DİA Holding Medikal Satınalma Koordinatörü Mehmet Şener Şenyurt ile çalışmaları ile Bilkent ve Mersin Entegre Sağlık Kampüsleri hakkında bir söyleşi gerçekleştirdik:
Sektörde ve özellikle PPP projelerinde Satınalma ve ilgili yönetim süreçlerinde tecrübeli son derece başarılı bir repütasyonunuz var. Sizi daha yakından tanıyabilir miyiz?
Öncelikle sizlere röportaj talebiniz için teşekkür ediyorum. Özellikle son aylarda Mersin projemiz özelinde yaşadığımız ilk PPP projesini hayata geçirme heyecanı içerisinde nasıl bir repütasyon edindiğimin çok farkında değildim, güzel sözleriniz için de ayrıca teşekkür ediyorum. Bilkent ve Mersin projeleri toplamda 5000 yatak ve 1.6 milyon metrekarelik projeler. Şu an bu iki projenin ve umarım daha fazlasının Medikal Satınalmasını ve Dış Ticaret İşlemlerini yönetiyorum. Dünyada bu kadar kısa sürede yapılmış belki de en büyük Medikal satınalmaları yapmış ve çok büyük iki projenin hayata geçmesinde büyük rol almış olacağız. Tüm ekibimle beraber şu ana kadar iyi bir iş çıkardığımızı biliyoruz, fark ediyoruz. Ancak başarı duygusunu Mersin projemizi hedeflediğimiz sürede ve en iyi medikal donanım ile açtığımız zaman yaşayacağız. Repütasyonumuz bizim için önemli ancak başarılı ve imzamızı attığımız bir projeyi hayata geçirmek daha ön planda bizim için. Kısaca kendimden bahsetmem gerekirse, 1973 Ankara doğumluyum, 1990 yılında TED Ankara Kolejinden, 1994 yılında da ODTÜ Çevre Mühendisliğinden mezun oldum. 1996 yılında Ankara’da bir Dış Ticaret Şirketinde profesyonel hayatıma başladım. Uzun yıllar Ankara’da çalıştıktan sonra yaklaşık 8 yıl Dubai’de profesyonel hayatıma devam ettirdikten sonra şirketimizin Mersin ve Bilkent projelerine başlayacağı dönem bu projelerde görev almak üzere Ankara’ya dönüş yaptım. Yönetim Kurulumuz dahil olmak üzere bütün şirket gerçekten büyük özveri ile Mersin ve Bilkent projelerini bir an önce hayata geçirmek için tüm enerjimizi birleştirmiş durumdayız. Umuyorum ki Mersin Şehir Hastanesi’nin açılışında tüm emek ve enerjimizi hâklı bir gurura çevirmiş olacağız. Bu iş yoğunluğu içerisinde hobilere ve özel hayata çok fazla zaman kalmasa da yine de fırsat buldukça çocuklarımla vakit geçirmeye, spor yapmaya çalışıyorum. Çok eski ve sağlam bir Fenerbahçe taraftarı olduğumu söyleyebilirim, sarı-lacivert formanın içinde olduğu tüm spor karşılaşmalarını seyredebilirim. Çok uzun yıllar lisanslı olarak futbol oynadım, halen de fırsat buldukça oynamaya devam ediyorum.
Bugüne kadar profesyonel iş hayatınızda hangi görevleri aldınız?
1996 yılında Satınalma Uzman Yardımcısı olarak iş hayatına başladım. Yoğun olarak Gıda sektörü ile bağlantılı satınalmalar yaparak satınalma kariyerime başladım. Daha sonra Şirketin yurt dışında yaptığı yatırımlar ve yeni iş geliştirmeleri çerçevesinde Makina, ambalaj, hammadde satınalması konularında yoğun çalışmalarım oldu. Daha sonra aynı şirket bünyesinde Petrol alanında çalışmalarım oldu ve 2005 yılında Petrol Ticareti ile ilgili İş Geliştirme Müdürü olarak Dubai’de çalışmaya başladım. İş Geliştirme Müdürü de olsam Satınalma ilgim sürekli devam etti ve o dönem CIPS belgesi için çalışmalara başladım. Sınavlara girme şansım hiç olmadı ancak okuduğum kitaplar ve online aldığım dersler sayesinde Satınalma konusunda kendimde eksik gördüğüm, hatta eksikliğinin hiç farkında bile olmadığım birçok konuda yaptığım iş konusunda kendimi geliştirme şansı buldum. 2008 yılında DİA Holding şirketinin kurulması ile birlikte Yönetim Kurulumuzun talebiyle bu şirkete geçiş yaptım. 2013 yılına kadar Dubai’den Şirketimizin özellikle Azerbaycan’daki projelerine Satınalma konusunda ekibimle beraber destek verdik. Özellikle dizaynını geçtiğimiz günlerde vefat eden ünlü mimar Zaha Hadid hanımefendinin yapmış olduğu Haydar Aliyev Kültür Merkezi’nin yapımında çok insana göre küçük bile olsa bir emeğimin olmasını her zaman hatırlayacağım. 2013 yılı Nisan ayında Bilkent ve Mersin projelerimizin Dış Ticaret ve Satınalma faaliyetlerini yönetmek üzere Ankara’ya dönüş yaptım ve halen büyük bir heyecanla bu pozisyondaki görevime devam ediyorum.
Uluslararası deneyim ve tecrübelerinizi bizimle paylaşır mısınız?
Satınalma yapıyorsanız artık bütün dünyayı bilmeniz gerekiyor. Sektör rakiplerinizden ve potansiyel tedarikçilerinizden bilgi konusunda hep bir adım önde olmanız lazım. Bu da ufkunuzu açabildiğiniz sürece gerçekleşebiliyor. Lokal yaşadığınız zaman, bulunduğunuz alanın gerçekleri ve sektör alışkanlıkları en doğrusuymuş gibi geliyor. Benim için de bu durum açıkçası böyleydi. Ancak Dubai’de yaşadığım 8 sene içerisinde aslında Dünya’da çok farklı uygulamaların, alışkanlıkların, sistemlerin ve sonsuz ihtimallerin olduğunu fark ettim. Bir nevi ufkum açıldı diyebiliriz. İş nedeniyle yaklaşık 25 değişik ülkeye seyahatlerim oldu ve her seyahatimden farklı bilgiler alarak farklı tecrübeler edinerek dönmeye çalıştım. Dubai’de yaşadığım dönem içerisinde önce Petrol ticareti daha sonra inşaat sektörü içerisindeydim ve Uluslararası ticaret, lojistik, finans ve muhasebe konularında da bayağı tecrübe edindiğimi söyleyebilirim. Ekibime de aynı tecrübeyi her zaman aktarmaya çalışıyorum. Her zaman bir alternatif, farklılık yaratacak bir yenilik bulabilirsiniz, yeter ki gerektiği kadar araştırın ve gerektiği kadar uzağa gidin.
Tecrübeli bir yönetici olarak, satınalma süreçlerinde hangi kriterler sizin için önemli,
seçim ve kararlarınızı belirleyen ana unsurlar nelerdir?
Aslında her zaman en önemli kriter yaptığınız satınalmanın bütçenizden ayırdığınız bedel karşılığında size en yüksek faydayı sağlamasıdır. Bu faydanın karşılığı her projede farklıdır. Bazen en pahalıyı almak veya en kaliteliyi almak en doğru satınalma olmayabilir. Ama en yüksek faydayı alacağınız satınalma kararını verebilmek için gerekli tüm araştırmaları yapmış olmak, aldığınız fiyatları en iyi şekilde analiz etmeniz, iyi bildiğiniz konuda satınalma yapıyor olsanız bile kesinlikle teknik konularda expertiz görüşlerini almış olmanız çok önemlidir. Bu ve benzer çalışmaları yaptıktan sonra doğru satınalma kararı vermek çok daha kolay olacaktır. Benim yönetimimize sunduğum kararlarımın içinde çalışmayı tercih ettiğim şirketlerin etik değerleri seçim kriterlerimde en üst seviyede yer almaktadır. Medikal cihaz satınalmalarında da uzman görüşlerine çok değer veriyoruz. Bu konuda özellikle Sağlık Yatırımları Genel Müdürlüğü ile çok yakın çalışmalar yapıyoruz. Mersin projemizde kullanılacak medikal cihazların tespiti için yaklaşık 1 yıl boyunca çok uzun çalışmalar yaptık. Bu çalışmalarımız sırasında tüm sektör firmalarından da takdir edilecek destekler aldık. Biz sabırlıydık ama itiraf etmem gerekir ki Medikal Cihaz firmaları da en az bizim kadar sabırlı davrandılar. İlk bitirilen PPP projesi olarak bu uzun süreci doğru planlama ve doğru tercihler için geçirmemiz gerekiyordu. Buradan sizin aracılığınızla da bir kez daha bağlantıda olduğumuz tüm firmalara teşekkür etmek istiyorum. Ancak unutmasınlar ki umarım bizim bu uzun çalışmalarımız sayesinde diğer projelerde bu aşamaları çok daha kısa sürelerde bitirecekler. Elimizde çok büyük bir medikal cihaz satınalma gücü olduğu doğru, ancak firmalarımızın kesinlikle bu konuda tüm projelere yardımcı olması gerekiyor. Türkiye’nin gelecek 2-3 yıl içerisinde yapacağı medikal cihaz satınalmasının çok büyük ses getireceği kesin. Bu noktada biz satınalmacılara çok büyük görevler düştüğü gibi firmaların da görevleri çok önemli. Sadece ihalesi yapılmış PPP projeleri için bile 1 milyar Euro’nun üzerinde bir medikal satınalma yapılacağını düşünüyorum. Bu miktar yaklaşık 2 yıl içerisinde siparişlere bağlanmış olacak. Bunu Türkiye’nin bir gücü olarak kullanmamız ve bir takım ezberleri bozmamız lazım. Ben kendi adıma bunun özellikle yurt dışı firmalara anlatılması konusunda gereken tüm emeği vermeye hazırım. Medikal cihaz üretici firmalarının Türkiye’deki çalışanları, temsilcileri, distribütörleri, vs hepimizin görevi bu projeleri direkt üreticilere gerekli zamanı ayırıp en iyi şekilde anlatmak olmalı. Bu projelerin alım gücünün yaratacağı farkı en iyi bu şekilde ortaya çıkarabiliriz.
Liderlik konusundaki görüşlerinizi alabilir miyiz? Ekip arkadaşlarınızla çalışırken nasıl rol model olmayı tercih ediyorsunuz? Birlikte gerçekleştirdiğiniz sosyal faaliyetler – etkinlikler var mı?
Ben liderlik konusunda farklı düşünüyorum, beraber çalışmaya inanıyorum. Tüm çalışma arkadaşlarım eminim ki zamanı geldiğinde, belli birikime ulaştıklarında en az benim kadar başarılı olacaklar. Ben onlara liderlik ve yöneticilik yapmaktan daha çok işlerinde başarılı olmayı öğretmeye çalışıyorum. Bildiklerimi, tecrübelerimi, anılarımı, işlerinde fark yaratmanın yöntemlerini onlara aktarmaya çalışıyorum. Onlar da öğrendikçe ekip olarak çok daha iyi işlere imza atıyoruz. Kendimi hiçbir zaman bu takımın üzerinde veya dışında görmeye çalışmıyorum. Lider veya yönetici olmak o ekibin dışında olmak gibi geliyor bana. Ekip arkadaşlarımın da en az benim kadar çalıştıkları işlerde onların lideri olmaktansa, o takımın parçası olmak bana daha çok onur verir. Bir rol model olmayı hak ediyor muyum bilmiyorum ama ben doğru bildiğim her şeyi onlara aktarmaya çalışıyorum. Sosyal etkinliklerimiz oluyor. Hatta çok yakın zamanda şirket olarak bir futbol turnuvasına bile katıldık. Tahminimizden daha eğlenceliydi, çok fazla maç kazanamamış bile olsak yarattığımız etkiden son derece memnunuz. İyi maçlar çıkardık, ilk kez bir arada oynadığımız gerçeği çerçevesinde biz kendimizi başarılı buluyoruz. İyi anlaşan ekipleri hemen oluşturmak çok zor, bu iş hayatında da geçerli. Herkesin farklı hedefleri, beklentileri, kişilikleri, yetenekleri hırsları ve tercihleri var. Bunların hepsini bir dengede tutup başarılı bir senkron yaratmak zamanla ve beraber zaman geçirerek, birbirlerini daha iyi tanımaları ve anlamaları ile mümkün olabiliyor.
Uzun yıllar bünyesinde çeşitli bölümlerde ve ülkelerde değişik görevler alarak büyük bir özveri ile çalıştığınız DİA Holding’i tanıtır mısınız?
DİA Holding 2007 yılında kurulmuştur. DİA Holding, geleneksel taahhüt faaliyetlerinin ötesinde ileri ve kompleks teknolojiler ve entegre çözümler gerektiren yapıların organizasyonuna odaklanmış ve gerçekleştirdiği örnek projelerin sağladığı tecrübelerin üzerinde çağdaş bir yatırım ve işletme kuruluşu olma hedefine yönelmiştir. Bu çerçevede, Türkiye ve Azerbaycan başta olmak üzere, geniş Orta Doğu coğrafyasında faaliyet göstermektedir. DİA Holding’i dünya çapında tanıtan ilk eserler Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de gerçekleştirdiği prestij projeleridir. Dünyanın en önde gelen mühendislik ihtisas yayınlarından olan ENR’ın yıllık yayınlanan listesinde 2012-2015 yılları arasında “Dünyanın en büyük ilk 200 müteahhiti ve uluslararası tasarımcısı” olarak yer almış ve üstlenmiş olduğu sembol projelerle bugüne dek TIME Dergisi Wallpaper, MIPIM gibi kuruluşlarca birçok ödüllere layık görülmüştür. Bu projelerin başında mimarisini dünyaca ünlü Zaha Hadid’in gerçekleştirdiği Heydar Aliyev Merkezi ile şeklini ülkenin sembolü olan alevlerden alan ve Alev Kuleleri olarak adlandırılan, Bakü’nün tarihsel çehresine yeni siluetler katan sembol yapılar gelmektedir. Azerbaycan’da bu eserlerin yanı sıra, ülkenin tek kayak kompleksi olan Şahdağ Yaz-Kış Turizm Kompleksi başta olmak üzere, pek çok esere imza atan DİA Holding 8.000 işçi ve mühendisi ile ülkenin en önde gelen kuruluşlarının başında yer almaktadır. DİA Holding, yeni nesil bir yatırım ve işletme şirketi olma hedefi doğrultusunda, 21.Yüzyılın en önemli alanlarının başında gelen sağlık sektörüne yönelik 2012 senesinde Türkiye’de üstlendiği Ankara Bilkent ve Mersin Entegre Sağlık Kampüsü Projeleri ile birlikte, faaliyet alanlarını genişletmeye yönelmiştir. Bilkent Entegre Sağlık Kampüsü’nün yanı sıra Mersin Entegre Sağlık Kampüsü de 355 bin metrekarelik kapalı alanıyla ülkemizin ilk faaliyete giren en büyük sağlık komplekslerinden biri olma özelliğini taşıyacaktır. DİA Holding, bu projelerin inşaatının yanı sıra aynı zamanda 25 yıl boyunca işletmesini de üstlenmektedir. Bu amaçla, Bilkent ve Mersin Entegre Sağlık A.Ş. şirketleri kurulmuştur. Bu projelerin finansmanı DİA Holding tarafından proje finansmanı modeli ile gerçekleştirilmektedir. DİA Holding’in üstlendiği Bilkent Entegre Sağlık Kampüsü Projesi Finansman sözleşmeleri imzalanan en büyük Kamu Özel İşbirliği Projesi olma vasfıyla Türkiye’de bir ilke imza atmaktadır. Mersin Entegre Sağlık Kampüsü projesini de PPP modeliyle büyük başarıyla yürüten DİA Holding, Dünyanın, tek sözleşme altında inşa edilen ve Avrupa’nın en büyük sağlık kampüsü olacak olan Bilkent Entegre Sağlık Kampüsü projesini de üstlenerek bu alandaki iddiasını sürdürmektedir. Şirketimizin kuruluşundan bu yana geçen kısa zamanda dünya çapında başarılara imza atmış olmasının gurur ve mutluluğunu yaşıyoruz.
Kamu Özel İşbirliği Modeli nedir kısaca bilgi verebilir misiniz?
PPP de amaç: İhale (Açık İhale Usulu) ile özel hukuk hükümlerine göre, kamu özel iş birliği modeli çerçevesinde; Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarınca yapılmasına ihtiyaç duyulan tesislerin yenilenmesinin sağlanması ve bu projeler için alınacak danışmanlık, araştırma-geliştirme hizmetleri ile ileri teknoloji ya da yüksek mali kaynak gerektiren bazı hizmetlerin gördürülmesidir. Türkiye için çok yeni bir tecrübe. Özellikle ülkemizin ihtiyacı olan Sağlık tesislerinin yenilenmesi konusunda biz de Dia İnşaat olarak bu konuda birçok şeyi ilk kez tecrübe ediyoruz. Uzun bir öğrenme surecinden geçiyor olacağız tüm sektör olarak, hem inşaat hem medikal sektörün PPP projelerinden edineceği çok tecrübe olacağını düşünüyorum. Bu tecrübelerimiz birleştiğinde yakın coğrafyada da özellikle sağlık yatırımlarında Türk firmalarının çok ön planda olacağından eminim.
DİA Holding, Sağlık Bakanlığı’nın Kamu Özel İşbirliği Modeli ile inşa edilecek iki önemli projesini gerçekleştiriyor. Öncelikle Dünya’nın tek seferde inşa edilen 3.804 yataklı en büyük hastanesi olan Ankara Bilkent Entegre Sağlık Kampüsü hakkında bilgi verebilir misiniz?
Bilkent Entegre Sağlık Kampüsü Projesi, 1,285,798 metrekare kapalı alana sahip, 3804 yatak kapasiteli ülkemizin ilk ve en büyük PPP Projesidir. Proje, Türkiye’de gerçekleştirilmesi öngörülen projeler arasında finansman anlaşması imzalanan en büyük proje olma özelliği taşımaktadır. Türkiye’nin sağlık alanındaki en büyük Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) projesi ve Avrupa’nın en büyük, dünyanın tek seferde inşa edilen en büyük hastanesi olan Bilkent Entegre Sağlık Kampüsü projesi Bonds&Loans Turkey Awards-2015 tarafından 100 aday arasında En İyi Altyapı Finansmanı Ödülü’ne layık görülmüştür. Proje ayrıca Yılın En İyi Proje Finansmanı ve Yılın En İyi Sendikasyon Kredisi kategorilerinde ikinci gelerek aday olduğu 3 dalda ödül kazanmıştır. Proje, Project Finance International (PFI) Awards-2015 tarafından da Ortadoğu ve Afrika kategorisinde Yılın Anlaşması Ödülü’ne layık bulunmuştur.
Proje sözleşmesinin süresi Yer Teslim Tarihi’nden itibaren 28 yıl 6 aydır. Yatırım Dönemi Yer Teslim Tarihi’nden itibaren 42 ay, İşletme Dönemi Tamamlama Tarihi’nden itibaren 25 yıldır.
Mersin Entegre Sağlık Kampüsü yakında hizmete giriyor. Bu projeniz ile ilgili son durum nedir?
Mersin Entegre Sağlık Kampüsü Projesi, 369,591 m2 kapalı alana sahip, 1,294 yatak kapasiteli bir entegre sağlık kampüsü projesidir. Sağlık hizmet binalarının inşaatına ek olarak, bu modern sağlık kampüsüne bir ticaret bölgesi de yapılmaktadır. Proje, Kamu Özel İşbirliği Modeli ile Türkiye’de gerçekleştirilmesi öngörülen projeler arasında finansman anlaşması imzalanan ilk proje olma özelliği taşımaktadır. Mersin Entegre Sağlık Kampüsü Projesi, finans dünyasının prestijli dergisi EMEA Finance tarafından 2014 yılı Orta ve Doğu Avrupa bölgesindeki “En İyi PPP Projesi” ödülünü almaya hak kazanmıştır.
Mersin Entegre Sağlık Kampüsü daha hizmete girmeden, EMEA Finance 2014 yılı Orta ve Doğu Avrupa bölgesindeki “En İyi PPP Projesi” ödülünü aldı. Bu konuda neler söylersiniz?
EMEA Finance ödülleri, her yıl belirli kategorilerde ve coğrafyada en iyi yapılandırılmış finans ödüllerinin bir finans jürisi tarafından oylanarak seçildiği uluslararası ve itibarı çok yüksek bir ödül programıdır. Jüri, ödülleri seçerken projelerin finansal yapısı, nasıl yapılandırıldığı, stratejik önemi, zorlukları, doküman yapısı, projeyi emsalsiz kılan farklılıkları dikkate alarak bir seçim yapar. Bu anlamda Mersin Projesi birçok ilki barındırdığı ve seçim kategorilerinin hepsinden başarıyla geçtiği için Orta ve Doğu Avrupa’nın en iyi PPP projesi seçilmiştir. Gerçekten de Mersin Entegre Sağlık Kampusu’nün dizayn, finans, inşaat ve operasyonun ihalesi Mart 2013 yılında alınmış ve Aralık 2014 yılında da proje finansmanı dokümanları tahtında ilk kredisini kullanarak Sağlık Bakanlığı’nın Kamu Özel İşbirliği yapısı altında hem ilk proje finansmanı sözleşmesi imzalanan hem de ilk krediyi kullanan projesi olmuştur. Bunu yaparken de yabancı bir ortak kullanmadan, tek başına finansmanı kapatmıştır. Yapının sponsorlara rücu etmeyerek üstelik uluslararası bir bankanın finansmanı ile sağlanmış olması da finansman anlamındaki başarıyı ortaya koymaktadır. Finansman açısından sağlanan bu başarı bir ekip çalışması olmadan olamazdı ve inanıyoruz ki aynı ekip Mersin projesini Sağlık Bakanlığı KOİ yapısı altında faaliyetine başlayan ilk hastane olma başarısını da gösterecektir.