Dünyanın lider biyoteknoloji şirketi olan ve küresel ilaç ligindeki ilk 10 firma arasında yer alan Amgen, aralarında Türkiye’nin de olduğu 100’den fazla ülkede 20 binin üzerinde çalışanıyla sağlığa hizmet ediyor. Tüm dünyada, özellikle; onkoloji, hematoloji, nefroloji, kemik hastalıkları ve kardiyoloji alanlarında geliştirdiği biyoteknolojik ilaçlarla tanınan Amgen, yenilikçi ürünleri ile hastaların yaşam kalitesini artırıyor ve yaşam sürelerini uzatıyor. Daha fazla hastaya yeni tedavi çözümleri sunma hedefiyle 2010’da Türkiye ilaç pazarına giren Amgen, sektörün önemli oyuncularından biri olacağını hissettirdi. 2012 yılında Mustafa Nevzat İlaç’ı da satın alarak, sağlık alanındaki en büyük yabancı yatırımcı ünvanını kazanan Amgen, ülkemizde sadece sağlık sektörünün değil, Vizyon 2023 doğrultusunda bilim eğitiminin gelişmesine de Kurumsal Sosyal Sorumluluk projeleri ile destek veriyor. Amgen Türkiye’nin sosyal sorumluluk projelerini şirketin yeni kurulan Kurumsal İletişim Direktörlüğü görevine getirilen Meriç Sarıbay ile konuştuk.
Amgen Türkiye’nin Kurumsal İletişim Direktörlüğü görevine kısa zaman önce getirildiniz. Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz?
zmit’te doğdum, ilköğretim sonrasında sırasıyla; İzmir ve İstanbul’da okudum. İşletme bölümü mezunuyum ve ilaç sektöründe 1990 yılından bu yana değişik pozisyonlarda çalıştım. Şu an itibariyle Amgen Türkiye’nin İletişim Departmanı’nı yönetiyorum. Ne kadar çok önemli “İ” varmış hayatımda, ben de şimdi fark ettim. Üniversite ve pazarlama alanında yaptığım yüksek lisans sonrasında bilerek ve isteyerek ilaç sektörüne girdim. Bu sektörde 25 yılı aşkın bir süredir başta pazarlama ve satış departmanlarında yöneticilik olmak üzere pek çok alanda görev aldım. İnsanlara sağlık sunan bir alanda görev yaptığım için işimle gurur duyuyor ve yıllardır ilk günkü motivasyonla işimin başında oluyorum. Yeniden dünyaya gelsem yine ilaç sektöründe çalışmak isterdim. İlk şirketim Hollanda orijinli bir şirket olan Akzo Nobel’di (Organon). Burada marka müdürü olarak görev yaptım. Daha sonra sırasıyla; Novo Nordisk, Eli Lilly ve Johnson & Johnson’da satış ve pazarlama direktörlüğü pozisyonlarında bulundum. Yıllar içinde pek çok ilacın Türk Tıbbı’nın hizmetine sunulmasında aktif rol oynadım. Ekim 2011’den bu yana Amgen Türkiye’de çalışıyorum ve 2016 Ekim’i itibarıyla da şirketin yeni kurulan Kurumsal İletişim Departmanı’nın başındayım, aynı zamanda Amgen Türkiye yönetim takımının üyesiyim. Pazarlama ve satış alanında kazanmış olduğum deneyimlerin bugünkü görevime büyük katkısı oluyor.
Amgen Türkiye adına, kurumsal iletişim anlamında hangi çalışmaları yürütüyorsunuz? Kurumsal iletişim çalışmalarımıza öncelikle iç iletişim ile başladığımızı söyleyebiliriz. Biri dünyanın öncü biyoteknoloji şirketi Amgen, diğeri geçmişi yüz yıla uzanan Türkiye’nin en köklü ilaç şirketlerinden Mustafa Nevzat olmak üzere birbirinden farklı dinamikleri olan iki yapıyı, aynı değerlere ve ortak hedefe doğru motive etmek gerekiyor. Bu ihtiyacın bulunduğu bir ortamda, içeride ve dışarıda eş zamanlı olarak başlattığımız çalışmalarda kurum içi iletişime ağırlık verdik. Bu kapsamda, daha önce yapılmayan pek çok projenin hayata geçmesine, çalışanlar ve departmanlar arasında daha güçlü bir iletişim kurulmasına liderlik ettik. Elbette ki bu süre içerisinde Mustafa Nevzat merkez ofis çalışanlarımızın da Amgen Türkiye ile aynı çatı altına taşınması, ortak bir kurum kültürü oluşturulmasını hızlandıracak bir gelişme oldu. Topluma karşı hissettiğimiz sorumluluk bilinci ve her birimizin elini taşın altına koymasıyla ortaya çıkan projeleri de süratle hayata geçirdik. Kimi zaman minicik yüzlerde kocaman gülümsemeler bırakmaya çalıştık, kimi zaman büyük hayallere koşan adımların atılmasına katkıda bulunduk. Örnek vermek gerekirse, Amgen Türkiye Gönüllüleri olarak 15 Şubat Çocukluk Çağı Kanserleri Farkındalık Günü’ne dikkat çekmek amacıyla KAÇUV ile işbirliği yaptık. “Gülümsüyorsak Umut Vardır” projesi kapsamında Kanuni Sultan Süleyman Hastanesi çocuk onkoloji-hematoloji servisinde yatan çocuklarımıza doğum günü partisi düzenledik. Amgen Türkiye çalışanları tarafından tek tek paketlenerek iyi dilekler mesajlarını da içerecek şekilde hazırlanan hediyeleri, bu organizasyonda çocuklarımıza vererek, onların yüzünde minik bir gülümseme bırakmaya çalıştık.
Benzer bir çalışmayı 23 Nisan için Amgen çalışanları ve çocuklarıyla birlikte organize ettik. “Geleceğe Işık Tut” inisiyatifinin işbirliği ile Batman’ın Güneşli Köyü’ndeki ilköğretim okulu öğrencilerinin ihtiyaçlarını belirleyerek, şirket içine yerleştirdiğimiz “İyilik Varilleri”nde çalışanlarımızdan gelen malzemeleri topladık. Yine yaş gruplarına ve cinsiyetlere göre ayrı ayrı paketlediğimiz bu giysi, oyuncak ve kitaplar, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda 1500 km uzağımızda bulunan köy ilkokulundaki çocuklarımıza ulaştı. Amgen çalışanlarının çocuklarıyla birlikte katıldığı bu kampanyada aynı zamanda yavrularımızın yazdığı mektuplar da 20 koli ürün ile birlikte Batman’daki arkadaşlarına gönderildi. Hediyelerine kavuşan çocukların yüzündeki gülümse bizi çok daha iyi işler yapmaya teşvik etti.
Dünyada Ar-Ge’ye en fazla kaynağı ayıran ilaç endüstrisinin kurumsal sosyal sorumluluk projelerine de daha çok destek vermesi gerektiğini düşünüyor musunuz?
Bireysel ve kurumsal olarak, yaşadığımız topluma karşı sorumlu davranarak adım atmamız gerektiğini düşünüyorum. 80’li yılların başından bu yana dünyada bilimi odağına alan Amgen, kurumsal sosyal sorumluluk alanı olarak bilimin gelişmesini hedeflemiştir ve bu doğrultuda kurulan Amgen Vakfı ile sosyal sorumluluğu çok daha ciddiye aldığını göstermiştir.
Amgen Türkiye, dünyada olduğu gibi ülkemizde de özellikle bilimin ve bilim eğitiminin gelişmesi için önemli çabalar harcıyor. Bunlardan en önemlisi de “Amgen Teach – Bilim İçin El Ele” projesi. Dünyada uygulanan Amgen Teach projeleri arasında Türkiye, en iyi uygulanan ilk 3 projeden biri oldu. Bu başarıyı neye bağlıyorsunuz?
Amgen’in kurumsal sosyal sorumluluk projelerinin ana çatısı olan Amgen Vakfı’nın özellikle bilimde ilerlemeye ihtiyacı ve iştahı olan ülkelerde bilimi geliştirmek, geleceğin bilim insanlarını yetiştirmek için başlattığı Amgen Teach, Türkiye’de 3 yıldır uygulanıyor. Tüm dünyada European Schoolnet koordinasyonunda yürütülen projede amaç, eğitimcilerin eğitilmesi yoluyla çocuklara bilimi sevdirmek ve araştıran, sorgulayan, deney yaparak sonuç çıkaran bireyler yetiştirmek. Prof. Dr. Murat Günel ve ekibi tarafından ilk ve ortaöğretim seviyesindeki fen bilimleri öğretmenlerine verilen eğitimlerle, önce öğretmenlerin bilimi anlaması, sevmesi, sorgulaması sağlanıyor. Bu kapsamda, Türkiye’de yaklaşık 500 öğretmene ve 50 binin üzerinde öğrenciye ulaşıldı. Her yıl Eylül ayında düzenlenen eğitimler ve yıl içerisinde uzaktan eğitim faaliyetleri, okullara ziyaret, telefon, video konferanslar ile programa katılan öğretmenlere sürekli destek sağlanıyor. Projenin sağladığı sürdürülebilir iletişim, etkileşim ve destek sayesinde; okula, öğretmene ve en önemlisi öğrenciye dokunan, katma değeri olan gurur verici bir proje olarak öne çıkıyor. Prof. Dr. Murat Günel ve ekibinin bu projeyi sahiplenmesiyle ortaya çok anlamlı bir başarı çıktı. Almanya, Fransa, Çek Cumhuriyeti, Portekiz, İtalya, İspanya, İrlanda gibi dünyada 10 ülkede uygulanan Amgen Teach, sadece 3 yılda, projenin yürütüldüğü ülkeler arasında en iyi 3 uygulama arasına girdi. Ayrıca, Türkiye’de bilim eğitimine olan heves, bu derece başarılı olmamızda bir diğer nedendir diye düşünüyorum.
Amgen Teach benzeri farklı projeleriniz de var mı?
Amgen Vakfı’nın koordinasyonunda uygulanan pek çok proje var. Türkiye’de de uygulanan Amgen Teach, önümüzdeki dönemde evrilerek daha özellikli, uzmanlaşmaya yönelik bir projeye dönüşecek. İpucu vermek gerekirse, dünyada biyoteknolojiyi iyi bilip kullanan firmaların başında gelen Amgen, bu alanı odağına alarak Türkiye’nin 2023 Vizyonu’na katkıda bulunmayı hedefliyor.