Mehmet Ali ÖZKAN yazdı…
2019 yılı kasımında yapılması gereken seçimler öne alındı. Kimisine göre erken seçim, kimisine göre baskın seçim. İş alemi için yaz dönemi ekonomi çarklarının durduğu, ya da çok yavaş döndüğü bir süreçtir. Buna ilaveten erken seçim, mübarek ramazan ayı ve ramazan kurban bayramları ile beraber düşünüldüğünde ekonomi zaten durma noktasına geliyor. Erken seçim tarihinin açıklandığı nisan ayından başlamak üzere eylül ayına kadar geçecek beş aylık süreçte belirsizlikleriler artarak devam ederek beş aylık süreç ekonomik açıdan sıkıntılarla dolu geçecek. Bu beş aylık sıkıntılı süreç bir yılın yarısı demek. Bunun kısa anlatımı 2018 ekonomik açıdan kayıp yıl demek. Dış ödemeler, banka kredileri, kredi kart ödemeleri ve diğer ödemeler seçim varmış, yaz dönemiymiş anlamıyor. Gününde, zamanında ödenmek zorunda. Zorunda da borçlular nasıl yapacaklar bu ödemeleri?
İş dünyasının kaderimi bu?
Birileri erken seçin kapıda derken hükümet erken seçim kapıda diyenleri sürekli yalanlayarak seçimin zamanında yapılacağını beyan etti. Ey iş alemi, ey vatandaş seçimler zamanında yapılacak, hesabınızı ona göre yapın dedi. Peki ne oldu? Erken seçin bir buçuk yıl öne alındı. İş dünyasının kaderimi bu? İstemeyerek de olsa iş dünyasına şaşırtmaca yapılmış oldu. Maaş ödemeyenler, işçi çalıştırmayanlar, krediyle işi olmayan, çek senet bilmeyen çok değerli siyasetçiler iş dünyasını kandırırcasına, şaşırtırcasına bu şekilde sorumsuzca neden hareket ederler bir türlü anlaşılmıyor. Böyle önemli bir konuda iş dünyasını strese sokmaya, ekonomiyi durma noktasına getirmeye hakları var mı? Sanayicisi, esnafı, taciri, tüccarı, sanatkârı, çalışanı, çalıştıranı perişan olacağını neden görmezler? Dövizin hızla arttığı, dövize endeksli petrol fiyatlarının yükselmesinden dolayı yükselen maliyetlerde ayrı bir sorun olarak genel sorunların üzerine artı yük getirmekte.
Al sana yine seçim
Bir başka belirsizlik de hükümetle ana muhalefetin ülkeyi yönetme şeklindeki fikir ayrılığı.
Hükümet referandum yapmıştır, millet başkanlık sistemini kabul etmiştir. 24 Haziran seçimlerinden sonra ülke başkanlık sistemiyle yönetmek için halktan yetki isterken, planlarını buna göre yaparken, muhalefet tarafı seçimi kazandığı takdirde referandum öncesine geri dönüleceğini ısrarla belirtmekte. 24 Nisan’da muhalefet tarafı Cumhurbaşkanlığını kazanırsa parlamenter sisteme dönüş için referandum yapmak zorunda olacak. Tabi sözlerinden dönüş yapmazlarsa. Al sana yine seçim. Diyelim hükümet tarafı başkanlığı aldı. Mecliste ise muhalefet çoğunluğa sahip oldu. Bu durumda sistem birbirini kilitleyecek ve bu durumda taraflardan bir tanesi seçim kararı almak zorunda kalacaklar. Al sana yine seçim.
İş millete düştü
Türkiye belirsizlikler bakımından kavşak noktada. Yüce milletimiz erken de olsa, baskında olsa önüne gelen sandığın kıymetini iyi bilerek iyi karar vermek zorunda. Partizanlığı bir tarafa bırakıp ülkenin geleceği için, belirsizlikleri bertaraf etmesi için tercihini doğru yapmak zorunda. İş yine millete düştü. Siyasetçilere net bir yetki ve görev verilmediği sürece bu siyasetçiler hiç kimseyi düşünmeden baskın seçimde yaparlar, erken seçimde. Millet yetkiyi ülkemizi hızla kalkındıracak projeksiyonları sunabilecek, vizyon sahibi, hak, hukuk gözeten kimse görevi ona versin. Cumhurbaşkanlığına ve meclise yapabileceğini söyleyen, söylediğini yapan siyasetçiler gitsin. Aksi takdirde ülkemiz erken seçimlerden kurtulamayacak.