi, satış sonrası memnuniyeti de izleyebilen firmalar kazanıyor. Dokunmatik ekranın optimize büyüklüğü ameliyat masasından bakıldığında kolayca görülebilir olmasını sağlarken, VIO 3’deki rehber “StepGUIDE” kullanıcısına eşlik ederek ve birçok girişim için önceden test edilmiş olan uygun başlangıç ayar değerlerini önerir. Parametrelerin daha az ayarlanması veya değiştirilmesine olanak sağlar. Sadece bu değil tabii,2. Plazma cerrahisi ünitemiz APC 3 çıktı. Plazma cerrahisi, aslında kanamalı bir ameliyatta kanamayı yönetmek ve doku lezyonlarının devitalizasyonu için gerekli olan önemli bir sistem ve tekniktir. Bu teknikte akımı hedef dokuya iletmek için iyonize argon gazı kullanılır. Argon Plazma Koagülatör sisteminin konvansiyonel-açık cerrahi, endoskopi ve laparoskopide kullanılmasını sağlayan çok çeşitli aplikatör ve probları mevcuttur. Hidro-cerrahi Erbe’nin en ilgi çekici ürün kalemlerinden birisidir. Erbe Jet 2 modeli ile getirdiği yenilikler ile tıpta yıllardır başarıyla kullanılmaktadır. Bu teknik ile dokular; seçici ve nazikçe su jeti ile kesilir. Kan damarları ve sinirler belirli bir basınca kadar bozulmadan kalır. Ayrıca Su jeti; dokuda sıvı yastıklar oluşturulması ve anatomik tabakaları birbirinden ayırmak için de kullanılabilir. Bu sistem sadece ve sadece gastrointestinal sistemde değil aynı zamanda, karaciğer transplantasyonu ve rezeksiyonunda da kullanılır. Yeni çıkan sistemler içinde gözdemiz Cryo2 de var; geçen sene bu yeni modeli satış sundu. Girişimsel bronkoskopide kriyo biyopsisi, konvansiyonel forseps biyopsisinden çok daha üstündür. Kriyo rekanalizasyon, ekofitik stenozların, yabancı cisimlerin, mukoza tıkaçlarının ve kan pıhtılarının çıkarılması için idealdir ve anında sonuç verir. Bunlara ek olarak, rekanalizasyon kriyo devitalizasyon kullanılarak gecikmeli etki ile de istenilen sonuca ulaşılabilinir. Cihaz ile adesyon, Devitalizasyon ve biyopsi, teşhis amaçlı, yapılan en önemli işlemler arasında sayılır. Akciğer kanseri, Metastatik kolon adenokarsinomu, Sarkom, Lenfoma, Skuamöz hücreli karsinom, Mukoepidermoid karsinom, Metastatik böbrek hücreli karsinom, Endobronşiyal tüberküloz, Tüberküloz dışı granülom, Kondroma, Adenokarsinom akla ilk gelen endikasyonlardır. KBB alanında en önemli bir diğer ürün grubumuz ise ATMOS, modern tıp teknolojisi kullanıcılarına yenilikçi, güvenilir, kolay kullanımlı çözümler sunan bir aile şirketidir ve Alman menşelidir tabii, hayranım sistematik ve disiplin içinde işleyen yönetim modellerine. ATMOS; dünya çapında, 70’den fazla ülkede, klinik-günlük uygulamalarda; 100.000’den fazla aspirasyon ünitesi ve 10.000’den fazla KBB ve Jinekoloji ünitesi ile hizmet vermektedir. KBB muayene ve tedavi ünitesi satın almak, çok uzun yıllara yayılan bir yatırımdır. ATMOS, yeni tedavi ünitelerini geliştirirken, KBB doktorlarına enfeksiyonun önlenmesine ilişkin yasal düzenlemelerde yer alan hijyen gerekliliklerini yerine getirmelerini kolaylaştıracak yepyeni bir çözüm sunmak amacı güder. Bu amaçla ATMOS, özel CORIAN® malzemesi ile ATMOS S 61 Corian KBB ünitesini tasarlamış ve kullanıcılarına sunmuştur. İşte tüm bu markaların ve arkasında yatan derin Ar-Ge gücüne çok inanıyoruz. Son yıllarda bu bilinç çok yükseldiği için hastaneler daha donanımlı, bu ve benzer sistemlere sahip olmak istiyorlar.
Teknik servis hizmetleriniz ve yedek parça temini konusundaki çalışmalarınızla ilgili neler söylersiniz?
Bu alanda, üzerimizdeki sorumluluk çok ciddi, çünkü; Dünya markalarını temsil ediyorsunuz. Ürünlerimizi müşterilerimize ulaştırmanın yanısıra firma olarak en büyük önceliğimiz sistemleri işler kılabilmektir, bunun için de şirket içerisinde büyük önemi teknik servis departmanımıza vermekteyiz. Türkiye genelinde İstanbul ve Ankara merkez olmakla beraber 17 kişilik çok geniş mühendis, teknisyenlerden oluşan çok profesyonel bir kadromuz var. Bu kadronun yönetimini yapan Servis Müdürümüzün iş önceliğinde mevcut kadromuzu günden güne güncel tutmak, personelimizin teknik ve mesleki becerilerini yurtdışı ve şirket içi teknik eğitimlerle desteklemek var. Sahip olduğumuz ürün portföyümüz bir hastane için en kritik öneme sahip cihazlardan oluşmaktadır. Bu sebepten dolayı büyük bir yatırım yaparak kendimize ait depomuzda oldukça geniş bir yedek parça stoğunu her an müşterilerimiz için hazır olarak bulundurmaktayız. İstem Tıbbi Cihazlar olarak dünyadaki teknolojik gelişmeleri de oldukça yakından takip etmekteyiz. Bu bağlamda Satış Sonrası Hizmetler departmanımızı 2018 yılı itibarı Servis ERP sistemine geçirmiş bulunmaktayız. Satış Sonrası Hizmetler ERP sistemimiz sayesinde saha hizmetlerimiz, cihaz takiplerimiz ve saha verimlilik analizlerimizin tek bir merkez tarafından yürütülmesi hedeflenmektedir. Yedek parça stoğumuz da bu sistemle entegre olarak çalışmakta ve kritik stok takiplerimizin yapılabilmesine olanak sağlamaktadır. Bildiğiniz gibi tıbbi cihaz sektörümüzdeki en önde gelen sorunların başında iyi ürün ve doğru hizmet ikilisinin zaman zaman birbiri ile aynı noktada buluşamaması gelmektedir. Firmamız müşterilerimize her zaman en doğru ve kaliteli ürünleri sunmakla beraber satın alınan ürünler için verilecek olan Satış Sonrası Hizmetleri de kesintisiz ve müşteri memnuniyetini gözetecek şekilde vermeyi amaçlamaktadır.
İstem olarak 2020 hedeflerinizden biraz bahseder misiniz?
Öncelikle ülkemiz ve içinde bulunduğumuz sektör zor bir yıl geçirdi. Bir sürü mücadele ile her ne olursa olsun güzel işlere ve projelere imza atığımız bir seneydi. Kamu, gerekse Üniversite hastanelerinde ciddi kurulumlar yaptık ve hizmet verdik. Birçok Şehir Hastanesi projesinde ekipman tedariği ve hizmet süreçlerine dahil olduk. Bundan sonraki hedefimiz bu başarıları sürekli kılmak ve varsa eksiklerimizi telafi edebilmektir. Organik büyüme bir diğer hedefimiz olup, sahip olduğumuz değerleri korumak ve birlikte yukarıya doğru büyümek çabamız olacaktır. Yeni ve son teknolojilerin yaygın olarak kullanılıyor olması en büyük arzumuz olacaktır. Bunun için geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yılda kendi alanında branşlara göre hedeflediğimiz kongrelerde yer alacağız. Değişik özel hastanelerde planladığımız peer-to-peer eğitimler, workshoplar ve webinarlar devam edecektir. Genel hedeflerimiz yanı sıra ürün be branş bazında da çok hedefimiz mevcut. Hidrojen peroksit cihazımızın kurulumlarının arttırılması ve hızlı biyolojik indikatörümüzün referans merkezlerde çoğalması için çalışacağız. Geniş cihaz parkuruna sahip olduğumuz Erbe ürün grubumuz için hedeflediğimiz VIO3 modeli ile büyümek istiyoruz. CRYO kullanım bilincinin artırılması üzerine çalışacağız ki, daha çok merkezde tedavi olabilme fırsatına sahip olabilelim. Atmos KBB ünitelerinde Corian sistemler daha yaygın kullanılabilsin istiyoruz. Seca’nın yeni nesil terazi, tartıları ile hastanelerin enformasyon sistemlerine, tek tuşla ağ üzerinden entegre edilmesi ve ölçümlerin gönderildiğini görmek, kendimiz için koyduğumuz challenge olacak. Lumenis cerrahi lazer ile hedefimiz HoleP tedavisinin daha fazla hastanede ve merkezde yapılıyor olması ve hastaların tedaviden olumlu olarak faydalandıklarını görmek. 2020 bizim için performans ve verimliliğin ön planda olduğu bir yıl olacak. İçimizdeki heyecanın eksilmediği, bol başarılı bir yıl olmasını dilerim.